Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/164 E. 2023/1052 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/164
KARAR NO : 2023/1052

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/03/2023
KARAR TARİHİ : 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil … ile davalı —– adresindeki davalı şirkete ait taşınmazın iç kısımlarının tadilat, tamirat ve mimari işlerinin yapılması hususunda KDV hariç 550.000,00 TL olmak üzere KDV dahil 642.100,00 TL’ye anlaştığını, müvekkil tarafından işlerin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak eksiksiz ve ayıpsız bir şekilde tamamlandığını ve dairenin, davalı şirkete kullanıma hazır bir halde teslim edildiğini, işin tamamlanmasına müteakip müvekkilin tarafından 06.12.2022 tarihli —–numaralı 642.100,00 TL bedelli e-fatura düzenlendiğini ve fatura davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirket tarafından faturaya herhangi bir itirazda bulunulmadığını ve 14.12.2022 tarihinde 92.100,00 TL kısmi bir ödeme yapıldığını, davalı şirket tarafından faturanın tamamının ödenmemesi üzerine, ödenmemiş bakiye 550.000,00 TL fatura alacağına istinaden, taraflarınca—–İcra Müdürlüğü’nün —–dosyasından davalı şirket hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlu şirket 06.01.2023 tarihinde müvekkile hiçbir borcu bulunmadığı gerekçesi ile takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş ve icra takibini durdurduğunu, ancak borçlu şirket, itiraz dilekçesi ekinde borcu ödediğine dair hiçbir belge sunmadıklarını, müvekkile ödeme yapılmaması ve akabinde başlatılan icra takibine haksız itiraz edilmesi üzerine, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmuş, arabulucu ile yapılan görüşme sonucunda davalı taraf ile anlaşmaya varılamadığını, anlaşmaya varılamadığına ilişkin e-imzalı tutanak tanzim edildiğini, söz konusu tutanak aslının ekte olduğunu, arabuluculuk görüşmesinde de herhangi bir sonuç alınamayınca itiraz üzerine duran icra takibinin devamı ve müvekkilin alacağına kavuşması için huzurdaki davayı açma gereği hasıl olduğunu, takip konusu alacağın fatura ile sabit olduğunu, bu sebeple likit alacağa haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapmış olunan açıklamalar ve sayın mahkemece re’sen dikkate alınacak nedenlerle fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla, —–. İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyasından başlatılan ilamsız icra takibine davalı borçlu şirket tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin asıl alacak ve ferileri yönünden aynen devamını, likit alacağa haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı şirket aleyhine takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davacı arasında 28/10/2022 tarihinde faturaya konu daire dekorasyon sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davacı tarafından 550.000-TL + KDV bedel karşılığında —–numaralı bağımsız bölüm tamir ve tadilat edileceğini, bu işin karşılığında ise müvekkil şirket tarafından kendisine sırasıyla 30/10/2022 tarihinden önce 300.000-TL ve tadilat bitiminden sonra ise 200.000-TL ödeneceğini, kalan 50.000-TL ise daire tesliminden 1 ay sonra ödeneceğini, davacı ile iş bu sözleşmenin imzalanmasının hemen ardından 28/10/2022 tarihinde 10.000-TL ve 31/10/2022 tarihinde 290.000-TL olmak üzere sözleşmede belirlenen 300.000-TL ödendiğini, Ancak bu bedellerin 10.000-TL olan kısmı şirket personeli—– hesabından, 290.000-TL ise şirket sahini —-hesabından gönderilmiştir. Sonuç olarak sözleşmede belirlenen 300.000-TL davacıya ödenerek işe müvekkil şirket tarafından yükümlülük yerine getirildiğini, yapılacak —- araştırması sonucu bu kişilerin şirket personeli ve şirket sahibi olduğu görüleceğini, tadilat işleminin sona yaklaşması üzerine bu sefer kalan 250.000-TL ise yine şirket sahibi tarafından davacının bildirmiş olduğu—-isimli kişiye ait hesaba 05/12/2022 tarihinde ödendiğini, buna göre sözleşmede belirlenen 550.000-TL bedel eksiksiz olarak davacıya ödendiğini, Davacının müvekkil şirkete fatura kesmesi üzerine KDV bedeli talebi olmuş bunun üzerine