Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/60 E. 2022/293 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/60
KARAR NO: 2022/293
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 26.01.2022
KARAR TARİHİ: 06.04.2022
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirkete ait —-geçirmiş olduğu iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle—– rücuen alacak davası açıldığını, açmış oldukları rücuen tazminat davasında davalı şirketin —- uyarınca tebliğ gerçekleştiğini, ——- yazışma neticesinde şirketin usulüne —– kurumlarının alacağı gözetilmeden kaza sonrasında tasfiye edildiğinin saptandığını, her ne kadar tasfiye—— ilan edilmiş ise de alacakları gözetilmediğinden tasfiyenin gerçek olarak tamamlanmadığını, bu sebeple tasfiyenin ihya davası açma zarureti hasıl olduğunu iddia ederek, davalı şirketin tasfiyesinin ihyası ve tasfiye memuru tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı —-vekili cevap dilekçesinde özetle, —- ile kayıtlı bulunan——-Münfesih Olmasına veya ——- ve——- kapsamında ——- hususlarının belirlenmesinin ardından,———- kapsamına alındığı, ——yerine getirilmesinin ardından —- tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğini, söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi hâlinde söz konusu şirketin unvanının ——–silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğu halde şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, davacının re’sen terkin işlemini eksik veya usulsüz olduğuna dair bir iddiasının olmadığını, ilgili şirket hakkında devam eden davaya ilişkin davalı —- intikal eden bir bildirim veya ihbar bulunmadığını, davalı—– re’sen terkin kapsamında olan şirketlerden hangisi hakkında derdest dava bulunduğunun tespit edilebileceği —– —- bulunmadığını, bu nedenlerle yasal hasım statüsündeki davalı hakkında yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle aleyhlerine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
3-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, ————- Maddesine göre terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan limited şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Ön inceleme duruşmasında, ——- tarihinde yaptırdığı, şirketin —-tarihinde —— uyarınca resen terkin edildiği, davacının dava açmakta hukuki yararı oluşturan —- dosyasındaki davanın —- tarihinde açıldığı” hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davanın —– düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı,
b-Davalı —— pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı,
c-İhya istemine konu davanın dayanağı olan —- dosyasındaki dava —- tarihinde açıldığı ve halen derdest olduğu halde bu davanın devamı sırasında ——göre —– terkin edilen şirketin, bu davanın devamı sırasında terkin edilmesinin kanuna aykırı olup olmadığı,
ç-Hak düşürücü süre geçmişse davanın görülmesine devam edilip edilemeyeceği,
d-Dava görüldüğü taktirde davaya konu—— ihyasına karar verilip verilemeyeceği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
4-Hukuki açıklama: —— maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde——- tarafından şirketin —– terkin edilir. Terkin edilmeden önce, ——- uyarınca, kapsam dâhilindeki——– — kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilân edilmek üzere ——- davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.
TTK’nin geçici ——göre açılan şirket ihyası davalarında husumet sadece——– yöneltilir. Tasfiye memurları veya yöneticilerine husumet yöneltilmez, davaya dahil edilmeleri gerekmez.
Eğer, şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortak veya yöneticileri açmış ise, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre ——-göre ek—— atanmasına gerek yoktur. Ancak, şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların işbu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde, gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından bu tip davalarda——- maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekir.
Yapılan yargılama sonucunda ———- aykırı olarak bir şirketi terkin ettirmiş ise bu durumda yasal hasım olmadığından, kendi hatalı eylemi ile şirket terkin edildiğinden oluşacak yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumludur.
5-Davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı ile ilgili değerlendirme ve sonuç: İşbu davada, davacı, davalılar —- karşı açtığı ——– sayılı dosyasında taraf teşkilinin sağlanması için davalı şirketin ihyasını talep etmektedir.
Buna göre, her ne kadar —— son cümlesi uyarınca, —– kaydı silinen şirketin alacaklıları veya hukuki menfaati bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren —- yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir——– öngörülen halleri tespit edilen ——– kayıtlarının silinmesi esas ve usulleri belirlenmiştir.
—Maddeye göre maddenin —– edilen anonim, limited şirketler ile ——–rağmen eksikliklerin giderilmemesi halinde resen silinecektir.
Maddenin—- Maddenin uygulanmayacağı hal düzenlenmiştir. Fıkraya göre davacı veya davalı olarak devam eden davaları bulunan şirket veya —— hakkında geçici ——- uygulanamayacaktır. Yani haklarında açılmış bir dava bulunan veya davacı sıfatı ile açtıkları dava devam eden şirket veya kooperatiflerin —- hükmüne göre —— kayıtlarının resen silinmesine imkan bulunmamaktadır.
