Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/413 E. 2022/453 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/413 Esas
KARAR NO : 2022/453

DAVA : Alacak (Adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31.08.2018
KARAR TARİHİ : 31.05.2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak(Adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Mahkememizin —esas sayılı dosyasında, asli müdahale talebinde bulunan … vekilinin 31.08.2018 tarihli asli müdahale davası dilekçesinde özetle; mahkememizin —- esas sayılı dava dosyasında görülmekte olan davanın davacısı — arasında çekişme konusunu oluşturan iki adet —-sözleşmeye uygun olarak yapımı tamamlanıp — teslim edildiğini, davalı tarafın sözleşme bedelini –tahsil ettiğini ancak—– fiilen tamamlayan — bedelini ve kâr payını ödemediğini, bu nedenle —alacağının doğduğunu, bu alacağın tahsili amacıyla Mahkememizde görülmekte olan işbu — esas sayılı davanın açıldığını,— eski ortağı ve yetkili temsilcisinin müvekkili … ile dava dışı—olduğunu, şirket yetkililerinin, şirket devir sözleşmesinde —– yapımından doğan alacağın, devrin dışında tutulduğunu, bu alacağın şirket tarafından …– ait olduğunun ve ona devredileceğinin kararlaştırıldığını,—yapımından doğan alacağın tahsili için dava açtıktan sonra 15.06.2018 tarihli sözleşme ile dava konusu alacağı müvekkiline devrettiğini, bu nedenle mevcut alacağın tespiti ile tespit edilecek alacak miktarının fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkiline 800.000 TL’sinin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Savunma: Davalı —– tarihli asli müdahale davasına karşı sunduğu cevap dilekçesinde, özetle; asli müdahale davasının — şirketlerine karşı açıldığı, — karşı açılmadığını, asli müdahilin neyin hüküm altına alınmasını istediğini açıklamadığını, asli müdahale davasında arabuluculuk yolunun tüketilmediğini, bu nedenle dava şartı yokluğundan reddini talep ettiklerini, asli müdahale davasının TBK’nin 147/4. Maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, adi ortaklığın— feshedildiğinden 5 yıllık zamanaşımının geçtiğini, zamanaşımı defiinde bulunduklarını, asli müdahilin — tarihli temlik sözleşmesi ile asıl davaya konu alacağın — tarafından eski yetkili ve ortak ….– temlik edildiği, buna göre temlikin geçerli olması halinde asıl dava davacısının … olacağını, bu durumda asli müdahale davasının tarafları ve konusunun aynı olması nedeniyle asli müdahale davasının derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, ayrıca asli müdahilin 3. kişi olmaması nedeniyle asli müdahale davasının reddi gerektiğini,– feshedildiğini, tarafların birbirini ibra ettiğini, bu nedenle asli müdahale davasının hukuki menfaat yokluğundan reddi gerektiğini beyanla, öncelikle davanın arabuluculuğa başvurulmadan açılması sebebiyle dava şartı yokluğundan reddine, yine ortaklık feshedildiğinden zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle zamanaşımından reddine ve son olarak haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahale davasının davalısı(asıl ve birleşen dava davacısı) — tarihli cevap dilekçesinde, ——fesihnamenin geçersiz olduğunu, ..—– hisselerini — devrettiğini, bu nedenle — tarihli fesihnamenin de yetkisiz imzalandığını, bu nedenle fesihnamenin geçersiz olduğunu, ——–kelimesinin ilave edildiğini iddia ettiğini, bu nedenle ….– dinlenmesini talep ettiğini, iş ortaklığının—feshedildiğini, bu durumda— fesihnamenin sahte olduğundan şüphelendiklerini, bu konuda suç duyurusunda bulunacaklarını beyan ettiği, sonuç olarak– Dairesinden iş ortaklığının fesih ve kapanış işlemlerine ilişkin dosyanın istenmesine, fesihnameyi imzalayanların yetkili olup olmadığının araştırılmasına ve fesihnamenin geçersiz sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3-Asli müdahale davasının aşamaları: Asıl mahkememizin — esas sayılı dosyasındaki davalarda, davacı — mahkemeye sunulan — tarihli sözleşme ile davacı — dava konusu edilen alacağı– devir sözleşmesi sırasında şirkete bırakılmamış ve davacı — ortakları … ve — üzerinde bırakılmıştır. Bu sözleşme uyarınca davacı –davamıza konu alacağı … ve —geçmiştir. Bu durumda HMK’nin 125/2. Maddesi uyarınca … — davacının yerine geçmesi gereklidir. Ancak dava konusu alacağı devralmış olan … ve — alacağı devraldıklarını Mahkememize bildirmediklerinden ve davacı şirketin hisselerinin dava dışı başkasına geçtiği de bildirilmediğinden davacı — devam etmiştir.
