Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/888 E. 2023/473 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/888 Esas
KARAR NO : 2023/473

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin gemi inşaa faaliyeti ile iştigal etmekte olduğunu, hasara konu—–motor no’lu —— marka gemi motorunun, —–Gümrük Sahasından, müvekkil şirketin faaliyet ve inşa merkezi olan, —– Tersanesine nakledilmesi için, davalılardan—— ile anlaştığını,—— tarafından iş bu nakliye işlemi, davalılardan—– taşere edilmiş ve iş bu kooperatif üyesi —— maliki ve —– sürücüsü olduğu —— plaka no’lu araç ile 27.11.2020 tarihinde nakliye işlemine başlanılmış ve araç sürücüsü—–mevkiinde, üst geçide çarpmak suretiyle ve tam kusurlu olarak, nakliyeye konu gemi motorunu hasara uğrattığını, bu kazanın oluşumunda —– plakalı araç sürücüsü ——K.T.K.’nın 2918 sayılı 52/1b (Aracının hızını aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uymamak) kuralını ihlal ettiği olay yeri incelemeleri ve sürücü beyanından açıkça anlaşıldığını, Hasara uğrayan ——motor no’lu ——marka gemi motoru, müvekkil şirketin inşa etmekte olduğu, ağır yük gemisi —–için kullanılmak zorunda olduğundan, projenin gecikmemesi ve olası zararların önüne geçilmesi için, müvekkil şirket tarafından yetkili serviste tamir ettirilmiş ve gemiye montajı tamamlanarak, gemi teslim edildiğini, Hasar gören gemi motorunun tamiri —- yetkili servisi —– tarafından gerçekleştirilmiş ve Ana Makine Türbün Montaj İşçiliği, 26.01.2022 tarih,—– no, 9.025 USD karşılığı 121.837,5 TL tutarlı, Ana Makine Montaj İşçiliği, ——- no, 12.970 EUR karşılığı 197.695,22 TL tutarlı faturalar ile tamire konu parçalara ilişkin, —- tarafından—— no, 21.05.2021 tarih ve 6.246.000 JPY tutarında faturalar müvekkil şirkete keşide edilerek kazaya konu geminin tamirinin gerçekleştirildiğini, müvekkil şirketin, mezkur faturalar nedeniyle ödeme yükümlülüğü altına girmiş ve davalılara başvurarak zararın karşılanmasını ve ödenmesini talep etmiş ancak netice alınamadığını, bu nedenle bahse konu faturalar aşağıda izah olunan şekilde ödendiğini, Müvekkil şirketin, bahse konu faturalardan; 6.246.000 JPY’yi 13.09.2022 tarihinde 2.746.000 JPY ve 09.09.2022 tarihinde 3.500.000 JPY olarak ödemiş olup ödeme tarihindeki karşılığı, —– Gösterge Niteliğindeki Döviz Alış Kuru karşılığı toplam 798.238 TL olduğunu, ayrıca ekli dekontlardan görüleceği üzere müvekkil şirket; 11.08.2022 tarihinde 12.970 EUR karşılığı 240.334 TL ve 9.025 USD karşılığı 162.157 TL ödediğini, bu ödemeler neticesinde müvekkil şirketin davaya konu hasarın, tamirat bedeli olarak toplam 1.200.729 TL ödediğini, Müvekkil şirketin yapılan iş bu tamiratın kapsamının belirlenmesi için —-Ticaret Odasına başvurmuş ve ——Ticaret Odası tarafından atanan uzman bilirkişi tarafından 01.11.2022 tarihli ekspertiz raporu düzenlendiğini, İş bu uzman raporunda; bahse konu tamiratın Türkiyede tek yetkili serviste yapıldığını, yapılan tamirat ve işçilik bedellerinin piyasa koşullarıyla çelişmediği, tamirata konu parçaların yurt dışında mevcut üretici firma dışında başkaca firmadan karşılanamayacağı, parça bedellerinin piyasa koşullarına uygun fiyatlandırıldığı vb. hususlar detaylıca tespit edilmiş olup, müvekkil şirketin uğramış olduğu zarar açıkça belirlendiğini, müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın giderilmesi ve sigorta şirketine bildirilmesi için, alt yüklenici nakliye firması, —–No’lu —– Noterliği’nin 26/01/2021 tarih ve —— yevmiye no’lu ve—— Noterliği’nin 03.02.2022 tarih ve ——yevmiye no’lu, ihtarnameleri keşide edildiğini ayrıca mezkur davalı tarafın sigortacısı konumundaki —– ekli poliçe kapsamında 16.02.2022 tarihinde yazılı, 29.09.2022 tarihinde KEP aracılığı ile başvuru yapılmış ancak olumlu sonuç alınamadığını, Yine müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın giderilmesi için, ana yüklenici nakliye firması —— ve mezkur davalının sigortacısı konumundaki ——ekli poliçe kapsamında 29.09.2022 tarihinde KEP aracılığı ile başvuru yapılmış