Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/15 E. 2023/291 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/457 Esas
KARAR NO : 2023/310

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 17/11/2016
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı Bankanın —-Kurumsal Şubesi tarafından —– kredi kullandırıldığını, bu kredinin müteselsil kefillerinin—-(yeni ünvanı ——olduğunu, kredi borçlusu şirket ile müteselsil kefillere—-Noterliğinden 29.02.2016 tarih ve ——yevmiye sayılı ihtarname keşide edilerek 29.02.2016 tarihi itibariyle 84.223.034,38 TL ve 5.132.343,75 USD ile 5.015.750,00 Euro’nun ödenmesinin ihtar edildiği, borcun ödenmemesi üzerine ——esas sayılı icra dosyası üzerinden 116.275.718,00 TL’nin tahsili için genel haciz yolu ile takibe geçilmiş olduğunu, borçlu şirket ve kefillerin asıl alacağı kabul ederek işlemiş faizine itiraz ettiklerini, davalılardan—–Cumhuriyeti Devletinde kurulu olup,—— iflas erteleme talep etmiş olması nedeniyle Banka alacağının tenfizinin talep edilebilecek bir mahkeme kararına konu edilmesi gerekirse işbu alacak davasının açılması gerektiğini, bu nedenle davacının alacağı 116.032.051,40 TL ise de, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla banka alacağının 15.000.000 TL’sinin, bu tutara 03.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek %36 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisinin davalılardan tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar ——-vekilinin 13/01/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının işbu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, davacı tarafça daha önce icra takibi yapıldığından işbu davanın açılmasının davacı yönünden sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, tenfiz amaçlı bu davanın açılmasının da Kanunu dolanmak olduğunu, davacı yanın kefiller yönünden takibe devam ettiğinden bahisle davacının haksız ve mesnetsiz davasının esasa girilmeksizin usulden reddini, bu talebi kabul edilmediği takdirde esasa girilerek esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava başlangıçta 15.000.000,00 TL üzerinden kısmi dava olarak açılmış olup, davacı Banka tarafından 18.09.2018 tarihli dilekçe ile alacak miktarı ıslah edilerek 116.032.051,40 TL’nin 03.03.2016 icra takip tarihinden itibaren %36,36 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 oranında BSMV’si ile birlikte tahsili talep edilmiş, 19/09/2018 tarihli duruşmada davacı vekiline ıslah dilekçesi doğrultusunda eksik peşin nispi harcı tamamlaması için süre verilerek ihtar yapılmış, ancak davacı vekilince 01.10.2018 tarihli dilekçe ile ikinci bir ıslah dilekçesi verilerek 65.000.000 TL’nin 03.03.2016 icra takip tarihinden itibaren %36,36 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 oranında BSMV’si ile birlikte tahsili talep edilmiş ve ıslaha konu 65.000.000,00 TL üzerinden bakiye peşin nispi harç yatırılmıştır. Davacı vekili tarafından ibraz edilen 18.09.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değeri 116.032.051,40-TL’ye çıkarılmış ancak ıslah harcı yatırılmamıştır. Davacı vekilince sunulan 01.10.2018 tarihli ikinci ıslah dilekçesiyle de dava değeri 65.000.000-TL’ye çıkarılarak harcı yatırılmış olup, bu durumda mahkememizce ikinci ıslah dilekçesi hükme esas alınmıştır.Mahkememizin —— esas sayılı dosyasında alınan 03/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı alacağının 03.03.2016 tarihi itibariyle 116.275.718,70 TL olarak hesaplandığı, davacının şimdilik kaydıyla 15.000.000,00 TL talep ettiği, bu alacağa 03.03.2016 tarihinden itibaren % 36 nispetinde temerrüt faizi ve faiz tutarı üzerinden de %5 gider vergisi talep edilebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.İtiraz üzerine alınan 05/04/2019 tarihli ek raporda; davacı bankanın davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere talep edebileceği alacağın Bilirkişi Kurulunca 115.458.381,74 TL olarak hesaplandığını, alacaklı bankanın fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu dikkate alındığında şimdilik 15.000.000,00 TL’ye 03.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek %36,36 nisbetinde temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 nisbetinde gider vergisi talep edilebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI: Dava öncelikle mahkememiz —– esas sayılı dosyamızda davalılar —– karşı açılmış olup, 17/07/2019 tarihli duruşmanın “Davacı vekilinin, davaların ayrılması talebiyle ilgili olarak, davalılar—–karşı açılan alacak davası yazılı usule tabi olup, davalılar —–karşı açtığı davalar, davalıların dava sırasında iflas etmeleri nedeniyle bu iflas kararlarının kesinleşmesi halinde davaların kayıt kabul davasına dönüşeceği, bu durumda da davaların İİK’nin 235/3. Maddesi uyarınca basit usule tabi olacağı anlaşılmakla, davaların daha hızlı yürümesi ve hak ihlallerinin engellenmesi bakımından Mahkememizin 23/10/2018 tarihli ara kararından dönülmesine, davalılar ——karşı açılan alacak davasının yargılamasının daha iyi bir şekilde yürütülmesi için davalılar —— karşı açılan davaların HMK’nin 167. Maddesi uyarınca ayrılmasına, ayrılan davanın Mahkememizin yeni esasına kaydedilmesine ve o dosya üzerinden basit yargılama usulüne göre yürütülmesine,
HMK’nin 168. Maddesi uyarınca ayırma kararına karşı, ancak hükümle birlikte istinaf kanun yolunun açık olduğunun ihtarına oy birliğiyle karar verildi, açıklandı, davalılar ——karşı yürütülen alacak davasının açık duruşmasına devam olundu.” şeklindeki—–numaralı ara kararı uyarınca davalılar —— karşı açılan davaların HMK’nin 167. Maddesi uyarınca ayrılmasına karar verilmiş olup, ayrılan dava Mahkememizin iş bu——- esas sayılı dosyasına kaydedilmiş ve yargılama devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağının asıl borçlu ve kefilden tahsili talebine ilişkindir.
