Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/242 E. 2023/510 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/242 Esas
KARAR NO : 2023/510

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 03/04/2023
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ihyasını talep ettikleri şirketten alacaklı konumda olduğunu, işbu alacak ticari defter ve kayıtlar, e-mail yazışmaları, cari hesap kayıtları ile de sabit olduğunu, bu sebeple 02.07.2020 tarihinde —- İcra Müdürlüğü —-Esas Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını fakat davalı şirket tarafından icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, taraflarınca ihyası talep edilen şirket tarafından —. İcra Müdürlüğü— Esas sayılı dosyaya yapılmış olan itirazın iptaline ilişkin —–Asliye Ticaret Mahkemesi—– Esas Numarası ile dava açıldığını, iş bu dava açıldıktan sonra 25.11.2021 tarihli Mahkemenin ara kararı neticesinde taraf teşkilinin sağlanması amacıyla şirketin ihyası davası açılması için taraflarına süre verildiğini, akabinde —–Asliye Ticaret Mahkemesi——Esas Numarası ile şirketin ihyası davası açıldığını, buna göre, T.C Yargıtay —-Hukuk Dairesi ——Numarası ile şirketin ihyasına kesin olarak karar verildiğini, —– Bölge Adliye Mahkemesi —– Hukuk Dairesi —–Esas ve ——Karar numaralı dosyasında davacı lehine verilen kararın onandığını, —–Bölge Adliye Mahkemesi —— Hukuk Dairesi ——Esas ——– Karar Numaralı dosyasında Mahkeme: “Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğinde olduğunu, somut olayda ihyası talep edilen tasfiye halindeki —— sicil nolu—– Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 31/12/2020 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine tasfiye nedeniyle terkin işleminden önce başlatıldığı —–. İcra Dairesini ——– Takip sayılı dosyasıyla ilamsız icra yolu ile başlattığı takibin derdest olduğunun görüldüğü, davacının anılan icra takibi nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı mevcut bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğunun anlaşıldığını(-.—- H. D’nin 21.03.2022 tarih ve——) İş bu şirketin ihyası davasının kesinleşmesinin akabinde (EK 3 Kesinleşme Şerhi),—–.Asliye Ticaret Mahkemesi ——Esas Numarası ile görülmekte olan itirazın iptali davasında Sayın Mahkeme: 22.03.2023 tarihli duruşma zaptında —— numaralı bende göre “Davalı şirketin (Tasfiye Halinde—— dava tarihinden önce tasfiyesinin sona erdiği ve buna bağlı olarak taraf ehliyetinin son bulduğu, bu nedenle davacı vekiline ——) mahkememizce ihya davası açılması hususunda 25/11/2021 tarihli ara kararla süre verilmiş ve davacı vekilince —–ATM’nin——- Esas sayılı dosyası ile ihya davası açıldığı belirtilmiş ise de—– ATM’nin kesinleşen—– Esas ,—–karar sayılı ilamında ihya hükmünün—–. İcra Müdürlüğü’nün—— Esas sayılı takip dosyası ile sınırlı olarak verildiği, mahkememizdeki iş bu itirazın iptali davasının takipten bağımsız bir dava olduğu dikkate alınarak davacı vekiline mahkememiz dosyasının devamı ve taraf teşkilinin sağlanması bakımından ihya davası açmak üzere yeniden ve son kez 2 haftalık kesin süre verilmesine” karar verildiğini, bu sebeple açılan iş bu şirketin ihyası davasında, —-asliye Ticaret Mahkemesi —— Esas numarası ile görülmekte olan itirazın iptali dosyasında taraf teşkilinin sağlanması amacıyla—–.icra Müdürlüğü ——- Esas Sayılı icra dosyası ile sınırlı olmayacak şekilde aşağıda detaylıca anlatılan gerekçelerle şirketin ihyasını yeniden talep etmeleri gerektiğini, borçlu şirket 02.07.2020 icra takibi tarihi itibariyle tasfiye sürecindedir. 27.07.2020 tarihinde ihyası talep edilen şirket ile müvekkil şirket arasında arabuluculukk görüşmesi yapılmış ve anlaşamama tutanağı imzalanmıştır. Davalı şirket hakkında 31.12.2020 tarihinde—-29.12.2020 tarihli Genel Kurul kararı ile terkinine karar verildiğini, Anonim şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erdiğini, tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak yapılmış olması gerekir. Tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa şirketin aktiflerinin ve pasiflerinin tasfiyesi gerektiği gibi yapılamadığı için şirketin alacaklıların menfaati ağır şekilde ihlal edilmiş olacağını, yine ihyası istenen şirketin tasfiye memuru —–, itirazın iptali davasına konu icra takibinin tasfiye sürecinde başlatılmış olmasına karşın müvekkilin alacağını tasfiye sürecinde dikkate alınmadığı, şirketin usulsüz olarak tasfiye edildiğini, Türk Ticaret Kanunu madde 547; Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler” arz ve izah edilen tüm sebepler çerçevesinde, müvekkil şirketin alacağına kavuşması için şirketin faaliyetine devam etmesi gerektiğini, —– Asliye Ticaret Mahkemesi —— numarası ile görülmekte olan itirazın iptali davasında taraf teşkilinin sağlanması amacıyla—–.icra Müdürlüğü—– sayılı icra dosyası ile sınırlı olmayacak şekilde süresiz olarak şirketin ihyasına karar verilerek ticaret sicil kaydınına tescilinin yapılmasına karar verilmesini,—– Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün —– sicil numarasıyla kayıtlı Tasfiye Halinde —— Şirketi unvanlı şirketin —-Asliye Ticaret Mahkemesi —– Esas numarası ile görülmekte olan itirazın iptali davasında taraf teşkilinin sağlanması amacıyla—– İcra Müdürlüğü —– Esas sayılı icra dosyası ile sınırlı olmayacak şekilde süresiz olarak tüzel kişiliğinin ihyasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı——Ticaret Sicil Müdürlüğü vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğü, ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirir ve sonuca bağlar; yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, “..Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” (TTK.m. 32). Yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı vereceğini, aksi halde, tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceğini, Tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğunu gerektireceğini, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduklarını, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, (6762 Sayılı TTK m. 445 ve 6102 sayılı TTK m. 541). Bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün tespit etmesi mümkün olmadığını, TTK M. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğü tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yapılmış olup, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olduğunu, nitekim tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduğunun düzenlendiğini, Müvekkil davanın açılmasına sebep olmamıştır, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkillerinin Ticaret Sicili Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, Tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabı tasfiye memurları olduğunu, bu nedenle, “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil, “yargılama masrafları”ndan sorumlu tutulamayacağını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği “Yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, ”…ihya [ek tasfiye] davasında husumet, ilgili ticaret sicil müdürlüğüne yöneltilmiş ise de, yargılama giderlerinin yasal hasım niteliğindeki ticaret sicil müdürlüğüne yükletilmesi doğru değildir.” Yargıtay —–Hukuk Dairesinin 07.04.2013 tarihli,——sayılı ilâmı.”…her ne kadar husumet Ticaret Sicili Müdürlüğüne yöneltilmeli ise de, ortaya çıkacak yargılama giderleri Ticaret Sicili Müdürlüğüne yüklenemez. Çünkü Ticaret Sicili Müdürlüğü sadece yasal hasım konumundadır ve davanın açılmasına da sebep olmamıştır.”—-, Anonim Ortaklıkta Ek Tasfiye (İhya),——. gibi çok sayıda ilâmı ve yerleşik uygulamanın da bu yönde olduğunu,——Bölge Adliye Mahkemesi —–Hukuk Dairesi,—–davalı ticaret sicil memurluğunun yasal hasım olduğu, tasfiye işlemlerinde her hangi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı, davanın açılmasına ticaret sicil müdürlüğünün sebep olmadığı anlaşılmakla, mahkemece verilen karar yerinde olup davacı vekilinin her iki davalıya karşı davanın kabulüne karar verilmiş olunmasına rağmen, davalı ——ticaret sicil müdürlüğü aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hüküm edilmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin—– Esas——- Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.)” —- Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesinin, —–. 