Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/85 E. 2022/468 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/85 Esas
KARAR NO: 2022/468
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 03/02/2022
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine, ———sürücüsünün firar ettiği aracın kaza yapması sonucu kazaya karışan—- plakalı karşı araçta hasar meydana geldiğini, bu hasar sebebi ile müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı zarar görene ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacıyla davalı/borçlu aleyhine——- sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının süresi içerisinde borçlu olmadığı iddiası ile borca,takibe ve tüm işlemlere itiraz ederek takibi durdurduğunu, alacaklı müvekkili nezdinde — numaralı —- plaka sayılı, davalının maliki olduğu sürücüsünün firar ettiği aracın —- tarihinde dava dışı 3. Şahsa ait —— plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, kaza sonucu müvekkili sigorta şirketi tarafından —- kapsamında dava dışı 3. şahsa—- tarihinde poliçe limiti dahilinde —- hasar tazminatı ödendiğini, alacaklı müvekkili nezdinde —- sigortalı olan ve davalıya ait ——- plaka sayılı araç sürücüsünün kaza sonrası firar ettiği maddi hasarlı kaza tespit tutanağında açıkça belirtildiğini, mezkur olayda müvekkili şirkete trafik poliçesi ile sigortalı aracın sürücüsünün firar etmesi sebebiyle, sigortalı araç malikine rücu edilerek, müvekkili şirketin zarar gören bariyer için ödemiş olduğu —-tutarındaki hasar tazminatının ödeme tarihi olan——- itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini, Arabuluculuk Kanunu gereğince dava şartı olan arabulucuğa başvurulduğunu, müzakereler sonucu tarafların anlaşmaya varamadığını, bu nedenlerle davalının (borçlunun) haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının iptali ile takibin devamını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava dilekçesi ile talep edilen alacakların zaman aşımına uğradığını, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasını, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini, davacı tarafça açılan davanın açıkça haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın iddiasını, müvekkili şirkete ait araç sürücüsünün firar ettiği iddiasına dayandırdığını, oysa, davacı tarafça davaya dayanak kılınan ve olay yerinde düzenlenen tutanağın maddi gerçeği yansıtmadığını, mezkur icra takip dosyası kapsamında düzenlenen ödeme emrine itiraz edildiğini ancak icra müdürlüğünce itirazın süresinde olmadığı tespit edildiğini, icra takibinin devamına karar verildiğini, icra takip dosyası kapsamında, müvekkili şirket hakkında haciz tatbik edilmiş ve haciz baskısı sebebi ile —- tarihinde icra takip dosyasına —-ödeme yapıldığını,——-numaralı icra dosyasına taraflarınca yapılan itiraz üzerine dava dışı alacaklı —– Tarafından açılan itirazın iptaline ilişkin dava kapsamında iş bu davaya dayanak kılınan ——- tarihli kazaya ilişkin kamera kaydı dava dosyasına celp olunduğunu ve kazanın, kaza tespit tutanağında belirtilen surette gerçekleşmediğini, kazada müvekkiline ait araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun olmadığını, kazaya karışan diğer araç sürücülerince gerçeğe aykırı tutanak düzenletildiğinin anlaşıldığını, müvekkili şirkete ait araç sürücüsünün kazaya bir dahilinin olmadığı müvekkiline ait araç sürücüsünün karışmadığı kazadan kaçmasının sözkonusu olmayacağı kamera kayıtları ile ortaya çıktığını, müvekkili şirkete ait olan araç yolcu taşıma otobüsü olup, kazaya karıştığı belirtilen kişilerin ve çevrede toplanan kalabalığın hiçbir müdahalesi olmadan olay yerinden ayrılmasının mümkün olmadığını, davaya dayanak kılınan tutanakta müvekkiline ait araç sürücüsünün imzası bulunmadığının aşikar olduğunu, kazaya karışan diğer araç sürücülerinin kaza sonucu doğacak maddi risklerden kurtulmak ve kendilerine doğrudan ve dolaylı çıkar sağlamak maksadı ile kusur atfı yoluna gittiklerinin ortada olduğunu, davacı tarafça, sigortalıya ait araç için ödenen tutarın ne suretle belilendiği belirli olmadığı gibi, hasarın giderilmesi için yapılan masraflar (kabul anlamına gelmemek ile birlikte) son derece fahiş olduğunu kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafından ileri sürülen taleplerin poliçe limitleri dahilinde olması nedeni ile davanın belirtilen sigorta şirketine ihbar edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın ———– ihbarını, davacının davasının reddini, davacının alacağının %20 sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargı harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen zararın kasko sigortası kapsamında tazmini talebine ilişkindir.
HMK.’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/I maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
————sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Bu durumda davacının sigortalısı olan dava dışı sigortalı bu davayı hangi mahkemede açabilirse sigortalıya halef olan davacı sigorta şirketi de bu davayı ancak bu mahkemede açabilir.
Davacının halef olduğu dava dışı sigortalı tacir olmayıp gerçek kişi olduğundan ve davalıya karşı dava açması halinde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili ———-ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.07/06/2022