Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/280 E. 2022/380 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/280
KARAR NO: 2022/380
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 1- 25.07.2013
2-16.06.2015 (Birleşen——–sayılı dava dosyasındaki dava tarihi)
KARAR TARİHİ : 27.04.2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili, —- esas sayılı dosyasına tevzi edilen dava dosyasına sunduğu dava dilekçesinde özetle;— davacı—davalı — plakalı servis aracından indiği esnada yolun karşısına geçmeye çalışırken davalılardan — yönetiminde bulunan ve davalı —– plaka sayılı aracın çarparak yaralanmasına yol açtığını, bu sırada sürücünün hızlı araba kullandığını, ——– bulundurmaması nedeniyle kusurlu olduğunu, okul yönetiminin de bunu bilmesi nedeniyle kusurlu bulunduğunu, —-ayağının kesilmesi nedeniyle bütün hayatının etkilendiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla —– maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ——- manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili, birleşen —–dosyasına tevzi olunan dava dosyasına sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili —- tarihinde davalı —– plakalı servis aracından indiği esnada yolun karşısına geçmeye çalışırken dava dışı —- plakalı araç hızla gelerek müvekkiline çarpıp, araç altına alarak sürüklenmesine sebebiyet verdiğini, kaza sonrasında henüz— yaşında olan müvekkilin bir bacağının kesildiğini, diğer bacağında da güç kaybı olduğunu, davalı sigorta şirketinin de sorumluluğu olduğunu, davacıların bu kaza sonrasında mağdur olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla — maddi tazminatın davalılardan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, müvekkil ——-manevi tazminatın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılardan —-tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, bu kapsamda davalı —- manevi tazminat taleplerinden diğer hukuki sorumlularla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına, müvekkil — kardeşinin bakımı için işten ayrılıp ve halen çalışamamakta olup —- —— olmak üzere toplam—-manevi tazminatın davalı sigorta şirketleri dışındaki tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, takdir edilecek tazminatların tamamına sigorta şirketleri açısından kazanın kendilerine ihbar edildiği tarihten itibaren — iş günü sonra başlamak üzere (ihbar edilmemişse dava tarihinden itibaren) ve sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan — tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, iş bu dosyanın aralarındaki hukuki fiili irtibat ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini doğrudan etkileyecek olması ile usul ekonomisi ve farklı kararlar çıkmasını engellemek amacıyla—— sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı—— cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda müvekkil kurumun hiç bir kasıt ya da kusuru mevcut olmadığını, husumet itirazları olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının, anneanne, babaanne ve dedelerinin davacı sıfatına itiraz ettiklerini, bu nedenlerle haksız açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı—–cevap dilekçesinde özetle; davacılar ile ağır bedensel zarara uğradığı iddia edilen davacı arasında eylemli ve gerçek bir bağın bulunmaması ve söz konusu kaza nedeniyle müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığından açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu kaza nedeniyle müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığından açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —– uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
——sayılı görevsizlik kararı ile mahkememizin—– esas sırasına kaydolunmuştur.
—-sayılı birleştirme kararı ile mahkememiz —- esas sayılı dosyamızla birleştirilmiştir.
Mahkememizin—-Esas sayılı dava dosyasının —– tarihli duruşmasında verilen; “Davanın geçirdiği aşama, manevi tazminat davaları ile ilgili delillerin toplanmış olması, davacılar vekilinin protez bedelleriyle ilgili talepleri nedeniyle maddi tazminat davasının delillerinin toplanmasının beklenmesi halinde manevi tazminat davasının gereksiz yere daha da uzayabileceği anlaşıldığından tahkikatın daha iyi yürütülmesinin sağlanması amacıyla asıl davada tüm davacıların davalılar —- tüm davacılar —- davalı — davacılar — davalılar —- karşı açtıkları manevi tazminat davalarının HMK’nin 167. Maddesi uyarınca ayrılmasına ve mahkememizin yeni esasına kaydedilmesine,” ara kararı uyarınca Manevi Tazminat talepleri yönünden dosya tefrik olunarak mahkememiz —– sırasına kaydolunarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin —esas sayılı dosyası üzerinden —– karar sayılı ilâmı ile; “1-Davacı —- manevi tazminat talebinin KABULÜ ile; — manevi tazminatın taleple bağlı kalınarak davalılar —– Yönünden davanın açıldığı—- tarihinden, davalı —yönünden kazanın meydana geldiği—tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar—–müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı—- manevi tazminat talebinin KABULÜ ile; —– manevi tazminatın taleple bağlı kalınarak davalılar—- Yönünden davanın açıldığı — tarihinden, davalı — yönünden kazanın meydana geldiği —- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı —- manevi tazminat talebinin KABULÜ ile; — manevi tazminatın taleple bağlı kalınarak davalılar —- Yönünden davanın açıldığı — tarihinden, davalı—–yönünden kazanın meydana geldiği —tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar—-müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı— manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)— manevi tazminatın kazanın meydana geldiği — tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar—– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —- manevi tazminat talebinin reddine,
5-Davacı —-manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)—- manevi tazminatın kazanın meydana geldiği —- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —- manevi tazminat talebinin reddine,
6-Davacı —– manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)— manevi tazminatın kazanın meydana geldiği — tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin—-manevi tazminat talebinin reddine,
7-Davacı—-manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)—manevi tazminatın kazanın meydana geldiği — tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin— manevi tazminat talebinin reddine,
8-Davacı —– manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)5— manevi tazminatın kazanın meydana geldiği — tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar—- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —- manevi tazminat talebinin reddine,
9-Davacı —– manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)—manevi tazminatın kazanın meydana geldiği— tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —–müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —manevi tazminat talebinin reddine,
10-Davacı—– manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)—manevi tazminatın kazanın meydana geldiği—tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar—-müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —- manevi tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine gönderildiği—-Dosya kapsamından— tarihinde davalı sürücü —– sevk ve idaresindeki —-plaka sayılı—— davalı —–ait öğrenci servisi olarak kullanılan sürücü —- sevk ve idaresindeki—- inip bu — önünden karşıya geçmeye çalışan davacı yaya —- çarpması neticesi yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır.
