Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/178 E. 2022/200 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/178
KARAR NO : 2022/200

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23.10.2018
KARAR TARİHİ : 09.03.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili —- esas sayılı dosyasına tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili — döneminde gerçekleştirilen,—ihraçları ve yatırım hizmetleri hakkında 6362 sayılı —- Kanunu ile ilgili mevzuat gereğince —- larafından yapılan inceleme ile —— bedel yerine — üzerinden müvekkile satmış olduğu tespit edildiğini, işbu satış sebebiyle——— zarara uğratıldığı yönündeki— istinaden borçlu aleyhine—— sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ise de borçlu larafından haksız olarak bu takibe itiraz edildiğini, öncelikle dava konusu —- değer üstünde olacak şekilde devri yapılan hisselerden ve bu hisselerin devir sürecinden bahsetmek gerektiğini, —- yapılan —– ünvanı —- bankanın %22,9 oranında payı bulunduğunu, — paylarının da müvekkil banka %99’una sahip olduğunu, açıklanan pay sahiplik oranlarına istinaden müvekkil banka, doğrudan ve dolaylı olarak —– olarak %70′ elinde bulundurduğunu, —-sayılı kararıyla; —— — bedelleri üzerinden satın alınmasına karar verildiğini, bankanın —- —- kararıyla; —- adet hissenin, söz konusu ortakların satma talebinde bulunması durumunda bir hisse bedeli en fazla 1,69TL olmak üzere banka adına satın alınmasına karar verildiğini, banka tarafından alımlar kısmi olarak gerçekleştiğini, alımlardan bir kısmı da davacı borçluya ait hisseler hakkında gerçekleştirilmiş, davalının —- tarafından alındığını, —-hissenin —- bedelden alım kararından yaklaşık —— değiştirildiği —- tarafından tespit edildiğini, dava konusu — hisselerinin —-ortaklık paylarının devri, —- bakılmaksızın —— —- satılan hisse — ödenmiş—- tespit edildiğini,—- söz konusu pay devrine onay vermediğini, —– tarihli kararında; —– — ——– —-satış fırsatlarının belirlenmesi,——– görüşmelerin yapılması, bu görüşmelere bağlı işlemlerin gerçekleştirilmesi, söz konusu işlemler için——-görüş ve destek alınması dahil olmak üzere çalışmaların gerçekleştirilmesi hususunda — —- karar verildiği belirtildiğini, fazlaya dair tüm dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla, borçlu davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın iptaline, kölüniyctli itiraz sebebiyle %20’den aşaağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı vekili, ——– sayılı dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava zamanaşımına uğradığınıaynı konu ve taleple açılmış bir dava bulunduğundan iş bu davanın derdestlikten reddi gerektiğini, işbu davanın yasal dayanağı ve karşılığı bulunmadığını, dava dilekçesinde —–doğrultusunda —-kazanç —- doğrultusunda açıldığı ifade edildiğini, —– Kanununun 21 maddesinde düzenlenen — aktarımı eyleminin gerçekleşebilmesi için ; “—- yapılan teşebbüs veya şahsın ——– bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili olması, —- olduğu gerçek veya —- emsallerine uygunluk ———- ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret bedel veya şartlar içeren anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya — bulunması,—— azalmış olması” şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiğini, müvekkilin davacı elinde de olan tüm —- yönetiminde veya —- ve görevleri olmadığını, —– hisse oranları gereğince de, hiç bir şekil ve şartta kontrol gücünü,—– belirleme güçleri olmadığını, —– yada şartlarını değiştirecek doğrudan veya dolaylı bir güçleri de olmadığını, — ilgisi bulunmayan davanın reddini talep — talebi hiç bir şekilde iletilmemiş, müvekkil— vekillerince yapılan icra takibi ile konudan haberdar olduğunu, — —— bilinen ve uygulanan —- hisse fiyat belirlemeleri olduğunu, davacı —- —başlığı altından ; —— alan —- tutarının aynı şirketin esas sermeyesini temsil eden pay sayısına bölünmesiyle bulunan değerdir açıklamasına yer verdiğini, ——- değerine yakın — —– varlıkların) piyasa değerlerini gösterecek değerleri düzeltilmiş olarak ve değerleme farkının — dahil edilerek hesaplanması– dayanak yaptığı değerleme raporunda, –edilen — varlıkların ilk edinilme tarihlerindeki defter kayıtlarıyla dikkate alındığından gerçekçi değeri yansıtmadığını, dava konusu — benzer şirketler olarak alınan —– özelikleri göstermemesi nedeniyle benzer şirketler — — değerler satışta esas alındığını, günün şartları ve koşullarında en doğru değerin — varılmıştır.