Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/134 E. 2022/941 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/134 Esas
KARAR NO: 2022/941
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/08/2016
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Mahkememiz —– bozularak mahkememize gelen Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili —- ——– faaliyet gösterdiğini, karşılıklı ticari ilişkilerinin olduğunu, dava dışı—-bulunan ticari ilişki sebebiyle —-alacakları bulunduğunu, —– şirketi nezdindeki alacaklarını—– tarihinde —–ettiğini, alacağın temlikinin —– bildirildiğini, aynca noter aracılığı ile temlik sözleşmesinin —– tebliğe çıkarıldığını, dava dışı —- alacaklı olduğunu, —– şirketlerinden alacağını tahsil etmek amacıyla bu şirketlere karşı takip başlattığını, bu bağlamda icra dosyası kapsamında davalıya İİK. md. 89 uyanca haciz ihbarnamesinin gönderilmesini talep ettiğini, temlik alacaklısı müvekkil şirketin davalı tarafından ikrar ve kabul edilen şimdilik ——-alacağın davalı tarafın icra dosyasına ödeme tarihi olan —– itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin, davacının iddialarının aksine dava dışı —- alacağını temlik aldığından, —– dairesine yapılan ödemeden sonra haberdar olduğunu,—– sayılı İcra dosyasından gönderilen 89/1. haciz ihbarnamesinin—– tarihînde tebliğ edildiğini, ihbarname sonrasında dava dışı—— müvekkili ile olan ticari ilişkisi neticesinde ihbarname tarihinde ——- alacağı olduğunun tespit edildiğini, bu tutarın icra dairesine ödendiğini, aşan kısma itiraz ettiklerini, müvekkilinin temlikten haberi olmadığını ve iyi niyetle icra dairesine ödeme yaptığını, ödemede usulsüzlük olmadığından davanın reddini talep ettiklerini, davacı ile dava dışı—- arasında imzalanan temlik sözleşmesinin müvekkilinde —-olarak çalışan —— usulsüz tebliğ edilmesi nedeni ile; bahsi geçen temlikten müvekkilinin İcra dosyasına yaptığı ödeme tarihinde haberinin olmadığını, bu nedenle İcra dosyasına haciz ve ödeme yazılarına istinaden Ödeme yapan müvekkilinin iyi niyetli olduğunu ve huzurda ikame edilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan —–tarafından ibraz edilen cevap dilekçesinde; temlik ihbarının, haciz tarihinden sonra tebliğ edildiğini, haciz ihbarnamesinin —— tarihinde ve temlik ihbarından önce davalıya tebliğ edildiğini, temlik sözleşmesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiğinin davacı tarafından ispatlanamadığını, davalının ——- tebliğ evrakının ——— tebliğ evrakını almasına yetkili olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, alacağın davacıya temlik eden ile borçlu —- sözleşme hükümlerinin tetkiki ile alacağın temlikinin yasaklayan bir düzenleme olup olmadığının araştırılması gerektiğini, Davacının icra dosyasına ödenen tutardan ödeme tarihinde haberdar olduğunu, davacının yasal sürede istihkak İddiasında bulunmadığını, kötü niyetli olarak borçlu —— alacaklarından mal kaçırmak kastı ile hareket ettiğini, davacı ile borçlular arasında muvazaalı işlemler sebebiyle borçlular aleyhine açılmış derdest hukuk ve ceza davaları olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, çekişmeli alacağı icra dosyasına ödeyen —-kusurundan müvekkilinin sorumlu tutulmasının yasal olmadığını, davalının sorumlu tutulması muhtemel tutardan müvekkiline rücu hakkı bulunmadığını beyan ve iddia etmiş ve; haksız ve kötü niyetli hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Bakırköy 5.İcra Dairesine yazılan müzekkereye cevap verildiği görüldü.