Somut olayda, dava konusu şirket aleyhine,—– dosyasında açılan rücuen tazminat davası bulunduğu, davanın halen derdest olduğu yani davaya konu şirketin —— terkin edildiği —– tarihinde henüz sonuçlanmamış bir dava bulunduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre hakkında devam eden bir dava bulunan şirketin —- resen silinmesi işlemi yapılamayacağından davalı ——- yaptığı işlemin kanuna uygun olduğundan bahsedilemeyecektir.
—– yer alan hak düşürücü süre usulüne uygun şekilde yapılmış olan sicilden silinme işlemlerine karşı açılacak davalar için öngörülmüş süre olup, kanuna açıkça aykırı olarak yapılan sicilden silinme işlemleri hakkında ——- öngörülen sürenin uygulanmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu nedenle, işbu davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı kanaatine varılmıştır.
6-İhya kararı verilmesi gerekip gerekmediği hususuyla ilgili delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Mahkememizin istemi üzerine —- üzerinden gönderilen ihya isteminin hukuki yarar dava şartını oluşturan —- evraklarının incelenmesinde; ——– tarihli duruşmalarda davacı vekiline, davalı şirketin ihyası için dava açmak üzere süre verildiği anlaşılmıştır. Yani, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
İhyası istenilen şirketle ilgili yapılan işlem dosyası —- celp edilmiş olup, gelen belge örneklerine göre, ihyası istenen davalı şirketin —– kaldığının belirlenmesi üzerine terkin kapsamına alındığı, ihtar ve ilân prosedürlerinin tamamlanmasının ardından —– —— tarihinde resen terkin edildiği, ancak terkin tarihinde ihya istemine konu şirketle ilgili devam eden bir dava bulunduğu, bu nedenle—- terkin işleminin hukuka aykırı olduğu, ayrıca davacının terkin işleminden sonra haklı bir neden ileri sürerek işbu şirketin ihyasını talep ettiği anlaşılmakla —— dosyası ve bu dosyanın infaz işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar vermek gerekmiştir.
7- İhyasına karar verilen şirkete ek tasfiye memuru atanması gerekip gerekmediğiyle ilgili olarak yapılan inceleme ve gerekçe: Şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların işbu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde, gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından bu tip davalarda — göre ek tasfiye memuru atanması gerekir.—- ilâmı bu yöndedir. Bu nedenle —-maddesine göre şirkete karşı açılmış davanın şirket aleyhine sonuçlanması halinde sorumlulukları doğacak olduğundan davalı şirketin ortağı ve terkin olmadan önceki son yetkilisi —– olarak atanmasına karar vermek gerekmiştir.
8-Davalı——ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususundaki inceleme ve gerekçe: Dava her ne kadar ihyası istenen şirkete yöneltilmiş ise de, —— göre açılan —-davalarında husumetin sadece terkine karar veren —– yöneltilmesi gerektiği, şirket ortaklarına, şirkete veya tasfiye memurlarına husumet yöneltilemeyeceği——-anlaşılmakla ihyası istenen şirkete karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu kapsamda emsal alınan —– sayılı ilamındaki gibi şirket yetkilisi hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu değil de, HMK’nin 114/1-d maddesindeki husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi düşünübilir ise de, Mahkememizce bu görüşe katılmak mümkün değildir.
Şöyle ki; dava şartları HMK m. 114’te düzenlenmiştir. Buna göre tarafların dava ve taraf ehliyetinin bulunması HMK’nin 114/1-d maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği halde, taraf sıfatının bulunması dava şartı olarak düzenlenmemiştir.
HMK. m. 50 uyarınca, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine sahiptir. Buna göre, taraf ehliyeti, bir davada taraf olarak bulunabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki hak ehliyeti kavramının medeni usul hukukundaki yansımasıdır. Bu nedenle, yaşayan her insanın — taraf ehliyeti vardır ——- Tüm gerçek kişiler hak ehliyetine sahip olduğuna göre, davacı gerçek kişinin taraf ehliyetine sahip olduğu açıktır.
HMK. m. 51’de dava ehliyeti düzenlenmiştir. Buna göre, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Yani dava ehliyeti, bir davada davacı veya davalı olarak işlem yapabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki fiil ehliyetinin medeni usul hukukundaki yansımasıdır. TMK. m. 10 uyarınca, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti ve bunun sonucu olarak dava ehliyeti vardır ——— Somut olayda davalının ergin, mümeyyiz ve kısıtlanmamış bir gerçek kişi olmasına göre, dava ehliyetine sahip olduğu açıktır.