olduğunu ancak olumlu sonuç alınamadığını, yine müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın giderilmesi için, davalılardan araç maliki —– ve araç sürücüsü —– yapılan tazmin taleplerinin de sonuçsuz kaldığını, Müvekkil şirkete ait gemi motoru; sürücünün ve nakliye şirketinin ağır kusuru, ihmali ve pervasızca davranışı nedeniyle üst geçide çarparak hasara uğradığnı, İş bu hasarın giderilmesi için davalılara yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını ve müvekkilinin hiç bir kusuru olmamasına rağmen iş bu hasarı kendisi tazmin etmek zorunda kalındığını ve yukarıda izahına çalışılan nedenlerle iş bu davayı ikame etmek gereği doğduğunu, müvekkiline meydana gelen kazada kusur atfedilmesi mümkün olmadığını, tüm taraflarla kaza tarihinden itibaren zararın karşılanması için talepte bulunulmuş ancak netice alınamadığını, Güven kurumu niteliğinde olan davalı sigorta şirketleri ise zararın tazmini bir yana, bu kadar açık kusura rağmen tarafımızı muhatap dahi almadıklarını, Nakliye işleminin gerçekleştirilmesinde esnasında yapılması gereken elzem planlama ve kontrol yapılmayarak, zarara konu gemi motoru üst geçide çarpmış ve müvekkilim zarara uğratıldığını, Bu kapsamda müvekkil şirketin zararının tazminini talep etmek için iş bu davayı ikame etmek gereği doğduğunu, açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerle; haklı davanın kabulü ile müvekkilim tarafından tazmin edilmek zorunda kalınan 1.200.729 TL’nin izah olunduğu üzere; davalılardan araç sürücüsü—— ve maliki —-için kaza tarihi, diğer davalılar içinse dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile, davalı sigorta şirketlerinden poliçe limitleri dahilinde olmak kaydı ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı —–Şirketi Vekilinin Cevap dilekçesinde özetle; Davalı —-Nolu —– Kooperatifi müvekkilin ——sigortalısı olup, kendisine poliçe şartları kapsamında ve poliçe şartlarına uyulması kaydı ile teminat verilmediğini, dava konusu hasarda, müvekkilim şirkete yapılan ihbar sonrasında gerekli incelemeler yapılmış, bu incelemelerde davalı sigortalıdan Karayolları Genel Müdürlüğü’nden taşıma öncesi alınmış olması gereken şehirlerarası ağır taşıma yapması için alınması zorunlu olan “Özel Yük Taşıma İzin Belgesi”ni defalarca talep edilmesine rağmen söz konusu izin belgesi müvekkilime sunulmadığını, neticeten sigortalı tarafından taşıma öncesinde söz konusu izin belgesinin alınmadığı beyan edildiğini, bu gibi şehirlerarası —- dışı yük taşımalarında söz konusu izni almak için Karayolları Genel Müdürlüğüne başvurulduğunda aracın ve yükün ölçü ve özelliklerine göre eskort araç gerekliliği ve gidilmesi gereken yol güzergahının belirtildiği “Özel Yük Taşıma İzin Belgesi” düzenlendiğini, Karayolları Genel Müdürlüğünden izin alınması ve izinde belirtilen güzergaha uyulması durumunda söz konusu hasar meydana geleceğini, söz konusu belge poliçenin 7. Sayfası 15.13 Maddesinde yer bulduğu üzere hasarın teminat altında olup olmaması açısından kilit bir belge olup, davalı sigortalının taşıma başlamadan önce almış olması gereken bu belgeyi halihazırda dahi sunamamış olması sebebiyle dava konusu taşıma “izinsiz taşıma” kapsamına girmiş ve dava konusu hasar, poliçe teminat örtüsü dışına çıktığını, davalı sigortalı tarafından müvekkilim şirkete geçerlik tarihi 01.01.2021 tarihli bir “Uzun Araç Özel Yük Taşıma Belgesi” iletilmiş ise de söz konusu belge sadece Kocaeli il sınırları içerisinde geçerli bir belge olup, şehirlerarası taşımada alınması gereken “Özel Yük Taşıma İzin Belgesi”ni kapsamadığını, bu sebeple hasar müvekkilimin teminat örtüsü dışında olup, müvekkilim sigortacı şirket açısından Pasif Husumet Yokluğu sebebiyle davanın reddini, dava dilekçesi ekindeki belgelerden, davacının dava konusu malın maliki olup olmadığının anlaşıldığını, Davacı da bu malı ——satın aldığını iddia ettiğini, bu durumda öncelikle ——mal bedelini ödeyip ödemediği araştırılmalı, akabinde de davacı firmanın bu malı satın alan ——dava dilekçesinin ekinde yer