Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/384 E. 2023/948 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/384
KARAR NO : 2023/948

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2023
KARAR TARİHİ : 02/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin—- içerisinde bulunan yat limanında bulunan müşterilerine ait yat ve teknelere tanker ile yakıt etmin etmek üzere kirayaveren ile kiracı arasında akaryakıt teminine ilişkin sözleşmenin 3 aylık dönem için akdedilmiş olsa daa bu süre daha sonra gayrimuayyen bir zaman için uzadığını ve yaklaşık 3 yıldır süre geldiğini, sözleşmenin 3 aylık yapılmış olmasının nedeninin sözleşmenin—–ürünleri ile yapılan ve daha sonra bütün hakları Dava Dışı—–şirketine geçen benzin ve su istasyonu kuruluncaya değin geçici olmasından kaynaklandığını, bu kapsamda süreç içinde ilk sözleşme Gene kurucuları ve paydaşları aynı kişilerden oluşan dava dışı —–ile 01.09.2019 tarihinde imzalandığını, müvekkilinin muhtelif adalardaki yapı ve ekipmanların (benzin ve su istasyonu alanı) kurulması ve işletilmesine ilişkin esasların ve tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesi suretiyle 01/10/2019 tarihli bir sözleşme daha imzaladığını, ilk sözleşmenin davalı şirket ile imzalanmasının süresinin 3 aylık dönemi kapsamasının nedeninin asıl hizmeti daha sonra yapılacak olan sözleşme ile 8 yıllık süreye yayılacağını, ancak bu 3 aylık sürede sözleşme gereği akaryakıt satışından %6 oranında kira ödeneceği halde ilk sözleşmede bu kiranın %1 olacağını, bu açıdan davalı şirket bu tür çalışmayı daha kazançlı göstererek yaklaşık fesih tarihine kadar bu yöntemle çalışmayı tercih ettiğini, davalı şirketin dava dışı —–şirketi ile aralarıda yaptığı sözleşmeyi 08/06/2022 günü —-.Noterliği —— yevmiye nolu ihtarname ile “Müvekkil şirket ile tarafınız arasında 01/10/2019 tarihli—– Sözleşmeyi akdedilmişse de, kamu otoritesinden kaynaklı olarak izin ve ruhsat süreçlerindeki engeller nedeniyle sözleşmenin yürürlüğe giremediği, uzun yıllar geçmesine rağmen bu konuda herhangi bir aşama kaydedilmediği, Sözleşme’ye konu alanın teslim alınmadığı, tesis kurulumu ve işletilmesinin mümkün olamadığı hususları malumunuzdur. Gelinen aşamada mülga sözleşme ilişkisinin kesin olarak sonlandırılması adına işbu ihtarnameyi keşide etme zarureti hasıl olmuştur.” diyerek feshetmiş ve sonraki paragrafta ise; “Bu kapsamda; Sözleşme’ye inançla yaptığınız ödemeler tüm ferileri ile birlikte iade edilecek olup, işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde geçerli bir banka hesap bilgisinin tarafımıza iletilmesini, aksi halde tevdi mahalli tayini başta olmak üzere hukuki işlem başlatılacağını, ihtaren bildiririz” denildiğini, davalı Şirket ayrıca DAVACI —– şirketi ile aralarında yaptığı sözleşmeyi de 08.06.2022 günü —– Noterliğinden keşide ettiği —– yevmiye numaralı ihtarname ile “Müvekkil şirket ile tarafınız arasında 01.09.2019 tarihli—– Temin sözleşmesinin de görülen lüzum üzerine feshedildiğini, Bu cihetle; ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde —–tanker, konteynir ve var ise diğer malzemelerin çıkarılarak alanların boş ve temiz olarak teslim edilmesini, aksi halde hukuki işlem başlatılacağını” bildirerek fesh ettiğini, müvekkilinin ihtarnameye cevap verdiğini, müvekkilinin hesabına toplam 1.265.814,08 TL para yatırıldığını, ihtarnamede belirtilen 20.000,00 USD ile ilgili olarak 23.447,15 USD karşılığı olmak üzere 442.143,00 TL daha dava dışı —–şirketine ödeme yapıldığını, fesih gününden sonra yapılan izleme sonucunda başka bir firma tankerinin marinaya alındığı ve aynı hizmetin verildiğinin görüldüğünü, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını iddia ederek; haksız fesih nedeniyle müvekkiline iade edilen ödemelerin munzam zarar olarak güncellenmesi ile bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme sonucu ortaya çıkacak miktardan dilekçede belirtilen ödemelerin düşmesi ile kalan kısmı talep etme hakkı saklı kalmak koşuluyla şimdilik 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini, bu miktarlara dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, taraflar arasında sözleşmede baskın nitelik kira ilişkisi olduğu nedeniyle görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu, dava dışı —–ile sözleşmenin imzalanmasının üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen Benzin ve Su İstasyonu inşasına dair davacı taraf herhangi bir iş ve işlemde bulunmadığını, yapı ve inşaya dair herhangi bir yatırım da yapmadığı