Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/213 E. 2023/874 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/213
KARAR NO : 2023/874

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/08/2017
KARAR TARİHİ : 12/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili —– 30/04/2009 günü davalı şirkete sigortalı —— plaka sayılı aracın seyir halinde yapmış olduğu kaza nedeniyle ağır bir biçimde yaralandığını, müvekkilinde geçici-kalıcı maluliyet söz konusu olduğunu, müvekkilinin bir kusuru olmadığını, davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, kaza tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi uygulanmak suretiyle şimdilik 100,00 TL bakıcı gideri, 100,00 TL maddi tazminat olmak üzere 200,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın talebinin zamanaşımına uğradığını, davaya konu—– plakalı aracın şirketleri nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında indirime tabi olduğunu, daha öncede meydana gelen bu kaza neticesinde maddi tazminat istemi ile —– asliye Ticaret Mahkemesi—–esas sayılı dosyası ile müvekkili şirkete dava açıldığını, bu davada sulh olduklarını, müvekkil şirketin davacıya 48.342,00 TL ödeme yaptığını ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, bakıcı giderlerinin maddi tazminat kapsamında değerlendirileceğini, bu sebeple söz konusu işbu davadaki bakıcı giderlerinin müvekkili şirket tarafından başvuru sahibine yapılan ödeme kapsamında yer aldığını, geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin poliçe teminatına dahil olmadığını, müvekkil şirket tarafından ödenebilecek tüm tazminat bedelinin davacıya ödenmiş olması ve imzalanan ibraname nazara alınarak davanın doğrudan reddine, mahkeme aksi kanaatte ise aktüer aracılığıyla kusur ve tazminat miktarının tespitini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dav trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat istemidir. Mahkememizce ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine—-BAM —- Hukuk Dairesinin 12/07/2019 tarih, —- Esas ve—–Karar sayılı kararında; “İlk Derece Mahkemesince, kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olması ve bu nedenle dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK.nun 114/1-i ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verildiği yazılmış ancak gerekçeli kararın gerekçe kısımında davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği açıklanarak kararın hüküm fıkrasıyla gerekçesi arasında çelişki yaratılmıştır.” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesinin 15/10/2018 tarih,—– Esas ve —– Karar sayılı kararında “Aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olması ve bu nedenle dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK.nun 114/1-i ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,” dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde hüküm ile gerekçenin çelişkili olduğu, zamanaşımının dolmadığı ve bu davanın gelişen maluliyet nedeniyle açıldığından (dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında artan gelişen maluliyete dayanmadığı ve daha önce açılan davadan haberdar olmadığını beyan ettiği, yazılı beyanında dava dilekçesinde geçen maluliyet raporunun 30/03/2016 tarihli rapor olduğunu açıkladığı—– ATM de görülen ve feragatla sonuçlanan dosyada da aynı rapora dayandı- görüldü) derdestlikten söz edilemeyeceği nedenleriyle istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmış, Dairemizce yukarıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesince —- Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.01.2017 tarih, —- Esas ve —– Karar sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen kararın kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlığın daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması (derdest olmaması) ve daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartıdır ( HMK m.114/1-ı-i) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir (6100 sayılı HMK m.115/2).
HMK’nın 303/1. maddesine göre, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.Somut uyuşmazlıkta davacı, davalı aleyhine aynı kaza nedeni ile —- Asliye Ticaret Mahkemesinin —– esas sayılı dosyası ise açtığı davada iş gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat talep edilmiş olup taraflara arasında düzenlenen 06/09/2016 tarihli ibraname ve feragatname de her nam altında olursa olsun başka alacak kalmadığının yazılı olduğu, Mahkemece 19.01.2017 tarih, —-Esas ve —–Karar sayılı kararı ile feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği ve bu kararın 01/11/2017 tarihinde kesinleştiği, Eldeki dava da ise geçici, kalıcı iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri talep edildiği—– Üniversitesi tarafından düzenlenen 30.03.2016 tarihli maluliyet raporuna dayanıldığı, gelişen durum nedeniyle tazminat talebinde bulunulmadığı görülmektedir.