Davalılar … ve …’nin iflaslarına karar verildiği, yargılama devam ederken iflas kararının kesinleştiği, ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı ve mezkur davanın kayıt ve kabul davasına döndüğü anlaşılmıştır.
Davalı … Genel Kredi Sözleşmesinin asıl borçlusu ve diğer davalı … ise kefil olup mahkememizin —— esas sayılı dosyasında alınan 03/09/2018 tarihli bilirkişi raporu ve 05/04/2019 tarihli ek rapora göre alacaklı bankaya 115.458.381,74 TL borçlu olduklarının tespit edildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere her davada, dava açanın hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Hukuki yarar ise, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması anlamına gelir. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan, korunan, bir yararı olmalı; hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır. Hukuki yarar HMK’nın 114. maddesi gereği dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Somut olayda davacı tarafından davalılar aleyhine dava konusu alacağın tahsili istemiyle ——- esas sayılı dosyasında icra takibi başlatılmış olup, takip davalılar bakımından asıl alacak yönünden kesinleşmiş olup, aynı alacağın tahsili istemiyle işbu dava açılmıştır. Ancak dava dışı diğer borçlulardan —– merkezli bir şirket olup diğer borçlu —– aynı zamanda —– Cumhuriyeti vatandaşı ve tebligat adresi de —- Diğer borçlu—- davalı Tasfiye Halinde ——yönetim kurulu başkanı ve davalı Tasfiye Halinde —–ise yönetim kurulu üyesidir. Davacı tarafça, alacağın yabancı ülkede tahsili amacıyla tenfiz edilebilecek bir ilam bulunması gerektiği ileri sürülmektedir. Bu nedenle davacının aynı nedenle, alacaklı olduğunu iddia ederek bu alacağının ilama bağlanmasında, işbu dava sonucunda alınacak hükme maddi hukuk bakımından tanınan sonuçlar nedeniyle hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle işbu dava bakımından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir.
—–İcra Dairesi —– İflas ( … için ) ve —–İcra Dairesi—— İflas ( … için ) dosyalarından sorulduğunda davacının alacak başvurularının kabul edilmediğinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı bankanın iflas tarihi itibariyle toplam alacağının tespitine çalışılmış ancak bilirkişiler davalıların toplam borcu üzerinden hesaplama yapmışlardır.Mahkememizce harcı yatan ve dava değeri olarak hükme esas alınan 65.000.000,00 TL üzerinden işlemiş faiz hesabı yapılmış ve yapılan hesaplamaya göre faizin başlangıç tarihinin temerrüt tarihi olan 03.03.2016, bitiş tarihinin de şirketlerin iflas tarihi olan 18.04.2018 olduğu, %36,36 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucu iflas tarihine kadar işlemiş faizin 50.246.531,51 TL olduğu, işlemiş faizin %5 BSMV’sinin de 2.512.326,58 TL olduğu ve asıl borç 65.000.000,00 TL dahil tüm toplamın ise 117.758.858,09 TL olduğu anlaşılmıştır (Hesap dökümü dosyaya eklenmiştir).Mahkememizin —— esas sayılı dosyasında alınan 03/09/2018 tarihli bilirkişi rapor ve 05/04/2019 tarihli ek raporu ile davalıların icra takibinde asıl alacağa itiraz etmemeleri göz önünde bulundurulduğunda alacağın varlığı sabit olup mahkememizce yapılan hesaplama sonucu bulunan 117.758.858,09 TL nin davacı alacağı olarak iflas masasına ayrı ayrı kayıt ve kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
117.758.858,09 TL nin davacı alacağı olarak davalı —iflas masasına KAYIT VE KABULÜNE,
117.758.858,09 TL nin davacı alacağı olarak davalı—- iflas masasına KAYIT VE KABULÜNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 179,90 TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen 1.150,50 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nin 333. Maddesi uyarınca bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.