Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/336 E. 2023/265 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/336 Esas
KARAR NO: 2023/265
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/04/2022
KARAR TARİHİ: 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin uzun yıllardır yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere mimarlık ve tasarım sektöründe, proje, uygulama ve danışmanlık faaliyetlerinde bulunduğunu, davalıya da bu kapsamda yurtiçi ve yurtdışında davalının katıldığı fuarlar ve davalıya ait mağaza ve üretim merkezlerinde—– tasarımı, dekorasyon, üretim uygulama hizmetleri ——- sonuna kadar eksiksiz olarak verildiğihi, bu süreçte davacı şirketin yüklenicisi olduğu işlerin bedeli aşamalı olarak davalının talepleri doğrultusunda öncelikle danışmanlık hizmeti, sonrasında fuar ya da farklı konseptlerde teknik ölçü alımı keşif ile———salonu tasarımları görsel olarak hazırlanması, projenin ek talepler ile birlikte uygulanması şeklinde ayrı ayrı kalemlerde sunulan hizmetin aşamasına göre fiyatlandırma ile belirlendiğini, dolayısı ile davalıya bazı projelerde sadece danışmanlık hizmeti verilirken bazı projelerde de danışmanlık hizmetinin fiziki uygulama ile birlikte sunulduğunu, müvekkilinin son olarak davalıya ait —– ilçesindeki fabrika ve fabrika alanında bulunan mağazada imalat ve dekor işlemlerini gerçekleştirilerek eksiksiz olarak firma temsilcisi —— tarihinde teslim ettiğini, bu hususun 16.04.2021 tarihinde tarafların imzası ile tutanak altına alındığını, bununla birlikte —– içerisinde bulunan davalıya ait mağaza için, iç dekor işlemleri, uygulama ve danışmanlık hizmetlerinin verildiği, bu projede talep doğrultusunda tasarımı davacı tarafından yapılan ofis malzemeleri ve dekorlara ait görsel verilerin imalat ölçülerini dahi içerir şekilde davalıya teslim edildiğini, davalı şirket ortağı ve münferiden yetkili müdürü —— onayı ve talepleri doğrultusunda bu iki proje haricinde de davalıya ait fabrika alanı ve mağazalar için —— yılları arasında dekorasyon ve tasarım danışmanlık hizmetinin verildiğini, projelerin teslimi ve danışmanlık hizmetinin verilmesi sonrası, hizmet bedelinin içerir——- bedelli e-faturanın davalıya tebliğ edildiğini, şirket yetkilileri ile mükerrer kez sözlü ve yazılı olarak görüşüldüğü fakat olumlu bir cevap alınamadığıhı, buna mukabil, davalıya——- numarası ile borcu bildirir ihtarnamenin keşide edildiğini, davalının e- faturanın miktar ve mahiyeti ile ihtarnameye süresinde itiraz etmediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine ——-sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan takibe borçlu-davalının kötü niyetle itirazda bulunarak takibin durmasına neden olduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşmanın sağlanamadığını, takibe konu alacağın, davalıya verilen hizmetlerin bedeli fatura alacağı olduğu, davalının kötü niyetli olarak borca itiraz ettiği, bu sebeple yapılan itirazın hukuki bir dayanağının olmadığını iddia ederek; davalının ——-sayılı dosyasına yaptığı kötü niyetli itirazın iptaline, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahküm edilmesine, takibin aynı şartlarda devamına, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği davalı şirketin, üzerine düşen edimleri gereği gibi yerine getirdiğini ve davacı tarafa herhangi bir neviden borcunun kalmadığını, taraflarca yapılan işlem ve ödemeler incelendiğinde aslında davacı tarafın davalı şirkete 34.859,40TL borçlu olduğunun ortaya çıktığını, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı edimini davalının zaten yerine getirdiğini, sonrasında ise davacının ayrı bir fatura keserek ortada yapılan hiçbir ek üretim ya da hizmet olmamasına rağmen alacak talebinde bulunduğunu, davalı şirketin de bu durumda kendisine tanzim edilen faturaya haklı olarak itiraz ettiği, işbu davaya konu edilen fatura alacağının ise hiçbir nedeninin ve yasal dayanağının bulunmadığını, davacının da zaten bu alacağını ve davasını ispat ile usulen yükümlü olmasına rağmen iş bu alacağını ispat edecek yahut doğrulayacak hiçbir delil yahut dayanak belgeyi dosyaya sunamadığını, Davacı şirket tarafından, davalı şirkete