Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/946 E. 2023/965 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/946
KARAR NO : 2023/965

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 23/11/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı tarafından müvekkilleri aleyhine —-.İcra Müdürlüğü —- esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmemesine rağmen dosyanın kesinleştirildiğini ve haciz işlemlerinin yapıldığını, usulsüz tebligata ilişkin şikayet davasının açıldığı davanın halen derdest olduğunu, söz konusu şikayet dosyasının karara bağlanmadan icra dosyası kapsamında müvekkiller aleyhine işlemlerin yapıldığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili ile davalı arasında 12.01.2014 tarihinde bir sözleşme imzalandığını, 206 ada —- nolu parselde bulunan dükkanın müvekkili tarafından davalıya devir ve teslim edileceği, karşılığında davalı tarafından 285.000,00 TL ödeneceği kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşmeye uygun davranarak edimini yerine getirdiğini, davalının haksız bir şekilde ödeme talep ettiğini, davalı alacaklının takibini sebepsiz zenginleştirmeye dayandırdığını, somut olayda sebepsiz zenginleşme koşullarının bulunmadığını, kötü niyet tazminatı talebinde bulunduklarını iddia ederek; icra takibinin tedbiren durdurulmasını, müvekkilinin davalı alacaklıya borcu olmadığının tespitini, davanın kabulünü, %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, iş bu davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, edimin yerine getirilmediğini, geçersiz sözleşmeye dayalı alacaklarda zaman aşımının 10 yıl olduğunu, davanın kötü niyetli olarak borcunu ödememek için açıldığını, —-.İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, icra dosyasındaki ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüz olmadığını, davacılar tarafından sözleşme gereği yerine getirilmediğini, müvekkilinin müspet zararının doğduğunu savunarak; davanın reddini, takibin devamını, davacılar tarafından sözleşme gereği süresinde teslim edilmeyen ve teslim edilmesi gereken dükkan yerine başka bir dükkan teslim edilmesi nedeniyle fazla ödenen bedelin iadesini ve müspet zararının tespit edilerek müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME:
—– Belediye Başkanlığı, —–Tapu Müdürlüğü, —–Noterliği, —-Noterliği,—- Noterliği, —-Vergi Dairesi Başkanlığı,—-. İcra Hukuk Mahkemesi,—– İcra Dairesi’ne müzekkereler yazıldığı anlaşıldı.
Mahkememizce alınan 13/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Değerleme sürecinde taşınmazın konumu, inşaat kalitesi, sosyal olanakları ve satılabilir/kiralanabilir süresi gibi değeri etkileyebilecek tüm veriler dikkate alınarak taşınmazın yasal ve mevcut durum değeri göz önüne alınarak değer takdir edilmiştir.—– İlçesi, —– Mahallesi, 6477 Ada, 5 Parsel’ de konumlu (—–) Numaralı bağımsız bölüm taşınmazın keşif tarihi (31.03.2023) itibariyle değerinin 2.500.000,00 TL (İkiMilyonBeşYüzBinTürklirası), talep edilen (29.12.2016) tarihi itibari ile değeri; 320.000,00 TL (ÜçYüzYirmiBinTürklirası), talep edilen (30.12.2014) tarihi itibari ile değeri; 275.000,00 TL (İkiYüzYetmişBeşBinTürklirası) olacağı tespit edilmiştir.
—– İlçesi, —–Mahallesi, 206 Ada, 14 Parsel” de konumlu (—-) Numaralı bağımsız bölüm taşınmazın keşif tarihi (31.03.2023) itibariyle değerinin 5.000.000,00 TL (BeşMilyonTürklirası), talep edilen (29.12.2016) tarihi itibari ile değeri; 640.000,00 TL (AltıyüzKırkBinTürkLirası), talep edilen (30.12.2014) tarihi itibari ile değeri; 550.000,00 TL (BeşYüzElliBinTürklirası) olacağı” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, —–İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı takibine konu borcun bulunmaması nedeniyle açılan menfi tespit davasıdır.
—-. İcra Dairesi’nin —–Esas sayılı takibi incelendiğinde alacaklının …, borçluların … ve … olduğu, takibin 50.000,00 TL asıl alacak ve 778,00 TL ihtar ödemesine ilişkin olduğu, borcun sebebinin “fazla ödenen gayrimenkul satış bedeli ve masraflarının geri ödenmesi” olduğu görülmüştür.
