Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/117 E. 2023/850 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/117
KARAR NO : 2023/850

DAVA : Kooperatifin Dağılması İstemli
DAVA TARİHİ : 17/02/2023
KARAR TARİHİ : 04/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kooperatifin Dağılması İstemli davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 17/02/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin sahip olduğu taşınmazların bulunduğu—– Sitesinin kurulması amacıyla 30.06.1978 tarihinde—– Kooperatifi kurulduğunu, yapı kooperatifinin sitenin inşaatının yapılacağı arsayı temin ettiğini, ortakları kaydederek inşaata başladığını, inşaat projesi hazırlanıp belediyeden inşaat izninin alındığını, inşaatın bitiminden sonra da inşa edilen bağımsız bölümlerin hak sahipleri adına tescil ettirilip 1980’li yıllarda sitenin iskana açıldığını, sitenin iskana açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81/2 fıkrası uyarınca ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanarak ferdi mülkiyete geçilerek ortaklara konutların tescili yapılmasının ardından 6 ay içerisinde usulüne uygun şekilde anasözleşme değişikliği yapılmazsa kooperatifin feshine hükmettiğini, söz konusu madde uyarınca—- Kooperatifi 6 aylık süre içerisinde usulüne uygun şekilde anasözleşme değişikliği yapmadığını, yapı kooperatifinin kendisini feshedip, tüm iş ve işlemler bakımından yetkilerini site yönetimini oluşturan kat malikleri yönetim kuruluna devretmesi gerekirken, varlığını sürdürmeye devam ettiğini, ortak yerlerdeki dükkânlar ve spor kompleksinin işletilmesi, gelirlerinin üyelere dağıtılması ile kendisini görevli sayıp, yalnızca sitenin diğer idari görevlerini kat malikleri yönetim kuruluna devrettiğini, —- Kooperatifinin kanunda öngörülen sürenin çok sonrasında 15 Şubat 1991 tarihinde esas sözleşmenin tadiline yönelik karar aldığını, ancak infisahı gerekirken ve dahi kanundaki süre geçtikten sonra alınan tadil kararı kanuna aykırı olması sebebiyle butlanla batıl olduğunu, söz konusu tadil kararıyla birlikte kooperatif unvanının değişerek —–Konut Yapı Kooperatifi olduğunu, bu bakımdan —- Kooperatifi ve —–Konut Yapı Kooperatifinin aynı tüzel kişilik olduğunu, iki tüzel kişiliğinde sicil numarasının bir olduğunu, yapı kooperatifinin kanunun açık hükmüne göre amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmek suretiyle yine 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81/2. fıkrasının devamına göre en geç 1 yıllık sürede yapı kooperatifinin infisahı gerekirken,—-Sitesi—Kooperatifi /—-Kooperatifinin 22 Şubat 2010’a kadar faaliyetini sürdürdüğünü, —- Kooperatifi /—–Kooperatifinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 81. Maddesine göre münfesih hale geldiğini, yasada 6 ay içinde diğer bir kooperatife dönüşebileceği belirtilmiş ise de, bu dönüşüm/birleşimin kanundaki süre aşıldıktan sonra yapılmış olduğundan, hukuken geçerli sayılamayacağını, aynı madde uyarınca dağılmış sayılması gereken kooperatifin münfesih olduğu tarihten sonra yaptığı tüm hukuki işlemlerin tamamen hukuksuz ve yoklukla hükümsüz işlemler olduğunu, münfesih olan —- Kooperatifi / —- Konut Yapı Kooperatifinin geçersiz bir birleşme kararı alarak 22 Şubat 2010 tarihinde —- İşletme Kooperatifine devredildiğini, münfesih olan bir kooperatifin devrolmasının kurucu unsurların bulunmaması sebebiyle yok hükmünde olduğu ve mümkün olmadığını, yapılan devir işleminin yokluk sebebiyle hükümsüz olduğunu, söz konusu yoklukla hükümsüzlüğün tespitinin gerektiğini, birleşme kararının hükümsüzlüğü sebebiyle —- İşletme Kooperatifi’nin birleşme kararı sonrası —-Kooperatifi / —–Kooperatifi adına yaptığı işlemlerin de hükümsüz olduğunun izahtan vares olduğunu, bu hususun da tespiti ile yoklukla sakat olan ve daha sonra yapılan iş ve işlemlerin hükümsüzlük sebebiyle geçersiz olduğunun ayrı ayrı tespitinin gerektiğini, yapılacak tespitler sonrası münfesih olan—– Kooperatifi / —–Kooperatifi’nin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81 maddesi uyarınca feshe uygun olarak, tüm iş ve işlemler bakımından yetkilerini site yönetimini oluşturan —-Kat Malikleri Kurulu’na devredilmesi gerektiğini, —- – Kooperatifi /—- Kooperatifi’nin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81 maddesi uyarınca feshin hukuki sonuçları itibariyle, tüm iş ve işlemler bakımından yetkilerini site yönetimini oluşturan —-Sitesi Kat Malikleri Kurulu’na devretmesi gerektiğinden —–Kat Malikleri Kurulunu temsilen Site Yönetim Kurulunun üyelerinin tespiti bakımdan mahkemece müzekkere yazılmasının gerektiğini, zira zorunlu dava arkadaşlığının söz konusu olduğunu, davaya dahil edilmelerinin gerektiğini, müvekkilinin —- Sitesinde 2 adet bağımsız bölüme sahip olduğunu,—- Sitesinde kat maliki olduğunu, —–Kooperatifi / —- Kooperatifi’nin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81 maddesi uyarınca münfesih olduğunun tespiti ve bu fesih uyarınca, tüm iş ve işlemler bakımından yetkilerinin site yönetimini oluşturan —-Sitesi Kat Malikleri Kurulu’na devredilmesinde hukuki yararının olduğunu, dava konusu taleplerinin herhangi bir eda içermediğinden, TTK md. 5/A kapsamına girmediğini, bu sebeple dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının gerekmediğini, —–Kooperatifi / —- Kooperatifinin 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca münfesih olduğunun ayrı ayrı tespitini, 22 Şubat 2010 tarihli birleşme kararının yokluğunun ayrı ayrı tespitini, yoklukla sakat olan birleşme sonrasında yapılan işlemlerin hükümsüzlük sebebiyle geçersiz olduğunun ayrı ayrı tespitini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81 maddesi uyarınca—–Kooperatifi—– Kooperatifi’nin feshe uygun olarak, site yönetimini teşekkül eden —– Sitesi Kat Malikleri Kurulu’na devredilmesini, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı Sınırlı Sorumlu —–İşletme Kooperatifi vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın müvekkili kooperatifte pay sahibi bir üye olmaması sebebi ile aktif dava ehliyeti bulunmadığını davacının yalnızca —– Sitesi’nden bulunan taşınmazların maliki olduğunu, kooperatifin işletme konusuna giren gayrimenkuller üzerinde hak sahipliği bulunmadığını, bu sebeple davacının münfesih olduğunun tespitini talep etmeye veyahut birleşme kararının yokluğunu tespit ettirmeye ilişkin husumetinin olmadığını, hukuki yararının da bulunmadığını, davacı tarafın münfesih olduğunu ve sebeple yok olduğunu iddia ettiği kooperatife defaatle üye olmaya çalıştığını, davacının bu çelişen eylemleri, beyanları ve üye olmak adına ikame ettiği davaları mevcut durumu tespit ettirmeye hukuki yararının olmadığını ispatlamakta olduğunu, her ne kadar kooperatif ana sözleşmesine aykırı ve üyelik şartlarını sağlamayan bir devir beyanı olsa da davacı tarafının 2019 yılında noterde imzaladığı kooperatif hisse devri sözleşmesinde kooperatifin usul ve yasaya uygun olduğunu noter huzurunda ikrar ettiğini, kooperatif pay sahipliğinin sonradan sona ermesi dahi hem aktif dava ehliyeti yokluğuna hem de hukuki yararının yokluğuna sebebiyet vermekteyse hiçbir zaman kooperatifte pay sahibi olmayan vehayut ortak olmayan davacının kooperatifin münfesih olduğunu, genel kurul kararı ile alınmış birleşme kararının yokluğunu istemekte herhangi bir hukuki yararının