Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/790 E. 2023/176 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/790 Esas
KARAR NO : 2023/176

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 06/10/2022
KARAR TARİHİ : 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- geçirmiş olduğu beyin kanaması nedeniyle —-‘yılında beyin ameliyatı olduğunu, 7 gün sonra, aynı hastanede—- kanaması geçirdiğini, tekrar— ameliyat olduğunu, doktorların, ameliyatlardan sonra verdiği ilaçlar ve devamlı sağlık kontrolleri dahilinde, ölüm tehlikesinin 5 yıl boyunca devam edeceğini,bu nedenle çok dikkatli olması gerektiğini, kesinlikle çalışmaması ve stresten uzak durması hususunda, devamlı uyarılması üzerine iş yerine gitmediğini/ gidemediğini, ağır sağlık koşullarının getirdiği, olumsuz koşullarla, başkasının (maddi-manevi) yardımına muhtaç kaldığını, işyerine gidemediğini,bu 5 yıllık sağlık süre içerisinde, hiç bir bilgisi ve haberi olmadan şirket için,sermaye artışı yapmadığından bahisle—-re’sen terkin edilerek, kapandığını, 31.12.2021 tarihinde, ——– açmış olduğu ticari dava sayesinde öğrenmiş olduğunu, Sermaye artışı yapılmadığından bahisle— yılında, re’sen terkin edilen ve ihyasını talep ettiğini,—–numarası ile kurulmuş olduğunu, (—- tescil edilerek) — yılında, — sayılı, resmi gazetede yayımlandığını, söz konusu şirketin; hem pay sahibi hemde, müdürü olduğunu, —- olduğu,sermaye artışlarının ameliyat öncesi,ihmalsiz yapıldığını, şirketin tüzel kişiliğinin — silinme (terkin) ile sona ereceğini, tüzel kişiliğin sona ermesi içinde tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiğini, eğer tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış, tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik — silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulünün olanaksız olduğunu, somut davada da şirketin tasfiye dışında kaldığını, usulsüz olarak tasfiye edilmiş olduğunu, beyin kanaması nedeniyle ameliyatları sonrasında sağlığı ile ilgili olumsuz sağlık ve yaşam koşulları nedeniyle şirket adresinde hiçbir çalışan olmadığını, kapalı olan şirketin adresine bir tebligat yapıldıysa; bu tebligatlarda eline ulaşmasının imkansız olduğunu, yapılan iş bu terkin işlemlerinin kanun ve usule uygun olmadığını, Ticari şirketlerin taraf ehliyetinin son bulmasına ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Tüzel kişiliğinin devamı”başlıklı 269. Maddesi; “(1) Tasfiye hâline giren şirket, ortaklarla ilişkilerinde de, 293 ‘üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye sonuna kadar bu amaçla sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını buna “tasfiye hâlinde” ibaresini ekleyerek kullanmakta devam eder ”, Yine aynı Kanunun; “Tasfiyenin sonu” başlıklı 303.maddesi“(1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine , şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi ve bunun tescil ve ilanı için durum, —-tarafından —- müdürlüğüne bildirilir denmekte, TTK.m.547/1; “Tasfiyenin kapanmasından, sonra sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa,son —- yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar,şirketin yeniden tescilini isteyebilirler” denildiğini, arz ve izah olunan sebepler ile maddi ve manevi hak mağduriyetine uğramamak için mahkememizce re’sen dikkate alınacak sebepler dahilinde; 07.07.2014’tarihinde, re’sen terkin olunan;—-yenidan tüzel kişiliğinin;”ihyasına”karar verilmek üzere; bu dava konusuyla alakası olan;—- tarihli nihai karar gereğince; davanın, görevsizlik nedeniyle, reddine karar verilmiş ise de, davanın; Ticaret Mahkemesi haricinde, başka bir hukuk mahkemesinde, devam etmesi halinde; hak mağduriyete sebep olacağından, (bu hak mağduriyetimizi engellemek için) adı geçen mahkemenin, gerekçeli karar öncesi, süresinde vermiş olunan talep dilekçesi ile şirketin ihyası davası yoluna gideceğinin, ifade edilerek, konunun bekletici mesele görüleceğini, Mahkemenin; “—— kayıtlı iken —– tarihinde re’sen ——- terkin edilen; —— tesciline ve bunun ilan edilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekilinin —– dilekçesinde özetle; mahkemece, davanın kabulüne kanaat getirilmesi hâlinde; —– içtihatları gereğince, sermaye artırım yükümlülüğünü yerine getirmediği için —- re’sen terkin edilen şirketin, tekrar ticari faaliyetlerine devam edebilecek şekilde ihyasına (ek tasfiyesine) karar verilmesi mümkün olmadığından; taleple bağlı kalınarak dava konusu şirketin devam dava dosyaları ile sınırlı olarak ek tasfiyesine karar verilebileceğini ve —– atanması gerektiğini, —, 6102 Sayılı TTK m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, —- tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirileceğini ve sonuca bağlanacağını; yargı merci gibi hareket edemez. “—– tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir. Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” (TTK m. 32). Yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararıverdiğini, aksi hâlde, gerekçe göstererek tescil talebini reddeceğini, müvekkillerinin —- re’sen terkin işlemi, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”—— Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi”——– İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, Müvekkilin—- ile kayıtlı bulunan — yapılan incelemesinde, şirketin “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “———Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve —– İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “sermayesinin yasal tutarının altında olduğu” hususunun belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen —- Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince re’sen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından —- edildiğinin anlaşıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri —– ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde ——- bildirmesini, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, (müvekkil ——-edilmesi mümkün olmadığından) buna ilişkin yazılı beyanı —— vermesi gerektiğini, müvekkilin——- söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da —–bildirilmemesi hâlinde söz konusu şirketin unvanının—– silineceğini, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra ——edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirket yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, Dava konusu —- —– terkin edileceği hususu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici m.7/f.4-a kapsamında bu kapsama giren tüm şirketlerle birlikte —– tarihli, —-ilan da edildiğini, Diğer yandan; işbu ilanın da, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici madde 7/f.4-a’da, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat hükümleri yerine geçtiği hükme bağlandığından; müvekkil tarafından davaya konu şirkete yapılan ihtarın (bildirimin), dava konusu şirketin eline ulaşmadığı bir an için kabul edilse dahi, müvekkilin re’sen terkine ilişkin prosedürde bir eksik işlem yaptığından bahsetmek mümkün olamayacağını, Gerçekten de; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.7/f.4-a’da, “Kapsam dahilindeki —- kayıtlı son —- kayıtlarına göre şirkete veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar—gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinin otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri yerine yapılmış tebligat yerine geçer.” denilmek suretiyle, ilgiliye ihtarın ulaşmadığı durumlarda, Türkiye —- ilanının, —– 7201 sayılı Tebligat Kanununa uygun bir bildirim olduğu hususu vurgulandığını, buna göre de, mezkur hüküm gereğince, davacının kendisine, müvekkil —- tarafından yapılan bildirimler (ihtarın), dava konusu şirkete ulaşmamış dahi olsa, —-ilanının Tebligat Kanuna uygun bir bildirim olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve re’sen terkin sürecinde bir eksiklik bulunmadığının tespiti gerektiğinin açık olduğunu, buna göre de, ilanın bulunması karşısında, müvekkilin eksik bir işleminden bahis dahi mümkün olmadığını, aşağıda yer alan—- yukarıda açıklanan hususu, re’sen terkin işlemlerinin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu ve müvekkil Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedileceğini, “…dosya içinde yer alan —– evrakında davalı —– ihyası istenen şirketin —– adresine tebligat çıkarıldığı, tebligatın —, —- ilan yapıldığı ve 28/01/2014 tarihinde şirketin terkin edildiğinin anlaşıldığı, İhyası istenen şirkete gönderilen tebligat yapılamamış ise de 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/4. maddesindeki usul dairesinde ilan tarihine göre tebliğ tarihi belirleneceğinden, dava konusu terkin işleminde usulsüzlük bulunmamakta olup, aksi gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” —- ilâmı. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici 7’nci Maddenin 15’nci fıkrası, “—- kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünü haizdir. Müvekkil —-mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu şirketin ihyası istenmekte ise de; “—– Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 16’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “Bu Tebliğ hükümlerine göre, —- kaydı silinen şirket veya kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü gereğince, bu işlemin madde hükmünde de belirtildiği üzere, ancak bu hususta mahkemeye başvurulmak suretiyle gerçekleştirileceğinin açık olduğunu, müvekkil davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle müvekkil — “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamaz. nitekim aşağıda yer alan içtihatlardan da anlaşılacağı üzere, müvekkil aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedileceğini, re’sen terkin işlemi hukuka ve kanuni prosedüre uygun olduğu gibi, davacı vekilince re’sen terkin işleminin eksik veya usulsüz olduğuna dair bir iddia ileri sürülmediğini, “Davacının TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrasına dayalı olarak eldeki davayı açtığı, geçici 7. maddede gösterilen şartlar gerçekleşmeden şirketin terkin edildiğini ileri sürmediğine göre, mahkemece davalının tesis ettiği işlemin hatalı olduğu kabul edilerek yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi doğru olmadığını, bozmayı gerektirmediğini, —- ilâmı.”…Bu davadan önce ilgili şirket hakkında açılmış bir dava bulunduğu iddia ve ispat olunmamıştır. Buna göre davacının sıfatı gözetildiğinde ilgili şirket hakkında ticaret sicilden kaydının terkininden önce açılmış bir dava bulunduğu, buna rağmen TTK geçici 7. Madde 2. Fıkra hükmüne aykırı olarak işlem yapıldığına ilişkin bir iddia ve delil bulunmadığından davalı … —- yasal hasım olması nedeniyle davanın açılmasına sebep olmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.” —–sayılı ilâmı. iddia ve talep, dava konusu şirketin tarafı olduğu davaların sonuçlandırılmasına, taraf teşkilinin sağlanmasına dayanmaktadır. işbu nedenle müvekkil müdürlük aleyhine isnat edilebilecek bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını, Davacı vekilince, dava konusu şirket hakkında derdest dava bulunması nedeniyle re’sen terkin işleminin TTK Geçici madde 7/2’ye aykırı olduğu ileri sürülebilirse de; gerek ihya (ek tasfiye) talebine dayanak teşkil eden davaların re’sen terkin işleminden sonra ikame edilmiş olması gerekse de dava konusu şirket hakkında müvekkil —– kayıtlarına intikal eden bir bildirim veya ihbar bulunmadığından ve müvekkil Müdürlüğün, re’sen terkin kapsamında olan şirketlerden hangisi hakkında derdest dava bulunduğunun tespit edilebileceği —bulunmamasından mütevellit anılan iddiaya itibar edilerek aleyhe yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği ”Yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemez.—- — gibi çok sayıda ilâmı ve yerleşik uygulamanın da bu yönde olduğunu, Gerek re’sen terkin işlemlerinin Kanuna uygun olması gerekse de Geçici madde 7/2’ye aykırı bir durum bulunmadığı gibi müvekkil —- davanın açılmasına sebep olduğundan bahsedilemeyeceğini, bu hususların, aşağıda yer alan emsal içtihatlardan da anlaşılacağını,”Mahkemece şirketin terkin tarihinden sonra açılan davada davalı konumunda olan terkin edilen şirketin haklı nedenle ihyası gerektiği kabul edilmiş, masraf ve ücreti vekaletin davalı … —-yüklenilmesine karar verildiğini, ancak ihya konusunda haklı sebep kabul edilen davacının açmış olduğu dava, ——- TTK’nın geçici 7. maddesine göre derdest bir dava yokken yaptığı terkin işleminden sonra açılmış olduğundan davalı … —yargılama gideri ve ücreti vekaletten sorumlu olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”—— ilâmı. “Davalı vekili, aleyhine hüküm verilen davalı— vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak, yasal hasım konumunda olan davalı —-, şirketin terkin işlemlerinin yapıldığı tarihte, şirket hakkındaki derdest davadan haberdar olduğuna ve bu hususta bilgilendirildiğine dair dosyaya