verilen mimarlık hizmetlerine ilişkin olarak hangi işin tutarının TL cinsinden ne kadar olduğuna dair şirket yetkilisinin imzasını ve kaşesini taşıyan kapsamlı ve yazılı bir açıklamanın ——- tarihinde davalı şirkete gönderildiği (davacı tarafından davalı şirkete gönderilen hizmet ve bedellerine ilişkin açıklama yazısı), söz konusu açıklama dikkate alınarak davalı şirketin, yapılan işlemlere ilişkin ödemeleri gerçekleştirdiğini, davalı şirketin muhasebe kayıtlarında yer alan cari hesap ekstresi ve de davalı şirket tarafından ödemelerin banka kanalıyla yapıldığını gösterir dekontlar incelendiğinde davalı şirketin davacı tarafından yapılan tüm işlemlerin bedelini ödediğinin açıkça görüldüğünü, aksine cevap dilekçesi ekindeki belgeler incelendiğinde davacı tarafın 34.859,40TL fazla ödeme almış olduğunun görüleceğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği ve ayrıca fatura ettiği sözde imalat ve dekor işlemlerinin, davacı tarafından davalıya gönderilen 20/04/2021 tarihli iş listesinde yer alan —— içerisinde yer alan bir işlemden ibaret olduğu, zaten davalı şirketin ——yer alan herhangi bir mağazasının da bulunmadığını, her ne kadar ayrı bir işlem tesisi varmış gibi mahkemeyi yanıltma amacı taşıyan ifadeler kullanılmışsa da daha önce ödemesi yapılan aynı işlem için mükerrer olarak ücret talep edildiğini, bu durumun dahi davacı tarafın kötüniyetini ortaya koyar nitelikte olduğu, davacı tarafça, ———hizmeti verildiği belirtilerek faturaya bu hususu da eklediklerini beyan etmişseler de söz konusu bu işlemin de davacı tarafından davalıya gönderilen hesap dökümünün içerisinde yer alan —— projesinden ibaret olduğu ve bedelinin davacıya ödendiğini, tüm ödemeler gerçekleştirildikten sonra davacının, hiçbir hukuki dayanağı ve de mantıklı bir izahı da olmayan icraya konu ettiği faturayı davalı şirkete keşide ettiğini, söz konusu faturaya ise davacının dilekçesinde iddia ettiğinin aksine süresi içerisinde davalı şirket tarafından haklı olarak itiraz edildiğini, taraflar arasındaki mimarlık hizmetlerine ilişkin çalışma sonlandırıldıktan ve davacı tarafa —–tutarındaki son ödemesi yapıldıktan sonra davacının salt haksız kazanç gütme saikiyle hukuki dayanaktan yoksun olarak sözde sözleşme süresince yapmış olduğu hizmetlere ilişkin alacak kalemlerinin olduğu iddiasıyla tanzim ettiği —–bedelli e-faturayı—–Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete gönderdiğini, söz konusu faturayı içerir ihtarnamenin davalı şirkete—- tarihinde tebliğ olduğunu, akabinde davalı şirketin ——- yevmiye no’lu ihtarnamesi ile haksız ve hukuksuz biçimde düzenlenen ihtara konu faturayı kabul etmediğini beyan ettiğini, icra takibine konu faturanın davalı şirkete —- tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirketin ise —– tarihinde faturaya itirazını usulüne uygun şekilde noter kanalıyla ve süresi içerisinde ortaya koyduğu, 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere faturaya yasal olarak itiraz süresinin 8 gün olduğunu, davalı şirketin ise kendisine gönderilen faturaya kanunda gösterilen süreye riayet ederek itiraz ettiğini, davacı yanın davalı şirket tarafından süresi içerisinde itiraz edilmiş olmasına rağmen kabulü mümkün olmayan işbu faturayı ——-sayılı dosyasına konu ederek kötüniyetli olarak takibe koyduğunu savunarak; işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötüniyetli olan alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahküm edilmesine, dava masrafları ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesinin talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
—–,—– Müdürlüğü,— Müdürlüğü,——-İcra Dairesi’ne müzekkere yazıldığı anlaşıldı.
Mahkememizce aldırılan —– tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Davacı ——- yıllarına ait ticari defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde noter tasdiklerinin yapıldığı, buna göre davacı şirketin ticari defterlerinin işbu davada delil niteliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı ——yıllarına ait ticari e-defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde ——– onaylarının yapıldığı tespit edilmiş; buna göre kanaatine varılmıştır.