Mahkememizce ilgili Vergi Daireleri’ne yazılan müzekkere sonucunda davanın tüm taraflarının tacir olduğu, dolayısıyla davanın nispi ticari dava olduğu anlaşılmıştır.
Davalı alacaklının savunmasına göre takip konusu alacağın “davacıların davalıya taraflar arasındaki 12/01/2014 tarihli sözleşmeye aykırı olarak; 30/12/2014 tarihinde—–İlçesi, —- Mahallesi, —— pafta, 206 Ada, 14 Parsel’de bulunan dükkan niteliğindeki taşınmazı devretmesi gerekirken 29/12/2016 tarihinde —– Mahallesi, —-pafta, 6477 Ada, 5 Parsel—–numaralı bağımsız bölümü (dükkan) devretmesi ve taşınmazlar arasında değer farkı bulunması nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı” olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ise kendi edimlerini yerine getirdiğini, taşınmaz tesliminin yapıldığını, davalının da bedelini ödediğini, hukuki ilişkinin son bulduğunu iddia etmiştir.Mahkememizce söz konusu taşınmazlar başında keşif yapılmış, yapılan keşif sonucunda;—– İlçesi, —- Mahallesi, —–pafta, 206 Ada, 14 Parsel’de bulunan dükkan niteliğindeki taşınmazın
Keşif tarihi itibariyle değerinin 5.000.000,00 TL,
29/12/2016 devir tarihi itibariyle değerinin 640.000,00 TL
Sözleşmeye göre devir tarihi olan 30/12/2014 tarihi itibariyle değerinin 550.000,00 TL
—–İlçesi, —- Mahallesi, —- pafta, 6477 Ada, 5 Parsel, —– numaralı bağımsız bölümdeki (dükkan) taşınmazın
Keşif tarihi itibariyle değerinin 2.500.000,00 TL,
29/12/2016 devir tarihi itibariyle değerinin 320.000,00 TL
Sözleşmeye göre devir tarihi olan 30/12/2014 tarihi itibariyle değerinin 275.000,00 TL
olarak tespit edildiği görülmüştür.Bu noktada ifa yerine edim (ifa yerini tutan eda) ve ifa uğruna edim (ifaya yönelik eda) arasındaki farkın açıklanması gerekmektedir:
Borçlu neyi borçlanmış ise onu ifa etmek zorundadır. Buna ifanın edime uygun olması prensibi denir. Borçlu borçlandığı edimden başka bir şeyi, o şey edimden daha az değerli olsa bile ifaya mecbur olmadığı gibi alacaklı da borçlanılan edimden başka bir şeyi daha çok değerli olsa bile ifa olarak kabul etmeye mecbur değildir. İfanın edime uygun olması prensibi, taraflardan birinin edimden başka bir şeyi ifa konusu yapmasına engel olur. Buna karşılık tarafların anlaşarak, borçlanılan edimden başka bir şeyle ifanın gerçekleşmesini kabul etmelerine bir engel yoktur. Şayet taraflar, borçlanılan edimden başka bir şeyle ifanın gerçekleşmesinde anlaşırlarsa o şeyin ifası borç ile sona erer. İfa sırasında tarafların anlaşması ile, borçlanılan edimden başka şeyle borcun ifasına “ifa yerini tutan—- İfa yerini tutan eda ve ifaya yönelik eda da farklı kavramlardır. İfaya yönelik edada borçlu alacaklıya borcun ifasını sağlamak üzere bir şey vermekte ve alacaklının bunu paraya çevirmek suretiyle alacağını elde etmesi hususunda taraflar anlaşmaktadırlar. İfa yerini tutan eda ile borç derhal sona erdiği halde, ifaya yönelik edada borcun sona ermesi, verilen şeyin paraya çevrilmesi suretiyle alacaklının elde ettiği para ile tatmin edildiği oranda gerçekleşir. İfa yerini tutan eda asıl edimden daha düşük değerde de olsa alacaklı değeri farkını borçludan isteyemez veya ifa yerini tutan eda asıl edimden daha fazla değerde olsa borçlu aradaki farkın geri verilmesini talep edemez. Halbuki ifaya yönelik edada borç ileride o şey paraya çevrilince elde edilen para nispetinde sona ereceği için, elde edilen para borcu karşılamazsa borçlu aradaki farkı ödemeye mecburdur ve şayet elde edilen para borç tutarından fazla ise borçlu aradaki farkın geri verilmesini isteyebilir. Bu sebeple, borçlanılan edim yerine alacaklıya bir şey verildiği zaman tarafların “ifa yerini tutan eda” hususunda mı, yoksa “ifaya yönelik eda” hususunda mı anlaştıklarının belirlenmesi büyük önem taşır. Anlaşmanın “ifa yerini tutan eda” olduğunun yeter açıklıkta saptanamadığı hallerde “ifaya yönelik eda”nın söz konusu olduğu öğretide kabul edilmektedir. İfa edilecek borcun para borcu dışında bir borç olması halinde aslolarak ifa yerini tutan edanın varlığını kabul etmek gerekmektedir (Prof Dr.——
