Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/655 E. 2023/1001 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/655
KARAR NO : 2023/1001

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/08/2022
KARAR TARİHİ : 16/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin davalı şirketten alacağının tahsili için 27/07/2022 tarihinde—–.İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı dosya ile takip başlattığını, ödeme emrinin davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafından icra takibine haksız ve yersiz olarak itiraz edildiğini, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşmanın sağlanamadığını iddia ederek; davanın kabulü ile itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, cari hesapta müvekkilinin alacaklı olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkinin 2020 yılında gerçekleştiğini, tüm ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığını, icra takibine konu faturanın müvekkil firmaya tebliğ edildiğini ancak faturanın usulsüz olarak düzenlendiğinin tespit edilmesinden sonra fatura ödemelerinin yapılmaması konusunda tarafların anlaştıklarını, müvekkilinin davacıya iade faturası düzenlediğini, müvekkilinin alacaklı hale geldiğini, faturanın dayanağının bulunmadığını, davacının müvekkiline gönderdiği takibe konu edilen tutarın vade farkı faturasından doğan bir tutar olduğunu, faturanın dayanağının oluşturan taraflar arasında herhangi bir sözleşme veya mutabık kalınan metnin bulunmadığını, ticari kayıtlar üzerinden anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, takibin usulüne göre açılmadığını, borcun sebebinin , borca uygulanan faizin uygulanma tarihlerinin belirtilmediğini savunarak; davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME:
—–Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı görüldü.
Mahkememizce alınan tarihli bilirkişi raporunda özetle,
“A- Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup, Tutulmadığı Yönünden: Sayın Mahkemenin vermiş olduğu görev ve yetki ile, davacı—– nin 2020-2021 ve 2022 yıllarına ilişkin fiziki ortamda tutulan Yevmiye, Defter-i kebir ve Envanter defterinin açılış/ kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, T.T.K” nu ve V.U.K’ nu hükümlerine göre süresinde usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketin kendi defter kayıtlarının birbirini doğruladığı ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı görülmüştür.
Davalı ——yasal ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde; 2020 yılına ilişkin fiziki ortamda tutulan Yevmiye, Defter-i kebir ve Envanter defterlerinin noter açılış/kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2021 ve 2022 yıllarında GİB onaylı Yevmiye ve Defter-i Kebir e-defter beratlarının süresinde, T.T.K” nu ve V.U.K” nu hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketin kendi defter kayıtlarının birbirini doğruladığı ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı görülmüştür.
B- Davacının Alacak Talebi, Teslim ve Tesellüm Yönünden: Davacının —–. İcra Müdürlüğünün —–sayılı takip talebine ilişkin tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde; davacı şirketin kendi defterlerinde davalı açık hesabından 27/07/2022 takip tarihi itibariyle 7.964,03 TL karşılığı (600,28 USD) tutarında alacaklı, davalı şirketinde takip tarihi itibariyle incelenen kendi defterlerinde davacı açık hesabından 7.914,11 TL tutarında borçlu gözüktüğü, tarafların defter kayıtları arasındaki 49,92 TL uyumsuzluğun davacı defterlerinde davalı aleyhine borç kaydedilen 01.01.2020 tarihli açılış devir bakiyesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Raporun 4.c.1. bölümünde davalı şirket tarafından davacı tarafa düzenlenen “vade farkı” açıklamalı iade faturaları irdelendiğinde; 13.10.2020 tarihinde KDV DAHİL 5.238,78 TL tutarında vade farkı açıklamalı iade faturasının davacı şirketin raporun 4.b.1.bölümünde incelenen kendi ticari defterlerinde davalı lehine alacak kaydettiği, Eş deyişle davacının kabulünde olduğu, diğer 26.07.2022 tarih KDV DAHİL 21.467,06 TL tutarlı faturanın ise davacı şirketin incelenen defter kayıtlarında yer almadığı, davalı şirketin bu faturayı hangi hesaplamaya yada faturaya karşılık düzenlendiğini somut olarak ispat etmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Öte yandan; raporun 4.c. bölümünde karşılaştırmalı olarak incelenen BA/BS bildirim formlarında özetle; davacı şirketin 2020 yılında BS formu ile davalı tarafa 12 adet fatura karşılığı KDV HARİÇ 312.646,00 TL tutarında “satış”, davalı şirketin ise davacı şirketten 2020 yılında BA formu ile 12 adet fatura karşılığı 312.646,00 TL tutarında “alım” yaptığına ilişkin bildirimde bulunduğu, her iki tarafın BA/BS formlarının uyumlu olduğu ve bu bildirimlerin tarafların incelenen kendi ticari defterlerinde lehte ve aleyhte borç/alacak kaydedilen faturalardan ibaret olduğu görülmüştür.Hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere kendi defterlerine kendi borcu olarak yazmayacağı, “alım” olarak vergi dairesine beyan etmeyeceğinden işbu faturalar içeriği mal/hizmetin davalı şirkete teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu, bu kez ispat yükünün davalı şirkete geçtiği, davalı şirketin işbu mal/hizmeti almadığını veya fatura bedelinin tamamını ödediğini ispat etmesi gerektiği değerlendirilmiştir.Tüm bu hususlar çerçevesinde; davacının —-İcra Müdürlüğü’nün—–sayılı 27.07.2022 takip tarihli 16.335,48 TL tutarlı asıl alacak talebine ilişkin gerek takip dayanağı gerekse tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde; davacı alacağının 7.914,11 TL tutarlık kısmına ilişkin ispat karinelerinin oluştuğu, nihai ve hukuki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varılmıştır.