– yapıldığı —— sadece bir — iştirakinin satışı ile şirketin ——- kaynağı miktarıdır. Eğer bu yöntemler —değerleme — şirketin değerinin iştirakin satılması ile şirketin — olduğu somut ve net olarak ortada olduğunu, müvekkil hisselerini değerleme raporu verileri içerisinde — müvekkilin hisse satış bedellerinin şirket gerçek değerinin üzerinde olmadığını somut olarak ortaya koyulduğunu, müvekkilin hisseyi elde ediş bedeli ile 7 yıl sonra sattığı — ödeme tarihi ile satış tarihi arasında değerleme yapıldığında müvekkilin ve diğerlerinin satıştan zarar ettiği gerçeği somut olarak ortada olduğunu, müvekkilin tüm hisselerinin alış bedeli ile 7 yıl sonra yaptığı satış bedeli arasındaki fark —. Başka hiç bir hesaba girilmeden , paranın bağlı kaldığı ——-yapıldığında müvekkilin ve diğerlerinin bu hisse alım satımından ne denli zarar ettiği — ——–ettiğinden uzun— olarak değerlendirip girişimde bulunmuş, — elden çıkarıldığını, —– karşılamış olup bu amaçla —– tatmin edici olmasa da alım talebini kabul etmediğini, usul ve esastan dayanağı bulunmayan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Davanın Aşamaları: — birleştirme kararı— dosyası ile birleştirilmiş, —- dosyası üzerinden birleşen dava dosyalarıyla — tarihli duruşmasının— Piyasası Kanununun 94. Maddesi uyarınca dava takip yetkisinin sadece — ait olması,– şirketlerde bu davayı açma hakkını —-anlaşıldığından tüm birleşen davalar açısından davacı — dava takip yetkisi bulunmaması nedeniyle tüm birleşen “—— esas sayılı dosyalarının “Davacının, dava takip yetkileri olmadığından, HMK’nin 53, 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın “dava takip yetkisine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle” USULDEN REDDİNE” karar vermek üzere HMK’nin 167. Maddesi uyarınca asıl davadaki eksikliklerin tamamlanmasının beklenmesi halinde sonradan birleştirilmiş davalar davacısının davalarının sürüncemede kalmaması için AYRILMASINA, davacı — –vekilinin birleşen dosyalarda itirazın iptali davalarını ihtiyari dava arkadaşlığı kapsamında tek bir davada açabileceği halde, her davayı kolay takip etmek açısından ayrı ayrı açtığı, bu durumda birleşen davaların tek bir esasa kaydedilerek karar verilmesi durumunda, davaları istinaf etmek isteyen davacı — davalardaki davalılara tebligat yapılmasını beklemesi gerekeceği ve bu durumda davaların ayrı ayrı açılmasının davacıya sağlayacağı kolaylığın önemi kalmayacağı anlaşılmakla birleşen davaların ayrı ayrı açılması göz önüne alınarak her birinin Mahkememizin ayrı esas numarasına kaydına ve kaydedilen dosya üzerinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi nedeniyle HMK’nin 138. Maddesi uyarınca duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karara bağlanmasına, gerekçeli kararın her dosyanın davacı vekili ve davalı vekiline ayrı ayrı tebliğine,” şeklindeki ara kararına istinaden birleşen işbu dava dosyası tefrik olunarak Mahkememizin yukarıdaki esas sayısına kaydedilmiştir.
— Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; ——–takip öncesi —-tahsili için ilâmsız takip başlatıldığı, — tarihli itiraz dilekçesi ile icra dairesinin borca, faize, yetkiye ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
5-Davanın ve istemin tespiti ile istemle ilgili hukuki açıklama: —-davada, davacı— döneminde gerçekleştirilen sermaye———bedel üzerinden müvekkiline sattığını, bu satıştan —- uğradıkları yönündeki rapor üzerinde icra takibi başlatıldığını, bu takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, —– müvekkilinin %22,9 oranında payı bulunduğunu, ——- %44,4 oranında payı bulunan —- müvekkilinin %99 oranında payı bulunduğunu, müvekkilinin bu şekilde —- doğrudan ve dolaylı olarak %70’ine sahip olduğunu, müvekkili tarafından geri kalan payların — hissenin satın alınmasına karar verildiğini, daha sonra bir hisse bedeli en fazla 1,69 TL olmak üzere payların alınması yönünde ikinci bir karar alındığını, davalının — birim bedel karşılığında satın aldığını, ——- olmasına rağmen devirden —- müvekkilini zarara uğratarak —-21 ve 110. maddeleri uyarınca — kazanç aktarımı yasağına aykırı olduğunu iddia etmek suretiyle bu nedenle aktarılan tutarın davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine davalının yaptığı haksız itirazın iptalini talep etmektedir.