bir delil sunulmadığı gibi terkin işleminin usulsüzlüğüne dair başkaca bir sebep ve delil de ileri sürülmediğinden; yasal hasım konumunda olan ve davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşılan davalının yargılama giderlerine mahkum edilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” —- sayılı ilâmı. Son bir husus olarak da, — içtihatları gereğince sermaye artırım yükümlülüğünü yerine getirmediği için —-re’sen terkin edilen şirketin,—- devam edebilecek şekilde ihyasına (ek tasfiyesine) karar verilmesi mümkün olmadığından; taleple bağlı kalınarak dava konusu şirketin devam dava dosyaları ile sınırlı olarak ek tasfiyesine karar verilebileceği —-gerektiğini hususlarını sunduklarını, “559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen geçici 10. maddesi gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde arttırmadığından münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihya kararı verilebilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 7/15. maddesi uyarınca sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü tasfiye işlemleri için de şirkete tasfiye memuru atanması gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince ek tasfiye, ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için ihyası istenen şirketin ortağı ve/veya—– atanması gerekir. Hal böyle olunca mahkemece TTK’nın 547/(2). maddesi uyarınca ihyasına karar verilen—- gerekirken bu yönün gözetilmemiş olmasında isabet görülmemiştir.”—– ilâmı. Arz ve izah edilen nedenlerle; müvekkil müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraf delilleri toplanmış ve gerekli incelemeler yapılmıştır.
—- Karar sayılı dosyasında davacının … ———-tarihinde karara çıktığı görülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, —– TTK’nın geçici 7. maddesine göre terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan —– istemine ilişkindir.
..—-gelen cevap yazısında dava konusu —– —-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesine göre—- tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir.
Dava konusu şirketin TTK. Geçici 7. maddesi uyarınca resen terkin işleminden itibaren 5 yıl geçmiş ise de —- belirtildiği üzere yasada belirtilen usule uygun gerekli tebliğ ve ilan işlemleri yapıldıktan sonra şirket yetkilileri tarafından tebliğ ve ilanda belirtilen işlemler yapılmadığı takdirde şirketin resen terkin edilerek—-gerektiği, şayet şirket hakkında herhangi bir dava veya icra takibi var ise ya da tebliğ ve ilan işlemleri usulüne uygun yapılmamış ise şirketin ticaret sicil kaydının silinmesinin TTK. Geçici 7.maddesine aykırı olduğu, bu nedenle hak düşürücü süre söz konusu olmayacağı, resen terkin işleminin yapıldığı —-tarihinde dava konusu şirket hakkındaki ——- dosyasının derdest olduğu anlaşıldığından bu durumda 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmasının söz konusu olmadığı, 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca —- resen terkin edilen şirketin ihyası için yasal koşulların oluştuğu, davacı tarafın ihya talep etmekte hukuken korunmaya değer haklı menfaatinin bulunduğu anlaşıldığından davacının davalı …—- aleyhine açtığı davanın kabulüne dava konusu şirketin ihyasına ve—- tesciline, zorunlu nedenlerden dolayı açılan ihya davalarında yasal hasım konumunda olan—- yargılama giderlerinden (davada yapılan giderler, vekalet ücreti, yargılama harçları, HMK.m.323) sorumlu tutulamayacağı karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜ K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
…—- numarasıyla kayıtlı iken resen terkin edilerek—–kaydı terkin edilmiş olan —– yeniden tescili suretiyle ihyasına,
2-Kararın …— tescil ve ilanına, ilan işlemlerinin davacı tarafından yapılmasına,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL karar harcının davacılar tarafından yatırılan peşin harç olan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacı taraftan alınarak Hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yasal hasım olduğundan aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nin 333.maddesi gereğince bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde re’sen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacının yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.