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Mahkememizin ——–Somut olayda, temlik sözleşmesinin davalıya temizlikçi olarak görev yapan çalışanı aracılığı ile tebliğ edildiği ve tebligat mazbatasında sıralı tebliğe ilişkin bilginin mazbataya şerh edilmediği, davalı vekilince sunulan cevap dilekçelerinde temlikin, icra dosyasına yapılan ödemeden sonra öğrenildiğinin beyan edildiği görülmekle; davaya konu temlik sözleşmesinin davalı adına yapılan tebliğinin Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca usulsüz olduğu, alacağın devrini bilmeksizin davalı tarafça yapılan ödeme nedeniyle davalının bu miktarda borçtan kurtulacağı kabul edilmiştir. Bu kapsamda, temlik sözleşmesinden haberdar olmaksızın iyiniyetli (aslolan iyiniyetin varlığı kabul edilerek aksinin ispatlanamadığı görülmekle) ifada bulunarak davaya konu —– ödeme nedeniyle davalının borçtan kurtulduğu değerlendirilerek açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleriyle verilen davanın reddine dair hüküm,——- Karar sayılı ilamı ile “Dava, alacağın devri sebebiyle alacağın tahsiline ilişkindir. Mahkemece haciz ihbarnamesinin davalı—— tarihinde tebliğ edildiği, ödemenin ise ——-tarihinde yapıldığı, ödemeden önce temliknamenin borçluya tebliğ edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı tarafça, ——- yapılan haciz ihbarnamesi tebligatının usulsüz olduğu ileri sürülmüştür. Davalı —–alacağın devrini öğrenmesinden önce bilirkişinin alacağı nedeniyle haciz ihbarnamesinin tebliğ olması halinde, alacağın devri sebebiyle temlik alacaklısı yerine icra dairesine ödeme yapması gerekmekte ise de haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğine ilişkin olarak Tebligat Kanunu 2. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 5. maddesi doğrultusunda İcra Müdürlüğünce verilen tebligatın memur vasıtasıyla yapılmasına dair bir kararın bulunup bulunmadığı, var ise memur vasıtasıyla yapılan tebligatın Yasa’nın 2. ve 5. maddesine uygun olup olmadığı değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçeleriyle bozulmuş ve dava yukarıdaki esası alarak tekrar ele alınmıştır.
a)Alacağın temliki ihbarnamesinin davalıya tebliğinin usulsüzlüğü yönünden;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. Maddesi uyarınca “(1)Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. (2)Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 13. Maddesi uyarınca “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”
Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 20/1 maddesi uyarınca “(1) Tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapılır.”
Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 21. maddesi uyarınca “(1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir. (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 20. Maddesi uyarınca “(1)13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, yukarıda atıf yapılan yasa ve yönetmelik hükümlerinde tüzel kişilere yapılacak tebligat usulünün açıkça düzenlendiği, buna göre tüzel kişilere çıkartılacak tebligatın yetkili temsilcilerine yapılması gerektiği, bunların herhangi bir sebeple iş yerinde bulunmaması durumunda tebligatın sırasıyla orada hazır bulunan görevli veya işçilerden birisine yapılması gerektiği, yine kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olmasının gerekli olduğu, bunların bulunmaması durumunda tebligatın görevli veya işçilerden birisine yapılması gerektiği, yine Tebligat Kanunu’nun 20. Maddesine göre şirket yetkilisinin geçici olarak başka yere gittiğini beyan eden kişinin beyanı (keyfiyet) ve adı soyadının tebliğ mazbatasında tevsik edilmesi gerektiği, somut olayda ise ——- tarihli tebligat üzerinde “Tebliğ evrakı iş yeri yetkilisinin veya müdürünün —–olduğunu ve işyerinde daimi çalıştığını beyan eden ehil ve reşit ——–tebliğ edilmiştir” şerhinin bulunduğu, tebliğ evrakının yetkili temsilciye teslim edilmediği, yetkili temsilci o anda geçici olarak başka yerde ise bunun belgelendirilmediği, tebliğ yapılan kişinin şirketin memur veya müstahdemi olup olmadığı ve tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı hususunun belgelendirilmediği, tüm bu sebeplerle alacağın temliki ihbarnamesinin davalıya usulsüz tebliğ edildiği kanaatine varılmıştır.
a——– dosyasında davalı dosyasında davalı adına düzenlenen birinci haciz ihbarnamesinin davalı tarafından öğrenilmesi yönünden;
—– dosyası incelendiğinde davalı adına düzenlenen haciz ihbarnamesine karşı davalı —– itiraz dilekçesi sunduğu, yine haciz ihbarnamesine dayalı ödemenin davalı tarafından icra dosyasına —– tarihinde yapıldığı, davacı —- alacağın temlikini icra dosyasına—— tarihinde bildirdiği, icra dosyasında bu hususta başkaca belge bulunmadığı görülmüştür.
