Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/212 E. 2023/511 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/212 Esas
KARAR NO : 2023/511

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 27/03/2023
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı —–dava dilekçesinde özetle; Davalının işyerine 01.01.1998 tarihinde tezgahtar olarak işe girdiğini ve bu işyerinde 22.02.2000 tarihine kadar aralıksız olarak çalıştığını, bu tarihte işyerinden kendi isteği ile ayrıldığını, 01.01.1998 tarihinde işe girdiği halde karşı tarafın 22.02.2000 tarihinde sigortalı yaptığını, geç bir tarihte işe girişi olduğu gösterildiği için kendi isteği işten ayrıldığı, daha sonra diğer davalı kurum —– aradığını, davalı firmada çalıştığı süre zarfında işe girişinin yapıldığını fakat hiçbir primin yatırılmadığını beyan ettiklerini, o tarihlerde sigortalı olarak gözükmediğini, işe giriş bildirgesinin mevcut olduğunu, işbu sebeplerden dolayı hizmet tespiti davası açtığını, davasının kabul edilerek 01.01.1998 tarihi ile 22.02.2000 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığının tespitini talep ettiğini, yargılama giderlerinin müteselsilen davalı taraflara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ——-Ticaret Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; Mahkememizce müvekkili Müdürlüğe 19.04.2023 tarihinde tebliğ edilen iki sayfadan müteşekkil dava dilekçesinin okunamadığını, mahkememizce 06.04.2023 tarihinde düzenlenen tensip tutanağının —- numaralı hükmünden anlaşılabildiği kadarıyla davacının—–Veya “tasfiye Halinde—— ihyasına (ek tasfiyesine) karar verilmesini talep ettiğinin anlaşıldığını, tensip tutanağının —-numaralı hükmünde anılan şirketlerden —–şirketi, müvekkil Müdürlük nezdinde—– ticaret sicil numarasına kayıtlı bulunup ticaret unvanı (İflas nedeniyle) tasfiye halinde ——olduğunu, şirket adresinin ——olduğunu, anılan şirketin sicil kaydının aktif duruma olduğunu, buna karşılık, —-şirketinin ise ——- ticaret sicil numarasına kayıtlı bulunup ticaret unvanının Tasfiye Halinde —— olduğunu, şirket adresinin —— şeklinde olduğunu, anılan şirketin sicilinin ise kapalı durumda olduğunu, huzurdaki davada, tasfiye memuruna (iflas idaresi) da husumet yöneltilmesi gerektiğini, tensip tutanağından anlaşıldığı üzere huzurdaki davada, davacı tarafça yalnızca müvekkil ticaret sicili müdürlüğüne husumet yöneltilmiş olup; mezkûr şirketlerden hangisi dava konusu olursa olsun tasfiye memuruna (iflas idaresi) da husumet yöneltilmesi gerektiğini, Buna göre, —— ticaret sicil numarasına kayıtlı bulunan (iflas Nedeniyle)tasfiye Halinde —- Şirketi’nin —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.09.2022 tarih ve —– esas sayılı dosyasıyla iflasına karar verildiği,—– İcra Dairesi’nin 15.09.2022 tarih ve —— İflas sayılı yazısıyla bildirilmiş olunduğu, iflas tasfiye işlemleri —— İcra Dairesince yürütüldüğünden husumetin aynı zamanda iflas idaresine de yöneltilmesi gerektiği, —– ticaret sicil numarasına kayıtlı bulunan Tasfiye Halinde —— Şirketi bakımından ise, TTK m. 532 vd. hükümleri gereğince gerekli prosedürün tamamlanması üzerine ve talep üzerine (TTK m. 545) ticaret sicilinden terkin edildiğinden tasfiye memuru ——- husumet yöneltilmesi gerektiği,mahkememiz huzurundaki davada, ihyası (ek tasfiyesi) talep edilen şirketin ——- ticaret sicil numarasına kayıtlı bulunan (iflas Nedeniyle)tasfiye Halinde ——- Şirketi) dosyasında yapılan inceleme neticesinde; şirketin sicil kaydının aktif olduğu; şirketin re’sen terkin kapsamında olmadığı gibi TTK m. 529 vd. kapsamında da herhangi bir işlem tesis edilmediği anlaşıldığını, bu itibarla, dava konusu şirketin tüzel kişiliği sona ermediğinden (iflas tasfiyesi süreci devam ettiğinden) davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu şirketin—– Asliye Ticaret Mahkemesinin——Esas sayılı dosyasıyla iflasına karar verildiği hususu —–. İcra Müdürlüğünün (dosya no: ——- iflas) yazısıyla bildirildiğini, ancak dava konusu şirketin iflasının kapatıldığına/sona erdiğine yönelik herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, buna göre de, dava konusu şirketin tasfiye süreci devam etmekte olup, tüzel kişiliği devam ettiğinden yukarıda da açıklandığı huzurdaki davada, davacının ihya talebinde (ek tasfiye) hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Hâl böyleyken; müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğü davanın açılmasına sebep olmadığından, “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, Müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmamıştır. Bu nedenle; “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil, “yargılama masrafları”ndan sorumlu tutulamayacağını, Nitekim davacı tarafın, işbu davayı ikame etmeden önce sicil kayıtlarını inceleyerek yahut müvekkil Müdürlüğün internet sitesi üzerinden sorgulama yaparak ihyasını (ek tasfiyesini) talep ettiği dava konusu şirketin tüzel kişiliğini kaybetmediğini, sicil kaydının aktif olduğunu saptayabilir ve——-. İş Mahkemesinin ara kararına itiraz edebilirdi.Davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği ”Yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemez. Nitekim, Yargıtay——-. Hukuk Dairesi’nin 04.04.2016 tarih, —– 09.02.2015 tarih,—- ve——- 29.01.2007 tarih, ——- gibi çok sayıda ilâmı ve yerleşik uygulama da bu yönde olduğunu, Huzurdaki dava konusu şirketin, —— ticaret sicil numarasına kayıtlı bulunan Tasfiye Halinde ——-Şirketi olması durumunda ise husumet itirazımızın (husumetin aynı zamanda dava konusu şirketin tasfiyesini yürüten ve şirketin ticaret sicilinden terkinini talep eden ——-yöneltilmesi gerektiği hususu) yanı sıra aşağıda yer alan açıklamalarını mahkememiz dikkatlerine sunduklarını, Ticaret Sicili Müdürlüğü, TTK m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, Ticaret Sicili Müdürlüğü, ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirir ve sonuca bağlar; yargı merci gibi hareket edemez. “..Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” (TTK.m. 32). Yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verileceğini, aksi halde, tescil talebini gerekçe göstererek reddeceğini, Tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, Tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğunu gerektirir. Tasfiye memurları alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, (6762 Sayılı TTK m. 224 ve 6102 sayılı TTK m. 285), muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, (6762 Sayılı TTK m. 445 ve 6102 sayılı TTK m. 541) Bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, Müvekkil Sicil Müdürlüğü’nün tespit etmesi mümkün değildir. TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğü tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yapmış olup, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesi kanuna aykırı olacağını, nitekim tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduğu düzenlendiğini, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye sürecini eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı ticaret sicili müdürlüğünün sorumluluğu bulunmadığını, müvekkillerinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, Müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadıklarını, Tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabı tasfiye memurları olduğunu, bu nedenle, “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil, “yargılama masrafları”ndan sorumlu tutulamayacağını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği “Yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemez.Nitekim, Yargıtay —— Hukuk Dairesi’nin 07.01.2020 tarih, —–, 04.04.2016 tarih, ——05.06.2015 tarih,—–, 09.02.2015 tarih,—–., 16.01.2014 tarih, ——29.01.2007 tarih, ——gibi çok sayıda ilamı ve yerleşik uygulamanın da bu yönde olduğunu, ——Bölge Adliye Mahkemesi —–Hukuk Dairesi, ——. 22.10.2020. Aynı yönde bkz. “davalı ticaret sicil memurluğunun yasal hasım olduğu, tasfiye işlemlerinde her hangi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı, davanın açılmasına ticaret sicil müdürlüğünün sebep olmadığı anlaşılmakla, mahkemece verilen karar yerinde olup davacı vekilinin her iki davalıya karşı davanın kabulüne karar verilmiş olunmasına rağmen, davalı istanbul ticaret sicil müdürlüğü aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hüküm edilmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay —– Hukuk Dairesinin—– Esas—— Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.)” —— Bölge Adliye Mahkemesi—–. Hukuk Dairesinin,—– 22.04.2021 ilâmı.
arz ve izah edilen nedenlerle; Dava konusu şirketin —- ticaret sicil numarasına kayıtlı bulunan (iflas Nedeniyle)tasfiye Halinde ——- Şirketi olması durumunda davanın reddine ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini, dava konusu şirketin ——ticaret sicil numarasına kayıtlı bulunan Tasfiye Halinde—— Şirketi olması durumunda ise müvekkil Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafa talebini açıklaması için duruşmada verilen süre üzerine—–. İş Mahkemesi’nce mahkememize yazlan 26/05/2023 tarih ve ——- Esas sayılı yazıda, ihyası istenilen şirketin mahkeme dosyasında davalı taraf olup tam ünvanının Tasfiye Halinde—–Şirketi, sicil numarasının ise —— olduğunun bildirildiği görülmüştür.
İhyası istenilen Tasfiye Halinde —— iş adresinin,——– olduğu görülmüştür.
6102 saylı Türk Ticaret Kanunu’nun Ek tasfiye başlıklı 547 nci maddesinin birinci fıkrası “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.” hükmünü düzenlemiştir.
Yukarıdaki Kanun maddesi gereği ek tasfiyeye şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince bakılacağı, bu kuralın kesin yetki olduğu, davacı tarafça dava konusu edilen —— ticaret sicil nolu Tasfiye Halinde ——olduğu, bu adresin——-Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetki alanında bulunduğu anlaşıldığından yetkisizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 (1), ç), (2) ve 115 (2) ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547 (1) maddeleri uyarınca yetkinin kesin olduğu anlaşıldığından DAVA ŞARTI NOKSANLIĞINDAN DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİNE, yetkili ve görevli mahkemenin—— NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemenin bulunduğu ——- Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-Harç ve yargılama gideri konusunun yetkili mahkemece karara bağlanmasına, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceğine,Dair, davacının yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde—– Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.