alan 24.11.2020 tarihli ——-numaralı faturanın karşılığını ödeyip ödemediğini ispatladığını, bu iki alım satıma ilişkin ödemelerin yapılıp yapılmadığı davacının aktif husumet ehliyetini gösterecek olduğunu, Türk Ticaret Kanunu 855. Maddesine göre eşya taşımalarında hasar meydana gelmesi durumunda alacak 1 yılda zamanaşımına uğrar. Dava dilekçesindeki açıklamalardan dava konusu hasarın 27.11.2020 tarihinde gerçekleştiği görülmektedir. İşbu dava ise 04.11.2022 tarihinde açıldığından 1 yıllık zamanaşımı süresi davanın açılmasından aylar önce dolduğunu,(1) Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrayacağını, (2) Bu süre, eşya taşımasında, eşyanın gönderilene teslimi; yolcu taşımasında, yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden başladığını, Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış ise, zamanaşımı süresi, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başladığını, Kesinlikle hasarın poliçe teminatı altında olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile, —— Nolu —–Kooperatifi’nin üst taşıyıcı —– Noterliği’nden gönderdiği 15.01.2021 tarihli —–yevmiye numaralı ihtarnameye göre, —– tarafından üst taşıyıcı—— taşıma öncesi malın yüksekliği, malın alt geçitten geçmeye uygun olup olmadığını anlamak için sorulmuş ancak gerekli bilgi üst taşıyıcı tarafından alt taşıyıcıya iletilmemiş yahut eksik iletildiğini, bu ihtarnameye üst taşıyıcı tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, söz konusu ihtarnamedeki iddia doğru ise bu durumda malın yüksekliği hakkında alt taşıyıcıya bilgi vermeyen yahut eksik bilgi veren üst taşıyıcı hasardan sorumlu olacaktır.—- Nolu — Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi bu bilgiyi üyesi olan fiili taşıyıcı—–iletemediğini, fiili taşıyıcı da malın yüksekliği ile köprünün yüksekliği arasındaki 10 cm farkı göz kararı hesaplayamayarak köprüye çarptığını, bu sebeple üst taşıyıcı ——-zarardan bizzat sorumlu olup diğer davalı diğer taşıyıcıların hasarın meydana gelmesinde bir kusuru olmadığını, yerinde yapılan incelemelerde, hasarın meydana geldiği üst geçidin (köprünün) üstünde yahut güzergahında geçidin yüksekliğini gösteren bir tabela bulunmadığı tespit edildiğini, bu durumda söz konusu hasarın meydana gelmesinde açıkça idarenin kusuru bulunduğunu, Türk Ticaret Kanunu bir yandan taşıyıcının sorumluluğu düzenlenmiş iken diğer taraftan da hasar, gecikme ve ziya hallerinde taşımacının sorumluluğunun kalktığı hallerini düzenlendiğini, Taşıyıcının sorumluluğu kusursuz sorumluluk olmadığını, Somut olayımızda taşıyıcı aracını kontrollü bir şekilde kullanarak hiçbir uyarı levhasına sahip olmayan alt geçitten geçerken, taşınan emtianın yüksek olması sebebiyle emtia, geçidin üst kısmına takılmış ve hasarlandığını, ancak bu durum sürücünün özensiz veya dikkatsiz davrandığını göstermediğini, çünkü Karayolları Genel Müdürlüğünce yayınlanan Trafik İşaretleri El Kitabının 154. sayfasında görüleceği üzere yükseklik gabarisi 5 metre ve daha düşük olan yapılar, güvenlik payı olarak yüksekliklerinin 20 cm altında bir değer gösteren—–nolu işaret levhası ve yansıtıcı malzemelerden imal edilmiş engel işaretleri ile işaretlendiğini, yolun üst kısmına konulacak engel işaretlerinde beyaz ve kırmızı renkli şeritler bulunmalı, bu şeritler düşey doğrultuda olması gerektiğini, ancak kazanın gerçekleşmiş olduğu mahalde hiçbir uyarı levhası kullanılmadığını, mevcut olmayan uyarı işaretleri sebebi ile sürücü malın yüksekliği ile köprünün yüksekliği arasındaki 10 cm’lik farkı göz kararı hesap edememiş ve köprü altından geçmekte herhangi bir mahsur olmadığını düşündüğü için hareketine devam ettiğini, bu sebeple meydana gelen kazanın objektif iyiniyet kuralları ve TTK gereğince müvekkil şirkete izafe edilecek bir kusurun bulunması mümkün olmadığını, bu durumun mahkemece ileride yaptırılacak bilirkişi incelemesi esnasında bilirkişi heyetine dahil edilecek Trafik Uzmanı bir bilirkişi ile de tespit edileceğini, Hal böyle olunca TTK 876. maddesi kapsamında