FAİZ: Raporun 5.bölümünde irdelendiği üzere; davacı/alacaklının takip öncesi için faiz talebinin bulunmadığı, taleple bağlılık kuralı gereği bu hususta ilave bir değerlendirme yapılmamıştır. Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde işin ticari iş olması, temerrüt faiz taraflarca önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında 3095 s.k m.2/2 kapsamında faiz talep edebileceği değerlendirilmişti
Sayın Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı şirketin müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, İCRA İNKÂR TAZMİNATI ve sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı,” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan —-. İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı takibine vaki itirazın iptali davasıdır.Bilirkişi —–11/06/2023 tarihli raporunda “Davacı şirketin ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalı şirketten olan alacağının 7.964,03 TL olduğu, davalı şirketin ticari defterine göre takip itibariyle davacı şirketten olan borcunun 7.914,11 TL olduğu görülmüştür.” tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır.Bilirkişi —— 13/09/2023 tarihli raporunda “taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde düzenlenen faturaların USD para birimi cinsinden kaydedildiği, davacı şirketin kendi defterlerinde davalı açık hesabından 27/07/2022 takip tarihi itibariyle 7.964,03 TL karşılığı (600,28 USD) tutarında alacaklı, davalı şirketinde takip tarihi itibariyle incelenen kendi defterlerinde davacı açık hesabından 7.914,11 TL tutarında borçlu gözüktüğü, tarafların defter kayıtları arasındaki 49,92 TL uyumsuzluğun davacı defterlerinde davalı aleyhine borç kaydedilen 01.01.2020 tarihli açılış devir bakiyesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.” tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan —–İcra Dairesi’nin —–Esas sayılı takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda faturaya ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde her iki tarafın da ticari defterlerini ibraz ettiği, her iki tarafın ticari defterlerinin bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere 49,92 TL fark dışında birbiri ile uyumlu olduğu, davacı şirketin ticari defterlerine göre davalı şirketten olan alacağının 7.964,03 TL olduğu, davalı şirketin ticari defterine göre davacı şirkete olan borcunun 7.914,11 TL olduğu, bu sebeple davacının davalıdan 7.914,11 TL alacaklı olduğunun kabulünün gerektiği, ancak bilirkişi raporlarında bu alacağın takip tarihi itibariyle 7.914,11 TL olduğu değerlendirmesinin hatalı olduğu, zira taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisinin USD para cinsinden yürütüldüğü, davacının faturalarını USD para cinsinden kestiği, bilirkişi raporu ile ortaya konulan defter incelemesi dikkate alındığında, alacağın takip tarihi itibariyle değil 10/09/2021 tarihi itibariyle 7.914,11 TL olduğu, bu durumda aynı tarih itibariyle alacağın USD karşılığının 938,56 USD olduğu —– açık verilerine göre 10/09/2021 tarihli itibariyle USD/TL efektif satış kuru 1 USD = 8,4321 TL’dir), bu sebeple takip tarihi itibariyle alacağın 938,56 USD olduğu, davacının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99/3 maddesindeki seçimlik yetkisini kullanarak takip tarihindeki TL kuru üzerinden alacağını talep ettiği, bu nedenle alacağın takip tarihi itibariyle 16.827,70 TL olduğu —–açık verilerine göre 27/07/2022 takip tarihli itibariyle USD/TL efektif satış kuru 1 USD = 17,9291 TL’dir), tüm bu sebeplerle davacının takibe konu alacağının davalının ticari defterleri ile de sabit olduğu kanaatine varılmış, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar kısa kararda istinaf yolu açık olmak üzere hüküm kurulmuş ise de, karar tarihi itibariyle dava değerinin kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşılmış kesin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun —–. İcra Dairesi’nin —-Esas sayılı takibine yaptığı itirazın İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
2-Takip konusu alacağın (16.335,48 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 3.267,10 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (16.335,48 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 1.115,87 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 197,29 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 918,58 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 289,49 TL dava açma masrafı ve 3.600,00 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 3.889,49 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (16.335,48 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 16.335,48 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilmesi gereken 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.