Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/723 E. 2023/865 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/723
KARAR NO : 2023/865

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, takip alacaklısı tarafından müvekkili ile ilgisi olmayan —–ünvanlı bir firmaya kesilmiş iki adet faturaya binaen müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkilinin elektronik tebligat adresine tebliğ edildiğini, ancak hataen süresi içinde itiraz edilemediğinden icra takibinin kesinleştiğini, takip alacaklısı tarafından müvekkilinin banka hesaplarının haczedildiğini, paranın icra dosyasına yatırılmasının talep edildiğini, bankanın haczedilen parayı icra dosyasına yatıracağından, acil olarak paranın takip alacaklısına ödenmesini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir kararı talep etme ve işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, takip dayanağı faturalara konu olan malların satın alınmasına dair takip alacaklısı ile müvekkili arasında yapılmış bir anlaşma ya da sözleşme olmadığını, bu faturalara konu olan malların müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkili ile takip alacaklısı arasında herhangi bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığını, İİK 72 hükmüne binaen huzurdaki menfi tespit davasını açmak ve icra veznesine yatan paranın takip alacaklısına ödenmesinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmek gerektiğini, müvekkilinin —- İcra Dairesi’nin —- sayılı icra takibi dosyası bakımından davalıya borçlu olmadığının tespitini, —-. İcra Dairesi’nin —– sayılı icra takibi dosyası bakımından, İİK 72/3 uyarınca, takdir edilecek teminat karşılığında icra veznesine yatan ya da yatırılacak paranın takip alacaklısına ödenmesinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın tazmin edilmesi amacıyla, davalının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesini, tazminatın davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkili ile ilgili olmayan bir firmaya kesilmiş 2 adet faturaya binaen icra takibi başlattıklarını iddia ettiklerini, bu iddianın gerçekdışı olduğunu, şirketlerinin alacağını ödememek ya da hiç olmazsa olabildiğince geç ödemek amacını taşıdığını, müvekkili şirketin borçlu şirketin 2013 yılından beri distribütörü olduğunu, müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında akdedilmiş bulunan ve her yıl yenilenen distribütörlük sözleşmesinin en sonuncusunu tedbir kararına itiraz dilekçesi ekinde mahkememize sunduğunu, yazılı belge ve sözleşmeyle sabit olduğu üzere borçlu firma ile müvekkili şirketin uzun yıllara dayalı ticari ilişkisi ve distribütörlük ilişkisinin olduğunu, bu ticari ilişki çerçevesinde 2 ticari şirketin onlarca kez birbirlerine fatura kestiklerini ve ticari ilişkilerini ilgili sözleşme gereğince devam ettirdiklerini, sözleşme ile sabit olduğu üzere davacı tarafın gerçeği örterek mahkemeyi yanıltmayı çalıştığını, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında hukuki bir ilişkinin olduğunu, iki şirket arasında distribütörlük sözleşmesinin mevcut olduğunu, bu sözleşme çerçevesinde ticari ve hukuki ilişkinin yıllarca sürdüğünü, bu hukuki ilişkiyi belgelendiren onlarca faturadan birkaçını itiraz dilekçesi ekinde ibraz ettiklerini, davacı firmanın müvekkili firmaya kesmiş olduğu faturalardan da örnekleri sunduklarını, icra takibine konu yapılan faturaların davacı şirket ile müvekkili şirket arasında akdedildiğini, 01.01.2020 tarihinde yenilenmiş olan sözleşmeye binaen alınmış olan mallara ilişkin olduğunu, dava tarafın ticarete, mal teslimine ve faturalara ilişkin yanıltıcı beyanlarının kabul edilebilir nitelikte olmadığını, davacı firmanın distrübütörlük sözleşmesi, TTK, BK ve Sağlık mevzuatı çerçevesinde iade ve teslim alması gereken sağlık malzemeleri olduğunu bildiğini, davacı firmanın kendi sorumluluğunda olan, ayıplı, kullanım olanağı bulunmayan sağlık malzemelerine ilişin önemli eksiklik ve mevzuata aykırı davranışlarına karşın her türlü şikayet ve tazminat haklarını saklı tuttuklarını, müvekkili şirketin e-fatura entegratörlüğünü yapan firmanın—– Şirketi olduğunu, bu firmanın Maliye Bakanlığından resmi onaylı olarak çalıştığını, ilgili firma üzerinden kesilen faturaların gösterim aşamasında sistemsel bir hata sebebiyle bazı kelimeleri sistemin Türkçeye çevirdiğini, —- sözcüklerinin bilimsel ipucu sözcüklerine dönüştüğünden bu haliyle takibe konu edildiğini, oysa ki ilgili entegratörün firmadan alınan söz konusu 07.07.2022 tarihli —– ve——nolu faturaların gelir idaresi kontrollerinden başarıyla geçerek 07.07.2022 tarihinde Gelir idaresi Başkanlığı’na 14:25 te, alıcı karşı tarafa 07.07.2022 17:06 ‘da iletildiğini, karşı tarafa bu faturaların takipteki faturalarla aynı —– numarası, aynı BEDEL, aynı VERGİ NUMARASI ve aynı içerikle karşı tarafın isminin … olarak yazılmış şekliyle tebliğ edildiğini, söz konusu bu durumun —– adresinden e-fatura görüntüleyici programı aracılığıyla sorgulanıp teyit edilebileceğini, davacı tarafın taraflarına göndermiş olduğu ihtarnamede dava konusu edilen iki adet faturanın doğru ünvanlı olarak davacı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin itiraf edildiğini, özetle … aleyhine açılan icra takibine konu edilen faturalar ile davacı firmaya resmi olarak tebliğ edilen ve davacı şirketçe itiraz edilmeyerek kesinleşen faturaların aynı faturalar olduğunu, davacı tarafın açıkça bakanlık resmi kayıtlarını, distribütörlük sözleşmesini, itiraz edilmeyen fatura içeriklerini, tarafların yıllardır birbirlerine kestikleri faturalarla sabit olan ticari ilişkiyi kasten