Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/804 E. 2023/525 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/804 Esas
KARAR NO : 2023/525

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2022
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 22/05/2022 tarihinde meydana gelen kazada müvekkiline ait —– plaka nolu aracın hasarlandığını, müvekkilinin kazada kusursuz olduğunu, —– plaka nolu aracın %100 kusurlu bulunduğunu, sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu ancak herhangi bir dönüş alınmadığını, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşmanın sağlanamadığını, kaza sonucu müvekkil araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybının tam olarak belirlenemediğini, kaza sonucu müvekkili araçta hasar bedeli ve değer kaybının meydana geldiğini, dosyanın bilirkişiye tevdi ile hasarın ve değer kaybının hesaplanması gerektiğini savunarak; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla müvekkiline ait araçta meydana gelen 100,00 TL hasar bedeli, 100,00 TL Reel değer kaybının kaza tarihinden itibaren işleyecek olan faiz ile birlikte davalıdan tahsilini, dava sonuçlanıncaya kadar araç üzerinde tedbir konulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, delillerin taraflarına tebliğini, belirsiz alacak davası açmadan başvuranın hukuki yararı bulunmadığını, alacak miktarının belirlenebilir olmasına rağmen davacının dava dilekçesinden belirsiz alacak davası niteliğinde istemde bulunduğunu, dava konusu araca ilişkin hasar bedelinin ödendiğini, onarım faturasının sunulmadığını, müvekkil sigorta şirketinin onarımı sonrasında yeni bir onarım yapılmadığından davacının taleplerinin bilirkişi incelemesi yapılmadan reddi gerektiğini, dava konusu araç onarımının kaza tarihi itibariyle anlaşmalı onarım merkezine yaptırılması halinde tedarik iskontosunun uygulanması gerektiğini, müvekkilinin KDV’den sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağını, sigorta şirketinin ödemediği KDV araç sahibinden alındığının ispatlanması kaydıyla talep edilebileceğini, davaya konu aracın değer kaybı talebinin karşılanmış olmasından dolayı iş bu başvurunun reddi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaların kabul edilemeyeceğini, faiz taleplerinin haksız olduğunu savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
——Noterler Birliği Başkanlığına müzekkere yazıldığı anlaşıldı.
Mahkememiz tarafından alınan 12/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“- Dava konusu olayın Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında maddi hasarlı, TRAFİK KAZASI olduğu,
– Meydana gelen olayda KAÇINILMAZLIK faktörünün etkisinin OLMADIĞI, önlenebilir bir kaza niteliğinde OLDUĞU,
– Dava konusu kaza ve hasar durumunun uyumlu olduğu,
-Dava konusu araçta kaza tarihi itibariyle KDV ve İşçilik dahil 13.346,50 TL hasar meydana gelmiş olduğu ( iskontouz)
– Dava konusu aracın Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarına göre dava konusu kaza haricinde 6 (altı) adet geçmiş hasar kaydının bulunduğu,
– Dava konusu aracın dosya muhteviyatına sunulmuş olan fotoğrafların incelenmesi neticesinde
Değer Kaybı hesaplamasına esas;
* Ön Tampon ( Değişim / Boya),
* Ön Tampon Demiri ( Değişim / Boya),
* Ön Panjur ( Değişim/ Boya)
* Sağ Ön Çamurluk ( Onarım/Boya) hasarının bulunduğu,
*** Değer kaybının tespit edilebilmesi için ;
(1) Kaza olayında karşı tarafın kusurlu olması ,
(2) Araçtaki hasarlı aksamların daha önce hasara maruz kalmamış, onarım ya da yenileme işlemine tabi tutulmamış olmaşı, gerekir.
***DAVA KONUSU ARACIN 29.11.2017 TARİHLİ EKSPERTİZ RAPORUNA GÖRE AYNI PARÇALARIN DAHA ÖNCEDE HASARLANARAK ONARIM GÖRMÜŞ OLDUĞU GÖRÜLMÜŞTÜR. BU NEDENLE DAVA KONUSU ARAÇTA AYNI PARÇALAR M! ÜKERRER OLARAK HASARLANMIŞ OLMASI NEDENİ LE DAVA KONUSU ARAÇTA DEĞER KAYBI OLUŞMAYACAĞI (MENFİ)