Davacı Bankanın dava takip yetkisinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi için Sermaye Piyasası Kanununun 21. maddesi çerçevesinde — kazanç/mal varlığı — varlığı için aranan şartların ve unsurların incelenmesi gerekmektedir. Buna göre — varlığı aktarımının varlığı için aranan şartlar şöyledir:
1-Kazanç/—— ———lazımdır. —-mal varlığı azalanın, öncelikle —— gerekmektedir.——. m. 3/e’de, “—-edilmiş sayılan ——- 16/1 uyarınca— sayılma, ” payları — pay sahibi sayısı——– konusu olan bir statüdür.—- ortaklık tarafından bizzat ve/veya doğrudan yapılması şart değildir. ——— 21 uyarınca, — aktarımı — ve/veya iştiraki tarafından bizzat ya da iştirak ve/veya bağlı ortaklıklar üzerinden de olabilir — göre doğrudan bir kazanç aktarımı yanında,– (TTK m. 195 vd.; TSY m. 105/1) çerçevesinde yapılan dolaylı işlemler sonucunda — gerçekleşmiş olması halinde de, –m. 21 hükmünde yer alan yasak ihlal edilmiş olmaktadır. Böylece yeni — eski Kanunun aksine kazanç ve mal varlığı — ve — olarak genişletilmiştir. Buna göre,—- bunların—-olabilir. Kazanç/malvarlığı aktarımı bakımından iştirak veya bağlı ortaklık için —— verilmemiştir. —ortaklıklar üzerinden kazanç aktarımı da yasak kapsamında değerlendirilmiş, —- yapıda yatırımcılar korunmak istenmiştir. Esasen bu madde, —- haksız edinimlere engel olmayı da amaçlamaktadır. Dolayısıyla———–doğrudan kendisinin yapmamış olması, söz konusu madde hükmünde yer alan yasak ihlalini ortadan kaldırmamaktadır. Önemli olan, yapılan — işlemler sonucunda, — –nihai olarak– maddi zarara uğratılmasıdır.
2-Kazanç aktarımı yapılan kişinin —- bağlı ortaklığı ile ilişkili olması lazımdır. —– m. 21 hükmü uyarınca herhangi bir işlemin — sayılabilmesi için, —kazanç aktarımı yapılan kişinin, —- — onun bağlı ortaklığı veya iştiraki ile yönetim, denetim veya sermaye bakımından dolaylı (… üzerinden) veya dolaysız (doğrudan) olarak ilişkili bulunması gerekmektedir. Buna göre şirket ile —– dağıtılacağı kişiler arasında; (i) — dolaysız bir ilişki bulunacak, (iii) —– kazancın dağıtılacağı kişi bir gerçek ya da bir gerçek kişi olacaktır. Kanun hükmünde, kazanç aktarımında bulunulan, —- işlemin diğer tarafı olan bir gerçek —–bu ifade göstermektedir ki, kazanç aktarılan —mal varlığı artanın, bir gerçek kişi ya da tüzel kişi olması gerekir. — 15/son fıkrasında ilişkili olan kişi bakımından “… ilişkili bulunduğu — söz edilmekte, buradan hareketle de öğretide gerçek veya tüzel kişi yanında ilişkili olanların kapsamına —- kişiliği bulunmayan bir topluluğun da girebileceği, bu anlamda Kanun’da bir sınırlama bulunmadığı ifade edilmekteydi. Ancak, ———- etmiş, ilişkili olunanlar bağlamında gerçek veya tüzel kişi olma esasını getirmiş gözükmektedir.
Bu noktada ayırt edici unsur, kazanç aktarılan bu kişinin, —— şirketin iştirak veya bağlı ortaklığı ile yönetim, denetim veya sermaye bakımından dolaylı veya dolaysız olarak ilişkili olması gerektiğidir. Yönetim denetim ve sermaye ile kast edilen—— kurulunda olunması, sermaye iştiraki bu anlamda ilişkinin maddi varlığını tesis eder.
Ancak esasen bu noktada önemli olan, —– bulunduranların doğrudan veya dolaylı, aracılı işlemlerle kazanç aktarmasıdır. Örneğin, —-kontrolü elinde bulunduranların, —- kazanç aktarımı da buna örnektir. Kazancı aktarılan —– kazanç aktarılan bu —– gücü elinde bulunduranların doğrudan veya dolaylı hakim oldukları veya menfaat temin ettikleri bir şirket ise, burada —— kazanç aktarımının varlığı kabul edilmelidir.
