Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/167 E. 2023/110 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/167 Esas
KARAR NO: 2023/110
DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ: 05/03/2022
KARAR TARİHİ: 08/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekilleri dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin —– yılında muris ——- ve oğullar——- tarafından kurulmuş bir aile şirketi olduğunu, ilerleyen süreçte kardeşler arasında anlaşmazlıklar çıkması nedeni ile ——– yılında hissesini kardeşine devretmek sureti ile ortaklıktan ayrıldığını, muris ———- yılında vefat etmesi sonucunda müvekkillerinin TTK 596. madde hükümleri gereğince şirkette pay sahibi olduklarını, davacılardan——— ise mirasçılık nedeni ile tekrar pay sahibi olan ————- tarihinde vefatı ile TTK 569. Madde (596. Madde olacak) hükmü gereğince paydaş olduklarını, davacılardan ——— mirasçılık nedeni ile pay sahibi olan ——– tarihinde vefatı ile TTK 569. Madde hükmü gereğince paydaş olduğunu, muris——— yılında vefat etmesinin ardından davacılardan oluşan azınlık pay sahiplerinin, aynı zamanda hakim ortak olan şirket müdürü ———— hak ihlallerine ve hukuka aykırı işlemlerine maruz kaldıklarını, hakim ortak olan şirket müdürünün, babalarının vefatından sonra davalı şirketi kendi çıkarları ve istekleri doğrultusunda keyfi olarak yönettiğini, davalı şirketin 12.11.2007 tarihinden sonra yapılmış olan genel kurul toplantılarında alınan kararların neredeyse tamamının “yok hükmünde” olduğunun mahkeme aracılığı ile tespit edildiğini, alınan kararların kanunda ve esas sözleşmede belirlenen nisaplara uygun olmaması nedeni ile geçersiz olduğu tespit edilmesine rağmen aynı zamanda hakim ortak olan davalı şirket müdürü yapılan genel kurullarda hukuka aykırı şekilde karar almaya ve işlem yapmaya devam ettiğini, davalı şirketin bir aile şirketi olması nedeni ile kurucu ortaklar tarafından azınlık pay sahiplerinin haklarını korumak amacı ile esas sözleşmeye “bir ortağın bütün ortakların sahip olduğu oy sayısının 1/3’ünden fazlasına sahip olamayacağı” na ilişkin bir madde eklendiğini, şirket müdürünün aldığı tüm kararların esas sözleşmenin bu maddesine aykırı şekilde tesis ettiğini, hakim ortağın keyfi karar almasını engelleyen esas sözleşmenin bu maddesini değiştirmek ya da bertaraf etmek için büyük bir çaba sarf ettiğini, amacının şirketin tek yetkilisi ve sahibi olabilmek, azınlık pay sahiplerini herhangi bir bedel ödemeksizin bertaraf ettiğini, şirket ana sözleşmesindeki kısıtlamalar nedeni ile tek başına karar alamayan hakim ortağın 09.07.2012 tarihli genel kurulda ana sözleşmenin pay devri ve oy sınırlamasına ilişkin maddelerini kendi lehine değiştirdiğini, genel kurulda alınan bu kararın ana sözleşmede düzenlenen nisaplara uymaması nedeni ile geçersiz olduğunun ———- ilamı ile tespit edildiğini, ana sözleşmedeki oy sınırlamasına ilişkin maddeyi değiştirmeyi başaramayan davalı şirket müdürünün, bu kez de ilgili maddeyi işlevsiz hale getirmek amacı ile sahibi olduğu payların bir kısmını mal rejimi tasfiyesi adı altında eşi —– devrettiğini, davalı şirket müdürü/hakim ortak——– eşi arasındaki hisse devir sözleşmesinin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin ————- ilamı ile tespit edildiğini, davalı şirketin hakim ortağı ve müdürü kanunen yetkisiz olmasına rağmen despot ve bencil bir yönetim sistemi ile şirketi idare etmekte, azınlıkların yönetime katılma, kâr elde etme, bilgi alma gibi ortaklıktan doğan temel haklarını ısrarla ihlal ettiğini, ana