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın —-. İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı takibine konu borcun bulunmaması nedeniyle açılan menfi tespit davası olduğu, takip konusu alacağın “davacıların davalıya taraflar arasındaki 12/01/2014 tarihli sözleşmeye aykırı olarak; 30/12/2014 tarihinde —- Mahallesi,—– pafta, 206 Ada, 14 Parsel’de bulunan dükkan niteliğindeki taşınmazı devretmesi gerekirken 29/12/2016 tarihinde —–Mahallesi,—–pafta, 6477 Ada, 5 Parsel, —— numaralı bağımsız bölümü (dükkan) devretmesi ve taşınmazlar arasında değer farkı bulunması nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı” olduğu, taraflar arasındaki adi yazılı sözleşme incelendiğinde davacıların davalıya 30/12/2014 tarihinde—– Mahallesi, —– pafta, 206 Ada, 14 Parsel’de bulunan dükkan niteliğindeki taşınmazı devretmeyi vadettiği, ancak 29/12/2016 tarihinde 285.000,00 TL karşılığında —–İlçesi, —-Mahallesi,—– pafta, 6477 Ada, 5 Parsel, —– numaralı bağımsız bölümdeki (dükkan) taşınmazı devrettiği, her ne kadar taşınmaz satış vaadine ilişkin bu sözleşme noterde yazılı şekilde yapılmamış olması nedeniyle kesin hükümsüzlükle batıl olsa da, davalının alacağını sebepsiz zenginleştirmeye dayandırmış olması nedeniyle yukarıda açıklamaların yapılmasının zorunlu olduğu, davacıların taraflar arasındaki sözleşmeden doğan ediminin parça borcu (taşınmaz devri) olması nedeniyle, şayet borçlanılan edimden başka bir edimin ifa edildiği kabul edilirse, yapılan ifanın ifa yerini tutan eda olarak kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle taşınmazın devredilmesi ile borcun sona ereceği, mahkememizce sözleşmeye göre devir tarihindeki devredilen taşınmazın değeri ile satış bedeli arasındaki farkın cüzi olduğu olmasının da taraflar arasındaki sözleşmenin ifa yerini tutan eda kapsamında olduğu hususunu desteklediği, kaldı ki devir işleminin Tapu Sicil Müdürlüğü’nde taraflar arasında resmi sözleşme yapılmak suretiyle (davalının kabulü ile de) gerçekleşmesi nedeniyle, davalının bu edimi ifa yerine geçmek üzere kabul ettiğinin de kabulünün gerektiği, tüm bu sebeplerle davacıların davalıya —– Mahallesi, —– pafta, 6477 Ada, 5 Parsel, —– numaralı bağımsız bölümdeki (dükkan) taşınmazı devretmekle borcunun (ifa yerini tutan eda ile) sona erdiği, davalının ödediği bedel ile taşınmazlar arasındaki değer farkını talep edemeyeceği ve takibe konu borcunun bulunmadığı, yine davalının takip yapmakta kötüniyetli olduğunu gösterir bir delil de bulunmadığı kanaatine varılmış tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davacıların —– İcra Dairesi’nin ——Esas sayılı takibine konu alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının TESPİTİNE,
2-Davacıların, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (50.778,00 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 3.468,64 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 867,17 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.601,47 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 959,37 TL dava açma masrafı, 1.274,90 TL keşif harcı ve 4.375,15 TL bilirkişi/ulaşım/posta masrafından ibaret 6.609,42 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak her biri eşit hak sahibi olmak üzere davacılara verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacılar yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (50.778,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak her biri eşit hak sahibi olmak üzere davacılara verilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.