olmayacağını ve dava ikame etmede aktif dava ehliyetinin olmadığının sabit olduğunu, davacı tarafın davalı taraf olarak gösterdiği kat malikleri kurulu yönetim kurulunun tüzel kişiliğinin olmadığını, bu sebeple kural olarak kat malikleri kurulunın dava ve taraf ehliyeti bulunmadığını, —- Kat Malikleri Kurulunun temsil ettiği tüm kat maliklerinin tespit edilip davalı taraf olarak eklenmesi gerektiğini, davacı tarafın 07/11/2022 tarihli—– yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile —– Sitesi’ndeki 1313 ada—– numaralı parselde bulunan 36 kat malikine ilişkin dava açmayacağını kabul edip mülkiyet hakkından doğan iddialar yönünden kat maliklerini ibra ettiğini, haksız ve hukuka aykırı davanın asla kabulü anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafın talep ve iddialarının kooperatifler kanunu gereğince zamanaşımına uğradığını, 22/02/2010 tarihli birleşme kararının kooperatifler kanunu gereği genel kurul kararı ile alındığını, yine kooperatifler kanunu gereği genel kurul kararlarına itiraz veya yokluk ileri sürülmesi için 1 aylık hak düşürücü sürenin mevcut olduğunu, hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddinin gerektiğini, ikame edilen davada dava şartı arabuluculuğa başvurulmaması sebebi ile davanın esasına girilmeden dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiğini,—- konut yapı kooperatifinin münfesih olduğuna ilişkin iddiaların mesnetsiz olduğunu, —- kooperatifinin, kooperatif kanununa uygun şekilde ana sözleşmedeki amaç doğrultusunda faaliyet gösterdiğini, davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı dava dilekçesinde 1991 yılında ana sözleşme tadilinden birleşme tarihine kadar inşaat yapılmamış gibi beyanlarda bulunmasının kabulünün mümkün olmadığını, ana sözleşmede iş yeri inşaatı amacı da bulunduğunu, davalı müvekkilinin birleşme sürecinin Kooperatifler Kanununa ve Türk Ticaret Kanunu birleşme hükümlerine uygun şekilde, Bakanlık görüş ve onayı alınarak gerçekleştirildiğini, haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle usulde reddini, herhalde davanın esastan reddini, yargılama ücreti ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.—–Belediye Başkanlığı, —-Tapu Müdürülüğü, —-Ticaret Sicili Müdürlüğü ve—— Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılar yazılmıştır.
Mahkememizin—– Esas sayılı dosyası celp edilmiş incelendiğinde; davacılarının —- ve arkadaşları, davalısının Sınırlı Sorumlu —- İşletme Kooperatifi olduğu, davanın konusunun —- sitesinde konut sahibi olan davacıların, bunun doğal sonucu olarak davalı işletme kooperatifinin üyesi ve site kat maliklerinin ortak mülkiyetinde olan iş yerleri, spor kompleksi ile diğer üniteler üzerinde de hak sahibi olduklarını, buna rağmen davacılara, işletme gelirlerinden hisseleri oranında pay ayrılmadığını, genel kurullara çağrılmadıklarını ileri sürerek, davacıların davalı kooperatif üyesi olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif, davacıların kooperatif üyesi olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkememizce, davacıların kat maliki oldukları, sadece kat maliki olmanın kooperatif üyeliğini kazandırmayacağı, tapuda kayıtlı konutun devrinin kooperatif ortaklık payının da devri anlamını taşımayacağı, davacılardan bir kısmı dairelerini kooperatif üyelerinden satın almış olmalarına rağmen, ortaklık payını devralmadıkları, davalı işletme kooperatifi Kooperatifler Kanunu hükümlerine tabi olduğundan, ortaklık ilişkilerinde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin de uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve Yargıtay incelemesinden geçen karar kesinleşmiştir.