Mahkemece —dosya üzerinden yapılan yargılamada —– nolu ara kararı ile manevi tazminat davalarının HMK’nın 167. maddesi gereğince ayrılmasına karar verilmiştir.
Aynı kazaya ilişkin —- bilirkişi raporunda, davalı sürücü — tali kusurlu olduğu, davacı yaya —- asli kusurlu olduğu, baba —- asli kusurun oluşmasında üstlenmiş olduğunun belirtildiği, —– tarihli raporda; davalı sürücü—- tali kusurlu olduğu, yaya—- davranış faktörlerinin asli etken olduğunun belirtildiği, — tarihli raporda; davalı sürücü —– düzeyde tali kusurlu, sürücü — alt düzeyde tali kusurlu, —- tali kusurlu, davacı yaya —– ise davranışının asli derecede etkili olduğunun belirtildiği, yapılan yargılama sonucunda sanıklar—– hakkında taksirle yaralama suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.
Tefrik edilen dosya kapsamında alınan— heyeti raporunda davalı sürücü — %75, sürücü —%12.5, — %12.5 oranında kusurlu, yaya —kusursuz olduğunun belirtildiği, —– tarihli raporda; davalı sürücü —- %25, yaya —— %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
—- tarihli raporunda; davalı sürücü —- %50, davacı — %30, davalı —- %20 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bu durumda aynı olay nedeniyle ceza yargılama aşamasında alınan ve mahkemece alınan kusur bilirkişi raporları ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu ile arasında kusurlu olduğu tespit edilen kişiler ve oranları arasında açıkça çelişki ortaya çıktığı ve taraflarca itiraz edildiği halde İlk Derece Mahkemesince tefrik kararı verilen dosya kapsamında alınan kusur raporları arasındaki itirazlar ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve manevi tazminatın belirlenmesinde kriter olan kusur netleştirilmeden karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur.
Davacılar—– davalılar —- karşı açtıkları mahkemenin —- sayılı dosyasında manevi tazminat için dava tarihinden itibaren işleyecek faiz isteminde bulundukları; Davacılar — diğer tüm davacılar tarafından, tüm davalılar aleyhine —— sayılı dosyasında ise manevi tazminat için kaza tarihinden itibaren işleyecek faiz isteminde bulundukları anlaşılmaktadır.
Bu durumda —- taleple bağlı kalınarak — sayılı dosyada kabul edilen manevi tazminat için davanın açıldığı — tarihinden, ——-dosyasında kabul edilen manevi tazminat için kazanın meydana geldiği —- tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ayrıca davacıların aynı trafik kazasına bağlı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin davada delillerin birlikte toplanması, özellikle kusur raporunun gerek maddi gerekse manevi tazminat talepli davada alınarak değerlendirilmesinin gerekmesine göre usul ekonomisi ilkesi gereğince davaların yargılamasının birlikte yürütülerek karar verilmesi gerekirken mahkemece manevi tazminat davası yönünden tefrik kararı verilerek karar verilmesinin doğru olmadığı düşünülerek bu husus eleştiri konusu yapılmıştır.
Kabule göre de davalı—- vekilinin vekaletnamesinin karar tarihinden sonra —- tarihinde sunulmuş olması gözetildiğinde karar tarihi itibariyle avukatı olmayan davalı —– lehine reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine mahkemece hüküm kısmında kabul edilen ve reddedilen manevi tazminat miktarınında açıkça belirtildiğinden eksik hüküm kurulmamıştır.
Daire kararının kapsam ve şekline göre; kusur oranlarının belirlenmesi için rapor alınması gerektiğinden manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesi ile Mahkememiz kararı kaldırılmış ve iş bu Mahkememizin —– sırasına kaydedilerek aşağıda yazılacak nedenlerle aynı hüküm yeniden kurulmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1- Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Manevi tazminata ilişkin davanın dayanağı TBK’nin 56/2. Maddesidir.
Dava konusu olayda, davalı —- sevk ve idaresindeki otobüsle davacı— çarparak ayağı kesilecek şekilde yaralanmasına sebebiyet vermiştir.
