Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/241 E. 2023/811 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/241
KARAR NO : 2023/811

DAVA : Yargılamanın iadesi
DAVA TARİHİ : 21/12/2015
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA ; Davacı vekili dilekçesinde;—- Sayılı dosyasında müvekkil tarafından davalı aleyhine itirazın iptali davası açılmış olup uyuşmazlık konusu taraflar arasında asıl taraf olarak akdedilen 16.01.2014 ve 20.01.2014 tarihli sözleşme gereğince müvekkilin alacaklarının tahsili istemidir.16.01.2014 tarihli sözleşmeden 11.800,00 TL, 20.01.2014 tarihli sözleşmeden 2.700,43 TL olmak üzere toplam 14.500,43 TL’nin ödenmemesi üzerine—–. İcra Müdürlüğünün —-sayılı dosyasında icra takibi yapılmış olup davalı tarafından bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmiştir. Nihayetinde itirazın iptali amacıyla huzurdaki dava ikame edilmiş, Sayın Mahkemece talebimiz ve alacak hakkımız haklı görülmüş, davanın 14.300 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Ancak istinaf merci fahiş hata ile açıkça hukuka aykırı olacak şekilde inceleme yapmış, somut olay ile ilgisiz mevzuat hükümleri ile gerekçe oluşturarak durum ve koşullar ile tamamen ilgisiz karar tesis edilmiştir.—–Bölge Adliye Mahkemesi —-HD. —– Sayılı ilamı ile davalı tarafın yukarıda belirtilen sözleşmelerde her nasılsa taraf olmadığı ve husumetin yapı sahiplerine yöneltilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu sonuca varılmasının tek gerekçesi ise “davacı tarafından dava dışı arsa sahiplerine hizmet verilmesi” dir. İstinaf merci sözleşmede yararlanan tarafın sözleşmeden sorumlu olacağına kanaat getirmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki her iki sözleşmede de davalının bizzat imzası bulunmaktadır ve vekil adına hareket edildiğini gösterir hiçbir ibare olmadığı gibi sözleşmeye herhangi bir vekalet de eklenmiş değildir. Arsa sahipleri adına sözleşme imzalandığına dair tek bir sözcük yoktur. İstinaf merci tarafından yapı denetim mevzuatına atıfta bulunularak huzurdaki sözleşmenin müteahhitle imzalanamayacağı iddia edilse de mezkur sözleşmelerin konusu ilgili maddelere ilişkin değildir. İstinaf merci söz konusu alacağı yapı denetim hizmet bedel alacağı ile karıştırmıştır. Yapı Denetim hizmet sözleşmelerinden kaynaklı olarak başlatılan bir takip bulunmamaktadır. Dava dosyasındaki sözleşmeler riskli yapı tespitine ilişkin hizmet sözleşmeleridir. İstinaf merci hatalı bir şekilde Yapı Denetim Kanunu 2. ve 5. maddeden bahsederek yapı denetim bedelinin ödenmesinden arsa sahibinin sorumlu olduğunu belirterek kesin olmak üzere bir karar vermiştir. Bu hata müvekkili hak kaybına uğratmıştır. Dosyaya sunulan sözleşmelerde de bu dilekçemiz ile yeni çıkan delilimizde de görüleceği üzere müvekkil şirketten hizmeti alan davalı taraftır. . Kaldı ki olayımızda sözleşmenin ifasından yararlanan sadece arsa sahipleri değildir. Davalının da sözleşmenin ifasında açıkça menfaati bulunmaktadır.Riskli yapıya başvuru dilekçelerinde görüldüğü üzere direkt—– yetkilisinin imzası var. Bu başvuru ile müvekkil aracılığla binaları riskli yapıya sokup tüm teşviklerden yararlanıp tüm vergilerden muaf olmuşlardır. Ayrıca muafiyet belgesi belediyedeki dosyalarında mevcuttur. Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde yapı sahipleri için ne bir hak ne de bir yükümlülük tanınmadığı, bedelin ödenmesinden davalının sorumlu olduğu açıkça görülmektedir. Müvekkilin haklı alacağı açıkça yok sayılmış, davalı sebepsiz zenginleşmiş, davalı haksız menfaat elde etmiştir. Dava dosyasında yeni elden edilen davalı şirket yetkisi —– tarafından imzalanıp müvekkile deprem risk raporlarının hazırlanması için sunulan dilekçelerin yargılamada delil olarak değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Bu belgelere ne yazık ki yargılama esnasında ulaşabilmek mümkün olmamıştır. Söz konusu yeni delillerin ve dosya kapsamının yeniden değerlendirilmesi adına yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmak kaçınılmaz olmuştur. Yukarıda anlatılan nedenlerle huzurdaki dosyada yargılamanın yenilenmesine, yenilenen yargılama kapsamında delillerimizin toplanmasına ve davalı tarafından —– İcra Müdürlüğünün —–. Sayılı dosyasında ileri sürülen haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davamızın kabulüne yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi saygılarımızla arz ve talep olunur.

