Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/312 Esas
KARAR NO : 2023/313
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/04/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden 03.08.2021 tarihinde 36 ay süreli “Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmeye bağlı olarak davalı şirkete elektrik kullandırıldığını, davalı şahsın ise davalı şirketin münferiden temsile yetkilisi olduğunu, ayrıca imzalanan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nde de ticari kefaletinin bulunduğunu, elektrik piyasasında 2021 yılı son çeyreğinde yaşanan dalgalanmalar ve maliyet artışları nedeni ile müvekkili şirketin basiretli bir tacir olarak portföyünü gözden geçirme gerekliliği doğduğunu ve risk teşkil edebilecek müşterilerin belirlenmesi sırasında müvekkili şirket nezdinde davalıların yatırmayı üstlendikleri teminat/ güvence bedeli yükümlülüğünü yerine getirmediklerinin tespit edildiğini, bu hususta davalılara 20.10.2021 tarihli mail ekinde “ihbarname” gönderilerek bu güvence bedeli olan teminatın ulaştırılması, aksi takdirde sözleşmesel hakları kullanma imkanının doğacağının bildirildiğini, ancak verilen süre içerisinde teminat/ güvence bedelinin ulaştırılmaması neticesinde davalının 01.12.2021 tarihi itibariyle sözleşmesini lerek müvekkili şirketten elektrik tedarikinin sonlandırıldığını, davalının sözleşmesel yükümlülüğü ihlal etmesi neticesinde sözleşmenin 36 ay devam edeceği taahhüdüne dayalı olarak elektrik alımı yapan müvekkili şirketin zararının söz konusu olduğunu, yine davalının sözleşmeyi ihlal etmesinin bir sonucu olarak zarar şartı aranmaksızın sözleşmesel cezai şart kararlaştırıldığını, bu kapsamda davalı şirkete cezai şart faturası tanzim edilerek gönderildiğini, davalı şirkete düzenlenen cezai şart faturasına karşı iade faturası düzenlenmiş ise de işbu iade faturasına —– Noterliğinin —— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz edilerek cezai şart faturasının ödenmemesi halinde gerekli işlemlerin yapılacağı hususunun ihtar edildiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine davalılar aleyhine Merkezi Takip Sistemi’nin —— Esas sayılı dosyasından faturaya dayalı alacağa dayanılarak takip başlatıldığını, borçlu şirket ve şahsın hiçbir gerekçe göstermeksizin haksız ve mesnetsiz olarak işbu icra dosyasına itiraz etmeleri üzerine takibin durdurulduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin ve şahsın yaptığı haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Karşı tarafça açılan davanın haksız kazanç teminine yönelik olduğunu, davacı şirketin elektrik dağıtım şirketi olup, müvekkili firmanın davacı şirketten Elektrik tedarik ettiğini, hiçbir haklı gerekçe olmadan karşı tarafça Elektrik tedarik sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğini, karşı tarafın sözleşmeyi feshetmekle kalmadığını haksız kazanç temin etmek için hukuka aykırı olarak müvekkili firmadan Cezai Şart Bedeli olarak 544.920,00 TL (Beşyüzkırkdörtbindokuzyüzyirmi TL) talep ettiğini ve Cezai Şart talep ettikleri faturayı müvekkili firmaya göndermeleri üzerine, müvekkili firmanın iade faturası ile haksız faturayı iade ettiğini, bunun üzerine karşı tarafça icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine itiraz etmeleri üzerine, karşı tarafça açılan itirazın iptali davasındaki talep ve anlatımların açıkça hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin karşı tarafça haksız olarak feshedilene kadar müvekkili firmanın tüm ödemelerini gününde yaptığını, karşı tarafça keşide edilen 19.10.2021 tarihli yazıda “Süreç içerisinde tarafınızla olan ticari ilişkimizde göstermiş olduğunuz anlayıştan dolayı memnuniyetimizi bildirerek şirketimiz adına sizinle olan ticari ilişkimizi uzun vadeli sürdürmek amacındayız.