Doğrudan veya dolaylı olarak aynı kişinin/grubun kontrolüne tabi olmak iki şirketi —- içindeki bağlantılı şirketler hâline getirmektedir (— şirket için bkz. TTK m. 195 vd.). Dolaylı ilişkiyi sağlayan kaç tane aracı şirket veya kişinin kullanılmış olması önemli olmayıp, önemli olan husus, nihai anlamda şirket yönetimlerinin aynı kontrol gücüne bir şekilde bağlanıyor olmasıdır. Kontrolün varlığı için, — çoğunluğunun belirlenmesi gücüne sahip olunması yeterlidir. Bu halde, —– hükmünün aradığı anlamda bir “ilişki”nin bulunduğu kabul edilir.
— kazanç aktarımı —- m. 21/2 uyarınca, pasif davranış, yani ——— şirketin veya onun iştirak veya bağlı ortaklığının karlarını ya da malvarlıklarını korumak ve artırmak için yapmaları beklenen faaliyeti yapmamaları ve bu suretle ilişkili oldukları kişilerin karlarının ya da malvarlıklarının artmasını sağlama yoluyla da olabilecektir. Örneğin, —- şirketin ilişkili bir şirket lehine ihaleye girmemesi ya da ihaleye iştirak edip eksik belge vermesi yahut açılan bir davayı takip etmemek, geçerli bir sebep olmadan davayı kabul etmek veya gerektiği şekilde takip etmemek suretiyle, ilişkili şirketin karlarının ya da malvarlığının artırılması halinde durum böyledir.
Ancak, bu fıkrada ” — olunan kişinin karlarını ya da malvarlığını artırmak bir şart olmakla birlikte ilişkinin aktif —- kazanç aktarımında olduğu gibi, yönetim, denetim veya sermaye bakımından doğrudan veya dolaylı bir ilişki olması şeklinde ifade edilmemiştir. Şüphesiz, bu ifadenin olmaması ilişkinin doğrudan veya dolaylı, yönetim, denetim veya sermaye bakımından olmasına—— değildir; özellikle bu noktadan bir ilişki aranacaktır, hatta bu ifade eksikliği ilişkinin şeklinin daha geniş yorumlanmasına da müsaittir.
3-İlişkili şirketler arasındaki kazanç aktarımının —- işlem(ler) aracılığıyla gerçekleştirilmiş olması lazımdır.——-ve örnek verdiği işlemler dikkate alındığında aktif — kazanç aktarımının, —— bağlı ortaklıkların ilişkide bulundukları gerçek veya tüzel kişiler ile (i) emsallerine uygunluk, (ii) piyasa teamülleri, (iii) ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret, bedel veya şartlar içeren anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya işlem hacmi üretmek gibi (—) işlemlerde bulunmak suretiyle kârlarını veya malvarlıklarını azaltarak veya kârlarının veya malvarlıklarının artmasını engelleyerek gerçekleştirilmesi gerekir. ——21/2 uyarınca pasif davranış ile aktarımın ise, —- ortaklıklar ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıklarının, basiretli ve dürüst bir tacir olarak veya piyasa teamülleri uyarınca kârlarını ya da malvarlıklarını korumak veya artırmak için yapmaları beklenen faaliyetleri yapmamaları yoluyla ilişkili oldukları gerçek veya tüzel kişilerin kârlarının ya da malvarlıklarının artmasını sağlamak şeklinde gerçekleşir.
Görüldüğü üzere, —————–veya bağlı ortaklığın kârını veya mal varlığını azaltan işlemin ilişkili—- bir işlem” olması gerekir. Kanun hükmünde — işlemin ne anlama geldiğine, unsurlarına/içeriğine ilişkin tanımlama, aktif surette kazanç aktarımı için; (i) emsallerine uygunluk, (ii) — (iii) ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret, bedel veya şartlar içeren anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya işlem hacmi üretmek gibi (—) işlemler olarak yapılırken, pasif davranışla kazanç aktarımı içinse; basiretli ve dürüst bir tacir olarak veya piyasa teamülleri uyarınca kârlarını ya da malvarlıklarını korumak veya artırmak için yapmaları beklenen faaliyetleri yapmamaları yoluyla ilişkili oldukları gerçek veya tüzel kişilerin kârlarının ya da malvarlıklarının artmasını sağlamak şeklinde yapılmış, — işlemlere sınırlı sayı prensibine uyulmaksızın (gibi…) örnekler verilmiştir. Esasen, bu niteleme öğretideki değerlendirmelerle de —– arz etmektedir.