sözleşmenin ———- maddesinde bulunan oy sınırlamasını kendi keyfiyetine uygun olarak uygulayan şirket müdürü alınan kararların tamamının batıl olmasına neden olduğunu, yapılan tüm ———- divan başkanı olan davalı şirket müdürünün tutanakları keyfi olarak düzenlediğini ve oylama esnasında kullanılan oyları da yine kendi çıkarları doğrultusunda bilerek ve isteyerek hatalı olarak hesapladığını, müvekkillerin mirasçı sıfatı ile paydaş oldukları———— yılından beri davalı şirketin kar dağıtımı yapmadığını, her genel kurul öncesinde pay sahiplerine gönderilen faaliyet raporlarının tamamında davalı şirket için gayrimenkul arayışında olunması nedeni ile kâr dağıtılmayacağı yönünde bilgilendirme yapan şirket müdürünün kâr dağıtmamak için ileri sürdüğü bu mazeretin samimiyetten uzak olduğunu, şirket müdürünün 14 yıldır aynı bahane ile şirket kârının dağıtılmasını engelleyerek azınlık pay sahiplerini zarara uğrattığını, bu süreç içerisinde şirket adına bir taşınmaz alınmadığı gibi başkaca herhangi bir yatırım yapılmadığını, mevcut kârın da ortaklara dağıtılmadığını, 2020 yılı kârını da aynı gerekçeler ile dağıtmayan şirket müdürünün bu tutumu nedeni ile dava tarihi itibari ile şirkette mevcut kâr yedeğinin 35.175.176 TL olduğunu, mevcut kâr yedeğinin şirket müdürü tarafından bir yatırıma yönlendirilmediği için enflasyon karşısında eriyerek değersizleştiğini, şirket müdürünün bu tutumu ile TTK md 20/2 ve TMK md.2 hükümleri gereğince basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne uymadığının ve iyi niyetli olmadığının ———– sayılı dosyasına sunulan 21.09.2017 tarihli bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, söz konusu raporun 2017 de hazırlandığını, davanın açıldığı tarih itibari ile davalı şirketin aynı gerekçe ile kâr dağıtmamaya devam ettiğini, halen bir taşınmaz satın almadığını, azınlık ortaklar tarafından her genel kurul öncesinde davalı şirketten bilgi talep edildiğini, ancak her defasında bilgi istenen konuların şirket sırrı niteliğinde olduğu, rakip şirketlerin eline geçmesi halinde şirketin zarara uğrayacağı iddiası ile bilgi alma talebinin ret edildiğini, azınlık pay sahiplerinin oylama talebinin ise reddedildiğini, bunun üzerine azınlık pay sahipleri tarafından TTK’nin 438. maddesi hükmü gereğince özel denetçi talep edildiğini, yapılan oylamada sadece hakim ortak/şirket müdürü tarafından olumsuz oy kullanıldığını, oylama sonucunda özel denetim talebinin reddedildiğini, davalı şirketin hakim ortağı olan şirket müdürünün azınlık pay sahiplerinin gerek idari işlemler gerekse bilanço ile ilgili sormuş olduğu her soruyu yanıtsız bırakması, şirket sırlarını bahane ederek bilgi vermekten kaçınması, özel ve keyfi davranışları ile azınlık pay sahiplerinin haklarının gasp edilmesi nedeni ile Mahkememiz huzurundaki iş bu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, şirket kârlılığının her geçen yıl düştüğünü, şirketin duran mal varlığının kâr amacı gözetilmeksizin satıldığını, şirketin sipariş avansları ile mevcut stokları arasında fahiş fark bulunduğunu, şirketin, faturasız mal alım satımı yapmak sureti ile kârlılığını düşük göstererek azınlık pay sahiplerini zarara uğrattığını, şirketin olağanüstü yedeklerini nerede ve ne şekilde kullanıldığının bilinmediğini, davalı şirketin denetim raporları şeffaflık ve dürüstlükten uzak şekilde tanzim edildiğini, açıklayıcı olmadığını, şirket bilançosunda tereddüt doğuran birçok nokta bulunduğunu iddia ederek, bilançonun gerçekliğinin tespiti, şirketin kârlılığının azalmasının