Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/214 E. 2023/120 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/214 Esas
KARAR NO : 2023/120

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2022
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:Davalılar aleyhine ——sayılı dosyasından faturaya dayalı (elektrik tüketim faturası) alacağa takip başlatıldığını, borçlular hiçbir gerekçe göstermeksizin haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ettiklerini, davalı ——-ile davacı şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, taraflar arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi akdedildiğini, iş ve bu sözleşmeye bağlı olarak davalıya ait ticari işletmede elektrik kullandığını, davalı —– ise davalı şirketin yetkili temsilcisi olduğunu, sözleşmede ticari kefaletinin bulunduğunu, davalı elektrik tüketimi yapmış olmasına rağmen takibe konu faturaları ödemediğini, davalının imzaladığı sözleşmedeki sözüne uymayıp faturayı ödememesi basiretli tacir ilkesiyle bağdaşan bir davranış olmadığını, davalı tahakkuk ettirilen faturalara 8 günlük sürede itiraz da etmediğini, davalı 08.03.2022 tarihinde 1.244,45-TL tutarında ödeme yaptığını, TBK md. 100 gereği yapılan ödemeler öncelikle alacağın ferilerinden mahsup edileceğinden, mezkür ödeme alacağın ferilerine sayıldığını, bu sebeple asıl alacağı etkilenmediğini, dava bu durum gözetilerek ikame edildiğini, davalıların borca itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve borca haksız olarak itiraz etmiş olması ve davacı şirketin alacağının likit olması nedeniyle; borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, yukarıda arz ettiğimiz ve resen nazara alınacak nedenlerle; davalıların yaptığı haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçluların, %20’den aşağı olmamak üzere, icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldı.
İNCELEME ve GEREKÇE :
——müzekkereler yazıldığı anlaşıldı.
Mahkememizce aldırılan 28/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“A- Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup, Tutulmadığı Yönünden: Sayın Mahkemenin vermiş olduğu görev kapsamında incelenen davacı şirketin 2021 yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış onayları ile —–onaylı Yevmiye ve Defter-i Kebir beratlarının T.T.K ve V.U.K hükümlerine göre süresinde ve usulüne uygun yapıldığı,
-Davalı ——- ticari işletmesinin huzurdaki davaya cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara ve 14.10.2022 tarihinde Sayın Mahkeme kaleminde yapılan incelemeye katılmadığından ticari defter ve kayıtları incelenememiştir.
B- Davacının Alacak Talebi Yönünden: Raporumuzun Genel Değerlendirme bölümünde detaylı bir şekilde açıklandığı üzere, davacı şirketin 11.02.2022 icra takip tarihi itibariyle, davalılardan 7.095,04 TL asıl alacak + 337,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.432,29 TL tutarında alacağının bulunduğu,
-İcra takibinden sonra, dava tarihinden önce 08.03.2022 tarihinde davalı tarafından davacı şirkete 1.245,44 TL tutarında ödeme yapılmış olduğundan, icra takip dosyasındaki davacı alacağına 15.03.2022 dava tarihi itibariyle kapak hesabı yapılmış olup, 75.03.2022 dava tarihi itibariyle davacının 7.986.62 TL tutarında alacağının hesaplandığı,
-Davalı tarafından, 15.03.2022 dava tarihinden sonra, 22.07.2022 tarihinde 2.222,40 TL ve 28.08.2022 tarihinde 3.627,20 TL olmak üzere 5.849,60 TL ödeme yapmış olduğu, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin TBK m.100 kapsamında öncelikle faiz ve diğer ferilerine mahsup edileceğinden ödeme tarihindeki kapak hesabında dikkate alınabileceğinden tarafımca hesaplamada dikkate alınmadığı” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasındaki abonelik sözleşmesine (davalı ——yönünden kefalet sözleşmesine) dayalı elektrik tüketim faturasının tahsiline yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava fatura alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi taraflar arasındaki abonelik sözleşmesine (davalı ——-yönünden kefalet sözleşmesine) dayalı elektrik tüketim faturasının tahsiline yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda taraflar arasındaki abonelik sözleşmesine (davalı ——–yönünden kefalet sözleşmesine), faturaya ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde davacı tarafın ticari defterlerini ibraz ettiği, davalının ise verilen kesin süre ve usulüne uygun ihtara rağmen ibrazdan kaçındığı, bu sebeple davacının usule ve kanuna uygun tutulmuş açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbirini doğrulamış defter kayıtlarının kendisi lehine kesin delil teşkil ettiği, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği ve yukarıda açıklandığı üzere kesin delil niteliğindeki sözleşme hükümleri ve davacı defterlerinde takip tarihi itibariyle 7.432,29 TL alacağın varlığının görüldüğü, bu sebeple davacının alacağını ispatladığı, borcun ödendiğine veya sair sebeple istenemeyeceğine dair davalı tarafından herhangi bir savunmada bulunulmadığı gibi bir delil de ileri sürülmediği, yine davalı——kefaletinin müteselsil kefalet niteliğinde olduğu ve şekle uygun olarak yapıldığı, her ne kadar davalı kefalet tarihinde evli olsa da sözleşmeye konu yerin ticarethane olması ve kefil ——- bu ticarethanenin maliki olması nedeniyle kefaletin TBK 584/3 kapsamında olmasından dolayı eşin rızasının gerekmediği, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği, yine dava konusu alacağın faturaya dayanması ve likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle borçluların icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1- Davanın KABULÜ ile, davalı borçluların——- Esas sayılı takibine yaptığı itirazların İPTALİNE, takibin DEVAMINA, 22/07/2022 tarihinde 2.222,40 TL ve 28/08/2022 tarihinde 3.627,20 TL olmak üzere dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınmasına,
2- Takip konusu alacağın (7.432,29 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 1.486,45 TL icra ve inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (7.432,29 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 507,69 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 126,93 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 380,76 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak ——-gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 219,13 TL dava açma masrafı ve 1.199,00 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 1.418,13 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri —— üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan——13/2 uyarınca hesaplanan—— vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.