Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/654 E. 2023/251 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/654 Esas
KARAR NO : 2023/251

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/08/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı/takip alacaklıları—-davalı/takip borçlusu —— borçlu olduğu iddiası ile dosya alacağı için davacı müvekkile———— tarihli 89/1 haciz ihbarnamesi gönderdiğini, tebligatın bila iade olması sebebiyle İcra Müdürlüğü tarafından —— tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesinin müvekkilinin mernis adresine TK 21/2 maddesi uyarınca — olarak tebliğ olduğunu, bu tarihte müvekkilinin yurtdışında olması nedeniyle tebligattan haberi olmadığını— tarihinde muhtarlığa gitmesi üzerine tüm tebligatlardan haberdar olduğunu, icra müdürlüğü dosyasının incelendiğini ve alacaklı vekilinin — tarihli 89/3 haciz ihbarnamesinin doğrudan mernis şerhli olarak tebliği talebinin— tutanağı ile kabul edildiğinin öğrenildiğini, icra müdürlüğüne talep dilekçesi gönderdiklerini,— reddine karar verildiğini, müvekkil adına —- 89/3 haciz ihbarnamesi tebligatı hazırlandığını, icra müdürlüğü tarafından verilen ret kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu,———– yoluna başvuru yapıldığını, yapılan usulsüz tebligatın iptalinin gerektiğini iddia ederek; uygun bir teminat karşılığında icra takip işlemlerinin durdurulmasını, davanın kabulü ile müvekkilinin dava dışı takip borçlusu——–borçlu olmadığının tespitini, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :Davalı ——— cevap dilekçesinde, özetle, husumet itirazlarının bulunduğunu, davanın takip alacaklısı aleyhine açılması gerektiğini, müvekkilinin takip borçlusu olduğunu, iş bu davada taraf sıfatına haiz olmadığını, müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermediğini, üçüncü haciz ihbarnamesinin iptali için davacının———– sayılı dosyası ile dava açıldığını ve tedbir kararı aldığını, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu savunarak; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini, davanın usul ve esastan reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalılar ——— vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, görevsizlik itirazında bulunduklarını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, harcın tamamlatılması gerektiğini, icra müdürlüğünce gönderilen tebligatlara ilişkin süre zarfında müvekkilinin —— —olduğunun gerçekliği taşımadığını, huzurdaki davanın açılmasına davacının sebebiyet verdiğini, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini savunarak; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla takibin durdurulması yönündeki ara karardan rücu edilmesini, görevsizlik——- verilmesini, kabul edilmemesi halinde hukuki yarar yokluğuna dayalı olarak usulden ve esastan reddini, davacının icra inkar tazminat talebinin reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
———- Başkanlığı’na müzekkere yazıldığı anlaşıldı.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, (…) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. (…)”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1-3. maddesi uyarınca “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (…) (3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (…)”
Mahkememizce davacının uyuşmazlık konusu ve davanın açıldığı———- kararının atfı ile —- öngörülen Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. maddesinin —- bentlerindeki nakdi limitlerin—- numaralı —— tamamını aşan düzeyde gelir sağlayıp sağlamadığının bildirilmesi ve bunlara ilişkin tüm belgelerin davalının bağlı bulunduğu—– —– gönderilmesi istenmiş, verilen cevabın
şeklinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve asliye ticaret mahkemelerinde görülebilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) veya TTK’da (veya maddede sıralanan) hususlardan doğması (mutlak ticari dava) gerektiği, eldeki davanın İİK 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davası olduğu, bu sebeple mutlak ticari dava olmadığı, bu sebeple davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerektiği, bu sebeple ancak davacının tacir ve işletmesinin ticari işletme olarak kabul edilmesi halinde davanın ticari dava olacağı, davacının tacir kabul edilebilmesi için—-işletmesi için öngörülen Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. maddesinin —numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin —-tamamını aşan düzeyde gelir sağlaması gerektiği, yine davalının — olmasının ve bilanço esasına göre veya —- esasına göre defter tutmasının da bu hususta karine teşkil edebileceği, davalı— kayıtlı olmadığı gibi bilanço esasına —-göre defter tutmadığı, yine —– yukarıda ortaya konulan yazı cevabı dikkate alındığında davacının vergi mükellefi dahi olmadığı, davacının bir şirketin yöneticisi veya ortağı olmasının ona şahsen tacir sıfatını kazandırmayacağı, bu sebeple davacının tacir, işletmesinin ticari işletme olarak kabul edilemeyeceği, tüm bu sebeplerle davanın ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve genel görevli mahkemeler olarak asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmış, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, — Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun TESPİTİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca; görevsizlik kararının süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın —Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yukarıda hüküm fıkrasında belirtilen süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair resen karar verilmesine,
4-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
5-Harç ve yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.