Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/335 E. 2022/920 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/335 Esas
KARAR NO: 2022/920
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/04/2022
KARAR TARİHİ: 12/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkiline ait olmayan imza kullanılarak müvekkil adına —- aralarında —– değerinde olduğu belirtilen çek düzenlendiğini, iş bu imzası müvekkiline ait olmayan çek daha sonra davalı —–ciro edildiğini, davalının çeki dayanak gösterip —–numarası ile takibe koyduğunu, daha sonra yenilenen takip —— esas numarası ile takibe devam ettiğini, davalı tarafından kötü niyetli katip başlatıldığını ve müvekkil aleyhine icra takibi devam ettiğinden hukuki yararının mevcut olduğunu, çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin kendisine ait olmayan çekin borçlusu haline geldiğini ve zarara uğratıldığını, müvekkilinin davalıya borcu olmamasına ve çekteki imzanın kendisine ait olmamasına rağmen davalı tarafından icra takibi başlatılarak borcun tahsiline çalışıldığını iddia ederek; davanın kabulünü,——— sayılı icra takibinin durdurulması amacıyla teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini, söz konusu çekteki imzanın müvekkile ait olmadığının tespitini, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davacı borçlu tarafından icra takibini sürüncemede bırakmak amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak hareket edildiğini, davacı tarafın takip dayanağı çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki itirazlarının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, takip dayanağı çekin müvekkiline dava dışı lehtar——- tarafından ciro edildiğini, müvekkil ile davacı keşideci arasında doğrudan bir yüzyüzelik söz konusu olmadığını, müvekkilinin çek üzerinde iyi niyetli 3.kişi konumunda olduğunu, müvekkilinin dava konusu çekin davacı tarafından ciro edilmediğini bilebilecek durumda olmadığını, davacı taraf imzanın kendisine ait olmadığını iddia etse de icra takibi —- yılında başlatıldığını, —- yılından bu yana haciz vb. icra takip işlemleriyle icra takibinden haberdar olduğunu, davacı borçlu—- tarafından ———- ödeme yapıldığını, davacının icra takibine uzunca bir süre sessiz kaldığını ve çeşitli tarihlerde yaptığı ödemelerle borcu kabullendiğini—– tarihli haciz tutanağında davacının —-icra takibine kefil olduğunu, davacının takipten haberdar olmasına rağmen kendisine ait olmadığını iddia ettiği borca ilişkin farkındalığının üzerinden ——-sene geçtikten sonra imza itirazında bulunması açıkça kötü niyetli olduğunu, çekteki imzanın davacının eşi — ait olması da kuvvetle muhtemel olduğunu, somut olayda danışıklı bir durum olması da mümkün olduğunu, tedbir kararının hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, tedbir kararının kaldırılması gerektiğini savunarak; tedbir kararının kaldırılmasını, haksız ve kötü niyetli davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—–, —–Şubesi, ——— yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesi uyarınca “(1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309/1-2 ve 4. maddeleri uyarınca “(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (…) (4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 312. maddesi uyarınca “(1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.”
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca “(1) Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacı vekilinin ——- tarihli dilekçesi ile talep sonucundan vazgeçerek davadan feragat ettiği, vekilin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu, feragatin şekil itibariyle ve kayıtsız şartsız olması nedeniyle usulüne uygun yapıldığı, karşı tarafın muvafakatine bağlı olmaksızın sonuç doğurduğu, bu sebeplerle davaya son veren taraf işlemi olan feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, feragat halinde feragat beyanında bulunan taraf aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmesi gerektiği, ancak feragatin muhakemenin ilk celsesinden sonra vuku bulması nedeniyle karar ve ilam harcının üçte ikisinin alınması gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 53,80 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 131,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye 77,28 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ———— Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/12/2022