Taraflar arasında “dava dilekçelerinde anlatılan trafik kazası sonucunda davacı —— yaralandığı” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, işbu davanın konusu manevi tazminat davaları açısından taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a- Meydana gelen trafik kazasında davalı tarafın kusur oranının ne olduğu,
b- 6098 sayılı TBK m. 56/2. Maddesine göre davacıların manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı, kazanmışsa miktarlarının ne kadar olması gerektiği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2- Kazanın oluşumu ve davalının kusur oranının tespiti: Dosya kapsamına göre, olayın,—-sıralarında davalı sürücü —- sevk ve idaresindeki — plaka sayılı —- seyir halinde iken olay mahalli olan —yaklaştığı esnada seyir istikametine göre yolun sağında durmakta olan dava dışı sürücü —– sevk ve idaresindeki davalı — ait öğrenci servisi olarak kullanılan —– inip bu otobüsün önünden karşıya geçmek isterken davalı sürücü—- sevk ve idaresindeki — doğumlu mağdur yaya —- sevk ve idaresindeki otobüsün sol ön yan kısmıyla çarpması neticesi yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği” şeklinde olduğu anlaşılmıştır.
Trafik kaza tespit tutanağına göre; Olay mahallinde yol —- genişliğinde, iki yönlü, zemin asfalt-kuru, vakit gündüz, hava açık, mahal meskûndur. Olay mahalli yoldaki azami hız limitinin —- olduğu belirtilmiştir. Çarpma noktası;—– seyir yönü için karşı yön şeridi içerisinde ve yolun sol kenarına —– işaretlenmiştir. Kaza tespit tutanağında, olay yerinde kazaya dair herhangi bir fren izi tespiti belirtilmemiş olup, çarpma sonraı aracın —–mesafede durduğu belirtilmiştir.
Mahkememizin —- sayılı dava dosyası içerisinde yer alan——-dava dosyasında yer alan taraf ve tanık beyanları incelendiğinde; davalı sürücü — olay günü verdiği ifadesinde; “Ben——- plakalı—- yarım otobüste servis şoförü olarak çalışmaktayım. —günü—— üzerinde bulunan — öğrencileri alarak —üzerinde seyir halinde iken benim ön tarafımda seyreden —- ait servis aracı yol kenarında öğrencileri indirdi, ben o esnada — üzerinde yaklaşık olarak– gidiyordum. Bu sırada —- ait servis aracının önünden birden yola bir kız öğrenci fırladı, ben fren yaptım, fakat fren yapmama rağmen idaremdeki araç ile yola aniden fırlayan ismini ——olarak öğrendiğim kız çocuğuna aracımın sağ ön tarafı ile çarpmışım…” şeklinde beyanda bulunduğu,
Davalı sürücü —- tarihli ifadesinde; “Olay tarihinde ben öğrencileri taşıyan servisteydim, belediye arabası da servis işletiyordu, belediye arabası sağda durmuştu, bende seyir halinde—gidiyordum, çocuk aniden önüme fırladı, ben frene bastım ancak çarpmaya engel olamadım, belediye aracında ne okul taşıt aracı olduğuna dair bir ibare vardı, ne de bir rehber personel vardı, mağdur —– indi, —— sağda durmuştu, ben seyir halinde soldan devam ediyordum, mağdur bu araçtan inip aniden önüme çıktı, dönerek çocuğu sağda bırakması gerekirdi ancak bunu yapmadı,—– firmada çalışmaktayım, aracın sağ ön kısmı biraz sola doğru olan bölümü ile çarptım, ben çocuğu kurtarmak için sola kaçtım, ben fren yapmama rağmen çarpmaya engel olamadım, ben servisten inin çocuk görmedim, ilk inen sanırım mağdurdu, başka çocuk görmedim, söz konusu yer virajdır döndüğümde benim görüş açım —-adardır, o gün asfalt dökümü vardı, normalde —–karşılaşmıyorum, ancak asfalt dökümüden dolayı son olarak bırkacağım çocuğu ilk bırakmak zorunda kaldığım için karşılaştım, servis aracı olduğunu biliyordum, zira okulda görüyordum, aynı okula öğrencileri götürüyoruz, resmiyette aslında belediye otobüsü servis olarak kullanılamaz, hurda okulda sorumludur, araca en az — doluyordu, çocukların nerde ineceği nerde bineceği belli değil, araçta personel olmadığından dolayı bu olay oluşlu, kazaya sebebiyet veren belediye aracıdır, olaydan dolayı çok üzgünüm,” şeklinde beyanda bulunduğu,
Davalı sürücü —-tarihli keşifteki ifadesinde; “Ben duran arabanın yanında en fazla —- açıklıkta giderken —-fırladı, ben şuan çarpma noktasını gösteriyorum, ben çocuğu kurtarmak için sola kaçtım, fren yaptım, ancak kaza meydana geldi…” şeklinde beyanda bulunduğu,
Dava dışı belediye —- olay günü verdiği ifadesinde; —- günü ——- kullanıyordum. Aynı gün— ——– duraklarda öğrencileri indirerek servise devam ettiğim sırada kuran kursunu geçip virajı döndükten sonra yine otobüste bulunan öğrencilerin bir kısmını indirdim.— kapılarını kapatarak yola devam edeceğim sırada aynı cadde üzerinde hızlı bir şekilde seyreden —- gördüm,— geldiği yerde birden bir çocuğun olduğunu fark ettim. —- hızla gelip benim yanımdan geçeceği sırada ben o çocuğu göremeyince korna çalarak bu —servisini durdurdum. Hemen araçtan inerek yola baktığımda biraz önce gördüğüm ve benim servis yaptığım otobüsten inen isimini sonradan —öğrendiğim kız çocuğunun — sol ön tekeri ile egzosunun arasında yaralı halde olduğunu , bacağından yaralandığını gördüm…” şeklinde beyanda bulunduğu,