——sözleşme hükmü uyarınca değişikliğe gidilmesi gereği doğmuştur——-denk gelecek indirim oranına revize edildiğini bildirmek gerekmiştir. Anlayışla karşılayacağınızı ümit eder uzun vadede çalışma dileğimizi bildiririz.” denilerek müvekkili firmaya daha pahalı elektrik satmaya başlandığını, müvekkili firmanın bu durumu sorgulaması üzerine ise müvekkili firma ile olan sözleşme bir bahane üretilerek karşı tarafça 30.11. 2021 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğini, davanın konusunu karşı tarafça talep edilen Cezai Şartın hukuka uygun olmadığı hususu oluşturduğunu, sözleşmedeki hükümlere uyulmaması sebebiyle cezai şartın talep edildiği hallere sık sık rastlandığını, bu tarz durumlarda cezai şartın Borçlar Kanunu’nun 179/2.maddesinde yer alan ‘ifaya ekli cezai şart’ olduğunun Yargıtay’ın istikrarlı görüşü olduğunu, cezai şartın, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaad ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevketmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Ceza koşulunun var olması için asli bir borcun mevcudiyeti gerekmektedir. Asıl borç yok ise ceza koşulunun varlığından söz edilemez. Borcun bütünüyle ve kesin olarak meydana gelmemesi halinde ceza koşulu hükümleri askıda kalacağını, müvekkili firma ile davacı şirket arasındaki sözleşmesel ilişki karşı tarafça haksız şekilde sona erdirilene kadar müvekkil firma tüm faturalarını gününde eksiksiz bir şekilde ödemiştir. Başka bir değişle müvekkil firmanın karşı tarafa herhangi bir borcu bulunmamaktayken sözleşme karşı tarafça tek taraflı olarak feshedilmiştir. Yüksek Yargıtay içtihatlarına göre asıl borcun mevcut olmadığı durumlarda cezai şartın varlığından söz edilemeyeceği açıkça belirtildiğinden davanın konusunu oluşturan ceazi şart talebinin de hukuki bir dayanağı bulunmadığını, davacının Elektrik vermeye devam ettiğini faturalarda cezai şart talep edileceğine ilişkin ibare yer almamış bilakis ekte sunulan karşı tarafça keşide edilen 19.10.2021 tarihli yazıda “Süreç içerisinde tarafınızla olan ticari ilişkimizde göstermiş olduğunuz anlayıştan dolayı memnuniyetimizi bildirerek şirketimiz adına sizinle olan ticari ilişkimizi uzun vadeli sürdürmek amacındayız. … sözleşme hükmü uyarınca değişikliğe gidilmesi gereği doğmuştur. … denk gelecek indirim oranına revize edildiğini bildirmek gerekmiştir. Anlayışla karşılayacağınızı ümit eder uzun vadede çalışma dileğimizi bildiririz.” denilerek kendi dayanakları olan sözleşmenin 7.2 maddesinde belirtilen 7 günlük sürenin üzerinden 80 gün geçtikten sonra kaleme aldıkları yazıda sözleşmenin 7.2 maddesinden bahsetmemişler ve cezai şart maddesinin geçersizliğini bu yazı ile ortaya koymuşlardır. Daha sonradan haksız kazanç temini amacıyla Cezai Şart talep edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, karşı tarafça kaleme alınan ekte sunulan 30.11. 2021 tarihli fesih ihbarnamesinde herhangi bir Cezai Şart talebi de bulunmamaktadır. Bu yönüyle de fesih işlemi gerçekleşmesinden 1 ay sonra Cezai Şart talebinin hukuka aykırı olduğu izahtan vareste olduğunu, TBK 179/II maddesi; “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feraget etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir” hükmünü amir olduğunu, somut olayda davacı tarafın sözleşmeyi feshettiği için ortada geçerli bir sözleşme bulunmadığı için artık sözleşmeye dayanarak Cezai Şart talep edemeyeceğini, bu yönüyle de davanın hukuki bir temeli bulunmadığını, haksız kazanç temini için keşide edilen faturanın hesaplama yönteminde de keyfi bir işlem yapıldığını, karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır.
