Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/874 E. 2023/186 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/874 Esas
KARAR NO : 2023/186

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Vekâlet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2022
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Vekâlet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalı arasında 25/08/2021 tarihli sözleşmeye dayanan alacak-borç ilişkisinin mevcut olduğunu, davalı tarafından alacağın ödenmediğini,——-esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, itirazın taraflarına tebliğ edilmediğini, haricen fark edildiğini, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşmanın sağlanamadığını, davalının kötü niyetli olduğunu, icra takibinin dayanak belgesinde sunulan 25/08/2021 tarihli sözleşme ve davalı yana ihtar edilen——.Noterliğinin 09/06/2022 tarih ve ——–yevmiye numaralı ihtarnamede belirtildiği üzere davalı tarafın müvekkiline borçlu olduğunu, müvekkilinin imzalanan sözleşme uyarınca edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, 26.08.2021 tarihinde 4.250,00 TL davalı şirket hesabına —— en iyi saç ekimi ödülü organizasyonu ödemesi” açıklaması ile, .11.2021 tarihinde ise davalı şirket yetkilisi tarafından —–numaralı cep telefonundan) bildirilen——hesabına 12.750,00 TL “—— Ödül töreni ödemesi,” açıklamasıyla ödeme yapıldığını, müvekkilinin sözleşmede belirtilen 17.000,00 TL edimin yerine getirdiğini, davalının söz konusu sözleşmenin “EK HİZMET KALEMLERİ” başlıklı kısmında yer alan edimleri yerine getirmediğini, iş bu edimlerin zamanında yerine getirilmemesi üzerine 09/06/2022 tarihinde davalı yana ihtarname gönderildiğini, müvekkili tarafından ödenen 17.000,00 TL’nin iadesini talep ettiklerini, davalının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin ödemiş olduğu 17.000,00 TL’yi iade etmediğini, davalının kötü niyetli olduğunu iddia ederek; davanın kabulü ile ——– esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, aksi halde davalıya ödenen toplam 17.509,48 TL’nin (450,80 TL İHTARNAME GİDERİ + 17.000,00 TL ASIL ALACAK) 14/07/2022 tarihten itibaren işletilecek ticari reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olduğundan dolayı kesin olarak hükümsüz olduğunu, müvekkilinin davacı ile 25/08/2021 tarihli sözleşme imzaladığını, sağlı sektöründe sağlık hizmetinin kamusal niteliğinin ve toplum yaşamına olan doğrudan etkisinin yok sayılıp ticari bir meta haline dönüştürülmesi ve rekabet arzusuyla hastaları yanlış yönlendirebilecek abartılı, mukayeseli, gerçeklikten uzak aldatıcı, talep arttıran, övücü duyuruların engellenmesi amacıyla reklam yasağı getirildiğini, özel sağlık kuruluşlarını kapsayan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmeliğin 29. maddesinde de: “Sağlık kuruluşları tarafından reklam yapılamayacağı kesin bir şekilde belirtilmiş, tanıtımın ise tıbbi deontoloji ve mesleki etik kurallarına aykırı, insanları yanıltan, yanlış yönlendiren, talep yaratmaya yönelik, doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmamış veya yerleşik tıbbi metot haline gelmemiş uygulamalara dayalı olamayacağı, sağlık kuruluşlarının diğer sağlık kuruluşları aleyhine haksız rekabet yaratan davranışlarda bulunamayacakları” belirtildiğini, davacının sağlık sektöründe faaliyet göstermesine rağmen reklam yasağına aykırı davranarak müvekkili şirket ile tanıtımının yapılması konusunda sözleşme akdettiğini, davaya konu sözleşme kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olduğundan kesin olarak hükümsüz olduğunu, dolayısıyla davacının bu sözleşmeye yönelik talep ve iddialarının kabulü mümkün olmadığını, davacının “Ek Hizmet Kalemleri” başlıklı kısımda yer alan edimlerin yerine getirilmesini istemek yerine sözleşmede kararlaştırılan ücretin tamamının ödenmesi için icra takibi başlatması davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, davacının bu talebinin kabul edilmesi, davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını, çünkü müvekkil şirket sözleşmede yazılı edimleri yerine getirdiğini, davacının iddiası da sözleşmede yazılı bazı maddelerin yerine getirilmediğini, böyle iken eksik hizmetin yerine getirilmesi yerine sözleşmede kararlaştırılan ücretin tamamının ödenmesini talep etmesi, Davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu gösterdiğini savunarak; davanın reddini, %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
