Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/626 E. 2023/1064 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/626
KARAR NO : 2023/1064

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2022
KARAR TARİHİ : 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:
Davacı müvekkil … ile davalı arasında davacı müvekkilin servis taşımacılık hizmeti vermesinden kaynaklı ticari ilişkileri olduğu, taraflar arasında hizmet sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme sadece karşı tarafta olduğu Borçlu tarafından davacı müvekkile Faturalarda belirtilen alacak bedelinin ödenmediğini, davalı borçlunun borcunu ödememe konusundaki ısrarından dolayı 06.12.2021 tarihinde 15.401,40 TL tutarında asıl alacağın tahsili için genel ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının alacağın 2.538,48-TL asıl alacak olan kısmını kabul edip ödediğini, ancak kalan 12.862,92 TL olan asıl alacak ve ferilerini ödemeyip haksız ve yersiz olarak herhangi bir gerekçede sunmadan icra takibinin 12.862,92 TL kısmına (takip sonrası faizler, masraflar, vekalet ücreti alacağı hariç) borca ve ferilerine itrazda bulunarak takibi durdurduğunu, davalının itirazın iptali davasını açmadan evvel zorunlu arabuluculuk kanun yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmesinin “Anlaşamama” ile sonuçlandığını, kötü niyetle iş bu itirazı yapmış olduğunu, zorunlu arabulucu kanun yolunda da anlaşmaya yaklaşmamasından kaynaklı olarak %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını talep ettiklerini, davacı müvekkilin takibe konu tüm bakiye için karşı tarafa servis hizmeti sağladığını, davalı şirketin üzerine kayıtlı menkul, gayrimenkul ve araçları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları ve banka hesapları üzerine İİK 257. Maddesi uyarınca, öncelikle teminatsız olarak ancak mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülen teminat ile ihtiyati haciz konulmasını talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle,
Davacının ticari işletmesi olmadığı dolayısıyla kendisinin tacir olmadığını, her iki tarafın tacir ve ticari işletmesini ilgilendirmeyen söz konusu somut uyuşmazlıkta bu nedenle görevli mahkeme genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerektiğini, davalı Müvekkil şirketin … ile personel/öğrenci taşımacılığına ilişkin anlaşma yaptığını, davalı Müvekkilin davacı … ile arasında süre gelen düzenli bir iş ilişkisi olduğundan aralarındaki hesap, cari hesap ekstresi ile tutulmadığını, Türk Ticaret ve Vergi Mevzuatına uygun olarak ekte bir sureti paylaşılan cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davalı müvekkilin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davaya konu icra takibi başlatıldığı zaman davalı müvekkilin borcu olan 2.538,48 TL’lik kısmının ödendiğini, ayrıca farklı zamanlarda davacıya aralarındaki iş ilişkisinden doğan alacak miktarlar davalı müvekkil tarafından ödendiğini, davacının alacağının varlığını ispat etmesi gerektiğini, davacı alacağını ispat edemediğinden işbu davanın tümüyle reddedilmesi gerektiği, davalı müvekkil aleyhine ihtiyati tedbir konulması talebinin hukuka aykırı olduğunu, davacının tahsil ettiği alacağı yeniden tahsil etmek amacıyla takibe koyması açıkça kötü niyetin ispatı olduğunu savunarak; davanın reddi ile İİK 67/2 gereği haksız ve kötü niyetli olan davacı aleyhine %20den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME:
—–İcra Dairesi, —— Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı görüldü.
Mahkememizce alınan 02/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“-Davacıya ait BA formunun incelenmesi sonucunda işletme defterinde yer almayan KDV hariç 6.536,26 TL * KDV toplam 7.712,79 TYL tutarlı faturaları ilgili vergi dairesine beyan ettiği,
—–. İcra Müdürlüğü’ nün —–Esas sayılı dosyasında icra müdürlüğünce Dosya 22/12/2021 tarihlinde incelenerek i davalı-borçlunun 2.538,48- TL tutarlı kısmının kabulü ile 2.538,48-TL kabul edilen tutar yönünden kabulüne karar verildiği,
-Sayın Mahkemece itirazın iptaline karar verildiği takdirde takibin 160,00 TL üzerinden takipteki talebi ile devam etmesi gerekeceği” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki servis taşımacılık hizmeti sözleşmesine dayalı kesilen 30/09/2021 Tarih ——Numaralı – 7.488,00 TL bedelli, 31/10/2021 Tarih – —– Numaralı – 6.278,40 TL bedelli ve 29/11/2021 Tarih ——- Numaralı – 1.635,00 TL bedelli faturalarda gösterilen alacak nedeniyle başlatılan —— İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Davalının—–. İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı takibine sunduğu borca itiraz dilekçesi incelendiğinde, davalının takibe 12.862,92 TL alacak yönünden kısmi itirazda bulunduğu görülmüştür.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi taraflar arasındaki servis taşımacılık hizmeti sözleşmesine dayalı kesilen 30/09/2021 Tarih —– Numaralı – 7.488,00 TL bedelli, 31/10/2021 Tarih – —– Numaralı – 6.278,40 TL bedelli ve 29/11/2021 Tarih ——- Numaralı – 1.635,00 TL bedelli faturalarda gösterilen alacak nedeniyle başlatılan —- İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, taraflar arasında servis taşımacılık hizmet sözleşmesi bulunduğunu dair çekişme bulunmadığı, yine davacının takip ve dava konusu ettiği faturaların içeriği, miktarı ve hizmetin sunulduğu yönünde de bir çekişme bulunmadığı, kaldı ki bilirkişi raporu ile de davacının takip ve dava konusu ettiği faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu hususunun tespit edildiği, davanın açık hesap veya cari hesaptan kaynaklanmaması nedeniyle mahkememizce bilirkişi raporunun sonuç kısmına itibar edilmediği, zira taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunduğuna dair iddia, savunma ve delil bulunmaması nedeniyle davacının dava ve takip konusu faturalarda gösterilen alacağınına tahsilini talep edebileceği, davalının bunların ifa edildiğini ispatlamakla mükellef olduğu, davacıdan bir alacağı var ise bunun dava konusu alacaktan farklı bir alacak hakkı olması ve taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmaması ve davalının bir takas mahsup talep ve beyanının da bulunmaması nedeniyle bunların davacı alacağın mahsup edilmesinin mümkün olmadığı, dava konusu alacağın faturaya dayanması ve likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun—–. İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı takibine yaptığı kısmî itirazın İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
2-İtiraz konusu alacağın (12.862,92 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 2.572,58 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (12.862,92 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 878,66 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 219,67 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 658,99 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 311,87 TL dava açma masrafı ve 2.138,00 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 2.449,87 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (12.862,92 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 12.862,92 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.