DAVANIN TESPİTİ, DAVA ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ :
Dava, —- Kooperatifi / —-Kooperatifinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca münfesih olduğunun ayrı ayrı tespiti, 22 Şubat 2010 tarihli birleşme kararının yokluğunun ayrı ayrı tespiti, yoklukla sakat olan birleşme sonrasında yapılan işlemlerin hükümsüzlük sebebiyle geçersiz olduğunun ayrı ayrı tespiti ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81 maddesi uyarınca —–Kooperatifi / —– Kooperatifi’nin feshe uygun olarak, site yönetimini teşekkül eden —- Sitesi Kat Malikleri Kurulu’na devredilmesi istemlerine ilişkindir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Dava şartları başlıklı 114 ncü maddesi “(1) Dava şartları şunlardır: … d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. … h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. … (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” ve Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115 nci maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmünü düzenlemiştir.
Davacı taraf, davalı Sınırlı Sorumlu —- İşletme Kooperatifi’nin usulsüz kurulduğunu iddia etmiş ise de, mahkememizin—– Esas sayılı dosyasında davacı taraf işbu davada feshini istediği davalı Sınırlı Sorumlu —- İşletme Kooperatifi’ne üyeliğinin tespitini istemiş, mahkemece dava reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir. Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacı tarafın üyesi olmadığı ve olamayacağı davalı Sınırlı Sorumlu —–İşletme Kooperatifi’nin usulsüz kurulduğundan bahisle feshini talep etmesinde hukuki yararı bulunmadığından davalı Sınırlı Sorumlu —– İşletme Kooperatifi yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmaması sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 (1), h) ve 115 (2) maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.Taraf ehliyeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereğince dava şartlarındandır ve davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek Mahkemece, gerekse Yargıtayca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur. Buradan hareketle, davalı —- Sitesi Kat Malikleri Kurulu’nun açılan davada taraf sıfatı bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Site/apartman yönetimlerinin tüzel kişiliği bulunmadığından, kural olarak site/apartman yöneticisi ya da yönetim kurulunun dava ve taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Yönetici ya da site/apartman yönetimi ancak 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (634 sayılı Kanun) tanıdığı yetkiler dâhilinde dava açma hakkını kullanabilir. Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf davalı Sınırlı Sorumlu —- İşletme Kooperatifi’nin feshinin tespiti ile davalı —-Sitesi Kat Malikleri Kurulu’na devredilmesini talep etmiş ise de, tüzel kişiliği bulunmayan ve bu nedenle dava ve taraf ehliyeti söz konusu olmayan davalı —-Sitesi Kat Malikleri Kurulu aleyhine dava açılması mümkün değildir. Bu nedenle davalı —-Sitesi Kat Malikleri Kurulu’nun taraf ehliyetine sahip olmaması sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 (1), d) ve 115 (2) maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafın davalı Sınırlı Sorumlu —– İşletme Kooperatifi yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmaması sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 (1), h) ve 115 (2) maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Davalı —–Sitesi Kat Malikleri Kurulu’nun taraf ehliyetine sahip olmaması sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 (1), d) ve 115 (2) maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
3- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL harcın davacı tarafından dava açılırken peşin yatırılan 179,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davacı taraftan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen 46,25 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı Sınırlı Sorumlu —— İşletme Kooperatifi kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı Sınırlı Sorumlu —– İşletme Kooperatifi’ne verilmesine,
6-Dosyada arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı —–İşletme Kooperatif vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —– Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.