Sürücü —– tarihli keşifteki ifadesinde;—— yani servisin şoförü benim, ben belediyenin vermiş olduğu tespit üzerine her zaman buradan indiriyorum, yolun sağ tarafında duruyorum, şu an gösterdiğim noktada durdum, çocukları indirdim, araç iki kapılıdır, bir önde bir arkada kapı bulunmaktadır, bir değil birden fazla çocuk inmektedir. —- tane çocuk inmektedir. Ben onları indirdim, hangi kapıdan indiğini bilmiyorum, aynaya baktım, yola çıkmak üzere iken köşeden çıkan aracın süratli bir şekilde geldiğini gördüm, çocuklar arabanın önünden ve arkasından karşıya geçiyordu, ben aracın —— olduğunu düşünüyorum, geçtikten sonra ben korna çaldım, daha sonra arabadan indim, şahsı durdurdum, o sırada çocuğu ekzoz ile tekerlek arasında aracın sol tarafından birlikte çıkardık,.. çarpma noktasını şu an size gösteriyorum,(rehber personel var mıydı, aracın servis taşımaca ligi yapmasına rağmen yönetmenlikte belirtilen okul taşıtı dur ibaresi yazılı olup olmadığı, çocuğu dönüp bırakma şansının olup olmadığının hususu sorulduğunda) araçta benden başka personel yoktu, sadece belediyenin albüm yazısı vardı, onun haricinden başkaca işaret yoktu, çocuğu sağ tarafta bırakma imkanım yoktu, zira ben bu çocukları bırakıp yola devam ediyorum, bıraktığım yer belediyenin bana göstermiş olduğu yerdir…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı yaya —— tarihli keşifteki ifadesinde; “olay tarihinde size gösterdiğim yerde servis aracından indim, karşıya geçecektim, o sırada araç bana çarptı, kaza meydana geldi, ancak hangi kapıdan indiğimi aracın önünden mi arkasından mı karşıya geçtiğimi tam olarak hatırlayamıyorum, yalnız benimle birlikte inen arkadaşlarım vardı ve kaldırıma çıkmak üzereydim…” şeklinde beyanda bulunduğu,
Tanık —- tarihli keşifteki ifadesinde; “Ben olayı camdan gördüm, çocukların gelme saati idi. Benim de çocuğum gelecekti. Camdan bakarken çarpan aracın hızlı bir şekilde geldiğini gördüm, ——-bunun önünde değil diye kendi kendime söyledim, daha sonra kıyamet koptu, çok hızlı geliyordu, belediye servisi önünde dursaydı bu aracın duramayacağını ve kaza olacağını anladım, servisten 25 tane öğrenci inmektedir. Çarparken görmedim ” şeklinde beyanda bulunduğu,
Tanık ——— tarihli keşifteki ifadesinde; “ben olay esnasında ben de çocukları taşınan serviste idim. Yukarıdan aşağıya gelmek amacıyla binmiştim, servis aracı durduğunda ben arka kapıdan indim, ——–kardeşimiz ön kapıdan indi ve arkadan süratli bir şekilde çarpan araç geldi, olay orada başladı, mağdur aracın önünden geçerek karşıya geçecekti, normal bir şekilde yürüyerek gidiyordu, sağına soluna bakıp bakmadığını görmedim, çarpan aracın süratli bir şekilde geldiğini gördüm. Yirmiye yakın çocuk inmişti” şeklinde beyanda bulunduğu,
Tanık —— tarihli keşifteki ifadesinde; “Ben karşı binada oturuyordum, camda idim. —- durmuştu, yani belediye servisi durmuştu, araçta çocuklarımız vardı, inmelerini bekliyorduk, daha sonra diğer servisi gördüm, çocuklar buradan indi. Karşı tarafa geçiyorlardı, diğer servis bayağı bir hızlı olarak geliyordu, kaza olduktan sonra biz de koştuk ” şeklinde beyanda bulunduğu,
Tanık —– tarihli keşifteki ifadesinde; “Ben —– servisi aracında idim. Olay (anında) da mağdurun yanında idim. Araç durduğunda ön kapıdan indik, önümden mağdur indi, arkasından da hemen ben indim, biz aracın önünden karşıya geçecektik, ——-önden gidiyordu, arkasından ben gidiyordum, arkadaşlar —– bağırıyorlardı. Benim elimde su şisesi vardı, ben (bağırışları) duyunca bir adım geriye çıktım, elimdeki su şişesi uçtu. Daha sonra diğer araç mağdura çarptı (“çarptığı yerde mağdur kaldırıma yakın mıydı” sorusu üzerine) yakındı, kaldırıma—– adım vardı, diğer servis aracı bazen önde gider, bazen de biz önde gideriz, ama hemen hemen aynı zamanlarda gidiyoruz, diğer servis aracı yolcuları bırakırken içeriye giriyordu, çarpmadan önce araç sanırım dönecekti, aracın—- idi. Her zaman hızlı gidip gitmediğini bilemiyorum,..” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz — sayılı dava dosyası içerisinde yer alan — dava dosyasında alınan kusur raporları ile Mahkememiz dava dosyasında alınan kusur raporları inclendiğinde;
— Sayılı dosya için hazırlanmış dosyada mevcut—- tarihli bilirkişi raporunda; “Davalı sürücü—- tali kusurlu olduğu, davacı yaya —– asli kusurlu olduğu, baba — asli kusurun oluşmasında üstlenmiş olduğu sorumluluğu yerine getirmediği” belirtilmiştir.