nedenleri, davalı şirket müdürünün ortağı olduğu ve davalı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren ————— davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin tespiti, söz konusu şirkete davalı şirket müdürü tarafından şirketi zarara uğratacak bir imtiyaz sağlanıp sağlanmadığı, şirketin duran mal varlığının satışı ile şirketin ne kadar zarara uğratıldığı, şirketin sipariş avansları ile stokları arasındaki fahiş farkın nedeni, 6111 sayılı yasa gereğince stok affına konu edilen emtianın miktar cins ve tutarının ne olduğu, müracaat tarihinden sonra stokta gösterilen emtianın hangi faturalarla hangi şartlarla satıldığı, bedelinin şirket hesabına tahsil edilip edilmediği dağıtılan paranın kaynağı, şirket karının ne şekilde kullanıldığı, söz konusu kârın tutulduğu banka hesap hareketlerinin detaylandırılması, bu hesaplardan şirket müdürü ya da 3. kişi ve kurumlara transfer yapılıp yapılmadığı, şirket kârının dağıtılmaması nedeni ile ortakların uğradığı zararın tespiti, şirket müdürünün kendisi ve aile bireylerine şirket hesaplarından para transferi yapıp yapmadığının tespiti hususunda mahkemece özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacılardan ——— müteveffa ——–yasal mirasçıları olduğunu ancak davalı şirketin hisselerinin davacı mirasçılara intikalinin halen gerçekleşmediğini, davacılar tarafından sunulan mirasçılık belgesi ve miras taksim sözleşmesi uyarınca 9.12.2021 tarihinde yapılan genel kurulda davacıların hisse adet ve oranları pay defterine işlenmiş ise de, miras taksim sözleşmesindeki usuli eksiklik nedeniyle hisse devrinin——- nezdinde tescil edilmediğini, bu nedenle bu davacılar hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacıların TTK 437. Madde kapsamında bilançoya konu alt hesapların(mizan ve detayların) incelenmesi talebinde bulunmadıklarını, zaten ——tarihli genel kurul toplantısında talep edilen bilançoya ilişkin bilgilerin dönemsel olarak ortaklara sunulduğunu, davacıların ——- talep ettikleri bilançoya ilişkin verilere bağımsız denetçi raporları ile muktedir olduklarını, bu nedenle bağımsız denetçi raporu ile tespiti mümkün olan hususların özel denetçi vasıtası ile talep edilemeyeceğini, davacıların genel kurul toplantısında sadece bilanço detaylarının incelenmesini talep etmiş iken işbu dava ile dava dışı üçüncü şirket verilerinin de incelenmesini talep ettiklerini, bu hususta bilgi isteme ve inceleme hakkını kullanmadılarından dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, bu hususta —— kararını örnek olarak koyduklarını(ancak kararı veren mahkemenin Mahkememiz olduğunu sandıkları), davalı şirketin kârının düşmediğini, arttığını, şirketin iyi yönetildiğini, davalı şirketin gayrimenkul satışından zarar etmediğini, bu hususun bağımsız denetim raporlarında sabit olduğunu, stok bulundurma sürelerinin 1,5 ay olduğunu, faturasız mal satımı ile ilgili iddianın 2011 yılındaki stok affı başvurusu ile ilgili olduğu ve 2004-2005 dönemini kapsadığı, 2011 yılından sonra faturasız mal satışı ile ilgili bir işlem olmadığı, davacının kâr dağıtımı yapılmadığı iddiasının doğru olmadığını, kâr yedeklerine ilişkin bağımsız denetim raporlarına bakılarak tespit yapılabileceğini, şirket müdürünün eşi ve çocukları arasındaki banka hareketlerinin sorgulanması talebiyle ilgili iddialarının gerçek dışı olduğunu, davanın kötü niyetli açıldığını, TTK 439/2. Maddesindeki şartın yerine gelmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ :
Dava, davalı şirkete özel denetçi atanması istemine ilişkindir.