22.04.2021 ilâmı.3.1. bir başka husus olarak da; dava konusu şirketin daha önce —– asliye ticaret mahkemesince de (——) ihyasına (ek tasfiyesine); müvekkil müdürlüğün yasal hasım olması nedeniyle aleyhe vekâlet ücretine ve yargılama gidelerine hükmedilmemesine karar verildiğini, arz ve izah edilen nedenlerle; müvekkil müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı —– vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin,—– Noterliği’nin 30.12.2020 tarih —— sayı ile tasdikli, 29.12.2020 tarihli Genel Kurul Kararı ile, Türk Ticaret Kanuna uygun olarak terkin edildiğini, davacı, tüzel kişiliğe haiz olmayan müvekkil aleyhinde, 01.07.2021 tarihinde, —–. İcra Müdürlüğü ——sayılı dosya ile lamsız icra takibi başlatmıştır. İşbu icra takibine, müvekkilin herhangi bir borcunun olmamasından kaynaklı, ödeme emrine, borca, işlemiş ve işleyecek faiz ve tüm ferilere itiraz edildiğini, söz konusu takibin durdurulduğunu, davacı, müvekkil şirketin tasfiye işlemlerinin gerektiği gibi tamamlanmadığından bahisle, kendilerinin ve alacaklıların menfaatinin ağır şekilde ihlal edildiğini iddia etmiştir. Buna dayanarak, TTK 547 uyarınca, ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunu, bu işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini talep ettiklerini, işbu iddia ve taleplerin, gerçeklikten uzak ve asılsız olduklarını, ek tasfiye kararı geçici bir tedbir kararı olduğunu, ek tasfiye ile yeni bir hukuki durum meydana getirilmemekte, alınması ihmâl edilmiş tedbirler alınmaya çalıştırıldığını, yapılması ihmâl edilmiş tasfiye işlemlerinin yapılmasını takiben, şirketin faaliyeti yine sona erdirileceğini, mevcut durumda, müvekkil şirketin, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı için, ihya davasını açmakta hukuki yarar bulunmadığını, arz ve izah edilen nedenlerle, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere; haksız ve hukuka aykırı işbu davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep etmişlerdir.
—–. Asliye Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —–Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacısının —- Şirketi, davalısının Tasfiye Halinde —— Şirketi olduğu ve davanın konusunun mal satımından kaynaklı alacak iddiasıyla başlatılan—— İcra Müdürlüğü’nün——Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
—— Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün cevap yazısında; dava konusu şirketin tasfiyesinin sona erdiği 31.12.2020 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiğinin bildirildiği görülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava; tasfiyesi tamamlanarak sicilden terkin edilen şirketin ihyası talebine ilişkindir.
TTK’nun 547. maddesinde; Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerde ki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir.Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Dosya arasına celbedilen ticaret sicil kaydının incelenmesinde şirketin tasfiyesinin sona erdiği 31.12.2020 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, şirketin tasfiyesinden sonra aleyhinde—- -Asliye Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —— Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığı, dava terkinden sonra açılmış olsada hakkın terkinden evvel doğduğu davanın sonlandırılabilmesi için ihya talebinde hukuki yararın bulunduğu anlaşılmaktadır.
H.M.K.’nın 326-(1) maddesi uyarınca; kanunda yazılı haller dışında, yargı giderleri davada haksız çıkan taraftan alınmasına karar verilir. Tasfiye sürecinde tasfiyenin eksiksiz yapılmasından tasfiye memuru sorumludur. Davacı taraf, —– Asliye Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyasında ——- Esas sayılı icra takibine dayanak alacağa dayanmaktadır. Davalı tasfiye memuru derdest icra takibi varken tasfiyeyi sonlandırdığından HMK 326 maddesi gereğince yargılama giderinden sorumludur. Davalı ——Ticaret Sicili Müdürlüğü ise yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.TTK’nın 547. maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile,
1—– Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün —– sırasında kayıtlı Tasfiye Halinde —–Şirketi’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547 nci maddesi uyarınca —–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– Esas sayılı dosyası ve bu dosyada verilecek kararın infazı ile sınırlı olarak İHYASINA,
2-Önceki tasfiye memuru davalı —–yeniden tasfiye memuru olarak atanmasına, ücret takdirine yer olmadığına,
3-İhya kararı kesinleştiğinde —— ilanına, ilan masrafının davacı tarafça karşılanmasına,
4-Yeteri kadar harç alındığından bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından sarf edilen 179,90 TL başvurma harcı, 179,90 TL peşin harç ve posta masrafı 205,25 TL olmak üzere toplam 565,05 TL yargılama giderinin davalı—–alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı —— alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-HMK’nin 333.maddesi gereğince bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı —–vekilinin yüzlerine karşı, davalı ——Ticaret Odası vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.