Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/696 E. 2023/403 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/696 Esas
KARAR NO : 2023/403

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 13/09/2022
KARAR TARİHİ : 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirkete sigortalı bulunan—– plaka nolu aracın 07/05/2012 tarihinde trafik kazasına karıştığını, kazada —–plaka nolu araçta yolcu olarak bulunan —–bedeni zarara uğradığını, Sigorta Tahkim Komisyonunun —– numaralı dosyası kapsamında tarafların uzlaşması neticesine müvekkilinin 08/12/2021 tarihinde 72.360,15 TL tazminat ödemesinde bulunduğunu, meydana gelen kazada müvekkiline sigortalı aracın istiap haddi üzerinde yolcu taşıması neticesinde zararın gerçekleşmesi nedeniyle sigortalıya rücu hakkının doğduğunu, arabulucluk yoluna gidildiğini ancak anlaşmanın sağlanamadığını iddia ederek; davanın kabulü ile 72.360,50 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, müvekkilinin ZMMS poliçesini imzalamadığını, bedelini ödemediğini, finansal kiralama sözleşmesi gereğince ZMMS yaptırma yükümlülüğünün bulunmadığından dolayı hukuken poliçenin tarafı olarak kabul edilemeyeceğini, dava tarafından yaptırılan sigorta poliçesinde müvekkilinin imzası ve muvafakatinin bulunmadığını, finansal kiralama sözleşmelerinde mülkiyetin teminat amaçlı kiralayanda olduğunu, ekonomik mülkiyet, zilyetlik fiili hakimiyet kanun gereği kiracıda bulunduğunu, işleten sıfatının kiracıda olduğunun duraksama olmadığını, dava konusu zarara sebebiyet veren traktör’ün müvekkili şirket tarafından faaliyetlerinde kullanılmasının fiilen mümkün olmadığını, faaliyet kapsamı dışında olduğundan yasal olarak da mümkün olmadığını savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, istiap haddi üzerinde yolcu taşınması nedeniyle zarar görene tazminat ödenmesinden kaynaklı olarak “sigorta ettirene” karşı sigorta poliçesinden ve genel şartlardan kaynaklanan rücu davasıdır.Davalı savunmasında temel olarak finansal kiralayan olduğu için işleten sıfatına sahip olmadığını ve davacı ile arasında akdettiği herhangi bir sigorta sözleşmesi bulunmadığını, sigorta ettiren sıfatına sahip olmadığını savunmuştur.Yargıtay—–Hukuk Dairesi’nin —–Esas ve—– Karar sayılı ilamında “Dava, ZMSS sözleşmesine dayanılarak, sigorta şirketi tarafından sigortalı aleyhine itirazın iptali şeklinde açılan rücuen alacak istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketinin, davalı şirkete ait aracın ZMSS poliçesini tanzim ettiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı şirket tarafından dava dışı —–uzun süreli kiralama sözleşmesi ile teslim edilen sigortalı aracın anılan şirket elinde iken zorunlu trafik sigortası genel şartlarına aykırı olarak kullanılmasından dolayı meydana gelen zarardan sigorta şirketinin, sigortalısına rücu imkanının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. KTK’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigotacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmektedir. Görüldüğü gibi davalı şirketin işleten sıfatını taşımaması, onun kiracısıyla arasındaki iç ilişkiye ait bir sorundur ve sigortacının trafik sigortasına dayalı olarak tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda başvurabileceği kimse, aracın gerçek işleteni kim olursa olsun, sadece sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren olduğundan, davalı şirket sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür. Somut olayda davacı ile davalı arasında 07.07.2009/2010 vadeli ZMSS poliçesi, araç kiralama sözleşmesinden önce düzenlenmiş olup poliçede, sigortalı davalı —- Davalı şirket tarafından, kazaya karışan araç, dava dışı —–04.06.2007/18.06.2010 tarihleri arasında uzun süreliğine kiralanmış ve kiracıya teslim edilmiştir. Davaya konu trafik kazası 15.12.2009 tarihinde, araç kiracı şirket zilyetliğinde iken meydana gelmiştir. Davacı sigorta şirketi tarafından kaza nedeniyle 3.kişiye ait araçta meydana gelen hasar bedeli zarar görene ödenmiş ve trafik sigortası genel şartlarının B.4/b maddesi (sürücünün ehliyetsiz olduğu) ile sürücünün ağır kusurlu bulunduğu ileri sürülerek ödenen tazminatın sigorta ettirenden (sigortalı, akit) rücuen tahsili için işbu dava açılmıştır. Davalıya ait aracın kiralandığı şirket, 2918 Sayılı KTK’nun 3.maddesine göre aracın işletenidir. Ancak KTK’nun 95. maddesi hükmü uyarınca bu dava ZMSS şirketi tarafından sadece sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı) hakkında açılabilir” şeklinde içtihat geliştirildiği görülmüştür.Dava sebebi —– plakalı aracın sicil kaydı incelendiğinde aracın 25/09/2017 ilâ 12/04/2017 arasında davalı adına kayıtlı olduğu, 12/04/2017 ilâ 03/03/2022 arasında ihbar olunan—— adına kayıtlı olduğu görülmüştür.Davalı ile ihbar olunan arasında dava sebebi araca ilişkin 6361 sayılı Finansal kiralama kanunu çerçevesinde —-. Noterliği 31.08.2007 tarih —- yevmiye ve —–sözleşme numaralı Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesi bulunduğu, aracın sözleşme sonunda ihbar olunana devredildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın, istiap haddi üzerinde yolcu taşınması nedeniyle zarar görene tazminat ödenmesinden kaynaklı olarak “sigorta ettirene” karşı sigorta poliçesinden ve genel şartlardan kaynaklanan rücu davası olduğu, davacının davalıya karşı davayı işleten sıfatıyla değil, sigorta ettiren sıfatı ile açtığı, işleten sıfatının KTK md. 3’te “araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlandığı, davalının bu tanıma göre finansal kiralayan olması nedeniyle işleten sıfatının bulunmadığı, bu sebeple yasal olarak ZMMS poliçesi akdetme yükümlülüğünün de olmadığı, bu sebeple davacının davalının sigorta ettiren sıfatını ispatlamakla yükümlü olduğu, zira davalının tarafı olmadığı bir sözleşmeden dolayı sorumlu olduğunun kabul edilemeyeceği, Türk Borçlar Hukuku sisteminde iki tarafın akdettiği bir sözleşme ile üçüncü kişinin (somut olayda davalının) borç altına sokulmasının mümkün olmadığı, mahkememizce usulüne uygun bir şekilde kesin süre verilmiş olmasına rağmen davacının davalı ile arasında sigorta sözleşmesi bulunduğunu ve davalının hasar tarihinde sigorta ettiren sıfatı bulunduğunu ispatlayamadığı kanaatine varılmış, davanın esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 1.235,74 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.055,84 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan vekalet harcına ilişkin 37,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (72.360,50 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 11.577,68 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.