Burada öncelikle ve tekraren belirtelim ki, ilişkili/bağlantılı kişi ile —- şirket ya da onun iştirak veya bağlı ortaklığı arasındaki işlemde (i)— uygunluk, (ii) piyasa teamülleri, (iii) —- —aykırı olarak —– anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya işlem hacmi üretmek suretiyle —– şirkete zarar verilmesi, — işlem örnekleridir. Kanunun—- koymaktadır. Fiyat farkına ilişkin bir zarar verici —- işlemde “— aksine —–. 21 hükmünde ayrıca ifade bulmamıştır, zaten böyle bir kıstası her türlü duruma teşmil etmek doğru değildir. Yeni — sisteminde, (i) emsallerine uygunluk, (ii) piyasa teamülleri, (iii)——anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya işlem hacmi üretmek esastır— aktarımın tespitinde yine de önemli rol oynamaya devam edecektir. ——düşük veya yüksek bir bedel ödenmesi şeklinde gerçekleşiyorsa,— varlığının belirlenebilmesi açısından olağandır. Zira bizimki gibi — fiyat belirleme serbestisi karşısında, her teşebbüsün kendi iç dinamikleri ile farklı bir— Dolayısıyla, emsallerine göre ——öncelikle yol açabilmelidir.———– olması konusundaki açıklamaları şöyledir:
“— işe yalnız — olduğundan az gösterilmesi değil, ortada gerçeğe aykırı bir bilanço bulunmasa dahi, kârın azalmasına yol açan fazla harcamaların yapılması dahi suç sayılmıştır. Ancak bu harcamaların ‘fazla’ sayılabilmesi için şirketin ilişkide bulunduğu diğer teşebbüs veya şahıslara — gerekir. — alınan herhangi bir mal karşılığında ödenen——, bu suçun maddî unsuru gerçekleşmiş olur. Bir ücret, fiyat veya — farklı sayılabilmesi için, — ticari veya sınaî faaliyeti açısından ve gerek—- şubelerinin yerleşim yerleri açısından uygunluk arzeden ve yine ——- ücret, —olması icap eder. Bundan başka sadece ücret, fiyat veya bedeller arasında bariz farklılığın bulunması da yeterli değildir: bu farkın iktisadî ve malî sebeplerle izah olunamaması da gereklidir. Belirli bir yerde——– bulamadığı için, emsaline nisbetle çok fazla bir bedel ödeyerek bir binayı satın alır veya kiralarsa;— —– çalışmayı tercih eder ve bu sebeple onlara emsalinin üzerinde—- maksadıyla dış—- — yaparsa, bu harcamaların——- herhangi bir ticarî, iktisadî veya malî sebeple izah edilememesi ve yukarıda açıklanan emsaline nisbetle de çok yüksek telakki edilebilmesi gerekir”
Bununla birlikte —— gerçekleştirilmesi durumunda, artık yeni — (m. 21) karşısında işlem tarafları arasında uygulanan — girilmediğinden söz edilemez; bariz şekilde farklılık bir şart olarak ileri sürülemez. — gereği kullanılan “— bulunan işlemleri kapsar şekilde—— ifadeye itibar edilmemekte, — düzenlemeye de— şöyledir:
“…—— veya davranışdan veya kaçınmadan doğabilir. Mesela, teşebbüs veya şahsın yararına ihaleye girilmemesi, yüksek fiat verilmesi, bazı işlerin onlara nakledilmesi gibi— anlamak zorunluluğu vardır. —— masraflarının yüklenilmesi veya yükletilmesi de —- kapsamı içine girer.”
Nitekim, “——— 13. maddesinde de, ilk fıkranın ikinci cümlesi ile —- kazanç dağıtımına yol açabilecek işlemlerin — benzeri ödemeleri gerektiren her türlü işlem, kapsam içine alınmıştır. Buna göre, “— hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen —- fiyatlandırması yoluyla —- olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım,— ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren —- değerlendirilir.”
Son olarak belirtelim ki, şirket kârının veya malvarlığının azalmasını yani zararını sonuçlayan “—- — muvazaalı işlemler olarak gerçekleşir. Örneğin, ——– şirketlerin hiçbir ekonomik —gereksiz yere bu ticari ilişki zincirine dahil edilmesi, bu şirketlere gereksiz yere ödemede bulunulması —- kazanç aktarımıdır. — amacı, —-/muvazaalı işlem ile belli kişiler lehine ve bazılarının zararına olarak—önlenmesidir. Bu — yorum yapılmamalı, söz konusu hükmün —- göz önüne alınmalıdır.