taşıyıcının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, Kaza sonrası yapılan incelemelerde üst geçidin yüksekliği 520 cm olarak ölçüldüğünü, araç ile malın toplam yüksekliği ise 530 cm olduğunu, Hasarın meydana geldiği üst geçidin(köprünün) üstünde yahut güzergahında, geçidin yüksekliğini gösteren bir tabela bulunmaması ve sürücünün 10 cm’lik söz konusu farkı hesaplayamaması ve en önemlisi talep edilmesine rağmen üst taşıyıcı tarafından malın yüksekliğinin bildirilmemesi durumunda taşıyıcının ağır kusurlu olduğunu iddia etmenin mümkün olduğunu, Davacının ekspertiz raporunda, Türk Ticaret Kanunu 880. ve devamı maddeleri gereği yapılması gereken taşıyıcının sorumluluğu hesaplaması, piyasa araştırması davacı tarafça yapılamayacağını, taşıyıcının sınırlı sorumluluğu dikkate alınmadığını, Dolayısı ile davacı tarafın tazminat talebinde bulunulurken işbu kriterlere uygun talepte bulunulması gerektiğini, fakat davacı yanca söz konusu kriterler gözardı edildiğini, İşbu sebeple tazminat miktarına itiraz ettiğini, bahse konu tamiratların, yedek parçaların, işçilik bedellerinin kadri maruf olmasının zorunlu olduğunu, Davacı tarafın tamirat için talep ettiği bedeller oldukça yüksektir. Bu bedellerin kabulü mümkün olmadığını, Davacının talep ettiği işçilik ve diğer masraf kalemleri kadri maruf olmadığından, dava değerine itiraz ettiklerini, malın değerinin 435.000 USD olup malın sovtajı konusunda —— firmasının verdiği 370.000 USD’lik teklif bulunduğunu, Tarafımıza sigorta poliçesi sebebiyle husumet yöneltildiğinden, kesinlikle hasarın poliçe teminatı altında olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile ve pasif husumet itirazımızı tekrar ederek, bir an için pasif husumet itirazımız kabul görmediği ve hasarın poliçe teminatı altında olduğu farz edilse dahi, sigortacının ancak poliçe şartları ve limitleri ile sınırlı olarak sorumluluğu söz konusu olacağını, Poliçede 1.000 Euro muafiyet mevcut olduğunu, Davacı tarafça söz konusu limitler dikkate alınmadan davaaçıldığını, Bu sebeple tazminat hesaplamasında muafiyetin dikkate alınması gerektiğini, Müvekkili——–Şirketi açısından poliçeye aykırılık sebebiyle evleviyetle pasif husumet yokluğundan davanın reddini, bu mümkün değil ise davanın zamanaşımından reddini, bu da mümkün değil ise davanın esastan reddini, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar —– Nolu —–Taşıyıcılar Kooperatifi, —— vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın Ambalaj ve işaret başlıklı 862. Maddesine göre: “Eşyanın niteliği, kararlaştırılan taşıma dikkate alındığında, ambalaj yapılmasını gerektiriyorsa, gönderen, eşyayı zıya ve hasardan koruyacak ve taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlamak zorunda olduğunu, ayrıca gönderen, eşyanın sözleşme hükümlerine uygun şekilde işleme tabi tutabilmesi için işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri de koymakla yükümlüdür. ” bu kanun maddesi gereğince taşınan eşyanın zarar görmemesi için ambalajlanması eşyanın niteliğine uygun olarak yapıldığını, bahsi geçen olayda zarar gören eşyanın niteliğine uygun olarak ambalajlanmaması sonucunda oluşan maddi zarardan müvekkillerimizin sorumluluğu söz konusu olmadığını, ayrıca TTK’nın Yükleme ve boşaltma başlıklı 863. Maddesine göre de: “(1) Sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorunda olduğunu, taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlü olduğunu, yükleme ve boşaltma ile ilgili olarak, durumun gereklerine göre belirlenecek makul bir süre için, aksi kararlaştırılmadıkça, ayrıca ücret istenemeyeceğini, taşıyıcı, sözleşme hükümlerine dayanarak veya kendi risk alanından kaynaklanmayan nedenlerle makul yükleme veya boşaltma süresinden daha fazla beklerse, bekleme ücreti olarak uygun bir ücrete hak kazanır.” Müvekkillerinin söz konusu sevkiyat işinde sadece taşıma işini üstlenmiş olduğunu, emtianın varış noktasına kadar sorunsuz bir şekilde gitmesi için yapılması gereken ambalajlama sorumluluğu TTK’nın ilgili hükümlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere göndericiye ait olduğunu, bu nedenle oluşan hasar nedeni ile müvekkillere herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, bu kanun maddesi gereğince göndericinin, hasar gören eşyayı taşıma güvenliğine uygun olmak şartı ile araca koyması, sabitlemesi ve bağlaması gerektiğini, bahsi geçen olayda bu sorumluluk gönderici tarafa ait olup müvekkillerimiz taşıyıcı şirketin bu konuda sorumluluğu olmadığının açık olduğunu, Türk Ticaret Kanunu 1182. maddesinde ‘Taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı hallerin düzenlemiş olduğunu bu haller arasında ‘g’ bendinde ‘Ambalajın yetersizliği’ de sayıldığını, bu maddeye göre: ” (1) Zararın aşağıdaki sebeplerden ileri gelmesi hâlinde taşıyan ve adamları, kusursuz sayılır: a) Denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer suların tehlike ve kazaları. b) Harp olayları, karışıklık ve ayaklanmalar, kamu düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri veya karantina sınırlamaları. c) Mahkemelerin el koyma kararları. d) Grev, lokavt veya diğer çalışma engelleri. e) Yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya ihmalleri. f) Hacim veya tartı itibarıyla kendiliğinden eksilme veya eşyanın gizli ayıpları ya da eşyanın kendisine özgü doğal cins ve niteliği. g) Ambalajın yetersizliği. h) İşaretlerin yetersizliği. (2) Birinci fıkradaki sebeplerin ortaya çıkmasına taşıyanın sorumlu olduğu bir olayın yol açtığı ispatlanırsa, taşıyan sorumluluktan kurtulamaz. (3) Zararın, durumun gereklerine göre birinci fıkrada yazılı sebeplerin birinden ileri gelmesi muhtemel ise, bu sebepten ortaya çıktığı varsayılır; ancak, aksi ispatlanabilir.” Bu kanun maddesi gereğince ambalajın yetersizliğinden kaynaklanan hasarlarda taşıyıcının kusursuzluk karinesinden yararlandığı ve bahsi geçen tek taraflı ve maddi hasarlı kazada müvekkil taşıyıcının kusursuzluk karinesi gereğince sorumluluğunun olmadığının açık olduğunu, yine TTK m.875/2’ye göre: “Zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.” TTK m.876’ya göre: “Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur” Yine TTK m. 878 de taşıyıcının sorumluktan kurtulacağı haller belirtilmiş olup maddenin b ve c bentlerinin somut olayda dikkate alınması gerektiğini,

MADDE 878- (1) Zıya, hasar veya teslimdeki gecikme, aşağıdaki hâllerden birine bağlanabiliyorsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulacağını, a) Sözleşme veya teamüle uygun olarak üstü açık bir aracın kullanılmış olması yahut güverteye yükleme yapılması. b) Gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama. c) Eşyanın gönderen veya gönderilen tarafından işleme tabi tutulması, yüklenmesi veya boşaltılması. d) Eşyanın; özellikle kırılma, paslanma, bozulma, kuruma, sızma, olağan fire yoluyla kolayca zarar görmesine yol açan doğal niteliği. e) Taşınacak paketlerin gönderen tarafından yetersiz etiketlenmesi. f) Canlı hayvan taşıması şeklinde olduğu, ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 1188. maddesi gereğince meydana gelen hasar doğrultusunda yargı yoluna başvurmak için kanun hak düşürücü sürenin öngörüldüğünü, tazminat istemi için süre başlıklı 1188/1. Madde “Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşeceğini, bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağını, sorumlu tutulan kişinin rücu davası, birinci fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabilir. Ancak, rücu davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşeceğini, bu süre, tarafların dava sebebinin doğmasından sonra yapacakları bir anlaşma ile uzatılabilir.” şeklinde olacağını, bu maddeye göre hasarın gerçekleştiği olay tarihinin 27/11/2020 olduğu göz önüne alındığında hak düşürücü sürenin sona erdiğini, bu durumun da mahkemece göz önüne alınması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini arz ve izah etmiş olunan tüm bu nedenler ile davanın reddine karar verilmesini yargılama ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafa ait gemi