— tarafından hazırlanmış dosyada mevcut —-Davalı sürücü —- tali kusurlu olduğu, yaya—– davranış faktörlerinin asli etken olduğu” belirtilmiştir.
—— dosya için, — heyeti tarafından hazırlanmış dosyada mevcut — tarihli raporda; “Davalı sürücü —–düzeyde tali kusurlu, sürücü —- alt düzeyde tali kusurlu, — tali kusurlu, davacı yaya —– davranışının asli derecede etkili olduğu” belirtilmiştir.
Dosyada mevcut —– bilirkişi heyeti raporunda; “Davalı sürücü —–%75 oranında kusurlu olduğu, sürücü —- %12.5 oranında kusurlu, —- %12.5 oranında kusurlu, yaya —- kusursuz olduğu” belirtilmiştir.
——- tarafından hazırlanmış dosyada mevcut —- sayılı raporda; “Davalı sürücü—– %25 oranında kusurlu olduğu, yaya —— ise davranış faktörlerinin %75 oranında müessir olduğu” belirtilmiştir.
Tarafların kusuru ile ilgili olarak gerek ceza yargılamasında alınan raporlar, gerekse Mahkememizde alınan raporlar arasındaki çelişkiler bulunması nedeniyle, ilgili çelişkilerin giderilmesi amacıyla dosyamız —- gönderilerek, genişletilmiş uzmanlar heyetinden rapor alınmıştır. —— raporunda; “Tüm dosya kapsamı,——. Sayılı dosya ve gerekçeli kararı, tüm beyanlar, kaza tespit tutanağı, kusur durumu raporları incelendiğinde kazanın yukarıda “OLAY” kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği anlaşılmış olup; Davaya konu olayın gündüz vakti yerleşim yeri içinde kavşak yaklaşımındaki mahalde meydana gelmiş olması, bu mahalde seyir halinde olan davalı sürücü —-olay yerine yaklaştığında, öğrenci servisi olarak kullanıldığını bildiği belediye otobüsünün sağ tarafta duraklamakta olduğunu ve bu otobüsten inerek mahalde karşıdan karşıya geçecek yayalar/çocuklar olabileceğini öngörerek seyrine daha kontrollü devam etmesi gerektiği, ayrıca çarpma anında yayanın kat etmiş bulunduğu mesafe göz önünde bulundurulduğunda davalı sürücü — olayda asli kusurlu olduğu; —— otobüsten indikten sonra bu otobüsün önünden karşıdan karşıya geçmek isterken kendi can güvenliği açından taşıt yolu üzerinde yaklaşan araçların hızlarına-mesafelerine dair gerekli-yeterli kontrolleri yapması gerekirken yaşının da etkisiyle gerçekleştirdiği dikkatsiz geçişi nedeniyle davranış faktörlerinin olayda tali derecede etken olduğu; idaresindeki otobüsle seyir halindeyken belirtilen noktada yolcularını indirmekte olan sürücü —–mevcut şartlarda kazanın oluşumu üzerinde atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı; öğrenci servisi olarak görevlendirilen belediye aracında kazaya karışan öğrencinin yaşı da göz önünde bulundurulduğunda, bu araçtan inecek yolcuların güvenli geçişlerini sağlamak açısından gerekli yardımcı personel çalışmasını sağlamayan—- de olayda tali kusurlu olduğu kanaatiyle;
A) Davalı sürücü .——mahaldeki caddede seyir halinde iken olay mahalline yaklaştığında, sağ ilerisinde yolcu indirmek üzere duraklamış olan ve öğrenci taşındığını bildiği belediye otobüsünün varlığını ve bu otobüsten inerek etrafından yola çıkabilecek yaylar / çocuklar olabileceği durumunu dikkate alarak hızını uygun düzeye düşürmek ve ön tedbir amaçlı sesli ikazda bulunmak suretiyle seyrine daha kontrollü devam etmesi gerektiği hususuna riayet etmediği, mevcut hızı ile seyrine devam ederek——yanından geçmekte olduğu sırada da bu otobüsün ön tarafından yola girerek karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaya karşı tedbirde geç kalmakla yayaya çarptığı olayda asli derecede “%50 (YÜZDE ELLİ) ORANINDA” kusurludur.