HMK’nın 307. maddesine göre feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK’nın 309 ve 310. maddelerine göre davadan feragat; dava hakkında verilen kararın kesinleşmesine kadar her zaman yapılabilir ve feragat davayı neticelendiren tek taraflı hukuki işlemlerden olup karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. HMK’nın 311/1. maddesine göre ise feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracaktır.Eldeki dava ile tarafları konusu olan davanın 2.kez açıldığı ve ilk davanın kesin hüküm sonucu doğuran feragat ile sonuçlandığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminat talepleri bakımından yazılı gerekçe ile dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Dava dilekçesinde talep edilen bakıcı gideri tazminat talebi bakımından değerlendirme yapıldığında Davalı vekili cevap dilekçesinde süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuş, İlk Derece Mahkemesince;”…. Dava konusu kaza 30.04.2009 tarihinde meydana gelmiş olup, işbu dava 01/08/2017 tarihinde açılmıştır. … bakıcı giderine ilişkin taleplerinin ise zamanaşımı nedeniyle reddine ..” karar verilmiştir.2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Aynı Kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 tarih, —–sayılı kararı).Haksız fiile dayanan tazminat isteminde zamanaşımının işlemeye başlayacağı tarih, zararın ve zarar sorumlusunun öğrenildiği andır. Zararın öğrenilmesi kavramıyla kastedilen ise haksız fiil nedeniyle oluşan bedensel zararın kapsamının öğrenilmesi olup, bu bedensel zararın sebep olacağı maluliyet oranının belirlendiği tarihin, zararın öğrenilmesi kavramına bir etkisi yoktur. Bedensel zararın (yaralanmanın) gerçekleşmesi ve bu yaralanmayla ilgili tedavinin tamamlanması ile zararın kapsamının belli olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay —–. Hukuk Dairesinin —–Esas ve—– Karar sayılı kararı).
Konuya ilişkin Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin—– Esas ve —— Karar sayılı kararında da “Öğreti ve uygulamada kabul edilen genel kurala göre, zarar görenin zararı öğrenmesinden amaç, zararın mahiyeti (kapsamı) ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, davayı ciddi ve objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olmasıdır. Eğer zararın kapsamını belirleyici husus “gelişmekte olan bir durum” ise zamanaşımı bu gelişme sona ermedikçe işlemeye başlamaz. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki “gelişen durum” aynı olaya ilişkin olarak zaman içinde zararın artması veya yeni zararların doğması halidir. Bundan ayrı, zarar görenin kendi imkanlarıyla ya da başkasının yardımıyla zarar verici fiilin sonuçlarının gidişini ve kesinleşen durumu değerlendirebilmesi gerekir. Özellikle, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belli bir açıklığa kavuşmaktadır. Zararın mahiyet ve şümulü hiç anlaşılmadan mutlaka haksız eylem tarihinden itibaren dava açılması gerektiği yolundaki bir görüş, “zararı öğrenme” kavramına uygun düşmez. Nitekim, İsviçre Federal Mahkemesi kararları ve öğretide, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlarda zamanaşımı süresinin ancak kesin teşhisten, özellikle sürekli sakatlığa ilişkin kesin raporun öğrenilmesinden sonra başlayacağı kabul edilmektedir.” şeklinde karar verilmiştir (Benzer yönde Yargıtay —– Hukuk Dairesinin—- Esas ve —- Karar sayılı kararı ile —– Hukuk Dairesinin —-. ve —- sayılı kararı).Somut uyuşmazlıkta; tazminata konu trafik kazası 30/04/2009 tarihinde meydana gelmiştir. Dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelerden kazanın yaralamalı trafik kazası olduğu anlaşıldığından, olayda, 5237 sayılı TCK’nın 89/1,2. maddeleri uyarınca, öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davacının trafik kazasına bağlı maluliyet oranı—– Üniversitesi tarafından düzenlenen 30/03/2016 tarihli maluliyet raporunda %15 olarak belirlenmiştir. Davacı bu maluliyet raporuna dayanarak eldeki davayı 01/08/2017 tarihinde açmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı defiinde bulunmuştur.Bu durumda davacı, zararın kapsamını 30/03/2016 tarihli maluliyet raporu ile öğrendiğinden eldeki dava tarihi olan 01/08/2017 tarihi itibariyle KTK’nın 109/1.maddesindeki öğrenme tarihinden itibaren işleyecek 2 yıl olan zamanaşımı süresi geçmediğinden Mahkemece bakıcı gideri talebi bakımından verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur.Bu nedenlerle; davacı vekilinin kesin hükme ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin zamanaşımı süresinin geçmediğine ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne ve kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada; —– alının davacıya ilişkin raporda başka birisinin bakımına muhtaç olmadığına ilişkin değerlendirmede bulunulduğu anlaşılmakla davacının iş göremezlik talebi yönünden —- BAM —-. Hukuk Dairesinin 12/07/2019 tarih, —- Esas ve —–Karar sayılı kararı ile “Eldeki dava ile tarafları konusu olan davanın 2.kez açıldığı ve ilk davanın kesin hüküm sonucu doğuran feragat ile sonuçlandığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminat talepleri bakımından yazılı gerekçe ile dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı” değerlendirildiğinden davacının iş göremezlik tazminat talepleri yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına , davacının —–alının raporunda bakıcı ihtiyacı olmadığı belirtildiğinden davacının bakıcı tazminatı talebine ilişkin davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının iş göremezlik tazminat talebi yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Davacının bakıcı tazminat talebi yönünden davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile arta kalan 238,45 TL harcın davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden red olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın mazeretli yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.