SAVUNMA; Yargılamanın yenilenmesi talebi HMK m.374 ve devamı hükümlerine açıkça aykırı olduğu gibi Yüksek Mahkeme uygulamalarına da açıkça aykırıdır. Yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü bir yoldur. Ancak sayılı sınırlı hallerde, yeni bir delil yeni bir durum olması halinde müracaat edilebilir. Bu halde dahi yasal süre içinde iddia ve talebin ileri sürülmesi gerekir. Oysa olayda ne yeni bir iddia vardır ne de yasal 3 aylık süre içinde iddia ileri sürüldüğü ortaya konulmuştur. HMK m.375’e göre ; Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması. HMK m.377’ye göre ; Yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır. Davacının hiçbir yeniliği olmayan yeni ulaştığını iddia ettiği belgeye neden ilk yargılama aşamasında ulaşamadığını, şimdi yıllar sonra neden ve nasıl ulaştığına dair somut hiçbir iddiası ve delili yoktur. Oysa Yasa hükmü açık olup,elinde olmayan nedenler ile ulaşılamayan bir belgenin ( ki mevcut belge davanın esasını etkileyecek bir belge olsun) sonrada bulunması gerekir. Davacının belgenin yerini bildiği halde şahsen alamaması da haklı neden değildir.Zira delil olarak mahkeme tarafından her zaman istenebilecek ve getirtilebilecek belgeler davalının elinde var kabul edilir. Davacı iddialarını istisnasız tamamı yargılama sırasında ileri sürülmüş iddialardır. Yeni hiçbir şey yoktur.Davacının yeni diye dayandığı belgeler şirket adına değil malik/şahıslar adına yapılmış taleplerdir.Zaten istinaf mahkemesi husumetin maliklere yöneltilmesi gerektiğinden davanın reddine karar vermiştir.İbraz edilen belgede 13 Parsel’in—-,20 Parsel’in—–adına olduğu,vekaleten işlem yapıldığı belgeler üzerinde dahi yazılıdır.Tüm bunlara rağmen davacı kesinleşmiş mahkeme kararını hükümsüz kılmak için aynı iddialar ile yargılamanın yenilenmesini talep etmektedir. Ayrıca ilk dava alacak davası değil ,itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası taraflar arasında tüm ilişkiyi değil,takibe dayanak yapılan belgelere dair araştırma yapma zorunluluğu içermektedir. İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan —- BAM—–Hukuk Dairesi’nin kararı usul ve yasaya uygundur. Aksi durumda dahi hukuk sistemimizde daha önce ve halen Yargıtay Dairelerinin,Bölge İstinaf Mahkemelerinin benzer olaylarda birbirlerine tamamen zıt kararlar verdikleri bilinmektedir.Benzer olaylarda A mahkemesinde dava açan hak sahibi olabilirken, davası B mahkemesine düşen haksız duruma düşebilmektedir.Ancak bu durum aleyhine olan için yeni bir talep hakkı vermemektedir. Bu nedenle davacının kararı beğenmemesi ,maddi hukuka uygun bulmaması,uygun olmaması da davacının yargılamanın iadesini isteme nedeni olamaz. Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle davacı talebinin esasa girmeden reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini saygı ile bilvekale arz ve talep ederim.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davacı vekili dava dilekçesi ile taraflar arasında 16.01.2014 ve 20.01.2014 tarihli sözleşme akdedildiğini, 16.01.2014 tarihli sözleşmeden 11.800 TL ve 20.01.2014 tarihli sözleşmeden 13.500.43 TL’nin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine—-.lcra Müdürlüğü’nün —–sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile Davacının iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı şirketin, müvekkil şirketle bina malikleri adına, —–. 154-1 pafta 1838 ada 13 parsel ve ayrıca —– nolu parsellerde bulunan gayrimenkullere ilişkin deprem güvenliği analizi yapmak/yaptırmak işlemlerini başından sonuna kadar takip etmek üzere 16.01.2014 ve 20.01.2014 tarihli iki adet sözleşme imzalandığını, davacının işe henüz başlamadan 5.000 TL avans alıp, işi yarım bıraktığını, bilahare aylar sonra şirket yetkilisi vekil olarak işi kendisinin tamamladığını, avansı iade etmeyen davacının, süreci başlattığını, bir kısım masraflar yaptığını iddia ederek kapalı fatura olarak 11.02.2014 tarihli 2.950 TL, 11.02.2014 tarihli 1.475 TL ve 01.03.2014 tarihli 1.475 TL tutarlı faturaları keserek müvekkiline yolladığını, davacının işi süresinde ve sözleşmeye uyun yaptığını ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki davanın zamanaşımına uğradığını ve husumet itirazlarının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; Davanın Kısmen Kabulü ile—–. İcra Müd —-Esas sayılı takip dosyasından davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 14.300,00 TL asıl alacak bakımından devamına karar verilmiş kararın istinafı neticesinde—– Bölge Adliye Mahkemesi—-Hukuk Dairesince mahkememiz kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Bu karar üzerine iş bu dosyadan yargılamanın iadesi talebinde bulunulmuş, mahkememizce davacı tarafın yargılamanın iadesi talebi ek kararla red olmuş kararın davacı vekilince istinafı neticesinde; —– Bölge Adliye Mahkemesi—–Hukuk Dairesinin 15.02.2023 tarih —- Esas—- karar sayılı