Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/394 E. 2023/108 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/394 Esas
KARAR NO : 2023/108

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 20/05/2022
KARAR TARİHİ : 07/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı —— tarafından davacı şirket hakkında,—— Esas sayılı dosyası ile cari hesaptan kaynaklanan alacak iddiası ile toplamda 7.622,80 TL lik, ilamsız icra takibi başlatıldığını ve her nasılsa takibi kesinleştirerek davacı şirketin banka hesaplarına haciz koydurulduğunu, icra takip dosyasından haberdar olan davalı şirketin yaptığı tüm araştırmalar neticesinde takip alacaklısı firma ile hiç bir şekilde alışverişi olmadığını, takip alacaklısı firmayı tanımadığını, takibe konu edilen cari hesap, fatura ve irsaliyelerden de davalı şirketin bir bilgisi bulunmadığını, takibe konu edilen faturalar davacı şirkete tebliğ edilmediğini, bu sebeple davacı şirket kayıtlarında da böyle bir alışverişe dair sözleşme, fatura, irsaliye veya cari hesap ilişkisi hiç bir şekilde bulunmadığını, davalı alacaklı firmanın davacı şirket ile iddia ettiği ticarete dair herhangi bir sözleşme, fatura, irsaliye veya bunların tebliğine dair evraklarını dosyaya sunmaları gerektiğini, takibe konu edilen faturalar incelendiğinde, davacı şirketin takip alacaklısı şirketten hazır beton aldığı ifade edildiğini, bu hususta alacaklı şirketin sadece —— fatura düzenlemiş olması, iddia edilen alışverişin kanıtı olarak sayılması hukuken mümkün olmadığını beyan ederek; davanın kabulü ile davalı —— tarafından davacı şirket hakkında başlatılan,——Esas sayılı dosyasına konu edilen toplamda 7.622,80 TL lik takipten borçlu olmadığının tespitini, ihtiyati tedbir kararı verilmesini,——- Esas Sayılı haksız icra takibinin durdurulmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davacı tarafından işbu davada davalı şirket unvanı—– olarak belirtilmişse de, ekte sunulan ——ekinden anlaşılacağı üzere şirket unvanı —— olarak değiştirildiğini, müvekkilinin hazır beton üretimi ve satışı ile iştigal ettiğini, davacının davalından hazır beton talebinde bulunduğunu, 31.03.2020 ve 14.04.2020 tarihli irsaliyeler ile davalı şirketten hazır beton alımı yaptığını, toplam —— ürün davalı şirket santralinden yüklenerek davacı şirket şantiyesine teslim edildiğini, ürünlerin teslim alındığına dair ilgili irsaliyelerden 4 tanesi imzalandığını,, şantiyedeki iş yoğunluğu ve işin devamlılığından olduğunu düşündükleri için 2 tanesi imzalanmamış durumda olduğunu, davacı şirketin Mart ve Nisan 2020 yılına ait ——- dökümlerinin talep edilerek ilgili dönemlerde çalışanların imzaları ile irsaliyeler üzerindeki imzaların kıyaslanması suretiyle imza incelemesi yaptırılması gerektiğini savunarak; haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile müvekkilinin alacaklı olduğunun tespitini,%20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
——- Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
Mahkememizce aldırılan 15/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“1. Tarafların Ticari Defterlerinin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden:
Davacı şirketin ibraz ettiği 2020 yılı ticari defterlerinin noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmış – olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği görülmüştür.
Davalı şirketin ibraz ettiği 2020 yılına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226” ve | Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış Defteri Kebir ile Yevmiye defterlerini——- onaylı beratlarını süresinde almış olduğu görülmüştür.