Merkezi Takip Sistemi Dosyası: Davaya Konu Merkezi Takip Sistemi’nin —— esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklısının —– Şirketi, borçlularının—– ve —–Şirketi olduğu, 544.920,00 TL—— nolu elektrik fatura alacağı (istenen:%5 aylık diğer) ve 895,76 TL ——- nolu elektrik fatura alacağı olmak üzere 545.815,76 TL toplam alacağın tahsili tarihine kadar faiz, masraf ve vekalet ücreti ile tahsili. kısmi ödemelerde TBK 100 e göre hesap yapılmasını talep etmiştir.Bilirkişiler Elektrik Mühendisi —–, Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı —–, Mali Müşavir —– 31.01.2023 tarihli raporda özetle; Davacı şirkete ait 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin GİB onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğunu, davalı şirkete ait 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin GİB onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, tarafların ticari defterlerindeki uyuşmazlığın, davacı şirket tarafından davalı şirket adına 01.02.2022 tarihinde düzenlenen 544.920,00 TL tutarlı cezai şart bedeli açıklamalı faturaya karşılık, davalı şirket tarafından 03.02.2022 tarihinde düzenlenen iade faturasının davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığını, davalı ile davacı arasında yapılan ikili anlaşma ile elektrik tedariği gerçekleştirildiğini, davacının taahhüt edilen indimleri yansıtmadığı gibi sözleşmeye aykırı fazladan tahakkuk yaptığını, dosyaya mübrez faturalarla bu rakamın 172.590,33 TL olduğunu, davacının davalılara ceza şartı gereği faturalandırma yaptığını, ceza tahakkukunun sözleşmede düzenlendiği, davalının tüketim miktarı esas alınarak mevzuatta ceza bedeline ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı ve sözleşmede düzenlendiği şekliyle davacının ceza faturası tahakkuku yapmasında herhangi bir engel bulunmadığını, satış faturaları sözleşmeye aykırı tanzim edildiğinden mahkemenin fesih hususunda davacıyı haklı görmesi halinde dahi davacının talep edebileceği tutarın 199.740,30 TL olabileceğini, raporun faiz incelemesi bölümünde detaylı bir şekilde açıklandığı üzere, mahkemenin davacı lehine hüküm kurması halinde, davacı şirketin takip öncesinde 328,34 TL tutarında faiz talebinde bulunabileceğini, mahkemenin kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için aylık %5 (yıllık %60) faiz talebinin yerinde olduğunu, icra inkâr tazminatı ve sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı kanaatlerine ulaşıldığı bildirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nin iptali sebebiyle tanzim edilen cezai şart faturalarının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.Taraflar arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafça teminat verilmediğinden bahisle sözleşmenin feshedildiği, fesih sonucu tanzim edilen faturalara istinaden icra takibi yapıldığı ve takibe itiraz üzerine işbu davanın açıldığı görülmüştür.Taraflar arasında 03/08.2021 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığı, davalı ——sözleşmeye 350.000,00 TL bedelle kefil olduğu, davacının sözleşmede taahhüt ettiği indirimleri yerine getirmediği gibi % 40-60 oranında fazladan tahakkuk yaptığı, davacının sözleşme koşullarını ihlal ettiği ve piyasa koşullarından daha yüksek fiyatla elektrik sattığı, davalı tarafın bu duruma itiraz etmesi üzerine davacı tarafın sözleşmenin imzalanmasından üç ay sonra teminat konusunu gündeme getirdiği sonrasında davalı tarafça teminat verilmediğinden bahisle sözleşmeyi feshettiği ve dava konusu faturaları cezai şart kapsamında tanzim ettiği, sözleşmenin özünün aktif enerji birim fiyatı üzerinden %5 oranında indirim yapılması esasına dayanmakta iken davacı tarafça EPDK’nın 01.07.2021 – 31.12.2021 tarihleri arasında geçerli olan tek terimli —–grubu 63,5338 fiyatına uymadığı ve ilk olarak sözleşmeyi ihlal eden taraf olduğu, sonrasında da teminat gösterilmediğinden bahisle sözleşmeyi feshetmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Dürüst davranma başlıklı 2 nci maddesi “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü düzenlemiştir.Davacı taraf EPDK kuralları gereği indirimli satması gereken elektriği piyasa fiyatlarının da üzerinde satmış olup sözleşmenin yapılma sebebini ortadan kaldırmış sonrasında da sözleşmenin başında alması gereken teminatı gündeme getirerek teminat yatırılmadığından bahisle sözleşmeyi feshetmiştir. Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Davacı tarafın sözleşmeyi ihlal eden ilk taraf olması nedeniyle cezai şart istemesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz. Bu sebeple cezai şart istemine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın ilk olarak sözleşmeyi ihlal etmesi ve sonrasında sözleşmeyi feshedip cezai şart faturaları tanzim edip icra takibi yapmasında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından davalı taraf lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Asıl alacak 544.920,00 TL’nin %20’si olan 108.984, 00TL kötü niyet tazminatının davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 9.321,17 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 9.141,27 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 78.039,73 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’nin 333.maddesi gereğince bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde re’sen yatıran tarafa iadesine,Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davalı vekili ve davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.