Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/997 E. 2022/917 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

ESAS NO : 2022/997 Esas
KARAR NO : 2022/917

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09.12.2022
KARAR TARİHİ : 13.12.2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, 05.04.2022 tarihinde 33 ay süreli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi akdedildiğini ve bu sözleşmeye bağlı olarak davalı şirketin elektrik kullandığını, 05.04.2022 tarihinde imzalanan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi süreci devam ederken müvekkili şirketin basiretli bir tacir olarak portföyünde rutin olarak gerçekleştirdiği gözden geçirme esnasında, risk teşkil edebilecek müşteriler belirlendiğini, bu inceleme ile, müvekkil şirket nezdinde davalının da yatırmayı üstlendiği teminat/güvence bedeli yükümlülüğünü yerine getirmediğinin görüldüğünü, bu hususta davalıya 26.05.2022 tarihli mail ekinde “İhbarname” gönderilerek, bu güvence bedeli/teminatı ulaştırmaları, aksi halde sözleşmesel hakları kullanma imkanının doğacağının belirtildiğini, davalı tarafça gönderilen cevabi mailde teminat miktarının bildirilmesi halinde teminat mektuplarının hazırlanıp sunulacağının bildirildiğini, davalı tarafça gönderilen yazıya verilen 14.06.2022 tarihli mail ve ekindeki yazıda, öncelikle alıcı tarafından satıcıya yapılacak bildirimlerin şeklinin sözleşmede belirlenmiş olduğunun ve ıslak imzalı noter yahut iadeli taahhütlü mektupla bildirim yapılması gerektiğinin, teminat miktarının kendilerince belirlenebileceğinin ancak yine de ekli tabloda kendilerine teminat miktarlarını gösterir hesaplama tablosu iletildiğinin bildirildiğini, teminatın şeklinin mektup değil nakden olduğu ve teminatın ivedi olarak tamamlanmasının istendiğini, ancak verilen süre ve yapılan bildirimlere rağmen teminat/güvence bedelinin ulaştırılmaması neticesinde davalının 01.07.2022 tarihi itibariyle sözleşmesinin feshedilerek müvekkil şirketten elektrik tedariğinin sonlandırıldığını ve davalıya sözleşmede belirlendiği şekilde her bir aboneliği için cezai şart faturaları tanzim edilerek gönderildiğini, davalının sözleşmesel yükümlülüğünü ihlal etmesi neticesinde, sözleşmenin 33 ay devam edeceği taahhüdüne dayalı olarak elektrik alımı yapan müvekkili şirketin ise büyük bir zararının söz konusu olduğunu, davalının, düzenlenen cezai şart faturalarını ——-08.09.2022 tarihli ihtarnamesi ile iade etmiş ise de, işbu iade ihtarına —–Noterliği’nin —— yevmiye numaralı 14.09.2022 tarihli ihtarnamesi ile cevap verildiğini, cezai şart faturalarının ödenmemesi halinde gerekli işlemlerin yapılacağının ihtar edildiğini, akabinde davalı aleyhine——- Esas sayılı dosyasından faturaya dayalı alacağa dayanarak takip başlatıldığını, borçlu şirketin hiçbir gerekçe göstermeksizin haksız ve mesnetsiz olarak işbu icra dosyasına itiraz ettiğini iddia ederek, davalı şirketin yaptığı haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, taraflar arasında düzenlenen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalının borcunu ödemediğinden bahisle fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
TTK’nin 4.maddesinde ise, ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda——” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
26.06.2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.Somut olaya bakıldığında ise; davalı taraf üniversite olup, 6102 sayılı TTK’nin yukarıda ifade edilen yasa hükümleri de incelendiğinde, davalının tacir sıfatını taşımadığı, ticari işletmesi olmadığı, eldeki faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemli davanın da mutlak ticari davalardan olmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın da ticari nitelikte bulunmadığı açıktır. Bu nedenle, somut olayda; 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanamayacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı kuşkusuzdur. Bu durumda davaya bakmaya Genel Mahkemeler görevlidir. —–. Hukuk Dairesi’nin 09.10.2017 tarih, —–esas, —— karar numaralı ilâmı ve —–Hukuk Dairesi’nin 19.12.2019 tarih,—— karar sayılı ilâmı bu yöndedir.HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Tüm bu nedenlerle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddiyle Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nin 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli —– Asliye Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan—– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,Dair, tarafların yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.