İşlemin her iki tarafının da nihai olarak (doğrudan veya dolaylı olarak) aynı kişinin kontrolünde olması, normal piyasa koşullarında verilmeyecek olan bir kararın ——— yol açmaktadır. —- uygulanması hâlinde değil, — yapılmayacak olan bir işlemin, sırf aradaki ilişkinin varlığından ötürü yapılması halinde dahi, -bu durumda emsale—- bir işlem vardır. Zira arada —- anlamında bir — yapılmayacak, dolayısıyla ——- uğramayacaktır.
4-Yapılan —- işlem sonucunda ——–azalması ya da artmasının aktif yahut pasif tutumla engellenmesi gerekir. — uygulama alanı bulabilmesi için —- ortaklığının maddi bir zarara uğramış olması ve bu kapsamda kârı ve/veya mal varlığı toplamının/unsurlarının azalması veya kârlarının veya malvarlıklarının artmasını engelleyerek kazanç aktarımında bulunulması gerekmektedir.— bunların iştirak ve bağlı ortaklıklarının, kârlarını ya da malvarlıklarını korumak veya artırmak için yapmaları beklenen faaliyetleri yapmamaları yoluyla ilişkili oldukları gerçek veya tüzel kişilerin kârlarının ya da malvarlıklarının artmasını sağlamaları da —– kazanç aktarımı sayılır.
Anılan bu hükme aykırılığın özel hukuk alanındaki ilk sonucu, —- şirket ile onun iştirak veya bağlı ortaklığının yöneticilerinin ve kaynak aktarılan kişilerin “tazminat sorumluluğu”nun gündeme gelmesidir.
—- ortaklıklar, ilişkili taraf işlemlerinin emsallerine, piyasa teamüllerine,— basiret ve dürüstlük ilkelerine uygun şartlarda gerçekleştirilmiş olduğunu belgelemek ve bu durumu tevsik edici bilgi ve belgeleri en az sekiz yıl süre ile saklamak zorundadırlar — m. 21/3.)
Kazanç aktarımının—— tespiti hâlinde —- ortaklıklar ile bağlı ortaklıkları, —— aktarımı —- tutarın kanuni faizi ile birlikte mal varlığı veya kârı azaltılan ortaklığa — iadesini talep eder. Kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflar— aktarılan tutarı kanuni faizi ile birlikte iade etmek zorundadır — 21/4).
— kazanç aktarımı ——– uyarınca, —– bulundukları tespit edilen ———- bağlı ortaklıkları ile iştiraklerinden —- tarafından belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ortaklara duyurulmasını istemeye, Kurulca——– dava açmaya yetkilidir.
Ayrıca —-. 92/1 uyarınca (—. 94/2 atfı sebebiyle) —– — sözleşme —————– azalmasına veya kaybına yol açtığının ——- tespit edilmesi hâlinde,——
a) TTK hükümleri saklı kalmak kaydıyla ilgililerden aykırılıkların giderilmesi için tedbir almasını ve öngörülen işlemleri yapmasını istemeye ve gerektiğinde—- mercilere intikal ettirmeye,
b) Bu durum ve işlemlerin hukuka aykırılığının —– ve her hâlde durum ve — tarihinden itibaren üç yıl içinde iptal davası ve beş yıl içinde— davası açmaya,
c) Bu durum ve—- mahkeme kararı ile tespit edilmesi veya bu karar beklenmeksizin— talebi üzerine mahkeme tarafından karar verilmesi hâlinde bu işlemlerde sorumluluğu bulunanların imza yetkilerini kaldırmaya,—bulunulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya kadar ilgilileri görevden almaya ve yapılacak ilk ——— yenilerini atamaya yetkilidir.
Somut olayda,———– aktarımı iddiası ileri sürülmektedir. Kazanç aktarımı yapıldığı iddia edilen kişi de — —- ortaklığın ortağı pozisyonundadır. .
SIRASIYLA DAVA ŞARTLARININ İNCELENMESİ
6-İcra dairesinin yetkisine ilişkin dava şartının incelenmesi: Davalı – borçlu vekili icra ödeme emrine yaptığı itirazında ——- olmadığını, yetkili icra dairesinin borçlunun oturduğu ———- olduğunu belirterek icra dairesinin yetkisine itirazda bulunmuştur.
Dava, — kazanç aktarımı yasağının ihlali nedeniyle uğranılan zararın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/1. maddesinde dava şartları sırasıyla sayılmıştır.
HMK’nin 114/1-ç maddesi gereğince kesin yetki kuralı dava şartıdır. HMK.’nun 115. maddesi gereğince dava şartlarının mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olup, İtirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi, dava şartıdır. Bu nedenle—- itirazın incelenmesi gerekir.
—– uygulamasına göre,——- icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır ————-. sayılı kararlarında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.