gözetilerek davacı şirket yetkilileriyle yapılan görüşmelerde sözleşmesiz olarak devam etmekte olan tanker ile akaryakıt temininde akaryakıt kalitesindeki sorunlar/müşteri şikâyetleri/satış sistemlerinin şeffaf ve doğru olmayışı gibi sorunlar aktarıldığını ve giderilemeyeceğinin anlaşılması üzerine davaya konu tanker ile akaryakıt temin ilişkisinin sonlandırılmasına dair müvekkili şirket tarafından 08.06.2022 tarihinde —- Noterliğinden —–yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, davacının marinadaki deniz turizmcilerine tanker ile akaryakıt temininde kifayetsiz mal ve hizmet sunumuyla gerek müvekkil şirketi gerekse de marina müşterilerini zarara uğrattığını, alacaklının mutlak ve tartışmasız bir zarara uğradığı kabul ediliğini, alacaklıya, uğradığı zararı ispat yükümü verilmeksizin, en önemlisi borçlunun kusuru olup olmadığı araştırılmaksızın yasa gereği kabul edilen zararı giderme hakkı tanındığını, munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki fark olduğunu savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME:
—-Noterliği—- Noterliği’ne müzekkereler yazıldığı anlaşıldı.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki 01/09/2019 tarihli sözleşmeden kaynaklanan tazminat davasıdır.Taraflar arasındaki sözleşmenin esaslı unsurlarına ilişkin maddeler aşağıdaki şekildedir:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 357. Maddesi uyarınca “(1)Ürün kirası kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir. (2) Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel âdete göre belirlenir.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, (…) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. (…)”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1-3. maddesi uyarınca “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (…) (3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (…)”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca “(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve— sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, (…) görürler.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. Maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarındandır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. (…)”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın taraflar arasındaki 01/09/2019 tarihli sözleşmeden kaynaklanan tazminat davası olduğu, sözleşmenin hukuki nitelendirilmesi hususunda taraflar arasında çekişme bulunduğu, yine sözleşmenin hukuki nitelendirilmesinin hakimin görevinde olduğu, yukarıda ortaya konulduğu haliyle taraflar arasındaki sözleşmenin ürün kirası (ürüne katılmalı kira) sözleşmesi niteliğinde olduğu, zira sözleşmenin esaslı unsurları incelendiğinde davacının menfaatinin davalıya ait olan kiralanan taşınmazı temin etmek ve burada yakıt satışı yapmak, davalının menfaatinin ise bu satıştan (yer temin etme karşılığında) belli bir oranda kira bedeli devşirmek olduğu, bu sebeple davanın taraflar arasındaki 01/09/2019 tarihli ürüne katılmalı kira sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davası olduğu, aynı zamanda davanın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmesini ilgilendirmesi nedeniyle davanın ticari dava niteliğinde olduğu, ancak ticari davalarda aksine hüküm bulunmadıkça, davanın değerine bakılmaksızın asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu, aksi hükmün ise yukarıda atıf yapılan HMK’nun 4. Maddesi olduğu, buna göre kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görmekle görevli mahkemelerin sulh hukuk mahkemeleri olduğu, belirtildiği gibi davanın taraflar arasındaki 01/09/2019 tarihli ürüne katılmalı kira sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davası olduğu, bu sebeple sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu, görev hususunun dava şartlarından olduğu ve yargılamanın her aşamasında resen değerlendirilebileceği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, —-Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun TESPİTİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca; görevsizlik kararının süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın—– Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yukarıda hüküm fıkrasında belirtilen süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair resen karar verilmesine,
4-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
5-Harç ve yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —-Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.