Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/853 E. 2023/199 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/853 Esas
KARAR NO : 2023/199

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/10/2022
KARAR TARİHİ : 06/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
—-Esas sayılı dosyasında davacı —– kurum sigortalısı —– geçirdiği iş kazası sebebiyle ödediği bedellerin rücuen tahsilini talep ettiğini, —– Esas ve ——- Karar sayılı kararı ile yerel mahkeme kararının onandığını, karar doğrultusunda ——- 90.944,24 TL ödendiğini, bunun üzerine müvekkilinin sorumlu olduğu kısım için ——– Esas nolu dosyası ile 11.939,80 TL’lik icra takip çıkışı olan icra takibi başlatıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini, taraflar arasında 31.08.2010 -31.08.2011 tarihlerini kapsayan poliçe ile davalının, davacının işçilerinin uğrayacakları zararları teminat altına aldığını, poliçe hükümlerine göre müvekkilinin sigorta şirketinin sorumluluğunun %10 olduğunu beyanla ——Esas sayılı dosyasındaki borca ve ferilere yönelik haksız itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Poliçeden kaynaklanan ilk prim kazadan / rizikodan sonra ödendiği ve bu sebeple müvekkilinin sorumluluğu başlamadığı, müvekkilimizin sorumlu olduğu düşünülse dahi ancak sigortalı davacının kusuru oranında sorumlu olacağı, müvekkilinin faiz sorumluluğu kendisine yapılan ihbardan 45 gün sonra başlayacağı için davanın reddine karar verilmesi gerektiği,—–İş Mahkemesi’nin ——-Esas sayılı kararından anlaşıldığı üzere somut olayda kaza yani riziko, 01.01.2012 günü gerçekleşmiştir. Her ne kadar davacı, gerçekleşen kaza ve ardından yapılan yargılama sebebiyle bir tazminat ödemek zorunda kalsa da riziko tarihinde davacı tarafından poliçenin ilk primi ödenmediği için müvekkilinin ile davacı arasında bulunan poliçe hükümleri devreye girmemiş, bir diğer ifade ile sigorta teminatı kazanın / rizikonun gerçekleştiği tarihte henüz başlamadığını, —–bir poliçe bulunsa dahi, sigortalı tarafından prim veya primin ilk taksidinin ödenmemesi durumunda, poliçenin kapsamında olan bir riziko gerçekleşse bile, sigortacı bu rizikodan sorumlu olmayacak, bir diğer ifade ile poliçenin koruması / teminatı başlamayacağını,üvekkilimiz ile sigortalısı arasındaki poliçe 15.09.2011 başlangıç ve 15.09.2012 bitiş tarihli olsa da, müvekkilinin sigortalısı tarafından poliçenin ilk primi 20.01.2012 tarihinde, bir diğer ifadeyle rizikonun gerçekleşmesinden sonra ödendiğin, sigorta teminatı başlamadığı için müvekkilimizin hiçbir sorumluluğu bulunmadığnı, müvekkilinin faizden sorumluluğu da ancak kendine yapılan ihbardan 45 gün sonra yani 06.03.2017 tarihinde başlayacağını beyan ederek, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini vekaleten talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, dava dışı işçiye ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.Davacının 27/03/22023 tarihli sulh beyanında;Dava konusu borç davalı şirket tarafından ödendiğinden dava konusuz kaldığını, bu sebeple işbu dava için “karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesi gerektiğini. davalı yandan herhangi bir vekalet ücreti ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığının beyan ederek karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini vekaleten talep etmiştirDavalının 27/03/22023 tarihli sulh beyanında; davacı taraf davadan feragat ettiğini. Bu sebeple, işbu dosyada herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını. Feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
Davacılar vekilince davalı sigorta şirketi ile sulh olunduğu ve dava konusu zararın kendilerine ödendiği ve karşı taraftan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığına ilişkin beyan dilekçesi sunulduğu anlaşıldı Davacı vekilinin sulhe yetkisi olduğu görüldü,Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 313 uyarınca sulh, görülmekte olan bir davanın taraflarının, karşılıklı anlaşmaları ile dava konusu uyuşmazlığa kısmen veya tamamen son vermeleridir. Hüküm kesinleşinceye kadar da sulh olunması mümkündür.Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında uyuşmazlığın kalmadığı, tarafların dava dışında anlaşıp sulh oldukları, bu nedenle davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, HMK’nin 315/1. Maddesi uyarınca konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dava sulh ile sonuçlandığından arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1–KONUSUZ KALAN DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Harçlar Kanununa göre 1/3 oranında alınması gerekli 60,00 TL harcın davacı tarafça dava açılırken yatırılan 191,41 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 131,41 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 805,10 TL yargılama giderinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Davanın Konusuz Kalması Taraf Vekillerinin Vekalet Ücreti Talep Etmemesi Nedeniyle Vekalet Ücreti Yönünde KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair tarafların yokluğunda verilen karar Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere usulüne uygun olarak anlatıldı.