B)— davacı —- mahallinde yolcusu olduğu —– önünden karşıdan karşıya geçmek isterken, kendi can güvenliği açından taşıt yolunun her iki yönünden yaklaşan araçların hızlarına-mesafelerine dair gerekli-yeterli kontrolleri yapması gerektiği hususlarına riayet etmediği ve dikkatsiz biçimde gerçekleştirdiği geçişi sırasında da sol taraftan yaklaşan aracın çarpmasına maruz kaldığı olayda yaşı nedeniyle davranış faktörleri sonuç üzerinde tali derecede “%30 (YÜZDE OTUZ) ORANINDA” etkendir.
C) Davalı —– olay tarihinde öğrenci servisi olarak görevlendirmiş bulunduğu—–, bu araca binecek veya araçtan inecek öğrencilerin güvenli geçişlerini sağlamak açısından gerekli yardımcı personel çalıştırmamış olmakla hizmet eksikliği nedeniyle olayda tali derecede “%20 (YÜZDE YİRMİ) ORANINDA” kusurludur.” yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, davalının kusurlu olup olmadığına karar vermek yetkisi Mahkememize aittir. Buna göre tüm dosya kapsamından; —— raporunun dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunarak hükme esas alınmasına karar verilmiş ve kaza nedeniyle davalı —– %50 oranında, davacı yaya —— yaşı nedeniyle davranış faktörlerinin %30 oranında, davalı —- hizmet eksikliği nedeniyle %20 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar ——“Mahkememiz kararını kaldırılmasına” ilişkin ilâmında kaldırma nedeni olarak “..Bu durumda aynı olay nedeniyle ceza yargılama aşamasında alınan ve mahkemece alınan kusur bilirkişi raporları ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu ile arasında kusurlu olduğu tespit edilen kişiler ve oranları arasında açıkça çelişki ortaya çıktığı ve taraflarca itiraz edildiği halde İlk Derece Mahkemesince tefrik kararı verilen dosya kapsamında alınan kusur raporları arasındaki itirazlar ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve manevi tazminatın belirlenmesinde kriter olan kusur netleştirilmeden karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur.” şeklinde hüküm kurulmuş ve bir kısım davalı taraflarca yeniden kusur raporu aldırılması talep edilmiş ise de; —- da belirtildiği üzere Mahkememizin — sayılı dosyasında alınan —– bilirkişi heyeti raporunda davalı sürücü —- %75, sürücü — %12.5, — %12.5 oranında kusurlu, yaya —-kusursuz olduğunun belirtildiği, —- tarihli raporda; davalı sürücü —– %25,—- %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Raporlar arasında çelişki olduğundan Mahkememizce dosya ——– incelemeye alınamaz. Bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması hâlinde mahkeme veya —- gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporlar, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kararlar katılanların oy çokluğuyla alınır, eşitlik hâlinde başkanın bulunduğu taraf oy çokluğunu sağlamış olur.” şeklindeki ——— en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetine gönderilmiş, genişletilmiş heyetçe oy çokluğuyla “Davalı sürücü—– %50 (yüzde elli) oranında kusurlu, davacı yaya —yaşı nedeniyle davranış faktörlerinin %30 (yüzde otuz) oranında etken olduğu, davalı —- hizmet eksikliği nedeniyle %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu” yönünde görüş bildirilmiş olup genişletilmiş uzmanlar heyetince bildirilen görüş kesindir. Bu heyete yine ilgili Kararname gereği önceki raporda yer alan uzmanların da katılması zorunlu olduğundan bu heyetin raporunun oy birliğiyle çıkmaması normaldır.
Bu nedenle ilgili ——hükmü gereğince davalı tarafların kusur oranı kesinleşmiş olup Mahkememizce çelişkinin giderileceği başka bir merci bilinmemektedir. Bu bakımdan davalılar vekillerinin kusur oranına ilişkin itirazlarının ve tekrar rapor alınması taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Kazanın, davacının geçici veya sürekli maluliyetine neden olup olmadığı hususu ile ilgili inceleme ve gerekçe: —- tarafından düzenlenen —- tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızası, —– yararlanılarak ve ileride ibraz edeceği meslek ve mevki bilinmemekle —-cetveline göre ——oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin — itibaren—-yaşından sonra —– yılda bir mesleğine uygun vasıfta —-kullanmasının uygun olacağının—– birliği ile mütalaa olunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce geçici ve sürekli maluliyete ilişkin olarak alınan rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
4-Manevi tazminat talebiyle ilgili inceleme, hukuki gerekçe, değerlendirme ve sonuç: Davacılar, dava konusu trafik kazası nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
6098 sayılı TBK’nin 56/1. Maddesi uyarınca bedensel bütünlüğü zedelenen zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
TBK’nin 56.maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.—- gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Eylemin oluş şekli başlığı altında kabul edilen durumuna göre; davaya konu trafik kazası nedeniyle ayağı kesilen ve —oranında malül kalan, yine yaşam süresi boyunca– yaşına kadar her —– yaşından sonra ise her—– kullanmak zorunda kalan davacı — en yakın akrabaları olan diğer davacılar lehine Türk Borçlar Kanunun 56. Maddesi gereğince manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödetilmesine karar verilmesi gerekli olduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları Mahkeme tarafından araştırılmış, araştırma sonuçları Mahkememiz dosyaya konulmuştur.