Bu arada ….— esas sayılı dosya bilirkişide olduğu sırada 31.08.2018 tarihinde işbu asli müdahale davası açılmıştır. Asli müdahale davası– işlenmediğinden ve peşin nispi harcı yatırılmadığından ve asli müdahil veya vekili duruşmalara katılmadığından davadan ancak asıl dosya bilirkişiden geldikten sonra — tarihinde haberdar olunmuştur. Duruşmada davacı— —sorulmuş, davacı vekili “asli müdahil …— avukatı olduğunu, dilekçeden haberi olmadığını, istemin asli müdahale olduğunu sanmadığını” beyan etmiştir. Mahkememiz bir sonraki 14/10/2020 tarihli duruşmada davaya katılmayan asli müdahil … vekili —- “asli müdahale davasının peşin nispi harcını yatırması” için ihtar çıkarmış ve dosya bilirkişiye teslim edilmiştir. Bu arada … vekili sonraki duruşmalara yine katılmamıştır. Dosyanın bilirkişiden dönmesinden sonra yapılan 6.10.2021 tarihli duruşmada davacı—- şirketi vekilinden asli müdahale davası sorulmuş, davacı vekili — görüştüğünü, asli müdahale harcını yatıramadığını, asli müdahale talebinden vazgeçtiğini bildirmek üzere mahkemeye geleceğini” beyan etmiş, Mahkememizce de bu hususta ara karar kurulmuştur.
Ancak — tarihli yine asli müdahil ..— vekilinin gelmediği duruşmada asli müdahilin eksik kalan peşin nispi harcı yatırdığı anlaşılmış ve asli müdahale davasının davalısı olan asıl dava davacısı— dava davalısı —— vekilinden sorulmuş, asıl dava davacısı olan asli müdahale davası davalısı — vekili davayı takip ettiğinden duruşma sonunda asli müdahale davası ile ilgili asli müdahale davası davalıları vekillerine cevap dilekçesi sunmaları için süre verilmiştir.
— esas sayılı dosyanın(ve birleşen—– tarihli duruşmasında, davacı —mahkemeye sunulan 19/11/2012 tarihli sözleşme ile mahkememizin —esas sayılı dosyasındaki yargılamaya konu alacak davacı — — ve … üzerinde bırakıldığından 29/12/2021 tarihli duruşmada HMK’nin 125/2. Maddesi uyarınca Mahkememizin — esas sayılı dosyasındaki yargılamaya konu alacak davasının davacısı olarak … ve—geçtiği tespit edilmiş ve asıl dava davacısı –şirketinin asıl davada(birleşen — dosyasında değil) davacı sıfatı sona erdiğinden yerine davacı olarak davayı takip ettiklerini bildiren … ve — geçmiştir. Bu duruşmada davacı sıfatını alan … olduğundan ve asli müdahale davası da yine … tarafından açıldığından asli müdahale davasının yapılan ön incelemesinde dava şartları incelenmiş ve HMK’nin 114/1-ı bendi gereğince “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114’üncü maddesinin (ı) bendi uyarınca “aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” dava şartları arasında düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 115’inci maddesi gereği bu durum kamu düzeni ile ilgilidir ve davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
Anılan madde metninde belirtildiği üzere derdest dava; açılan bir davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılıp halen görülmekte olmasıdır. Bu bağlamda derdest davanın söz konusu olabilmesi için tarafları, sebepleri ve konusu aynı olan davanın iki defa ayrı ayrı açılmış olması ve birincisinde verilen hükmün kesinleşmemiş olması gerekir.
Birinci davanın ikinci dava için derdest dava sayılabilmesi için gerekli ilk şart her iki davanın taraflarının aynı kişiler olmasıdır. Davaların aynı dava sayılabilmesinin bir diğer şartı her iki davanın sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebinin aynı olmasından kasıt hukuki sebepler değil, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Son şart ise; davaların konularının ——aynı olmasıdır.
Aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması konusu eş söyleyişle derdestlik iddiası bir olumsuz dava şartı haline getirilmiş ve bu suretle derdestlik itirazı ilk itiraz olmaktan çıkartılıp; dava şartına ilişkin usuli bir itiraza dönüştürülmesi sağlanmıştır. Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukuki korunma sürecini başlatmıştır. Artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı kalmamıştır; bu bağlamda hukuken korunma ihtiyacı içinde bulunmamaktadır ve onun yapacağı iş davanın sonucunu beklemektir. Davayı açmaktaki yarar hukuki olmalıdır;— ekonomik yarar tek başına yeterli değildir. Derdestlik itirazının korunmasının temelinde aynı davanın tekrar açılıp görülmesinin sağlanmasında davacının hiçbir hukuki yararının bulunmadığı düşüncesi yatmaktadır.
Buna göre asli müdahale davasının davacısı .—— talebi, Mahkememizin——–esas sayılı dosyasındaki taleple aynı olduğu, asli müdahale davası ekinde sunulan— göre, davacı şirketin eski ortakları …—– tarafından düzenlenen ——— sözleşmeye göre davacı şirketin tüm hisselerinin — devredildiği, bu sözleşme uyarınca asıl davaya konu alacağın(mahkeme ismi yanlış yazılmış, dosya numarası doğru yazılmış) ..—– devredildiği, keza yine asli müdahale dava dilekçesi ile sunulan — tarihli sözleşme ile Mahkememizin — esas sayılı dosyasındaki alacağın asli müdahile devredildiği, sözleşmede yazılı — esas sayılı dosyasının işbu davanın ilk açıldığı— sayılı dosyasının numarası olduğu yani davacı–esas sayılı dosyasındaki davaya konu alacağı iki ayrı sözleşme ile iki kez davacı —şirketinin eski ortaklarından asli müdahil .—devrettiği, sonuç olarak asli müdahale davası ile asıl — esas sayılı dava dosyasının tarafları(davacı taraf dava konusunu devreden-devralan olarak), sebepleri, konusu ve talep sonucu aynıdır.
Tüm bu nedenlerle, HMK’nin 168. Maddesi uyarınca istinaf kanun yolu açık olmak üzere asli müdahale davasının “derdest dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nin 114/1-ı ve 115/2. Maddeleri uyarınca asli müdahale davasının usulden reddine” karar vermek üzere ayrılmasına karar verilmiş ve — tarihli duruşmanın –ara karar gereğince asli müdahale davasının yeni esasa kaydıyla derdest davanın dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesine karar verilmiş ve asli müdahale davası “aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olması” nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek üzere tefrik olunarak yine Mahkememizin — Esas sırasına kaydı yapılmış, Mahkememiz — Esas sayılı doyasında —- sayılı ilam ile davanın “aynı davanın daha önce açılıp halen görülmekte olması” nedeniyle HMK’nun 114/1-ı ve 115/2. Maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
Asli müdahil … ile temlik alan — vekili kararı istinaf etmiş, dosya istinaf incelemesi için— gönderilmiştir.
— karar sayılı ilamındaki “Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; Asli müdahale davası, adi ortaklık sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Asli müdahil …, asli müdahale davasının davalısı olan — esas sayılı dosyanın davacısı —davalı–arasındaki adi ortaklık sözleşmesi gereğince yapılan hakedişten davalı — tarafından –tahsil edilip davacı — ödenmeyen bedelin, davacı — devredilirken — esas sayılı dosyana konu bu alacağın davacı ….– bırakılması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik — tahsilini talep etmektedir.
İstinafa konu dava ,davacı …—- asli müdahale davası olup, — temlik alanlardan ise de asli müdahale davasında taraf olmadığından bu sebeple taraf gösterilmemesi ve istinaf talebinin ek kararla reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Bu sebeple — vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HMK 65. Madde “Asli müdahale ” başlığını taşımaktadır. Aynı yasanın 65/2. maddesinde “asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır” hükmü uyarınca asli müdahale davasının tefrikine karar verilmesi usul ve hukuka aykırı olmakla , davacının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar vermiş, dosya mahkememizin —esas sırasına kaydolunmuştur.
DAVANIN TESPİTİ, DAVA ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
4-Davanın tespiti: Asli müdahale davası, adi ortaklık sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
5-Davaların birleştirilmesi gerekip gerekmediği hususunun incelenmesi, değerlendirmesi ve sonuç: HMK’nin 167. Maddesinde; “Mahkeme yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verilebilir.” hükmü yer almaktadır.