İcra Dairesinin yetkisi ile ilgili olarak da geçerli olan 6100 sayılı HMK’nin 19. maddesinde “1)Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hususta belirtmek gerekir ki, icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz her ne kadar dava şartları bölümünde inceleniyor ise de, icra dairesinin yetkisi kesin yetki kuralı değildir ve HMK’nin 19/2. Maddesi uyarınca borçlu vekilinin yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmek zorundadır.
Davalı-borçlu vekili, davalının yerleşim—————-yetkiyi düzenleyen 50. maddesinin 1. fıkrasına göre, para ve teminat borçlarına dair icra takiplerinde yetkili icra dairesi, 6100 sayılı HMK’nın yetkiye ——- belirlenir. 6100 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre ——— davanın açıldığı——- Aynı Kanun’un “Sözleşmelerden doğan ——— başlıklı 10. maddesinde ise, —– sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ——– düzenlemedir. Sözleşmenin yerine getirileceği yerin tarafların açık veya — olarak belirlenmediği durumlarda, şayet borç bir para borcu ise sözleşmenin ifa edileceği yer 6098 sayılı Kanun’un 89. maddesine göre belirlenecektir. Bu maddeye göre, borç bir miktar paradan ———– —– alacaklının ödeme zamanındaki —–yapılır. ————- —– Aynı zamanda——- kaynağı—– değildir. Para borcunun kaynağı, sözleşme olabileceği gibi, haksız eylem veya sebepsiz zenginleşme veya başka bir neden de olabilir.
Davacı—- tarihindeki——İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetki alanı içindedir.
——— karar sayılı ilâmı da bu yöndedir.
Bu durumda, 6098 sayılı Kanun’un 89. maddesi uyarınca bir para borcunun alacaklısının kendi yerleşim — açmasında (veya 2004 sayılı Kanun’un 50. maddesi belirlemesiyle icra takibi başlatmasında) bir usulsüz bulunmadığından davalı-borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
7-Derdestlik itirazının değerlendirilmesi: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, aynı davanın —– dosyasında derdest olduğunu iddia ederek derdestlik itirazında bulunmuştur.
Ön inceleme duruşmasında; “Davacı tarafından Mahkememize ikame edillmiş işu bu davanın —- kazanç aktarımı yasağının ihlali nedeniyle uğranılan zararın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı, aynı davanın Mahkememizin ——– sayılı dosyasında derdest olduğunu iddia etmektedir.
Derdestlik söz konusu olabilmesi için daha önceden açılmış ve halen görülmekte olan dava olup olmadığının tespiti gereklidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114’üncü maddesinin (ı) bendi uyarınca “aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” dava şartları arasında düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 115’inci maddesi gereği bu durum –davanın her aşamasında kendiliğinden ——- derdest dava; açılan bir davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılıp halen görülmekte olmasıdır. Bu bağlamda —- sebepleri ve konusu aynı olan davanın iki defa ayrı ayrı açılmış olması ve birincisinde verilen hükmün kesinleşmemiş olması gerekir.
Birinci davanın ikinci dava için derdest dava sayılabilmesi için gerekli ilk şart her iki davanın taraflarının aynı kişiler olmasıdır. Davaların aynı dava sayılabilmesinin bir diğer şartı her iki davanın sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebinin aynı olmasından kasıt hukuki sebepler değil, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Son şart ——————-
Aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması konusu —- dava şartı haline getirilmiş ve bu suretle derdestlik itirazı ilk itiraz olmaktan çıkartılıp; dava şartına ilişkin usuli bir itiraza dönüştürülmesi sağlanmıştır. Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukuki korunma sürecini başlatmıştır. Artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya ——– yararı kalmamıştır; bu bağlamda hukuken korunma ihtiyacı içinde bulunmamaktadır ve onun yapacağı iş davanın sonucunu beklemektir. Davayı açmaktaki yarar hukuki olmalıdır; — başına yeterli değildir. Derdestlik itirazının korunmasının —– görülmesinin sağlanmasında davacının hiçbir hukuki yararının bulunmadığı düşüncesi yatmaktadır.
Buna göre, her iki dava dosyasında davacının farklı bulunması nedeni ile derdest dava itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir.
7-Davacının dava takip yetkisinin olup olmadığına ilişkin inceleme, değerlendirme, hukuki nedenler ve sonuç: Müsnet davada, —- Maddesinde dava açma yetkisinin———- olması nedeniyle, birleşen davada davacı—— yetkisinin bulunup bulunmadığının tespiti gereklidir.—— Kanununun “——- kazanç aktarımında uygulanacak tedbirler” başlıklı 94. Maddesi;
“MADDE 94 – (1) —– işlemlerde bulundukları tespit edilen —— denetleme sonuçlarının—– belirlenecek usul ve esaslar ——duyurulmasını istemeye,—- tutarın tayin edilen süre içinde iadesi için dava açmaya yetkilidir.