motorunun nakliye işlemi esnasında hasarlanmasından kaynaklı zararın tazmini istemine ilişkindir.Davacı taraf kendisine ait gemi motorunun—— Tersanesi’ne taşınması için davalı —– Şirketi ile anlaşmış olup davalı —–taşıma işini davalı ——Nolu —– Taşıyıcılar Kooperatifi’ne taşere etmiş, davalı—– Nolu ——Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi de taşıma işini kooperatif üyesi ve araç maliki davalı —- vermiş, davalı——plakalı araç ile taşıma işini sürücü —— yaptırırken 27/11/2020 tarihinde kaza meydana gelmiştir. Davalı ——Şirketi, davalı——Nolu ——- Taşıyıcılar Kooperatifi’nin sigortacısıdır. Davalı —–Şirketi, davalı —— sigortacısıdır.Davalı ——Şirketi vekili cevap dilekçesiyle birlikte süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Zamanaşımı başlıklı 855 nci maddesi “(1) Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrar. (2) Bu süre, eşya taşımasında, eşyanın gönderilene teslimi; yolcu taşımasında, yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden başlar. Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış ise, zamanaşımı süresi, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlar. (3) Rücu haklarına ilişkin zamanaşımı, rücu alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren, üç ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla; rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hâllerde ise, rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar. (4) Gönderen veya gönderilen, taşıyıcıya karşı olan haklarını, bir yıl içinde 18 inci maddenin üçüncü fıkrasına uygun şekilde istemiş olmaları şartıyla, def’i olarak her zaman ileri sürebilirler. (5) Taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı; a) Eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse, b) Yolcu geç ulaşmışsa, taşıyıcının sorumluluğu üç yılda zamanaşımına uğrar. (6) 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundaki zamanaşımı hükümleri saklıdır.” hükmünü düzenlemiştir.
Taşıma işlerinde zamanaşımı TTK’nın 855. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, bu kitap yükümlerine tabi taşımalarda yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması halinde istem haklarının on yılda, diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrayacağı; ikinci fıkrasında ise bu sürenin, eşya taşınmasında eşyanın gönderilene teslimi, yolcu taşımasında yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden başlayacağı, eşyanın tamamen zayi olmuş veya yolcunun gideceği yere ulaşamamış olması halinde zamanaşımı süresinin eşyanın teslimi veya yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlayacağı; üçüncü fıkrada ise rücu haklarına ilişkin zamanaşımının rücu alacaklısının zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren üç ay içinde rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartı ile rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden kesinleşmiş mahkeme kararının bulunmadığı hallerde ise rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.Davamız eşya sahibinin açtığı tazminat davası olduğundan uyuşmazlığa TTK’nın 855/2. Maddesi uygulanacak olup buna göre eşyanın teslim tarihinden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi bulunduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekir. Somut olayda kaza 27/11/2020 tarihinde gerçekleşmiş olup dava konusu eşya kazadan sonra aynı tarihte yani 27/11/2020 tarihinde gönderilene teslim edilmiş olup bir yıllık zamanaşımı süresi bu tarihten itibaren başlamakta ve 27/11/2021 tarihinde dolmaktadır. Davacı tarafça zamanaşımını kesen arabuluculuk başvurusu da zamanaşımı dolduktan sonra 06/10/2022 tarihinde yapılmış olup dava konusu alacak zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN ZAMANAŞIMINDAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 20.505,45 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 20.325,55‬TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere Davacı Vekili, Davalı —– Vekili veDavalılar —— vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.