Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/411 E. 2022/633 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/411
KARAR NO:2022/633

DAVA:Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ:13/04/2021
KARAR TARİHİ:14/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili yetkisiz—Esas sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde, davaya konu Tasfiye Halinde —karşı açtıkları —-esas sayılı davası devam ederken davalı şirketin haksız ve hukuszu olarak —- kaydının silindiğini, mahkemenin ara kararı uyarınca işbu davayı açtıklarını, şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının husumeti yalnızca yasal hasım olan müvekkiline yönelttiğini, husumetin aynı zamanda —- yöneltimesi gerektiğini, müvekkilinin TTK 32.madde ve Ticaret Sicili Yönetmeliği 34.madde hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun — olduğunu, müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI: İşbu dava önce —-hitaben açılmış olup,—- esas sayılı sırasında tevzi olunmuş, Mahkeme tarafından—– tarih, —- Karar sayılı Yetkisizlik kararı uyarınca dosya Mahkememizin işbu esas dosyasına —- olunmuştur.
DAVANIN TESPİTİ VE DAVA ŞARTLARININ İNCELENMESİ, DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
3-Davanın tespiti: Dava, TTK’nin 547. Maddesi uyarınca açılan, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası istemine ilişkindir.
4-Taraf ve dava ehliyetine ilişkin dava şartının incelenmesi: Davacı vekili işbu davayı sadece—- karşı açmıştır.—-kayıtlarına göre ihyası istenen Tasfiye Halinde —- tasfiyesinin TTK’nin 547. Maddesine göre yapıldığı, —-olduğu ancak — istifası üzerine — olarak —- atandığı tespit olunmuştur.
TTK’nin “Ek tasfiye” başlıklı 547.maddesi “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son —– yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki —-bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son—-veya yeni bir veya birkaç kişiyi —-olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü haizdir.
TTK’nin 529. Maddesi “(1) Anonim şirket;
a) Sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına uygun olarak alınan genel kurul kararıyla,
e) İflasına karar verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde,
sona erer.” hükmünü haizdir.
TTK’nin 643. Maddesi uyarınca “— şirketlerin tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında” — şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
Yukarıda belirtildiği üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesinde; tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında — şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı kanunun 536 – 548. maddeleri arasında — şirketlerin tasfiye usulü düzenlenmiştir.Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.Ancak, ihyası istenen şirket TTK’nin 547. Maddesine göre tasfiye olduğu için işbu davada husumet, — ile birlikte—düşmekte olup, davalılar arasında HMK’nin 59. Maddesi uyarınca maddi bakımdan zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın ihyası istenen şirketin — yöneltmeden görülmesi mümkün olmayıp davacı tarafın, davayı; ihyası istenen Tasfiye Halinde —- yönlendirmesi gerekmektedir. —- emsal kararları uyarınca bu eksiklik tamamlanabilir dava şartı noksanlığı olarak görülmektedir.Bu nedenle davacı vekiline, davayı—- yöneltmesi için HMK’nin 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca —- haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içinde gereği yapılmadığı taktirde davanın zorunlu dava arkadaşlarının davada yer almaması nedeniyle HMK’nin 114/1-d ve 115/2. Maddesi uyarınca taraf ehliyetine ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verileceği ihtar edilmiş, ihtar, davacı vekiline—- tarihinde tebliğ edilmiş ancak davacı vekilinin verilen kesin süre içinde davayı ihyası istenen—-yöneltmemiştir.Zorunlu dava arkadaşlığının koşulları yerine getirilmediği takdirde, davanın dava ehliyeti yokluğundan mı yoksa dava takip yetkisi yokluğu nedeniyle mi reddi gerektiği konusu öğretide tartışmalıdır. Zorunlu dava arkadaşlığının, maddi hak üzerindeki tasarruf yetkisiyle ilgili olması nedeniyle, HMK’nın 53. maddesindeki tanıma göre, dava takip yetkisiyle ilgili olduğu öğretide savunulmaktadır—-tarihli kararı).İster HMK’nin 51.maddesi anlamında dava ehliyeti, ister 53. maddesi anlamında dava takip yetkisi kapsamında değerlendirme yapılsın, aynı Kanunun 114/1-d- e maddesi uyarınca her ikisi de dava şartı niteliğinde olması nedeniyle, bu tartışmanın varılacak sonuca etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, Mahkememizce Yargıtay uygulamasına koşut olarak dava ehliyeti tanımı benimsenmiştir.Yukarıdaki hukuki açıklamalar doğrultusunda, HMK’nin Türk hukukunu resen uygulanacağına dair 33. maddesi, dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetileceğine ilişkin 115. Maddesi uyarınca davanın taraf ve dava ehliyetine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK’nin 114/1-d ve 115/2. Maddeleri uyarınca usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf ve dava ehliyetine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK’nin 114/1-d ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davalı — kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2. Maddesi uyarınca—vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli — harcın dava açılırken peşin yatırılan — harçtan mahsubu ile bakiye — davacıdan alınarak —-
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren– haftalık süre içinde— ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.