Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/74 E. 2022/383 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/74
KARAR NO: 2022/383
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01.02.2022
KARAR TARİHİ : 11.05.2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, kendinden yapışkanlı malzeme üretiminde ve kimyasal imalat alanında sektörde global bir yer edinen —– önde gelen bir firması olduğunu, faaliyetlerini—- gibi birçok —-sürdürdüğünü, ürünlerinin yüzde —- dışında satıldığını, doğrudan ve dolaylı olarak — üzerinde istihdam sağladığını, ülkemizin en büyük —- arasında olduğunu, davalının ise müvekkilin ticari itibarını ve büyüklüğünü kullanarak üzerinde haciz baskısı ve tehdidi yaratma amacıyla müvekkil şirkete yargı literatürüne geçecek bir kumpas kurduğunu, öncesinde —- davacı aleyhine —- miktarlı hayali bir borç yarattığını, sonrasındaysa müvekkilin isim ve unvanı altına, müvekkil ile alaka ve ilgisi olmayan tamamen sahte ——bildirmek suretiyle tebligatın çıkarılması sağladığını, müvekkilinin tüm iletişim ve ulaşım bilgilerinin resmi kurumlarda açıkça da yazılı olduğunu, buna rağmen açıkça kötü niyetli ve kasten hareket edilerek müvekkil ile ilgi ve alakası olmayan sahte bir adresin icra dairesine bildirilerek, bu adrese tebligat çıkarılmasının sağlandığını, müvekkil tarafından tanınmayan tamamen yabancı bir isim olan —– tarihinde aldığını ve kendini müvekkilinin çalışanı gibi gösterdiğini, bu şahıs hakkında da —– dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, icra dosyasından —– tarihinde, şirket merkezinde fiili haciz yapılması ile ancak haberdar olunabildiğini, davalı tarafın, usulsüz ve haksız bir şekilde müvekkil şirketin merkezine ve fabrikasına hacizler yaptığını ve müvekkili şirketin günlük işleyişinde kullandığı ——– edilerek, muhafaza altına aldırdığını, muhafaza altına alınan malların, müvekkilinin işini, üretimini ve ihracatını etkilediğini, akabinde hemen ilgili icra dosyasına itiraz edildiğini, —– ile usulsüzlükler şikayet edilerek ödeme emri iptalinin istendiğini, bu davada icra takibi hakkında——-teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, teminatı tutarı olan ——- müvekkil tarafından dosyaya yatırıldığını ve böylece takibin durdurulduğunu, aynı zamanda icra dosyasına da yetki ve borca itirazda bulunulduğunu, davalının kötü niyetli hareket etmek suretiyle suç işlemesi nedeniyle ——dosyaları ile davalı ve iş birlikçisi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, yargılama sonuna kadar geçecek süre zarfında müvekkilinin haklılığına karar verilmesi halinde bile, halihazırda haciz edilerek muhafaza altına alınan mallar yüzünden müvekkilin uğrayacağı zararın telafi edilmesi imkansız hale geleceğini iddia ederek, davalıya karşı borçlu olmadıklarının tespiti ile davanın kabulüne,—- numaralı takip dosyasından kaynaklı müvekkil şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine, İİK’nin 72 vd maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Mahkememizin uygun göreceği şekilde teminatsız veya teminat karşılığında haczedilen mahcuzların iadesine, davalının takibe konu alacak miktarının %100 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, değişik iş dosyasındaki yargılama gideri de dahil olmak üzere yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Dava dilekçesi davalıya —- tarihinde TK 21/2. Maddesi uyarınca tebliğ olunmuş, araya bayram resmi tatili girdiği için davalının cevap süresinin —– günü bitiminde sona ermiş, bu tarihe kadar cevap dilekçesi vermemiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, İcra İflas Kanununun 72/3. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı davaya cevap vermediğinden, taraflar arasında “davalı tarafından davacı aleyhine —– sayılı dosyasında ilamsız icra takibi takibi başlatıldığı” hususu dışında uyuştukları başka husus bulunmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise “Davaya konu —–dosyasından dolayı davacının davalıya borcu olup olmadığı, davacı, davalıya borçluysa borç miktarının ne kadar olduğu, davalının icra takibi yapmakta kötü niyetli olup olmadığı, davanın kabulü halinde davacının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
Mahkememizin görevli olup olmadığı hususunda ise; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkindir. Bu bakımdan işbu davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olup olmadığının incelenmesi gereklidir.
Müsnet davada, davaya konu icra takibinin genel haciz yoluyla yapıldığı, davalının gerçek kişi olup davacı vekilinin “davalı ile hukuki ilişkilerinin olmadığını, icra takibine konu borcun uydurma olduğunu” iddia ettiği, —– esas sayılı dosyasında davalı — davacı — sözleşmeye dayanmayan şekilde —- —yaptığını iddia ettiği, bu tespit dosyasında davalı tespit isteyen——tacir olduğu iddiasında bulunmadığı, tespit yapılan işlerin de boya ve tadilat olarak adlandırılması nedeniyle sözlü eser sözleşmesi olduğuna dair de bir iddia olmadığı anlaşılmaktadır. Keza davacı vekili gerek dava dilekçesinde, gerek duruşmadaki beyanında davalı gerçek kişiye müvekkilinin borcu olmadığını, icra takibinin dayanaksız olarak yapıldığını iddia etmektedir.
Buna göre, davalı gerçek kişinin tacir olmadığı, bu nedenle uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmadığından Mahkememizin görevli olmadığı, genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Tüm bu nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli ——Asliye Hukuk Mahkemesi —– GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —— Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.11.05.2022