——Noterliği, —— Şirketi’ne müzekkere yazıldığı görüldü.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasındaki 25.08.2021 tarihli sözleşmenin davacı tarafından dönülmüş olması nedeniyle sözleşme kapsamında davalıya ödenen bedelin iadesine ilişkin başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi uyarınca “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 123. Maddesi uyarınca “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. Maddesi uyarınca “(1)Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, (…) (2) veya sözleşmeden dönebilir. (3)Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. (…)”Taraflar arasındaki 25/08/2021 tarihli sözleşme incelendiğinde davalının borcu şu şekilde tanımlanmıştır:¸¸
Davacının borcu ise şu şekilde tanımlanmıştır:
Mahkememize yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi taraflar arasındaki 25.08.2021 tarihli sözleşmenin davacı tarafından dönülmüş olması nedeniyle sözleşme kapsamında davalıya ödenen bedelin iadesine ilişkin başlatılan takibe vaki itirazın iptali davası olduğu, sözleşmenin varlığı ve sözleşme kapsamında davacının davalıya 17.000,00 TL ödendiği hususunda taraflar arasında herhangi bir çekişme bulunmadığı, taraflar arasında esasında sözleşmenin hükümsüzlüğü yönünde de çekişme bulunmadığı, çekişmenin sözleşmenin neden hükümsüz olduğu yönünde toplandığı, zira davacı tarafça sözleşmenin usulüne uygun ve geçerli bir dönme beyanı ile hükümsüz kılındığının iddia edildiği, davalının ise sözleşmenin en baştan beri emredici hukuk kurallarına ve ahlaka aykırı olması nedeniyle kesin hükümsüz olduğunu savunulduğu, bu ihtimalde dahi, davalının sözleşmeden kaynaklı olarak davacıdan aldığı 17.000,00 TL’nin sebepsiz zenginleşmeye neden olacağı ve iadesinin gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmede davalının borcunun yukarıda gösterildiği gibi olduğu, her ne kadar taraflar sözleşmede ana hizmet ve ek hizmet kalemleri ayrımı yapmışlarsa da davacının edimi olan bedel ödeme borcunun tüm hizmet kalemlerine ilişkin olduğu, bu sebeple tarafların iradesinin tüm hizmet kalemlerinin davalının ana edimi olarak kararlaştırılmasına yönelik olduğu, davalının tüm bu hizmet kalemlerinin yerine getirildiğini ispatlamakla mükellef olduğu, bu yönde davalının süresi içerisinde herhangi bir delile dayanmadığı, bu sebeple davalının bu edimleri yerine getirmediğinin kabulünün gerektiği, böylece -yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri dikkate alındığında- davalının—— Noterliği’nin 09/06/2022 tarih ve ——-yevmiye numaralı ihtarnamesi ile temerrüde düştüğü, ihtarnamede verilen süre içerisinde edimin yerine getirildiğine dair bir delil bulunmaması nedeniyle davacının ihtarnameye dayalı olarak sözleşmeden usulüne uygun ve geçerli bir şekilde dönmüş olduğu, bu sebeple davalının almış olduğu bedeli iade etmekle yükümlü olduğu, bu sebeple davalının takibe konu asıl alacak, işlemiş faiz ve ihtarname masrafından sorumlu olduğu, yine alacağın likit olması, davacının talebinin bulunması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun ——İcra Dairesi’nin——- Esas sayılı takibine yaptığı itirazın İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
2-Takip konusu alacağın (17,509,48 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 3.501,89 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (17,509,48 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 1.196,07 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 211,47 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 984,60 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 303,67 TL dava açma masrafı ve 399,61 TL posta masrafından ibaret 703,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (17,509,48 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.