2. Davalı Alacağı Yönünden:
Takip alacaklısı davalı taraf borcun 31.03.2020 tarihli ——seri no.lu 3.363,00 TL tutarlı, 14.04.2020 tarihli ——-seri no.lu 4.259,80 TL tutarlı faturalardan kaynaklı cari hesap alacağından kaynaklandığını ileri sürerek, takip borçlusu davacı aleyhine 15.02.2021 tarihinde——– sayılı dosyası ile 7.622,80 TL alacağı tahsili için takibe geçmiş ve takip bu haliyle kesinleşmiştir. Davacı taraf huzurdaki davada, faturaların taraflarına tebliğ edilmediğini ve faturaya konu malların teslim alınmadığını iddia etmiştir.Taraf ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede; dava konusu cari hesap borcunu oluşturan 2 adet 7.622,80 TL tutarlı faturaların, davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalı defterlerine göre 31.12.2020 tarihi itibariyle davacıdan 7.622,80 TL alacaklı olduğu görülmüştür.Dava konusu cari hesap borcu oluşturan 2 adet 7.622,80 TL tutarlı faturaların e-arşiv faturada olduğu, dosyada kapsamında faturaların davacı tarafa kağıt ortamında tebliğ edildiğine yada davacının faturaları elektronik ortamda e.posta yoluyla almak istediğine ilişkin, davalıya talepte bulunduğuna dair dayanak belge bulunmamaktadır.Ayrıca, davalı tarafından faturaların, elektronik ortamda davacıya tebliğ edildiğine dair sunulan belgede de e.posta adresi bulunmadığı.Davalı tarafından, faturalara konu malların davacı tarafa teslim edildiğine dair dosyaya sunulan 14.04.2020 tarih ve—– nolu ve ——no.lu sevk irsaliyelerinde teslim alan bölümünde isim ve imza bulunmadığı, 14.04.2020 tarih ve —– nolu ve——- no.lu sevk irsaliyelerinde teslim alan bölümünde, isim bulunmadığı, imza bulunduğu görülmüştür
—— 20.10.2022 tarihli yazısında, davacının, 2020 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ait dönem bordolarını göndermiştir. Ancak; sevk irsaliyelerinde, isim bulunmadığından, sevk irsaliyelerinde imzası bulunan kişi veya kişilerin davacı çalışanı olup, olmadığı tespit edilememektedir.
Takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
Dava ve takibe konu cari hesabını oluşturan 2 adet 7.622,80 TL tutarlı faturaların, davacı tarafa tebliğ edildiğine ve faturalara konu malların, davalı tarafından davacı tarafa teslim edildiğine dair dayanak belge bulunmadığının kabulü halinde, davalının, davacıdan takip tarihi itibariyle takibe konu edilen faturalardan kaynaklı herhangi bir alacağının olmadığı” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava,——- Esas sayılı takibine konu faturaya dayalı alacaktan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Davacı tarafça taraflar arasında hukuki ilişkinin hiç bulunmadığı, davalıdan herhangi bir hizmet alınmadığı ileri sürülmüştür.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz ——-Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi—— Esas sayılı takibine konu faturaya dayalı alacaktan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu, davacı tarafça taraflar arasında hukuki ilişkinin hiç bulunmadığı, davalıdan herhangi bir hizmet alınmadığı ileri sürüldüğü, davalı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını ispatlamakla mükellef olduğu, ancak bu ispatlandıktan sonra davacı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davalının hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda irsaliyeli faturaya ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde her iki tarafın ticari defterlerini ibraz ettiği, davacının ticari defterlerinde davalı ile hukuki ilişkiye dair herhangi bir kayıt bulunmadığı, davalının ticari defterinde ise takibe konu alacağın göründüğü, bu haliyle -davacının bu defterlerinin hiçbir kayıt içermemesi nedeniyle- davalının ticari defterlerinin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, davalının alacağını kesin delillerle ispatlaması gerektiği, takibe konu faturaların kesin delil niteliğinde olmadığı, yine faturalardaki imzaların davacının kendisine, temsilcilerine veya işçilerine ait olup olmadığı hususunun da belli olmadığı, faturalar üzerinde imza incelemesi yapılmasının da hukuken ve mantıken mümkün olmadığı, zira imza incelemesinin, imzanın kimliği bilinmeyen kişi veya kişilere ait olup olmadığının tespiti için değil, sahtelik iddiası kapsamında belli bir kişiye ait olup olmadığının tespiti için yapılabileceği, yine davalının faturaya itiraz etmemiş ve iade faturası düzenlememiş olmasının taraflar arasında hukuki ilişki bulunduğunu göstermeyeceği, davacının taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi, davacıya hizmet verdiğini ve alacağını ispatlayamadığı kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davacının —— Esas sayılı takibine konu 7.622,80 TL alacak nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (7.622,80 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 520,71 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 130,18 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 390,53 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 222,38 TL dava açma masrafı, 1.126,50 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 1.348,88 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (——-) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– 13/2 uyarınca hesaplanan —— vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.