(2) (Değişik: 2/1/2017-KHK-684/7 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7074/6 md.) 92 nci maddenin birinci ve üçüncü fıkraları bu madde bakımından da uygulanır.” hükmünü haizdir.
Maddenin 2. Fıkrasında bahsi geçen “— aykırı işlemleri ile sermayeyi veya mal varlığını azaltıcı işlemlerinde uygulanacak tedbirler” başlıklı 92. Maddesi ise;
“MADDE 92 – (1) Bu Kanuna tabi ihraççıların, — hükümlerine veya ————sebebiyle sermayenin veya mal varlığının azalmasına veya kaybına yol açtığının —– tespit edilmesi hâlinde, ——-
a) 6102 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla ilgililerden aykırılıkların giderilmesi için tedbir almasını ve öngörülen işlemleri yapmasını istemeye ve gerektiğinde —-ettirmeye,
b) Bu durum ve işlemlerin hukuka aykırılığının —– tespiti tarihinden itibaren üç ay ve her hâlde durum ve işlemin vukuu tarihinden itibaren üç yıl içinde iptal davası ve beş yıl içinde — tespiti davası açmaya,
c) Bu durum ve işlemlerin mevcudiyetinin ilk derece mahkeme kararı ile tespit edilmesi veya —- beklenmeksizin —– üzerine mahkeme tarafından karar verilmesi hâlinde bu işlemlerde sorumluluğu bulunanların imza yetkilerini kaldırmaya, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması hâlinde, yargılama sonuçlanıncaya kadar ilgilileri görevden almaya ve yapılacak ilk genel kurul toplantısına kadar görevden alınan yönetim kurulu üyelerinin yerine yenilerini atamaya,
yetkilidir.
(2) —- bankalar hakkında bu maddeye göre ——–
(3) (Ek: 2/1/2017-KHK-684/6 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7074/6 md.) Bu madde kapsamında —- açılan dava ve takipler ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde — her türlü harç ve teminattan muaftır.” hükmünü haizdir.
— öngörüldüğü — kazanç aktarımı iddiası ileri sürülmektedir. Kazanç aktarımı yapıldığı iddia edilen kişi de —- ——– ortağı pozisyonundadır.
Sermaye Piyasası Kanunun 94. Madde hükmünde açıkça ifade edildiği üzere,— kapsamında tespit edilen hukuka aykırılıklar ile ilgili dava açma yetkisi — aittir.
Kanun —, ——- şirketlerde bu davayı açma hakkını açıkça — ilgili şirketin(müsnet davada davacı bankanın)—- bırakmak istememiştir. Bu nedenle; müsnet davada, Sermaye Piyasası Kanununun 94. Maddesi uyarınca davacı — davalılardan dava konusu bedeli isteme ve hüküm alma yetkisi yoktur. — Piyasası Kanununun 94. Maddesi uyarınca ——–aittir.
HMK’nin 53.maddesinde dava takip yetkisi düzenlenmiştir. Buna göre, dava takip yetkisi; talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir. Dava takip yetkisinin bulunması HMK’nin 114/1-e maddesi uyarınca dava şartlarından olup HMK. m. 115/1 uyarınca mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır.
Bu nedenle işbu istemle ilgili dava takip yetkisi ———— olduğundan——–davanın, davacı———– takip yetkisine sahip olmaması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yine de belirtmek————- birlikte dava takip yetkisinin bulunduğu kabul edilse dahi, Mahkememizin —– Piyasası Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca müsnet davanın davalısı ile birlikte diğer davalılara —- etmiş olup, bu durumda da aynı nedenle farklı davacılar —esas sayılı dosyadaki dava açılmış olduğundan ——- sayılı dosyada alabilecek durumdayken aynı istemle ilgili ikinci kez dava açılmış olacağından, bu durumda da davacılar farklı olduğundan derdest dava olmayacağından işbu davanın bu kez davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle yine dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekecektir.
Tüm bu nedenlerle, müsnet davanın, HMK’nin 53, 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davacının dava takip yetkisine sahip olmaması nedeniyle “dava takip yetkisine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle” usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ——- tarafından açılan işbu davanın, HMK’nin 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca “dava takip yetkisi—- ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle” USULDEN REDDİNE”,
2-Davacı yargı harçlarından muaf olduğundan davacıdan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4- Reddolunan dava yönünden — göre davalı lehine takdir olunan 5.100 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.