Dava konusu olayın oluş biçimi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, davacı — kaza nedeniyle — oranında malül kalması, yine yaşam süresi boyunca —- yaşından sonra ise her —-kullanmak zorunda olması nedeniyle davacı —- davacının en yakın akrabaları olan diğer davacıların duyacakları elemin derinliği, davaya konu kazada nedeniyle tarafların kusur oranı, olay tarihindeki paranın alım gücü, davacılar için hak ve nasafet kuralları gözetilerek, davalıların ekonomik açıdan müzayaka durumuna sokmayacak şekilde; davacı küçük —-, davacı anne — davanın tam kabulü ile —-davacı baba —– davanın tam kabulü ile———— manevi tazminata hükmetmek gerektiği kanaatine varılmış, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
5-Faiz Oranı ile Başlangıç Tarihinin Belirlenmesi yönünden inceleme ve değerlendirme: Trafik kazaları esas itibariyle haksız fiil sayıldığından araç maliki, işleteni ve sürücüsü yönünden faizin başlangıç tarihi kaza tarihidir.
Ancak, davacılar— Mahkememizin —- sayılı dosyasında davalılar—- tarihli davada işleyecek faiz yönünden taleplerini sınırlayarak dava tarihinden itibaren işleyecek faiz isteminde bulunmuşlardır.
Tüm davacılar vekili —– dosyasında ise faizin başlangıç tarihini kaza tarihi olarak belirlemişlerdir.
Bu nedenle, —- sayılı dosyasındaki manevi tazminat davaları yönünden davanın açıldığı —– sayılı dosyasına açılan manevi tazminat davaları yönünden kazanın meydana geldiği —- itibaren yasal faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
6-Davaların ayrılması ile ilgili inceleme ve gerekçe:—— “Mahkememiz kararını kaldırılmasına” ilişkin ilâmında; “…Ayrıca davacıların aynı trafik kazasına bağlı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin davada delillerin birlikte toplanması, özellikle kusur raporunun gerek maddi gerekse manevi tazminat talepli davada alınarak değerlendirilmesinin gerekmesine göre usul ekonomisi ilkesi gereğince davaların yargılamasının birlikte yürütülerek karar verilmesi gerekirken mahkemece manevi tazminat davası yönünden tefrik kararı verilerek karar verilmesinin doğru olmadığı düşünülerek bu husus eleştiri konusu yapılmıştır.” denilmek suretiyle mahkememizin—- esas sayılı dosyasında manevi tazminat davalarının ayrılması eleştiri konusu yapılmış, davalı —-iş bu dosyadaki manevi tazminat davalarının mahkememizin —-esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi talep edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nin 166. maddesinde davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda davaların birleştirilebileceği; 167. maddesinde ise mahkemenin, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden karar verebileceği hüküm altına alınmıştır.
Hakim, HMK’nin 167.maddesi uyarınca, aralarında bağlantı bulunduğu iddiası ile birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davalarda, yargılamanın daha iyi bir şekilde yürümesini sağlamak için, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden ayrılmasına karar verebilir.  Ayrıca HMK’nin 30.maddesinde hâkimin yargılamanın düzenli bir biçimde yürütülmesini sağlamakla yükümlü olduğu kabul edilmiştir.  
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ayrılan davalar; trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Manevi tazminat davalarının bir kısmı Mahkememizin—– esas sayılı dosyasında, bir kısmı ise birleşen —- dosyasında açılmış olup, —– sayılı dosyasında açılmış bulunan davalar Mahkememizdeki dava ile birleştirilmiştir.
Bilindiği üzere trafik kazalarından kaynaklanan davalarda manevi tazminat davaları ile maddi tazminat davası arasında ve ayrıca ayrı davacılar tarafından açılan manevi tazminat davalarının kendi aralarında da maddi ya da şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır.
Mahkememizce —–esas sayılı dosyasında, eleştiri konusu yapılan deliller birlikte toplanmış, özellikle eleştiri konusu yapılan kusur raporu gerek maddi gerekse manevi tazminat talepli davada alınarak yukarıda açıklandığı üzere —-hükmü gereğince kesinleşmiş olup davaların tek ayrılma nedeni davacı —- boyu kullanması gereken protezlerle ilgili itirazların karşılanması nedeniyledir.