şirket hesabından 14/12/2022 tarihinde 92.100-TL davacının hesabına gönderildiğini, yukarıda görüldüğü üzere tamamı banka havalesi yoluyla sözleşmede belirlenen yükümlülükler müvekkil şirket tarafından yerine getirildiğini, ancak davacı tarafından kötü niyetli olarak paranın direk şirket hesabından gönderilmemiş olmasına sığınılarak mükerrer alacak talebinde bulunulduğunu, oysa bu ödemelerin tamamı davacının bildirmiş olduğu hesaplara yapıldığını, ödeme yapılan hesaplardan —-ile davacı arasında araştırma yapıldığında akrabalık bağının olduğu görüleceğini, yine bu ödemelerin davacının yönlendirmesi ile yapıldığı —– azışmaları ile de sabit olduğunu, şirket hesabı dışında yapılan ödemeler ile —- kaydı ile şirket personeli olduğu sabit olan —- ve şirket sahibi olduğu sabit olan—– tarafından yapıldığının görüleceğini, yine bu ödemelerin dava konusu sözleşmede açıkça yazılı bulunan ödemeler ile uyumlu olduğunu, hatta fatura kesen davacının KDV talep etmesi üzerine KDV miktarının müvekkil şirket tarafından ödenerek hesabın kapandığının sabit olduğunu, tüm bunların davacının kötü niyetinin ispatı olduğunu, bunun karşılığında likit bir alacak olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, arz ve izah olunan ve re’ sen dikkate alınacak nedenlerle, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, Davacının davasının reddini, davacının haksız ve kötüniyetli alacak talebinden dolayı yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep edilmiştir.
İcra Dosyası: Davaya konu—-İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklısının …, borçlusunun … olduğu, 06/12/2022 tarih —— numaralı 642.100,00 TL tutarlı fatura bakiye alacaklı, 550.000,00 TL bedelli fatura için ödeme emri düzenlendiği görülmüştür.
Dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi ile taraf ticari defterleri yerinde incelenmek suretiyle rapor hazırlanmasının istenilmiştir.
Bilirkişi —– tarafından sunulan 02/09/2023 tarihli raporda özetle; Verilen yetki ile davacının ticari defterleri usul yönünden incelenmiş olup; 2022 dönemi Yevmiye Defteri ile Envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin Vergi Usul Kanunu’nun “Tasdik Zamanı” başlıklı 221 maddesine göre; süresinde yaptırıldığı, 2022 dönemi Yevmiye defterinin kapanış tasdikinin Türk Ticaret Kanununun 64/3 maddesine uygun süresinde yaptırıldığı, ancak 2022 dönemi Defteri- Kebirin tasdikinin olmadığı, bu hususta Vergi Usul Kanununda Defter-i Kebirin tutulması gereken defterler arasında sayılmasına rağmen tasdik zorunluluğuna ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığı, davacı şirketin ticari defterlerinin V.U.K’nu ve TTK’nuna uygun tutulduğu, davacının ticari defter kayıtlarının birbirini doğruladığını, Davacının kendi ticari defeterlerinde (16.12.2022) davalıdan 550.000,00 TL alacaklı defter kayıtlarına göre takip tarihi verilen yetki ile davalının ticari defterleri usul yönünden incelenmiş olup; 2022 dönemi ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde 2022 dönemi Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir ile Envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin Vergi Usul Kanunu’nun “Tasdik Zamanı” başlıklı 221 maddesine göre; süresinde yaptırıldığı, 2022 dönemi Yevmiye defterinin kapanış tasdikinin Türk Ticaret Kanununun 64/3m Maddesine uygun süresinde yaptırıldığı, davalı şirketin ticari defterlerinin V.U.K’nu ve TTK’nuna uygun tutulduğu, davalının ticari defter kayıtlarının birbirini doğruladığının görüldüğünü, davalının incelenen 2022 yılı ticari defter kayıtlarında davacı tarafından takip konusu yapılan KDV dahil 642.100,00 TL bedelli faturanın kayıtlı olmadığı, davacıya şirket hesaplarından ödenen 92.100,00 TL bedelinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerinde davacıya ait herhangi bir kaydın olmadığı, yapılan tespit ve değerlendirmeler neticesinde 28.10.2022 tarihli sözleşmeye konu işin bedeli ve işin eksiksiz tamamlanması hususlarında taraflar arasında bir ihtilafın bulunmadığı, bu yönüyle davacının ispat külfeti altında olmadığı, ispat yükünün davalıya geçtiği davalının