Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/24 Esas
KARAR NO : 2023/486
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı şirket ile davalı/borçlu şirket arasında 01/06/2018 tarihinde “Danışmanlık Sözleşmesi” akdedildiği, işbu sözleşme gereğince davacı şirket davalıya fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile, elden ödemeler hariç olmak üzere 40.000,00 TL ödeme yapmış olduğunu, sözleşme gereğince davalı şirket sorumluluklarını yerine getirmediği, 01/06/2018 tarihli sözleşmesinin 6.3 sayılı maddesinde “6.3. belirtilen müşterinin ve iştiraki şirket/işletmelerin başta —– olmak üzere ilgili resmi ve/veya resmi olmayan idare, kurum ve kuruluşların mevcut ve/veya ileride gündeme gelebilecek destek/teşviklerden faydalandırılmasına yönelik hizmetler karşılığında olduğunu, bu sözleşme ile kendisine ödenmiş olan ücreti sözleşme süresi sonunda müşteriye aynen iade edeceğini gayrikabili rücu olarak beyan ve taahhüt etmektedir.” hükmünün yer aldığını, davalı şirket, sözleşmede belirtilen destek/teşvik/krediden yararlanamadığını, davalı şirket işbu sözleşmenin akdedilmesinin ardından sözleşme gereği edimlerini yerine getirmediğini, davacı şirkete hiçbir ödeme de yapmadığını, davalı şirket ile mail üzerinden de iletişime geçildiğini, süreçlere dair bilgi alınmak istendiğini, ödemelerin zamanına dair bilgi alınmak istenmişse de bu talepleri havada kaldığını, davalı şirket sözleşme gereği yerine getirmesi gereken edimlerine dair hiçbir bilgi vermediğini, devamlı olarak davacı şirketi oyaladığını, davalı şirkete gönderilen maillerin bir kısmına cevap dahi verilmediğini, cevap verilenlerde ise yalnızca oyalama mahiyetinde cevaplar verildiğini, davalı şirket sözleşmesinin 4. Maddesi kapsamında yer alan edimlerini açıkça yerine getirmediğini, işbu sebepler ile davalı şirkete ödenmiş olan bakiyeler talep edilerek 27.08.2020 tarihli —— no.lu ihtarname gönderildiğini, işbu ihtarname ile davalıya borcunu tebliğden itibaren 7 gün içinde ödemesi için süre verildiğini, ancak davalı şirket işbu ihtarnamenin tebliğine rağmen verilen süre ve sonrasında da davacı şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını,—– tarafından ödemelerin geciktiği bahanesini sunarak davacıyı mağdur etmeye devam ettiğini, çekilen ihtarname ile davalı borçlu temerrüde düşürüldüğü gibi; ihtarnameye itiraz etmediği için takibin dayanağını ve münderecatını kabul etmediğini; davalı bu nedenle borçlu olmadığını ileri süremeyeceğini, davacı şirket davalı şirket aleyhine —–. İcra Dairesi —–. Sayılı dosya üzerinden, 01.06.2018 tarihli sözleşme gereği bedelin iadesi için takip başlatıldığını, işbu takip ile iade bedeller, işlemiş faizler ve ihtarname masrafı talep edilmişse de, davalı şirket haksız şekilde işbu borcuna kötü niyetle itiraz ettiğini, hal böyle iken; haksız ve kötü niyetli olarak itiraza uğrayan sözleşme iade bedeli, işlemiş faizleri ve masrafları içeren alacağı için işbu itirazın iptali davasını açmak zarureti hasıl olduğunu iddia ederek, yukarıda açıklanan ve mahkemenizce resen gözetilecek nedenlerle haklı davanın kabulü ile takibe yapılan kötü niyetli itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, haksız ve kötü niyetle itiraz eden borçlu şirket aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı tarafa tebliğ olduğu, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—-Müdürlüğü,—– Vergi Dairesi Müdürlüğü, —–Vergi Dairesi Müdürlüğü,——İcra Dairesine müzekkereler yazıldığı görüldü.Mahkememiz tarafından alınan 18/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“A- Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Sayın Mahkemenin vermiş olduğu görev ve yetki ile; davacı şirketin 2018-2019-2020 ve 2021 Envanter defterlerinin noter onayları ile GİB onaylı Yevmiye ve Defter-İ Kebir e-defter beratlarının süresinde alındığı, T.T.K” nu ve V.U.K” nu hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketin kendi defter ve kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüştür.
Davalı tarafın davaya katılmadığı, defter/belge ibraz etmediğinden inceleme yapılamamıştır.
B- Davacının Alacak Talebi Yönünden: Davalı borçlu usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davaya katılmamış, dosyaya cevap dilekçesi ve savunmasını sunmamıştır. Sayın Mahkemenin vermiş olduğu görevle davacı şirketin defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede; ticari defterlerin usulüne uygun tutulmuş olduğu, raporun 4.b. bölümünde incelenen davacı şirketin kendi defter kayıtlarında davalı açık hesabında herhangi bir borç, alacak bakiyesinin bulunmadığı, davacının—-İcra Müdürlüğünün —–. sayılı takipteki talebinin taraflar arasında akdedilen “Danışmanlık Sözleşmesi” kapsamında davalının —- kredi ve teşviklerinden davacı şirketin yararlandıramaması iddiası ile davacının davalıya yapmış olduğu danışmanlık hizmet bedeli ödemelerinin iadesi talebine ilişkin olduğu, bu hususta Sayın Mahkemenin —— Müdürlüğüne 30.01.2023 tarihli müzekkere talebinde bulunduğu ancak ilgili kurumdan cevap yazısı sunulmadığı görülmüştür.
