Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/985 E. 2023/388 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/985 Esas
KARAR NO:2023/388
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/12/2022
KARAR TARİHİ:04/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalının müvekkili şirkette pazarlamacı olarak çalıştığını, şirket tarafından kendisine teslim edilen malları her gün müşterilerin iş yerlerine teslim ettiğini, bedellerini şirkete vermek şeklinde ve tahsilatı şirkete tahsilat makbuzu karşılığı getirme zorunluluğu bulunduğunu, davalının müvekkili şirketten çeşitli tarihlerde toplam 119.949,50 TL tutarında mal teslim aldığını, bu miktarın 21.316,00 TL’sini tahsil ettiğini, tahsil ettiği bu miktarı şirkete teslim etmediğini, ——— kararında itiraf ettiğini, mahkemenin hizmet nedeniyle görevini kötüye kullanma davasında davalıya 2 yıl hapis ve 30 gün adli para cezası verildiğini, davalı hakkında icra takibinin sonuçsuz kaldığını, davalının müvekkilinden almış olduğu mal bedellerini ödemediğini iddia ederek; davanın kabulü ile 119.949,50 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, iş mahkemesinin görevli olduğunu, davanın görev bakımından reddine karar verilmesini, arabuluculuk yoluna başvurulmadığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, müvekkilinin davacı şirkette çalıştığını ancak çalıştığı süre boyunca ücretlerinin ödenmediğini, ücret alamadığı için işten ayrılmak istediğini davacı şirket yetkilisine beyan ettiğini, davacı şirket yetkilisinin yaptığı tahsilatlardan alacağını almasının söylendiğini, müvekkilinin bunun üzerine peyderpey ve şirkete bilgi de vererek tahsilatlardan aldığını, 21.316,00 TL’lik kısmın müvekkilini ödenmeyen ücret alacağı olduğunu, müvekkilinin kıdem tazminatı, fazla mesai alacağı, ——-, alacağı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti alacağının bulunduğunu, bakiye 98.633,50 TL’lik satış bedelinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bu meblağın müvekkilin bağlantısını yaptığı satış işlemleri olduğunu, şirket bünyesinde çalışan bir işçinin satışa ilişkin tahsilat garantisi vermesinin bir anlamda müşteriye kefil olmasının mümkün olmayacağını, belgede sadece tahsilat için yardımcı olunacağına dair bir beyan bulunduğunu savunarak; davanın görev, arabuluculuk dava şartı, zamanaşımı ve esas bakımından reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
——- Müdürlüğü,——— Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı anlaşıldı.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, (…) c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, (…) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. (…)”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1-3. maddesi uyarınca “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (…) (3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (…)”
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca “(1) İş mahkemeleri;
a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere ——taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,
c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara,
ilişkin dava ve işlere bakar.”
Mahkememizce davacının uyuşmazlık konusu ve davanın açıldığı dönemdeki ———-kararının atfı ile esnaf işletmesi için öngörülen Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. maddesinin — numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, —– numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde gelir sağlayıp sağlamadığının bildirilmesi ve bunlara ilişkin tüm belgelerin davacının bağlı bulunduğu— gönderilmesi istenmiş, verilen cevabın —————- yıllarında —-faaliyetinden mükellefiyet kaydı olduğu, —– defter tuttuğu, söz konusu yıllarda mükellef tarafından —— bildirilen hasılatların ve iş hacimlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. Maddesinin ——- numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşmadığı anlaşılmış olup, ——– beyannameleri ekte sunulmuştur.” şeklinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve asliye ticaret mahkemelerinde görülebilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) veya TTK’da (veya maddede sıralanan) hususlardan doğması (mutlak ticari dava) gerektiği, eldeki davanın taraflar arasındaki temsil ilişkisinin kötüye kullanılmasından (ve haksız fiil temelli) kaynaklanan alacak davası olduğu, yine her ne kadar davanın Borçlar Kanunu’nun ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554 ilâ maddelerinden kaynaklandığı düşünülebilir ise de, davacı tarafından davalının rolünün pazarlamacılık olarak beyan edildiği, pazarlamacının bu kapsamda olmadığı ———- bu sebeple davanın mutlak ticari dava olmadığı, bu sebeple davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerektiği, bu sebeple ancak davacının tacir ve işletmesinin ticari işletme olarak kabul edilmesi halinde davanın ticari dava olacağı, davalının tacir kabul edilebilmesi için ———– atfı ile esnaf işletmesi için öngörülen Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. maddesinin —– numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, —- numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde gelir sağlaması gerektiği, yine davalının——- kayıtlı olmasının ve bilanço esasına göre veya işletme hesabı esasına göre defter tutmasının da bu hususta karine teşkil edebileceği, davalı ——— kayıtlı olmadığı gibi, defter tutmadığı ve———-cevabında açıkça da belirtildiği üzere işletmesinin hasılatlarının ve iş hacimlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. Maddesinin——- bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, —— numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşmadığı, bu sebeple davalının tacir, işletmesinin ticari işletme olarak kabul edilemeyeceği, tüm bu sebeplerle davanın ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve yine davalının iddiasının aksine davanın İş Hukuku’ndan kaynaklanan bir dava da olmadığı, iş mahkemelerinin görevine girmediği, zira yukarıda atıf yapılan yasa hükmü kapsamında olmadığı, davacının taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu hususunu iddia etmediği, davalının da bunu ispatlayamadığı, tüm bu sebeplerle genel görevli mahkemeler olarak asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmış, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, ——-Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun TESPİTİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca; görevsizlik kararının süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın ——– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yukarıda hüküm fıkrasında belirtilen süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair resen karar verilmesine,
4-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
5-Harç ve yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ———Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/05/2023