Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/168 E. 2023/127 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/168 Esas
KARAR NO : 2023/127

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dosyaya sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı —-tarafından davacı müvekkili aleyhine —- Esas sayılı dosyası ile—vade tarihli 60.000,00 TL tutarlı bonolar dayanak gösterilerek kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, davalı — davacı müvekkili — uzun yıllar önce evlilik dışı ilişki yaşadıklarını ve bu birliktelikten müvekkili tarafından 2014 yılında tanınan — isimli ortak çocukları bulunduğunu, taraflar arasında kambiyo taahhüdünü gerektiren herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı gibi hukuki ilişki de bulunmadığını, icra takibine konu bonoların yağma suretiyle alınmış olup hükümsüz olduğunu, davalının, davacı müvekkilinin evine gelmesi aksi halde elinde mevcut bazı uygunsuz resimleri davacının eşi—– paylaşacağını beyan etmesi üzerine müvekkili davalının evine gittiğini, müvekkilinin, davalı ve oğlu — tarafından evden çıkma hürriyeti tahdit edilerek “müvekkilin eşi üzerine kayıtlı bulunan evin tapusunu kendisi veya oğlu adına yapmaz ise öldürüleceği, eşine karşı boşanma davası açmaz ise eşine zarar verileceği, bonoları imzalamaması halinde bu evden sağ çıkamayacağı” tehditleri altında yağma suretiyle icraya konu bonoları imzalamak zorunda bırakıldığını, ayrıca müvekkilinin, kendisine ve eşine zarar verileceği hususunda korktuğunu, bu durumu önlemek için, eşi — karşı —- boşanma davası, ——–etmek durumunda kaldığını, davacının, müvekkilinin eşinin maliki bulunduğu ——— —— —verilmesi aksi halde senetlerin — verileceği ve öldürmeye yönelik tehditlerinin devam etmesi üzerine, müvekkili tarafından—- Soruşturma sayılı dosyası ile davacı ve oğlu hakkında şikayette bulunduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, işbu soruşturma nedeniyle———çözümlemesine ilişkin bilirkişi raporlarında “davalının davacıya yönelik tehditleri, davaya konu bonoların alınış şekline ve nedenine ilişkin” ses kayıtlarının açık bir şekilde tespit edildiğini, davaya konu icra takibi nedeniyle müvekkilinin maaşının 1/4’ü kesilmekte olup ayrıca telafisi imkansız maddi zararlara uğrayacağı da açık olduğundan, yukarıda arz ve izah edilen hususlarda dikkate alınarak; davaya konu icra takibinin durdurulması ve/veya dosyaya gelecek paranın alacaklı görünen davalıya ödenmemesi için mahkemeden ihtiyati tedbir kararı verilmesini isteme zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkilinin asgari ücret ile çalışmak durumunda olduğunu, maaşının 1/4’ününde davaya konu icra takibi nedeniyle kesildiğini, ekte sunulan fakirlik belgesinden de anlaşılacağı üzere yeterli maddi olanaklara sahip olmayan müvekkilinin zorla geçindiğini, bu nedenle de mahkemeden adli müzaharet kararı verilmesini, arz ve izah edildiği ve mahkemece resen nazara alınacak nedenlerle davaya konu bonolar ile ilgili her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
Taraf delilleri toplanmış, — sayılı dosyası, ———— soruşturma dosyası Uyap sisteminden getirtilmiştir.
— Esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının —— TL tutarlı bonolar dayanak gösterilerek toplam —kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı görülmüştür.
—– soruşturma dosyasında alınan davalı —– verdiği ifadesinde “Ben yukarda beyan ettiğim adreste ikamet ederim. — isimli şahıs benim 16 sene önce ayrıldığım —–nikahlı eşim olur. Müşterek 1 çocuğumuz vardır. Kendisiyle 16 sene önce ayrıldık o sıralarda oğlumuz 6 yaşındaydı. 16 sene önce kendisi evi terk etti. 2 sene kadar öncesine kadar yani 2019 yılına kadar kendisini hiç görmedim. Oğlumda aynı şekilde hiç görmedi. Ancak 2 sene önce bizi arayıp bulmuş. Oğlum ile telefonda görüşmüş ve bana söylememesini istemiş. Ben bu durumu sonradan öğrendim ve—– benimde karşıma çıktı. Benimle görüşmek istedi. O süreçte telefon görüşmemiz oldu. Bu görüşmede şu an başkasıyla evli olduğunu, ancak aralarında geçimsizlik olduğunu, hayatının tehlikede olduğunu, kendisini kurtarmamızı istedi. Biz oğlum ile kendisini dinledik ve yardımcı olabilmek adına ——–ailesine haber verdim. Ben haber verdikten sonra —– ailesi ve eşi olan —-benimle güzel bir şekilde iletişime geçti ve hiçbir sorun yoktu. O günden sonra da biz kendileriyle ara ara konuşmaya devam ettik. Aradan bir süre geçtikten sonra ben—- üzerine olan dairelerin satıldığını öğrendim. Bu dairelerde oğlumuz olan —- hakkı olduğu için ben —- aradım ve bu durumu sordum. ——— evlendiğimde üzerime olan her daireyi benim elimden aldılar, ben bununla boşancam, bana avukat bulur musun, kurtarın beni de evimi de” dedi. Ardından —- iki tane çek verdi. Bu çek kendi rızasıyla vermiş olduğu çektir. Bu çekleri kullanarak hakkın olan evi al dedi. Bende çekleri yürürlüğe sokarak oğlumun evini kurtarmak istedim. Ben bu süreçte kimseyi tehdit etmedim. Kimseye hakaret etmedim. Tacizde bulunmadım.—- şahıs ile aramda da hiçbir şekilde tehdit ve hakaret içerikli bir konuşma çıkmadı. Ben kendisine “boşan, seni öldürürüm, sizi öldürürüz, her şeyi planladık, bu evden sağ çıkamayacaksın, seni tefeciye vereceğiz” şeklinde tehditte bulunmadım. Oğlumda hiçbir şekilde kendisine tehdit ve hakarette bulunmadı. Kendisine bir zarar vermedi ve zorla bir şey yaptırmadı. Kendisini zorla eve kilitlemedik. Kendisi verdiği çekten sonradan pişman olduğu için bize iftira atarak şikayet etmiştir. Bizim tek amacımız oğlumun hakkı olanı almaktır. Bunu da yasal yollara başvurarak yaptık. — çeki rızası ile verdiğine —- benim akrabam olan —şahittir. İkisi de —- ikamet etmektedir. Gerekirse onlarında tanıklık yapmasını istiyorum. Ben üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum İddialar asılsızdır. İfademe eklemek istediğim başka bir husus yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, takibe konulan bonolardan kaynaklı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı / alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin ( borcun ) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf borçlanma iradesi bulunmadığını iddia ettiğinden ispat yükü davalı durumunda bulunan alacaklıya düşmekte, davalı/alacaklı —- soruşturma dosyasında verdiği ifade de taraflar arasında bono tanzimini gerektirir—– konusu bonoların bedelsiz oldukları anlaşıldığından menfi tespit talebinin kabulüne, taraflar arasındaki ilişki göz önünde bulundurulduğunda takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığına ilişkin bir delil bulunmadığından davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
—Esas sayılı dosyası sebebiyle davacı tarafın davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine,
Davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 45.084,6‬0 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 11.271,15 TL harçtan mahsubu ile bakiye 33.813,45‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 11.271,15 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 66,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.