Raporun—- bölümünde davalı şirket tarafından davacı tarafa düzenlenen KDV DAHİL 40.000,00 TL tutarlı faturanın raporun —-bölümünde karşılaştırmalı olarak incelenen BA/BS bildirimlerine dahil edildiği, BA/BS bildirim formları arasında herhangi bir uyumsuzluk bulunmadığı, Hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere kendi defterlerine kendi borcu olarak yazmayacağı, “alım” olarak kendi aleyhine vergi dairesine beyan etmeyeceğinden işbu faturalar içeriği hizmetin davalı şirkete teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu değerlendirilmiştir.Tüm bu tespit ve incelemeler çerçevesinde; davacının —-İcra Müdürlüğünün ——. sayılı takipteki 59.000,00 TL tutarlı asıl alacak talebine ilişkin nihai ve hukuki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varılmıştı.
Sayın Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı şirketin müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, İCRA İNKÂR TAZMİNATI ve sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı,” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki 01/06/2018 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi”nin 4. maddesinin davalı tarafından ihlali nedeniyle davacının sözleşme kapsamında ödediği bedelin iadesine ilişkin başlattığı takibe vaki itirazın iptali davasıdır.Taraflar arasındaki 01/06/2018 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi”nin 4. Maddesi şu şekildedir:
Taraflar arasındaki 01/06/2018 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi”nin 6.3. maddesi şu şekildedir:
Taraflar arasındaki 01/06/2018 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi”nin 7. maddesi şu şekildedir:
—–Noterliği’nin 27/08/2020 tarihli—–yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı tarafça ödenen 50.000,00 TL + KDV bedelin yedi gün içerisinde iadesinin talep edildiği, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı hususunun ihtar edildiği görülmüştür.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi uyarınca “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 123. Maddesi uyarınca “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. Maddesi uyarınca “(1)Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. (2) Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. (3)Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. (…)”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın, taraflar arasındaki 01/06/2018 tarihli “Danışmanlık Sözleşmesi”nin 4. maddesinin davalı tarafından ihlali nedeniyle davacının sözleşme kapsamında ödediği bedelin iadesine ilişkin başlattığı takibe vaki itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıda da ortaya konulduğu gibi 1 yıl süreli olduğu, taraflar arasında davalının 4. Maddedeki yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi durumunda 6.3 maddesine göre davacı tarafından ödenen bedellerin iade edileceğinin kararlaştırıldığı, davacının—– Noterliği’nin 27/08/2020 tarihli ——yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ödenen 50.000,00 TL + KDV bedelin yedi gün içerisinde iadesini talep ettiği ve ihtara uyulmaması nedeniyle davaya konu —–. İcra Dairesi’nin——Esas sayılı takibini başlattığı, ihtarname tebliğ tarihi itibariyle sözleşmenin süresinin dolması nedeniyle sona erdiği, bu durumda davacının sözleşme kapsamında bedel ödediğini, davalının da sözleşmenin 4. Maddesinde öngörülen yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlama külfeti altında olduğu, mahkememizce alınan 18/04/2023 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere 40.000,00 TL tutarı davalıya ödediğinin sabit olduğu, davalının süresi içerisinde davaya cevap vermediği gibi herhangi bir ispat vasıtasına da dayanmadığı, bu sebeple davacının sözleşme kapsamında bedel ödediğini ispatladığı ancak davalının sözleşmenin 4. Maddesinde öngörülen yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlayamadığı, bu sebeple davalının sözleşmenin 6.3 maddesine göre ödediği bedeli iade etmekle yükümlü olduğu, sözleşmenin sona ermesi ile iade borcunun muaccel olduğu, iade borcu yönünden davalının —–Noterliği’nin 27/08/2020 tarihli——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile temerrüte düştüğü, davacının, davalının iade borcunun ifası için verdiği süreye de riayet edilmediği, davanın 40.000,00 TL asıl alacak, 227,45 TL ihtarname masrafı ve 1.933,15 TL işlemiş faize ilişkin olduğu, takip öncesi işlemiş faizin tarafların tacir olduğu ve alacağa ticari faiz işleyeceği dikkate alındığında 3.767,67 TL olduğu (27.08.2020 ve 01.01.2021 arasındaki 127 gün için yıllık %13,75 faiz uygulanarak %4,7842465753425, 01.01.2021 ve 12.04.2021 arasındaki 101 gün için yıllık %16,75 faiz uygulanarak %4,6349315068493 olmak üzere toplam %9,4191780821918 faiz uygulanmıştır), ancak davacının talebini aşar nitelikte hüküm kurulamayacağı, tüm bu nedenlerle davalı borçlunun—– İcra Dairesi’nin ——Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 40.000,00 TL asıl alacak ve 2.160,60 TL işlemiş faizi ve ihtarname masrafı olmak üzere toplam 42.160,60 TL yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun —-. İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 40.000,00 TL asıl alacak ve 2.160,60 TL işlemiş faizi ve ihtarname masrafı olmak üzere toplam 42.160,60 TL yönünden İPTALİNE, takibin takip tarihi itibariyle bu miktarlar üzerinden DEVAMINA,
2-Kabul edilen alacağın (42.160,60 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 8.432,12 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (42.160,60 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 2.879,99 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 409,61 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.470,38 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 501,81 TL dava açma masrafı, 2.047,25 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 2.549,06 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (42.160,60 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile—– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.