Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/476 E. 2023/246 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/476 Esas
KARAR NO : 2023/246

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı hakkında—– sayılı dosyası ile İlamsız İcra Takibi başlatıldığı ve davalının alacaklarını sürüncemede bırakmak ve zaman kazanmak amacıyla kötü niyetli olarak borcun tamamına, faiz oranına itiraz ettiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraf defter ve kayıtlarından davalının davacıya borcu olduğu sabit ve tartışmasız olduğunu, dolaysıyla borçlunun itirazı haksız ve kötü niyetli olduğunu, itirazın iptalini, takibe konu faturada vade tarihi 01.07.2020 olup tarafların tacir olduğunu, takipte de 02.07.2020 tarihinden itibaren avans faizi talep edildiğini, dolayısıyla işlemiş faize ve faiz oranına yapılan itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, İcra İflas kanunu m. 67 “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü ile, inkar tazminatının alt sınırını belirlemiş olduğunu, haksız itiraz nedeni ile davacının uğradığı zarar alacağın % 20 sinden fazla ise bu takdirde tazminat oranının artırılması gerektiğini, davalı haksız itirazı ile davacının alacağına geç ulaşmasına sebep olduğunu, işleyen faiz davacının zararını karşılamaktan çok uzak olacağını, dolayısıyla davacının alacağına karar tarihinden sonra ulaşacağı dikkate alındığında karar tarihine yakın bir zamanda davacının bu gecikmeden dolayı oluşan zararının denkleştirici adalet ilkesine göre hesap edilmesini ve tazminat oranına karar verilirken bu hesaplamaya göre karar oluşturulmasını şuan bile Davacının alacağı %100 den fazla değer kaybetmiş olacağını, davalı haksız itirazı ile çok büyük zarar sebep olduğu yönündeki iddiaları ile dava konusu ettiğini iddia ederek; davanın kabulü ile itirazın iptalini, takibin devamını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı vekilince cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—– Vergi Dairesi Müdürlüğü, —— Vergi Dairesi Müdürlüğü, ——İcra Dairesi’ne müzekkereler yazıldığı görüldü.
Mahkememizce aldırılan 09/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan 9.440,00 TL alacaklı olduğu,
Temel e-fatura senaryosunda satıcı tarafından alıcıya iletilmiş olan fatura sistem tarafından direkt onaylandığı, Dolayısıyla alıcı bir onay verme ya da reddetme süresi olmaksızın ayrıca bir iade faturası kesmek durumunda olduğu, Eğer fatura başarı ile gönderilmiş ise iade faturalarına TTK 18/3 .md.’ de yer alan harici yollarla itiraz edilebilme hakkı mevcut olduğu, davalının iade faturasını temel fatura olarak düzenlediği ayrıca herhangi bir yolla itrazda bulunmadığı,
Davacı -ile davalı arasında ——- Yönetim Sistemi belgelendirilmesi ve belge kullanımı konusunda davalının ——- noktaları için 13.04.2020 tarihinde Belgelendirme Sözleşmesi imzalandığı,
Sayın Mahkemece celp edilen Davalıya ait 2020 dönemi —– formlarında davacının düzenlediği 04.06.2020 tarih —– nolu 8.000,00 TL * 1.440,00 TL KDV toplam 9.440,00 TL tutarlı ve16.06.2020 tarih —– nolu TL * 1.440,00 TL KDV toplam 9.440,00 TL tutarlı faturaları beyan Sayın Mahkemece celp edilen e-fatura sorgulama dökümünde davacının düzenlediği 6.06.2020 tarih —– nolu 8.000,00 TL * 1.440,00 TL KDV toplam 9.440,00 TL tutarlı faturanın —- sistemlerinde yer aldığı,
Davacının taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği Fatura muhteviyatı hizmet bedelinin %50′ sini başvuru aşamasında, kalanını belgenin tesliminde hak edeceği, davacının dava dosyasına —– belgesi için davalı adına başvuru yapıldığına ve belgenin sağlandığına dair bir delil sunmadığı,
Sayın Mahkemece davacının ticari defter kayıtları, yeterli görüldüğü ve davalı tarafından TTK’ nun 21/2 maddesinde belirtilen sekiz gün içerisinde itirazda bulunmadığından içeriğini kabul edilmesi gerektiğine hükmedildiği takdirde davacının, davalıdan 9.440,00 TL alacağı olacağı,” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava fatura alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesi uyarınca “(…)(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer. (3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır. (4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır: a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda. (…)”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi fatura alacağına dayalı itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda faturaya ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde davacı tarafın ticari defterlerini ibraz ettiği, davalının ise verilen kesin süre ve usulüne uygun ihtara rağmen ibrazdan kaçındığı, bu sebeple davacının usule ve kanuna uygun tutulmuş açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbirini doğrulamış defter kayıtlarının kendisi lehine kesin delil teşkil ettiği, dava konusu faturanın davalı tarafça da Vergi Dairesi’ne bildirildiği hususunun müzekkere cevapları ile sabit olduğu, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği ve yukarıda açıklandığı üzere kesin delil niteliğindeki davacı defterlerinde 9.440,00 TL alacağın varlığının görüldüğü, bu sebeple davacının alacağını ispatladığı, borcun ödendiğine veya sair sebeple istenemeyeceğine dair davalı tarafından herhangi bir savunmada bulunulmadığı gibi bir delil de ileri sürülmediği, yine temerrütün taraflar arasında TTK 1530 anlamında tedarik ilişkisi bulunması ve dava konusu faturanın e-fatura olması nedeniyle faturanın düzenlendiği tarihten 30 gün sonra, yani 17/07/2020 tarihinde gerçekleştiği, buna göre temerrüt tarihi ile takip tarihi 02/09/2021 günü arasında 412 gün bulunduğu, tarafların tacir olması nedeniyle alacağa ticari temerrüt faiz oranı uygulanacağı, buna göre 17.07.2020 ve 01.01.2021 arasındaki 168 gün için yıllık %13,75 faiz ve 01.01.2021 ve 02.09.2021 arasındaki 244 gün için yıllık %16,75 faiz uygulanması neticesinde takipte talep edilebilecek toplam faiz miktarının 1.654,46 TL olacağı, bu sebeple davacının 9.440,00 TL asıl alacak ve 1.654,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.094,46 TL üzerinden kısmen kabulünün gerektiği, yine dava konusu alacağın faturaya dayanması ve likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın kısmen kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı borçlunun—— İcra Dairesi’nin—– Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 9.440,00 TL asıl alacak ve 1.654,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.094,46 TL yönünden İPTALİNE, takibin takip tarihi itibariyle 9.440,00 TL asıl alacak ve 1.654,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.094,46 TL yönünden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Kabul edilen alacağın (11.094,46 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 2.218,89 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (11.094,46 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 757,86 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 134,64 TL peşin harcın harcının mahsubu ile bakiye 623,22 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 226,84 TL dava açma masrafı ve 1.137,50 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 1.364,34 TL yargılama giderinin kabul/dava değeri oranına (11.094,46/11.147,80) göre 1.357,81 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 11,50 TL vekalet harcından ibaret yargılama giderinin ret/dava değeri oranına (53,34/11.147,80) göre 0,05 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (11.094,46 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (53,34 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 53,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul/dava değeri oranına (11.094,46/11.147,80) göre 1.552,53 TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, bakiye 7,47 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.