Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/686 E. 2022/848 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/686 Esas
KARAR NO: 2022/848
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/09/2022
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: tarafların —- tarihinde müvekkili tarafından satın alınan makinelerin —, ardından—- hususunda anlaştıklarını, sözleşme bedelinin davalıya fatura mukabilinde —- tarihinde —– ödendiğini, davalının ödemeyi peşin talep etmesi nedeniyle bankadan kredi kullandığını ve ek olarak faiz ödemek zorunda kaldığını, davalının sözleşmenin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediğini, makinelerin —-bulduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davalının —-bedelinin —- gelen artışı gerekçe göstererek —-çıkardığını, —– —- karşı tarafa ödediğini, nakliyenin gerçekleştirilmemesinde kusurunun bulunmadığını, dolayısıyla fiyat artışlarından herhangi bir sorumluluğunun doğmadığını, davalının yarattığı güven nedeni ile daha uygun bedelli iç nakliye firmaları yerine kendilerini tercih ettiklerini, anlaşmaya uyma zorunluluklarının olduğunu, bedel artış taleplerinin kabul edilemeyeceğini, bu sebeple girilecek zararların kendilerinden yasal yollardan talep edileceği hususlarının bildirildiğini, yapılan arabuluculuk görüşmesinde — tarihinde davalı tarafından tahsil edilen —- bedelinin müvekkiline iade edildiğini, davalının bu bedeli —- boyunca kullandığını iddia ederek; —- menfi zararın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davalıya ödenen — bedelin —- tarihleri arasında devlet bankalarının —-vadeli mevduatlara ödediği en yüksek faiz oranında faizinin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, müvekkilinin davacının satın almış olduğu makineleri ——–üstlendiğini, taşıma isinin gerçekleştiğini ancak taşıma için anlaşılan şartların davacı tarafından yerine getirilmediğini, bu nedenle taşımanın iptal edildiğini, tarafların kendi aralarında yeniden anlaştıktan sonra taşımanın tekrar organize edildiğini, davacının ödemeyi geç yapması nedeniyle yükleme işleminin belirlenen tarihte gerçekleştirilmediğini, müvekkilinin davacıya sunduğu ilk fiyat teklifinde —– — tarihine kadar geçerli olduğunu belirttiğini, —- arasında resmi tatil ilan edildiğini, o tarih arasında yükleme yapılamayacağı için ödemenin bir an evvel yapılması hususunda davacıyı uyardığını, davacını ödemeyi geç yapması ve yüklemeyi yapacak olan acentenin — ödemenin —tarihinde girmesi nedeniyle yükleme işleminin geciktiğini, bu hususta müvekkilinin kusur atfedilmesinin kabul edilemeyeceğini, ödemenin — tarihinde yapıldığını ve —-tarihinde yeni yıl tatiline girecek olmaları nedeniyle yüklemeyi —- tarihine kadar yetiştiremeyeceğinin bildirildiğini, davacının kendi kusuruyla sebep olduğu gecikmeden ötürü oluşan fiyat farkının müvekkili tarafından sunulan yeni teklife yansıtıldığını, daha sonra bu fiyatın kabul edildiğini, dava konusu yükün çok daha geç bir tarihte —- ulaştığını, bu nedenle kara yolu nakliyesinin maliyetinin de arttığını, müvekkilinin makul bir fiyat sunduğunu, davacının bu teklifi kabul etmediğini, müvekkilinin —– için peşin aldığı —- ödemeyi iade etmeyi teklif ettiğini, davacının iade faturasını düzenlememesi nedeniyle söz konusu tutarı ancak arabuluculuk toplantısından sonra iade faturasının düzenlenmeden—– tarihinde iade edebildiğini, davacının daha —- mecburiyetinde kalarak taşıma işini bir başka firmaya yaptırdığı yönündeki iddiasının asılsız olduğunu savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/2 maddesi uyarınca “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde —–, ——- biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.”
—- sayılı kararının — faaliyete geçirilen —- yargı alanı, —-hudutları olarak belirlendiğinden, —hudutları içerisinde bulunan —- bakımından da —- kaynaklanan uyuşmazlıklarda —-görevlendirilen —- olarak görevlidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesi uyarınca “mahkemenin görevli olması” dava şartlarındandır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115/1 ve 2 maddesi uyarınca “(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. (…)”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, öninceleme tutanağında da tespit edildiği üzere uyuşmazlığın taraflar arasındaki davacıya ait eşyanın — limanından —- ardından —- hususunda yapılan sözleşmeden kaynaklandığı, her ne kadar davacı tarafından —-ilişkin işin üçüncü kişiye yaptırılmasından kaynaklı menfi zarar talep edilmişse de, bu uyuşmazlığın temelinin ve sebebinin neticede —— taşımacılığındaki gecikmeden kaynaklandığı, bu sebeple taraflar arasındaki sözleşmenin —– olan kısmına ilişkin uyuşmazlığın davanın çözümlenmesinde ana etken olduğu, bu sebeple uyuşmazlığın —— ilişkin olduğu, yukarıda yapılan açıklamalar ve yasa hükümleri dikkate alındığında deniz ticaretine ilişkin uyuşmazlıkların deniz ihtisas mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulması gerektiği, deniz ihtisas mahkemesi ile mahkememiz arasında görev ilişkisi olduğu, görev hususunun dava şartı olduğu ve taraflarca ileri sürülmese de resen değerlendirilebileceği, anılan sebeplerle mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ve —– görevli olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,——- görevli olduğunun TESPİTİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca; görevsizlik kararının süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın ——– gönderilmesine,
3-Yukarıda hüküm fıkrasında belirtilen süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair resen karar verilmesine,
4-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
5-Harç ve yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile———–Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.15/11/2022