Davacı taraf ——-esas sayılı dosyalarda “davacının ömür boyu protez kullanması gerektiği” hususu da kesinlik kazanmış olup itiraz konusu olan husus protez bedellerine ilişkindir. Bu hususun ayrılan manevi tazminat davasıyla hiçbir ilgisi bulunmadığından ve ayrılan manevi tazminat davası ile ilgili tüm deliller toplanmış olduğundan asıl davanın açılmasından itibaren-yıl, birleşen davanın açılmasından itibaren — geçmiş olması nedeniyle ve davacı taraf vekillerinin hemen her celse “davacı—– ayağının kesilmesi nedeniyle zor durumda olduklarını” beyan etmeleri nedeniyle davacılar vekilinden sorulmuş, davacılar vekilinin talebi üzerine kazadaki kusur oranının kesinleşmesi ve ayrıca davacı — yaralanmasının derecesinin de kesinleşmesi nedeniyle manevi tazminat davalarının daha da uzamaması için usul ekonomisi düşünülerek manevi tazminat davasının ayrılmasına karar verilmiştir.
Bu bakımından her ne kadar—- kararı ile davaların ayrılması eleştiri konusu yapılmış ve davalı —-tarafından davaların tekrar birleştirilmesi istenmiş ise de Mahkememiz hakimler heyetince “manevi tazminat davalarının ayrılması” kararının doğru olduğu düşünüldüğünden, bu hususun —— yapılmamış olması da göz önüne alınarak davalı —– vekilinin davaların tekrar birleştirilmesi taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı —manevi tazminat talebinin KABULÜ ile;——-manevi tazminatın taleple bağlı kalınarak davalılar —- Yönünden davanın açıldığı — tarihinden, davalı — kazanın meydana geldiği — tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı —manevi tazminat talebinin KABULÜ ile; —– manevi tazminatın taleple bağlı kalınarak davalılar —– Yönünden davanın açıldığı —-tarihinden, davalı —-önünden kazanın meydana geldiği —tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar——müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı — manevi tazminat talebinin KABULÜ ile; —- manevi tazminatın taleple bağlı kalınarak davalılar—– Yönünden davanın açıldığı — tarihinden, davalı — yönünden kazanın meydana geldiği — tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar—– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı — manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)— manevi tazminatın kazanın meydana geldiği—-tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —–manevi tazminat talebinin reddine,
5-Davacı –manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)— manevi tazminatın kazanın meydana geldiği—- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —-müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin — manevi tazminat talebinin reddine,
6-Davacı —–manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)—-manevi tazminatın kazanın meydana geldiği—- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —- manevi tazminat talebinin reddine,
7-Davacı—- manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)— manevi tazminatın kazanın meydana geldiği —- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —-manevi tazminat talebinin reddine,
8-Davacı —– manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)— manevi tazminatın kazanın meydana geldiği —- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar—–müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —- manevi tazminat talebinin reddine,
9-Davacı —–manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)—manevi tazminatın kazanın meydana geldiği —- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —–müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —- manevi tazminat talebinin reddine,
10-Davacı—- manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A)— manevi tazminatın kazanın meydana geldiği —- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ——- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)Fazlaya ilişkin —- manevi tazminat talebinin reddine,
YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
11-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 10.246,50 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına ———
12-Davacı —-kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan 7.300 TL vekalet ücretinin davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
13-Davacı—- kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davalılar —-müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
14-Davacı —— kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan————– müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
15-Davacı —- kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —– verilmesine,
16-Davacı — reddedilen manevi tazminat davası yönünden, davalılar —– kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi uyarınca hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davacı — alınarak davalılar — verilmesine,
17-Davacı—- kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
18-Davacı— reddedilen manevi tazminat davası yönünden, davalılar —– vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davacı —– verilmesine,
19-Davacı—-kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —- verilmesine,
20-Davacı —–eddedilen manevi tazminat davası yönünden, davalılar —– vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davacı —- alınarak davalılar —– verilmesine,
21-Davacı —- kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan — vekalet ücretinin davalılar—– müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
22-Davacı —- reddedilen manevi tazminat davası yönünden, davalılar —- kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davacı —-alınarak davalılar—- verilmesine,
23-Davacı— kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
24-Davacı—reddedilen manevi tazminat davası yönünden, davalılar ——vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davacı — alınarak davalılar —— verilmesine,
25-Davacı —- kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1. maddeleri uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davalılar—— müştereken ve müteselsilen alınarak davacı—-verilmesine,
26-Davacı — reddedilen manevi tazminat davası yönünden, davalılar —- kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davacı — alınarak davalılar ——-verilmesine,
27-Davacı—kabul edilen manevi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 13/1.maddeleri uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacı— verilmesine,
28-Davacı—- reddedilen manevi tazminat davası yönünden, davalılar —-kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi uyarınca hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davacı — alınarak davalılar — verilmesine,
29-Davacılar tarafından sarf edilen 70,00 TL yargılama giderininin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 48,83 TL’sinin davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, geriye kalan 21,17 TL’nin davacılar üzerinde bırakılmasına,
30-Davalı —-tarafından sarf edilen toplam 103 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 44,63 TL’sinin davacılardan tahsili ile bu davalıya verilmesine, bakiye 58,37‬ TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
31-Davalı—- tarafından sarf edilen toplam 24 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 10,40 TL’sinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davalıya verilmesine, 13,60 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
30-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekili —- davacı — davalı— davalı — davalı —- yüzlerine karşı, davalı—- yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ————— nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/04/2022