——— sayılı ilamında davalı tasfiye memurlarının davalı sıfatının bulunmadığı, bunun dava şartı olduğu belirtilmiş ise de, taraf sıfatının bulunması dava şartı değildir. Taraf sıfatı husumetle ilgili bur konudur.——— kavramlarının kullanılması nedeniyle uygulamada istisnai de olsa, bu kavramlar, dava şartı niteliğindeki dava ve taraf ehliyeti kavramlarıyla karıştırılmaktadır. Bu kavramların birbirinden nasıl ayrılacağı konusunda Kuru, şu tanımlamayı yapmıştır:
“Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir——– kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu ——- tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp dava konusu ——–hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur”—–
Bu hukuki açıklama ışığında; Mahkememizce davanın esası hakkında emsal alınan——–sayılı ilamındaki dava şartı kavramının yanlış değerlendirildiği ve davalı şirkete karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
9-Davalı ——– yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği ile ilgili değerlendirme ve sonuç: Davacı vekili, dava dilekçesinde; yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.
Bu hususta her ne kadar davalı vekilinin “davacı lehine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine” ilişkin emsal olarak sunduğu ———vekilinin belirttiği şekilde bir hüküm bulunmayıp tam tersine ———Açıklanan bu sebeplerle, her ne kadar ———-. aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru görülmemiş ise de, mahkemece verilen karara karşı sadece davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmakla, istinaf edenin sıfatı ve aleyhe bozma yasağı uyarınca bu hususun sadece eleştiri sebebi yapılmasıyla yetinilerek davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf kanun yolu başvurusunun —- gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.” denilmek suretiyle—–yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunu belirtmiştir.
Yine —– gerekçesinde, davalı tarafından şirketin sicilden terkin edildiği —– tarihinden sonra dava konusu—– istenen şirket aleyhine davacı idare tarafından —– tarihinde, yani terkin işleminden sonra rücuen tazminat davası açılmış olduğundan, davalının davanın açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesiyle yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmıştır. Ancak, ihyası talep edilen şirket aleyhine açılan —–davanın varlığına rağmen şirketin, —-maddesine göre —– tarihinde re’sen terkin edildiği, bu durumda terkin işleminin —-maddesine aykırı olarak yapıldığı açıktır. Her ne kadar davalı ——– bu hususun dava tarihinden önce bilindiği ileri sürülemez ise de keyfiyetin dava dilekçesi ile öğrenilmesi üzerine yargılamanın ilk celsesinde davanın kabul edilmemesi nedeniyle —— koşullarının bulunmamasına bağlı olarak davalının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesi gerekir.
Bu durumda, —- uyarınca davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yasal dayanağı bulunmayan yazılı gerekçe ile davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına hükmedilmesi hatalı olmuş ve kararın anılan nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde içtihatta bulunulmuştur. Bu içtihatta—- davadan önce —– terkin edilen şirketle ilgili olarak ihya kararı verildiği halde “keyfiyetin dava dilekçesi ile öğrenilmesi üzerine yargılamanın ilk celsesinde davanın kabul edilmemesi nedeniyle HMK’nin 312/2 maddesi koşullarının bulunmamasına bağlı olarak davalının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesi gerekir.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Tüm bu nedenlerle, davalı —- açılan dava bulunan ——-tarihinde —- resen terkin etmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı halde işbu dava dilekçesinin kendisine tebliği ile keyfiyeti öğrendikten sonra ilk duruşmaya kadar davayı kabul ettiğini bildirmediğinden ve bu nedenle HMK’nin 312/2. Maddesindeki koşulların bulunmaması nedeniyle, her ne kadar davalı—— cevap dilekçesinde “davanın reddi” talep edilmemiş olsa bile yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varılmıştır ve aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-TTK geçici 7.maddesinin 15.fıkrası uyarınca davanın KABULÜ ile,
a)—–numarasında kayıtlı iken TTK’nin geçici 7.maddesi uyarınca sicilden terkin edilmiş olan ——- esas sayılı dosyasının görülmesi ve infazı işlemleriyle sınırlı olmak üzere İHYASINA,
b)TTK’nin 547/2. maddesine göre—– ek tasfiye memuru olarak atanmasına,
c)Kararın —–tescil ve ilanına,
2-Davalı ——– açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 80,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen — yargılama giderinden davalı ——— dava açılması ve şirket bilgilerinin gönderilmemesi nedeniyle kendisine tebligat yapılan — yapılan tebligat gideri olan toplam—– yargılama giderinin davalı —– alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kabul edilen dava yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir olunan 5.100 TL vekalet ücretinin davalı ——- alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———- ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06/04/2022