HMK’nin 65/2. Maddesinde ise “Aslî müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” hükmünü haizdir.
Tabii ki HMK’nin 65/2. Maddesi hükmü gereğince kural olarak asli müdahale davasının asıl dava ile birlikte görülür ama şartları varsa HMK’nin 167. Maddesi uyarınca tefrik de edilebilir.
Mahkememizce asli müdahale davasının ayrılma nedeni asli müdahale davası derdest dava niteliğinde olduğundan davanın ön inceleme yapılmadan önce usulden reddine karar verilmesi gerekmesidir.
Her ne kadar HMK’nin 65/2. Maddesinde “asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır” hükmü var ise de; maddenin gerekçesinde “Maddenin ikinci fıkrasında, asıl yargılamayla, müdahale davasının birlikte görülüp karara bağlanacağı belirtilmiştir. Her iki yargılamaya ilişkin tahkikatın birlikte yürütülüp yürütülmeyeceği veya birinin diğeri için bekletici sorun yapılıp yapılamayacağına, yargılamanın özelliğine göre, mahkemece karar verilecektir. Ancak her hâlde yargılamaların birlikte yürütülmesi ve kararın da ayrı ayrı değil, aynı anda birlikte verilmesi gerektiği fıkrada açıkça belirtilmiştir. Gerekçenin son cümlesinde “davaların her halde yargılamaların birlikte yürütülmesi ve kararın da birlikte verilmesi gerektiği” yazılmış ise de, yine gerekçe yazan şekilde davalardan birinin bekletici sorun yapılması gerektiği durumda bekletici sorun yapılan dava ile diğer davanın ayrılması zorunludur. Çünkü bekletici mesele yapılan dava kesinleşmeden asıl davanın görülmesi mümkün değildir. Yani HMK’nin 65/2. Maddesindeki asli müdahale davasının asıl dava ile birlikte görülmesi gerektiğinin yazılmasındaki amaç her iki davanın tahkikatı yapılacaksa birlikte yapılmasının zorunlu olmasına ilişkindir. Yoksa, ikinci dava dava şartı yokluğundan reddedilecekse HMK’nin 115/2. Maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece araştırılması gerektiğinden derdest davanın da görülmeye devam edilmesi mümkün değildir.
Diğer yandan sayın — yazılmış — belirtildiği üzere “asli müdahale davasının, ilk davanın davacısına ve davalısına karşı birlikte açılması zorunlu olup, asıl davanın davacısı ile davalısı arasında asli müdahale davası yönünden zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.
Dosyamızda asıl davada davacı sıfatı ..– ait olup, asli müdahale davası da davacı … tarafından açılmış olmaktadır. Bu durumda asli müdahale davasında asıl dava davacısı … diğer davalı —ile davalı olarak zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Yani asli müdahale davasında davacı ile davalı sıfatı … yönünden birleşmiş olup, böyle bir asli müdahale davasının görülmesi de mümkün değildir.
Bu nedenle Mahkememizin HMK’nin 167. Maddesi uyarınca asli müdahale davasının ayrılması ve ayrılan dosyadaki asli müdahale davasının dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş olması doğru ise de, — kararlarına karşı ilk derece mahkemeleri tarafından direnme mümkün bulunmadığından — kaldırma kararının kesin olması da gözetilerek —kaldırma kararı uyarınca davanın tekrar Mahkememizin — esas sayılı dosyası ile tekrar birleştirilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İşbu Mahkememizin— esas sayılı dosyasının HMK’nin 166/2. Maddesi uyarınca yine Mahkememiz — esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
Mahkememiz esasının bu nedenle kapatılmasına,
2-Birleşen Mahkememizin işbu dosyasının,— esas sayılı dosyasının içine gönderilmesine ve yargılamanın o dosya ile birlikte sürdürülmesine,
3-HMK’nin 166/3. Maddesi uyarınca birleştirme kararının derhal — esas sayılı dosyasına bildirilmesine,
4-Yargılama harçları, yargılama masrafları ve vekalet ücretlerinin tayin ve takdirinin birleşen davada nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, HMK’nin 168. maddesi gereğince uyuşmazlığın esası hakkında verilecek hükümle birlikte istinaf kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.