gözardı ederek borçtan kurtulmaya çalıştıklarını, iyi niyetten uzak tutumun hukuken korunamaz bir tutum olduğunu, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötüniyetle açılmış olan davanın reddedilmesini, işbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde kötü niyetli davacının İİK 72/4 uyarınca alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, davalı tarafça 2 adet faturaya dayalı olarak yapılan—– İcra Dairesinin —- sayılı ilamsız icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Gelir idaresi başkanlığından dava konusu e-faturalara ilişkin bilgi sorulmuştur. Mahkememiz 15/03/2023 tarihli —-Celse duruşmasının —– nolu ara kararı uyarınca dava konusu edilen faturalarla ilgili tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda rapor tanzim için dosya nitelikli hesaplamalar uzmanı ve mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş;
Bilirkişiler —- ve —— tarafından sunulan 01/08/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “Verilen yetki ile davacının ticari defterleri usul yönünden incelenmiş olup; 2022 döneminde Envanter defterlerinin açılış tasdikinin Vergi Usul Kanunu’nun “Zasdik Zamanı” başlıklı 221. maddesine göre; süresinde alınmış olduğu, davacının e-defter kullanan mükellef olduğu 2022 Ocak ayı ve Aralık ayı Yevmiye defteri ile Defteri Kebirin açılış ve kapanış GİB onaylı beratlarının süresinde alındığı T.T.K” nu ve V.U.K” nu hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu tespit edilmiştir. Davacının incelenen 2022 yılı ticari defter kayıtlarında davalı tarafından takibe konu edilmiş olan faturaların kayıtlı olmadığı, davacının kendi ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalıya borçlu gözükmediği görülmüştür. Yine verilen yetki ile davalının ticari defterleri usul yönünden incelenmiş olup; 2022 döneminde Envanter defterlerinin açılış tasdikinin Vergi Usul Kanunu’nun “Tasdik Zamanı” başlıklı 221. maddesine göre; süresinde alınmış olduğu, davalının e-defter kullanan mükellef olduğu 2022 Ocak ayı ve Aralık ayı Yevmiye defteri ile Defteri Kebirin açılış ve kapanış GİB onaylı beratlarının süresinde alındığı T.T.K” nu ve V.U.K” nu hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketin kendi ticari defter kayıtlarının birbirlerini doğruladığı tespit edilmiştir. Davalının incelenen 2022 yılı ticari defter kayıtlarında takibe konu edilmiş olan faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, kendi ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacıdan 1.648.376.30 TL alacaklı gözüktüğü, Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı yazısında takip konusu —–ve —– seri no’lu e-faturaların e-fatura sisteminde kayıtlı olmadığı ancak —- numaralarının sırasıyla —– ve —– seri no’lu e-faturalara ait olduğu ve bu e-faturalarda ki unvan bilgisinin davacı şirkete ait olduğunun bildirildiği, taraflar arasında mevcut distribütörlük sözleşmesi kapsamında davalının elinde kalan stok mallarını geri alma konusunda seçimlik hakkına dayalı bir anlaşma olduğu, her ne kadar davalı tarafça davacıya iade faturası kesilmiş ve kesilen faturalar kendi ticari defterlerinde kayıtlı olsa da fatura içeriği ürünlerin davacıya teslim edildiğine dair dosya kapsamında somut bir belge ve bilgi bulunmadığı, davalının iadeye konu malları davacıya teslim ettiğini somut belgelerle ispatlaması gerektiği, iadeye konu takipte kesinleşmiş olan fatura içeriği ürünlerin tesliminin gerekliliği Sayın Mahkemece kabul görmesi halinde davacının icra takip dosyası kapsamında borçlu olmadığı değerlendirilmiş olup, ancak Sayın Mahkemece süresinde itiraz edilmeyerek takipte kesinleşen davacı kayıtlarında olmayan iade faturalarının davalının ticari defter kayıtlarında olmasının yeterli görülmesi durumunda davacının icra takip dosyası miktarı olan 1.648.376,30-TL borçlu olduğu” sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında Distribütörlük Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye göre davalı şirketin distribütör olduğu, sözleşmenin sona ermesinden sonra davalı tarafça elinde kalan stok mallar için fatura tanzim edilip davacı tarafa gönderildiği, davacı tarafça ödeme yapılmaması üzerine icra takibine konulduğu, davacı tarafça takibe itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği ve işbu menfi tespit davasının açıldığı, icra takibinden sonra davacı tarafça faturaların iade edildiği, taraflar arasındaki sözleşme gereği stok malların geri alınması konusunda davacı tarafın seçimlik hakkı bulunduğu, davacı tarafın stok malları geri alma yönünde seçimlik hakkını kullanmadığı, dolayısıyla davalı tarafça tanzim edilip takibe konu edilen faturaların karşılığının bulunmadığı, kaldı ki fatura konusu stok malların da davacı tarafa iade edilmediği anlaşıldığından davacı tarafın menfi tespit davasının kabulüne, davacı taraf icra takibinden sonra faturaları iade ettiğinden davalı taraf icra takibi yapmakta kötü niyetli kabul edilemeyeceğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,—-.İcra Dairesinin —-Esas sayılı dosyasında davacı tarafın davalı tarafa borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 112.600,58 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 28.150,15 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 84.450,43‬ TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 28.150,15 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 8.179,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından sarf edilen 50,00 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 203.870,10 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.