Ancak Sn. Mahkemede Yargıtay’ın istikrar bulmuş olan kararları ile Anayasa Mahkemesinin 09.10.2020 tarihli iptal kararı doğrultusunda aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının belirlenmesi, kararına göre REEL PİYASADA göre hesaplama yapılması yönünde kanaat oluşması durumunda;;
Dava konusu aracın kazadan önceki hasarlı/ kazalı 2. El piyasa rayiç değerinin 255.000,00 TL civarında olacağı, ( Söz konusu aracın dava konusu kaza öncesinde 6 ( altı) adet geçmiş hasar kaydı mevcuttur.) kazadan sonraki onarılmış hali ile piyasa rayiç değerinin (modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, olay tarihindeki yaşı, km bilgisi (525.962 km de) vb. Etkenler baz alınmıştır.) yaklaşık 247.500,00 TL civarında olacağı, bu kapsamda Değer Kaybının 255.000,00 – 247.500,00 TL = 7.500,00 TL civarında olacağı,
Nihai takdirin Sn. Mahkemede olduğunu,
* Dava konusu kaza kapsamında;
– —- plaka sayılı araç sürücüsü —–%75 kusur oranı ile ASLİ KUSURLU olduğu,
Dava konusu kaza kapsamında aracın maliki ve işleteni yönünden KTK Madde 85 kapsamında müşterek ve müteselsil sorumluluk açısından değerlendirmenin Sn. Mahkemenin nihai taktirlerine maruz olduğu,—– plaka sayılı araç sürücüsü ——%25 kusur oranı ile TALİ KUSURLU olduğu,Dava konusu kazada aracın maliki/ işleteni yönünden davacı açısından KTK Madde 85 kapsamında müşterek ve müteselsil sorumluluk hususunun Sn. Mahkemenin takdirlerine maruz olduğu, ***Her ne kadar Sn. Mahkemenin ara kararı gereği kusur değerlendirmesi yapılmış olsa da dava konusu kusur durumunun tüm hukuki değerlendirmesi ve takdiri ile, 6754 sayılı bilirkişi kanunu 6. Maddesi kapsamında Bakanlık tarafından 07.09.2020 tarihli bilirkişilerin uyacağı rehber ilkelerin 27. Maddesi gereği (asli kusurlu, tali kusurlu, kusur oranı) tespiti Hakim yetkisinde olduğu belirtilmiştir.
Bu kapsamda davalı tarafından 8.808,83 TL+ 3.300,00 TL=12.108,83 TL hasar ödemesi (İşçilik dahil) yapılmış olduğu,Davacının kusur oranı nispetinde talep edebileceği hasar miktarının 13.346,50 TL*%75=10.009,87 TL olduğu, bu nedenle davalı tarafından 12.108,83 TL ödeme yapılmış olduğundan davacının bakiye hasar alacağının bulunmadığı, ( menfi)

– Sn. Mahkemede Yargıtay’ın istikrar bulmuş olan kararları ile Anayasa Mahkemesinin 09.10.2020 tarihli iptal kararı doğrultusunda REEL PİYASADA göre değer kaybı hesaplama yapılması yönünde kanaat oluşması durumunda kusur oranı nispetinde davacının talep edebileceği değer kaybı miktarının 7.500,00 TL X %75 – 5.625.00 TL olduğunu,
– Bu kapsamda davalı tarafından ödenmiş olan 7.000,33 TL değer kaybı ödemesi yapılmış olduğundan davacının bakiye değer kaybı alacağının bulunmadığı, ( menfi)” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davacının mülkiyetindeki —- plakalı araç ile davalının sigortacısı olduğu dava dışı şahıs sevk ve idaresindeki —— plakalı aracın karıştığı 22/05/2022 tarihli trafik kazası nedeniyle gerçek hasar bedeli ve değer kaybından kaynaklı maddi tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473/1 maddesi uyarınca “Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1478 maddesi uyarınca “(1) Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.”
Kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.”
Kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.”Kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi uyarınca “(1)Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak, (…) Hesaplanır. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın davacının mülkiyetindeki —– plakalı araç ile davalının sigortacısı olduğu dava dışı şahıs sevk ve idaresindeki —– plakalı aracın karıştığı 22/05/2022 tarihli trafik kazası nedeniyle gerçek hasar bedeli ve değer kaybından kaynaklı maddi tazminat davası olduğu, davalının kaza tarihinde zmms sigortacısı olduğu, davalının —— plakalı aracın sürücüsünün kusuru oranında davacıya karşı sorumlu olduğu, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, 12/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda olayın gerçekleşmesinde davalının sigortalısının %75, davacının ise %25 kusurunun bulunduğunun tespit edildiği, mahkememizce de olayın gerçekleşme biçimine göre bilirkişi raporu ile tespit edilen kusur durumunun somut olayın gerçeklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu, yine aynı rapor ile davacının 7.500,00 TL değer kaybı ve 13.346,50 TL maddi hasar zararının bulunduğunun tespit edildiği, değer kaybı hesabının kaza nedeniyle oluşan hasarın nitelik ve niceliği, aracın modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi gibi hususlar gözönünde bulundurularak, kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) esasına uygun olarak yapıldığı, mahkememizce de bu esasa göre hesaplama yapılmasının hukuka uygun bulunduğu, zira kaza tarihi itibariyle KTK’nun 90. Maddesindeki “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olduğu, kaldı ki Yasa’nın eski halinde “ve” kelimesi kullanılmakla normlar hiyerarşisine göre değer kaybı hesabının yasada ifade edildiği üzere “aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,” hesaplanması gerektiği, bilirkişi raporunun bu esasa uygun ve denetime açık şekilde düzenlendiği, bu sebeple hükme esas alınabileceği, tarafların kusurları dikkate alındığında bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davalının davacıya karşı maddi hasar yönünden 10.009,87 TL, değer kaybı yönünden 5.625,00 TL tazminat ödeme yükümlülüğü altında bulunduğu, davalı tarafça davacıya değer kaybına ilişkin olarak 7.000,33 TL ve maddi hasar yönünden 12.108,83 TL ödeme yapıldığı, dolayısıyla dava tarihi itibariyle davalının davacıya borcu bulunmadığı kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 11,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (200,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —- Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.