Bilirkişi raporu: Uyuşmazlığın çözümü amacıyla mali müşavir bilirkişi ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiden oluşan heyetten rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin ———— tarihli raporunda özetle:
“A- Davalının Defterlerinin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davalı şirkete ait 2016-2017-2018-2019-2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterlerinin GİB onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu,
B- Davacıların Davalı Şirkete Bağımsız Denetçi Tayin Edilmesi Talebi Yönünden: Detaylı açıklamaları raporun 6-GeneI Değerlendirme & İrdeleme bölümünde açıklandığı üzere;
C- Sayın Mahkemenin vermiş olduğu, özel denetim raporu gerekliliği dışındaki diğer görevler kapsamında yapılan değerlendirmeler;
1. İş bu davada ———- aktif husumet ehliyetinin bulunduğu,
2. Davacıların —- tarihli—— önce TTK’nin 437. Maddesi kapsamında bilançoya konu alt hesapları inceleme talebinde bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca, —–tarihinde yapılan ——–tutanağında gündemin ——maddesinin görüşmelerinde davacı azınlık pay sahipleri tarafından şirketin kullanılmayan geçmiş yıllara ait kârlarının ne şekilde kullanıldığının anlaşılması amacıyla özel denetçi atanmasını talep etmişler, bu talebin 52.470 olumlu oya karşılık 141.700 ret oyu ile red edildiği,
3. Davacılara bağımsız denetçi raporlarının verilip verilmediği, verilmişse bağımsız denetçi raporlarında davanın kabulü halinde atanacak özel denetçinin inceleyeceği konuların bulunup bulunmadığı yani davacıların işbu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunup bulunmadığı: Davalı şirket tarafından genel kurul toplantısı için hazırlanan Faaliyet Raporu ve 2020 yılı için hazırlanan Bağımsız Denetim Raporu dosya kapsamında olup, bağımsız denetim raporunun davacı azınlık ortaklara verildiğine ilişkin bir belge dosya kapsamında bulunmadığı, davacı azınlık ortakların Faaliyet Raporuna muhalefet şerhi verdikleri, hazırlanan Bağımsız Denetim ve Faaliyet raporları kendi içerik formatlarına göre doğru içerikle hazırlanmış olsa da mahkeme tarafından da maddeler halinde açıklanan detaylı bir içeriğe olmadığı, davacı azınlık ortakların sorularını tamamen cevaplamaya matuf olamayacağı,
4. Kâr dağıtılmaması yoluyla şirketin azınlık pay sahiplerinin zarara uğratılıp uğratılmadığı: Devam eden şirket yatırımı bulunmadığı, denetimin talep edildiği 2020 yılında toplam borçların dönen varlıkların %39’una karşılık geldiği (35,6/90,8), borçların, likit varlıklara nazaran çok düşük seviyede olduğu, yıllarca kâr dağıtmama sebebi olarak şirkete kendi fabrika/depo/ofıs binasının satın alınması gösterilmesine rağmen yıllarca bu kararın yerine getirilmediği, bu şartlarda kâr dağıtımının şirketin sermayesini tehlikeli bir şekilde azaltmayacağı, 2011-2020 yılında dağıtılan 7 milyon TL kârın kaynağının 2011 yılındaki 6111 sayılı af yasasından faydalanarak stokların gerçek seviyesine artırılması sonucu öz kaynakların içindeki olağan üstü yedek akçelerden kaynaklandığı, bunun dışında aradaki hiçbir yılda kâr dağıtılmadığı hususları topluca değerlendirildiğinde somut olay bakımından ortaklara kâr dağıtılmamasının davacı azınlık ortakların haklarının ihlali anlamında olduğu,
D- Özel denetçi atanması gerekli ise hangi konularda atanmasının gerekeceği:
Dava dışı ——- davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin tespitinin —— kontrol edilemeyeceği, aynı faaliyet kolunda yer alan, hissesinin tamamı kendisi, eşi ve çocuklarına ait olan ——- ticari ilişkisindeki ticari ilişkisinde davalı şirket aleyhine hususların olup olmadığının sektör bilirkişisinin de bulunduğu bir inceleme ile açığa kavuşmasının gerektiği yöndeki azınlık pay sahiplerinin talebinin haklı olduğu,
Şirketin —— yılında Kredi kartı borcu 24,3 Milyon TL ve Faaliyet Kârı %24 iken, 2020 yılında ise 25,8 milyon TL K.Kartı borcuna rağmen diğer yıllar ortalamasındaki %8 seviyesindedir. Şirketin satışları da 2019 yılından 2020 yılına artışı 89 milyon TL’den 100.7 milyon TL’ye %13 gibi geçmiş yıl ortalamalarında artmasına rağmen yapılan bu —– borçlanmalarının satışa ve faaliyet kârına neden yansımadığının özel denetim marifetiyle incelenebileceği,
Davalı şirket —— üç adet bağımsız bölüm alımı karşılığı, biri 94 gün sonra, diğer iki adedi 231 gün sonra satılmak kaydıyla 1.581.344 TL’ye satıldığı, 33.257,33 TL amortisman dahil olmak üzere sadece 38.294 TL kâr elde edildiğinin gözüktüğü, davalı şirketten temin edilen —– yılları muavin hesap dökümü incelendiğinde davalı şirketin de——-mal satışında bulunduğu, hesapların 120 / 320 olarak alıcı ve satıcı olarak da çalıştığı, gayrimenkullerin alındığı tarih ve satıldığı tarihteki değerlerine göre detaylı detaylı tespitlerin ——-bilirkişi tarafından yapılması gerektiği bir tarafa, 2020 yılında finansal olarak 65,8 Milyon TL hazır değerler rakamı ile ileri derecede likit olan şirketin elindeki gayrimenkulleri alış tarihinden ortalama biri 3 ayda, ikisi 10 ayda neredeyse kâr etmeden, maliyet fiyatına satmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacıların söz konusu gayrimenkullerin satışına ilişkin özel denetim taleplerinin yerinde olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı azınlık ortaklarının diğer taleplerinden; mevcut kâr yedeğinin şirket müdürü tarafından bir yatırıma yönlendirilmediği için enflasyon karşısında eriyerek değersizleştiği iddiasının iş bu davanın konusu olmadığından, faturasız mal alım satımı yapmak sureti ile kârlılığını düşürdüğünü iddiası ile şirket müdürünün kendisi ve aile bireylerine şirket hesaplarından para transferi yapıp yapmadığının tespiti talebinin soyut iddialara dayandığı, incelenen kayıtlarda bu hususta somut bir emareye de rastlanmadığından özel denetim konusu olmadığı mütalaa edilmiştir.