alınan hizmetin bedelini ödediğini ispatlaması gerektiği, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ödeme dekontlarının incelenmesi neticesinde dekontlarda davacı tarafından yapılan işe ilişkin bir açıklama bulunmadığı, şirket çalışanı—– tarafından 10.000 TL, şirket ortağı ve yetkilisi —–tarafından 540.000,00 TL ve davalı şirket tarafından 92.100,00 TL toplamda 642.100,00 TL ödeme gönderildiği, gönderilen ödemenin 392.000 TL’sinin bizzat davacı … hesabına geriye kalan 250.000 TL’nin ise —— adına gönderildiği, gönderilen ödemelerin davacı tarafından kesilen ve takibe konu edilen KDV dahil 642.100,00 TL bedelli fatura ile örtüştüğü, mahkemece davalı yan ve onun adına hareketlerce ödenen 550.000 TL’nin kabulü halinde takip tarihi itibariyle davacının alacağının bulunmadığı, Sayın Mahkemece kısmen sadece davacı … hesabına gönderilen ödemelerin kabulü halinde (550.000-300.000) takip tarihi itibariyle davacının 250.000,00 TL’yi talep edebileceği, Sayın Mahkemece bunların hiçbirinin kabul edilmemesi durumunda davacının takip tarihi itibariyle 550.000,00 TL’yi talep edebileceği değerlendirildiğini, Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren hüküm kurmak hususunda hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, icra inkâr tazminatı ve sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığını, yapılmış bulunan açıklamalar sonucunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ve 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir ve tavsifin sadece mahkemeye ait olmak üzere kanaatlerini sunmuştur.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye bedelin ödenmesi için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Taraflar arasında eser sözleşmesi ve eserin yapımı hususunda ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf bedelin bakiyesinin ödenip ödenmediği noktasındadır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Eser Sözleşmesi üst başlıklı A. Tanımı başlıklı 470 nci maddesi “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü düzenlemiştir.Davacı yüklenici eseri meydana getirdiğine göre davalı işsahibinin de bunun karşılığında yükleniciye bedeli ödediğini usulüne uygun delillerle yani yazılı belgeyle ispat etmesi gerekmektedir. Davalı taraf davacı tarafa bedeli ödediğini yazılı belgeyle ispat edememektedir. Davalı taraf bazı ödeme dekontları sunmuş ise de sunulan dekontlar sözleşmenin tarafı olan davalıdan davacıya yapılan ödemeler olmadığı gibi dekontlarda da dava konusu sözleşmeye bir atıf yoktur. Davalı taraf cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış ancak davalı taraf yemin deliline başvurmamıştır.
Taraf ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu da davacı tarafın ticari defterlerine göre 550.000,00 TL alacaklı gözüktüğü, davalı taraf defterlerinde ise taraflar arasındaki ilişkinin kayıtlı olmadığı görülmüştür.İşsahibi olan davalı tarafın, eser sözleşmesinin ifasından kaynaklı bakiye 550.000,00 TL’yi davacı tarafa ödediğini yazılı belgeyle ispat edemediği anlaşıldığından davanın kabulüne, davalı taraf likit ve bilinebilir borca ödeme yapmadığı halde itiraz ettiğinden icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
—–. İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı dosyasında davalı/borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 550.000,00 TL asıl alacak üzerinden AYNEN DEVAMINA,
-Asıl alacak 550.000,00 TL’nin %20’si olan 110.000,00 TL icra inkar tazminatının davalı/borçludan alınarak davacı/alacaklıya verilmesine,
2-Harçlar Kanuna göre alınması gereken 37.570,5‬0 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 6.642,63 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 30.927,87‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 6.642,63 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 5.143,00 TL yargılama giderlerinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 83.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26 (2) maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —–Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.