Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/5 E. 2023/157 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/5 Esas
KARAR NO: 2023/157
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/01/2022
KARAR TARİHİ: 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı şirket tarafından, davalı (borçlu) şirkete yapılan satışa ilişkin —– düzenleme tarihli, —— tutarındaki fatura düzenlendiğini; fatura, borçlu şirkete aynı gün e-fatura sistemi aracılığıyla tebliğ edildiğini, borçlu şirket tarafından faturaya karşı herhangi bir itiraz yapılmadığını, fatura borcuda ödenmediğini, borçlu şirket ile defalarca borcun ödenmesi için iletişime geçildiğini bir sonuç alınamadığını, bu nedenle davacı şirket tarafından, davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı taraf borç bakiyesini bildiği halde borcunu ödemediğini, icra takibine haksız ve hukuka aykırı olarak; takibi sürüncemede bıraktığı ve davacının alacağını elde etmesini engellemek amacıyla itirazda bulunduğunu, alacağın likit ve belirli olduğunu, davalı itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunun belirtildiğini, iş bu nedenle davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini. Davalı / borçlu aleyhine başvurulan —— başvurusunda da karşı tarafın ödemeye yanaşmadığını, bu nedenle anlaşma sağlanamadığını, arabuluculuk son tutanağı ekte yer aldığını iddia ederek; davacıya —- fatura borcunu ödemeyen davalı yanın haksız ve hukuki/fiili dayanaktan yoksun kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamını ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davacının, ——- sayılı dosyası ile cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine icra takibi başlattığını, davalı şirketin takibe konu edilen şekilde ve talep edilen miktarda borcunun olmadığı gerekçesiyle itiraz edildiğini, davacı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, dava dilekçesi —— tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olduğunu, davalının hiçbir nam altında davacıya borcu bulunmadığını, anılan alacak kalemlerinin davalının kabulünde olmadığını, davalının yapmış olduğu itirazın hukuka uygun olduğunu, icra takibinde alacağa uygulanan faiz oranının geçersiz olduğunu, fahiş ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinde iddia edildiğinin aksine taraflar arasında bir alacak/borç durumu söz konusu ve iddia edildiği gibi borcun var olduğunu ispat eden mutabakat bulunmadığını, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve süregelen bir ticari ve cari hesap ilişkisi bulunmadığını, alacak doğurur davacı tarafından davalıya verilmiş bir hizmet ve/veya teslim edilmiş bir mal da bulunmadığını, davacı tarafından gerek sözleşmesel gereks]e de cari ilişki nedeniyle teslim ve/veya ifa edilmiş bir mal/hizmet bulunmadığını ve sonuç itibariyle de bir teslim/ifa edilmeyen ve var olmayan ticari ilişki mesnet gösterilerek talep edilebilecek bir alacak da söz konusu olmadığını, davaya dayanak yapılan faturalardaki malların müvekkil firmaya teslim edildiğini de davacı tarafından ispatlanamadığını, huzurdaki davada malın teslim edilmiş olduğunun davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, davacı taraf bu hususu ispata elverişli hiçbir delil ibraz edemediğini, davacının işlemiş faiz talebi, faiz oranı ve türü hatalı olduğunu, borcun varlığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dosya kapsamında davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürdüğüne dair ihtarname veya başkaca bir belge bulunmadığını, temerrüdün takip tarihi itibariyle gerçekleştiğini, Temerrüt gerçekleşmeden faiz talep edilemeyeceğinden cihetle davacının işlemiş faiz talebinin reddi gerektiğini, davacı yanın icra inkar tazminat talebinin reddi gerektiğini, hiç bir suretle alacağı kabul anlamına gelmediğini, itiraza konu alacak likit olmamakla yargılamayı gerektirdiğini, davalının itirazı haklı ve hukuka uygun olduğunu savunarak; davacının itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine yönelik talebini içeren huzurdaki davanın tümden reddine, aksine davacının haksız ve hukuka aykırı olarak takip yapmış olmasından dolayı davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiğini talep ve beyan etmişlerdir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
—- Başkanlığı ,—-Dairesi,—– Dairesi’ne müzekkereler yazıldığı anlaşıldı.
Mahkememizce aldırılan—– tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu ticari defterlerin sahipleri lehine delil olarak kabul edilebileceği, Davalının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu ticari defterlerin sahipleri delil olarak kabul edilebileceği,
Taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı açık hesap ilişkisi olduğunun kabul edilebileceği, davacı ticari defterlerine göre davacının takip tarihi itibari ile —- alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerine göre davalının takip tarihi itibari ile davacıya —–borçlu olduğu, defter bakiyelerindeki farkın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan —- bedelli fatura bedelinden kaynaklandığı davacının bu fatura bedeli ite ilgili talebi olmadığı , dava konusu takibin —düzenleme tarihli,—–tutarındaki faturadan kaynaklandığı , bu faturanın her iki taraf ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu ,Alacağa dayanak fatura üzerinde —olarak tahsil edileceğinin ,—-olarak ödenmesi halinde ödeme günü döviz satış kurundan yapılacağının yazılı olduğu , davacının davalıdan takip tarihi itibari ile —- alacaklı olduğunun kabul edilebileceği
Taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili bir sözleşme, fatura üzerinde ödeme vadsi veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığından temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu, döviz cinsinden takip yapıldığı için takipten itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre temerrüt faizinin talep edilebileceği” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava — düzenleme tarihli, —– bedelli faturadan kaynaklanan alacağına ilişkin itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi fatura alacağına dayalı itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda faturaya ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde her iki tarafın da ticari defterlerini ibraz ettiği, her iki tarafın ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu (dava konusu faturanın her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu), bu sebeple davacının usule ve kanuna uygun tutulmuş açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbirini doğrulamış defter kayıtlarının kendisi lehine kesin delil teşkil ettiği, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği ve yukarıda açıklandığı üzere kesin delil niteliğindeki davacı (ve davalı) defterlerinde—— alacağın varlığının görüldüğü, bu sebeple davacının alacağını ispatladığı, bu sebeple davalının faturadan kaynaklanan borcunu ödemek yükümlülüğü altında olduğu, yine dosya kapsamında davalının dava konusu faturadan kaynaklanan alacak nedeniyle temerrüte düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir iddia ve delil ileri sürülmediğinden takip tarihinden önce temerrüt gerçekleşmediği ve takipte temerrüt faizi talep edilemeyeceği, her ne kadar davacı tarafça tarafların tacir olduğundan bahisle ticari faiz talep edilmiş ise de alacağın yabancı devlet para birimine ilişkin olması nedeniyle alacağa 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının ——- açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanması gerektiği, dava konusu alacağın faturaya dayanması ve likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle borçlunun (itiraz tarihindeki kur üzerinden) icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı borçlunun—— sayılı takibine yaptığı itirazın — asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin takip tarihi itibariyle—– asıl alacak üzerinden 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2- Kabul edilen alacağın—– yüzde 20’sine karşılık gelen —- itiraz tarihi —- tarihindeki —-karşılığı olan —- icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri ——- üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 1.220,53 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 372,14 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 848,39 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 464,34 TL dava açma masrafı ve 1.034,00 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 1.498,34 TL yargılama giderinin kabul/dava değeri oranına (1.333,40/1.627,17) göre 1.227,82 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yapılan 11,50 TL vekalet harcından ibaret yargılama giderinin ret/dava değeri oranına (293,77/1.627,17) göre 2,07 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri ——- üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri ——— üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 3.936,48 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul/dava değeri oranına (1.333,40/1.627,17) göre 1.081,68 TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, bakiye 238,32 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.23/02/2023