E-Davacıların davaya konu taleplerinin tümü hakkında TTK’nin 438-439. Maddeleri uyarınca davacıların başvurusunun bulunup bulunmadığı: Toplantı gündeminin 9.maddesinde toplantıya katılan tüm azınlık pay sahipleri TTK’nin 438.maddesi gereğince toplantı esnasında gerek bilanço faaliyet raporu gerekse her bir madde görüşülmesi sonrasındaki muhalefet şerhleri, toplantı tutanağına EK yapılan muhalefet şerhleri konularında 2020 ve önceki yıllar bilançolarının incelenmesi, şirket müdürünün hatalı işlemleri nedeniyle şirketi uğrattığı zararın detaylı bir şekilde öğrenilebilmesi için TTK 438 ve 635.madde gereğince özel denetçi atanmasını talep ettikleri, TTK 438/1 maddesinde bu talebin gündeme bağlılık ilkesinin bir istisnasının oluşturduğunu, söz konusu talebin gündeme alınması gerektiğini belirterek oylanmasını talep ettikleri, yapılan oylamada özel denem talebinin———- olumlu oya karşılık 141700 RED oyu ile kabul edilmediği, böylelikle azınlık ortakların mahkemeden talep etmeden önceki genel kurula müracaat şartını yerine getirdikleri görülmüştür” görüş ve kanaati ile ibraz etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamına göre; pay sahibi davacılar davalı şirkette özel denetim isteme haklarını kullanmak istemektedirler. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun V – Özel denetim isteme hakkı 1. Genel kurulun kabulü başlıklı 438 nci maddesi “(1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir. (2) Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.”, 2. Genel kurulun reddi başlıklı 439 ncu maddesi “(1) Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir. (2) Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde özel denetçi atanır.” ve 3. Atama başlıklı 440 ncı maddesi “(1) Mahkeme, şirketi ve istem sahiplerini dinledikten sonra kararını verir. (2) Mahkeme istemi yerinde görürse, istem çerçevesinde inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden fazla bağımsız uzmanı görevlendirir. Mahkemenin kararı kesindir.” hükmünü düzenlemiştir. Yine IV – Bilgi alma ve inceleme hakkı başlıklı 437 nci maddesi “(1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir. (2) Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz. (3) Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir. (4) Şirketin ticari defterleriyle yazışmalarının, pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için, genel kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir. İzin alındığı takdirde inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir. (5) Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir. (6) Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.” hükmünü düzenlemiştir.
Özel denetim isteminin ön şartı, özel denetim istenen konuda, bilgi alma veya inceleme hakkının kullanılmış olmasıdır. Davacıların, genel kurulda bilgi alma isteminde bulundukları ve istemin reddedildiği ancak davacılar tarafından 437 nci maddenin 5 nci fıkrasında belirlenen prosedür kapsamında mahkemeye başvurulmadığı, Kanunun aradığı istemin haksız olarak ret edilip edilmediğinin belirli olmadığı, bu suretle özel denetim isteminin ön şartı olan bilgi alma veya inceleme hakkı usulüne uygun kullanılmamış sayılacağından işbu davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından sarf edilen 4.110,75‬ TL’nin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde resen yatıran tarafa iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı 440/2 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/02/2023