kararında; Somut dosya kapsamı değerlendirildiğinde ise; yargılamanın iadesi talep eden davacının yargılamanın iadesi talep edilen kararın verildiği dosyaya sunmuş olduğu dilekçe ile bu talebini ileri sürdüğü, başvuru harcı ve maktu karar harcı alınması gerekirken harç yatırılmadığı, ek karar niteliğinde dosya üzerinden karar verildiği, Mahkemece dilekçenin yeni bir esasa kaydedilmesi, başvuru harcı ve davanın niteliği itibariyle maktu harcın alınması, dava açılmasıyla birlikte HMK hükümleri uyarınca yapılması gereken tüm işlemlerin tamamlanması ve sonucunda yeni bir karar numarası üzerinden nihai karar vermesi gerekirken, bu usule uyulmadan verilen ek karar yasal düzenlemelere aykırı olduğundan, mahkememiz kararı kaldırılmıştır. Kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılamada dosya yeni esasa kaydedilmiş ve gerekli harçlar alınmıştır.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememize taraflar arasında imzalanan iki adet yapı denetim hizmet sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin dava açılmıştır. Mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde Davanın Kısmen Kabulü ile —–İcra Müd—– Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 14.300,00 TL asıl alacak bakımından devamına dair verilen kararın davalı vekilince istinafı neticesinde; İlgili mevzuat uyarınca yapı denetim hizmetini veren şirkete karşı yapı denetim hizmet bedelinin ödenmesinden arsa sahibi sorumlu olup taraflar arasında yapılan sözleşmede yapı denetim hizmet bedelinden yapı müteahhidin sorumlu olduğu kararlaştırılması da bu sorumluluğu değiştirmeyecektir.(Yargıtay —- HD’nin —–sayılı ) Her ne kadar yapı denetim sözleşmesi dava dışı arsa malikleri tarafından imzalanmamış ise de davacı tarafından dava dışı arsa maliklerine hizmet verilmesi nedeniyle davacının, hizmet ücretinden arsa malikleri sorumlu olacağı gözetilerek davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi hatalı olmuştur, gerekçesi ile mahkeme kararı kaldırılmıştır.Talep, yargılanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan davacı ,—- BAM —–.Hukuk Dairesi’nin kararının usul ve yasaya uygun olmadığını ayrıca mahkemenin dava dosyasında yeni elde edilen davalı şirket yetkilisi —– tarafından imzalanıp müvekkile deprem risk raporlarının hazırlanması için sunulan dilekçelerinin yargılamada delil olarak değerlendirilmediği gerekçesi ile yargılamanın iadesi ile davanın kabulünü talep etmektedir.Mahkememiz kararı kesinleşmiştir.
Yargılamanın iadesi sebepleri HMK’ da sayılıdır;
MADDE 375- (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir: a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması. b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması. c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması. ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması. d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması. e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması. f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması. g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması. ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması. h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması. ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması. i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. (1) (2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir. Üçüncü kişilerin hükmün iptalini talep etmesi şeklinde sayılmıştır.Davacı vekilinin yargılamanın iadesi için ileri sürdüğü —-BAM —-Hukuk Dairesi’nin kararının usul ve yasaya uygun olmadığı beyanının yargılamanın iadesinin konusu olamayacağı, diğer husus olan mahkemenin dava dosyasında yeni elde edilen davalı şirket yetkilisi —- tarafından imzalanıp müvekkile deprem risk raporlarının hazırlanması için sunulan dilekçelerinin yargılamada delil olarak değerlendirilmediği gerekçesi ile yargılamanın iadesi talebinde ise Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması şartını karşılamadığı, ayrıca davacı vekilince yeniden yapılan yargılamada yargılamanın iadesi sebeplerini genişleterek bu defa —- Belediyesinden Riskli yapı tespitine ilişkin belgelerin ve davalı şirket yetkilisinin de isticvabının talep edildiği, Davacının yargılamanın iadesi sebebi olarak ileri sürdüğü belgeler elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belge niteliğinde olmadığından yargılamanın iadesi koşullarının iş bu talepte oluşmadığı dolayısıyla HMK’nun 375/1-ç. maddesinde belirtilen yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluşmadığı değerlendirilerek talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının yargılamanın iadesi talebinin reddine,
2-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 14.543,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Artan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde—–Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.