Davacı şirketin ticari defterlerine göre, davacı şirketin davalı şirketten —— sonu itibariyle 451.320,60TL alacağı bulunmaktadır.
Davalı şirketin ticari defterlerine göre, davalı şirketin davacı şirketten ———- sonu itibariyle 34.859,40TL alacağı bulunmaktadır.
Taraflar arasında biri dava konusu fatura olmak üzere toplam iki fatura yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen aşağıdaki iki fatura, davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmayıp; aynı zamanda davalı şirket tarafından —— formu ile de —— beyan edilmemiştir. Buna göre davalının bu faturaları kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu faturalar, davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenmiş:
– —- tarihli, —- nolu, ——- tutarındaki fatura ve
– —- tarihli, —- nolu, —- tutarındaki faturadır.
Davacının icra takibine konu ettiği fatura, 441.320,00TL tutarındaki faturadır. Fakat davacının davalıdan 441.320,00TL asıl alacak talebinde bulunabilmesi için uyuşmazlık konusu iki faturayı ve faturalara ilişkin mal /hizmeti davalıya verdiğini ispatlaması gerekmektedir. Bunun sebebi şudur; davalının ticari defterlerinde dava konusu olmayan 44.840,00TL tutarındaki faturanın da kayıtlı olmaması sebebiyle, davacı şirketten 34.859,40TL alacaklı gözükmektedir. Bir an için dava konusu faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu düşünürsek, davalı şirketin davacıya —-borcu olacaktı. ——– Yani bu senaryoda davalının borç bakiyesi yine de davacının icra takibine konu alacak tutarına denk gelmemektedir.
Davalı şirketin ticari defterlerinde uyuşmazlık konusu her iki fatura kayıtlı olsaydı:
—-alacak—- borç—- borç —– davacıya borçlu olacaktı.
(Davacının ticari defterlerinde davalıdan alacak bakiyesi 451.320,60TL’dir. Davalı şirket her iki faturayı kendi defterlerine işleseydi, 20TL fark ile taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmayacaktı.)
Özetle, davacının uyuşmazlık konusu her iki faturayı ve faturalara konu mal/hizmeti davalı tarafa verdiğini ispatladığı takdirde, dava konusu 441.320,00TL asıl alacağı talep edebileceği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça söz konusu iki fatura kabul edilmediği için, davacının bu faturaları düzenlemesinde ve fatura bedellerini talep etmesinde haklı olup olmadığının değerlendirmesi mali inceleme kapsamına girmemektedir.
Uyuşmazlık konusu iki faturanın düzenlenmesi ve faturalara konu hizmetin davalıya verildiği hususunda Sayın Mahkemeniz tarafından davacı şirketin haklı bulunması durumunda, davalı gönderilen ihtarnamenin varlığı sebebiyle, icra taki, yariyle davacı tarafın 441.320,00TL asıl alacak ve 4.860,57TL avans faizini davalıdan talep edebileceği” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava fatura alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi fatura alacağına dayalı itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda faturaya, iş teslim tutanağına ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde her iki tarafın da ticari defterlerini ibraz ettiği, her ne kadar davalı tarafça taraflar arasındaki hukuki ilişki kabul edilmiş ise de, davalının davaya konu faturaya konu hizmet konusunda herhangi bir sözleşme bulunmadığı ve davacı tarafından ek bir hizmet sunulmadığı yönünde savunmada bulunduğu, davalının dava konusu yapılan faturaya ilişkin hizmeti —–bildirmediği hususunun da bilirkişi raporu ile tespit edildiği, tüm bu sebeplerle davacının dava ve takip konusu faturaya dayalı edimi ifa etmiş olduğunu (hizmeti sunmuş olduğunu) ispatlamakla mükellef olduğu, bu hususta tarafların ticari defterleri arasında çelişki bulunduğu (dava konusu faturanın davalı ticari defterlerinde hiç kayıtlı olmadığı) anlaşıldığından, davacının usule ve kanuna uygun tutulmuş açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbirini doğrulamış defter kayıtlarının kendisi lehine kesin delil teşkil etmediği, davacı taraflarından dava konusu faturaya yönelik iş teslim tutanağına dayanılmış ise de, bu tutanağın dava konusu faturaya konu işlerin teslimi hususunu ispatlar nitelikte olmadığı, davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğunu gösterir bir delil bulunmadığı kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının, davacı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 5.388,75 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 5.208,85 TL harcın hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 11,50 TL vekalet harcından ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (446.180,57 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 65.465,28 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/03/2023