Davalının —-tarihli birinci haciz ihbarnamesine itiraz dilekçesi incelendiğinde “Müvekkil şirket, yukarıda esas numarası yazılı dosya üzerinden gönderilen 89/1 birinci haciz ihbarnamesini tebellüğ etmiştir. Ancak söz konusu haciz ihbarnamesine kısmen itiraz etmekteyiz.—-” şeklinde beyanı olduğu görülmüştür.
Mahkememiz ilamının —–davacı tarafça, —-tarihinde davalı —- yapılan haciz ihbarnamesi tebligatının usulsüz olduğu ileri sürülmüştür. Davalı ——alacağın devrini öğrenmesinden önce bilirkişinin alacağı nedeniyle haciz ihbarnamesinin tebliğ olması halinde, alacağın devri sebebiyle temlik alacaklısı yerine icra dairesine ödeme yapması gerekmekte ise de haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğine ilişkin olarak Tebligat Kanunu 2. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 5. maddesi doğrultusunda İcra Müdürlüğünce verilen tebligatın memur vasıtasıyla yapılmasına dair bir kararın bulunup bulunmadığı, var ise memur vasıtasıyla yapılan tebligatın Yasa’nın 2. ve 5. maddesine uygun olup olmadığı değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçeleriyle bozulduğu anlaşılmış, uyuşmazlığın ve hukuki sorunun davalıya birinci haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı görülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. Maddesi uyarınca “(1)Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. (2) Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 186. Maddesi uyarınca “Borçlu, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmişse, son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyiniyetle ifada bulunarak borcundan kurtulur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacının dava dışı —-isimli şirketten alacaklı olduğu, —- isimli şirketin de davalıdan alacaklı olduğu, yine —– sayılı dosyasında borçlu olduğu, bu sebeple bu dosyadan davalı şirkete birinci haciz ihbarnamesi gönderildiği, bu sırada dava dışı —- davalıdan olan alacağını davacıya temlik ettiği, bu durumda uyuşmazlığın davalının alacağın temlikinden haberdar olmasına rağmen birinci haciz ihbarnamesine dayalı olarak borcu—- dosyasına (yani alacağın temlikinden önceki alacaklısı dava dışı —– yaparak borçtan kurtulup kurtulamadığı ve buna bağlı olarak alacağın temliki ihbarnamesinin ve birinci haciz ihbarnamesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği ya da ne zaman tebliğ edildiği veya edilmiş sayıldığı noktasında toplandığı, yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere alacağın temliki ihbarnamesinin davalıya usulsüz tebliğ edildiği —– dosyada davalının alacağın temlikinden haberdar olduğuna ilişkin herhangi bir başkaca delil bulunmadığı, yalnızca davacı tarafından alacağın temlikinin icra dosyasına (beyan ve talep dilekçesi sunulmak suretiyle)—— tarihinde bildirildiği, her ne kadar birinci haciz ihbarnamesinin davalıya tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürülmüş ise de yukarıda atıf yapılan yasa hükmü uyarınca tebliğ usulsüz olsa bile muhatabı tebliği öğrenmiş olsa bile usulüne uygun tebligatın sonuçlarını doğuracağı, yine muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olacağı, yukarıda belirtildiği gibi davalının —- tarihinde ödeme yaptığının dosyadaki tahsilat makbuzları ile sabit olduğu, yine davalının—– tarihli birinci haciz ihbarnamesine itiraz dilekçesi incelendiğinde “Müvekkil şirket, yukarıda esas numarası yazılı dosya üzerinden gönderilen 89/1 birinci haciz ihbarnamesini tebellüğ etmiştir. Ancak söz konusu haciz ihbarnamesine kısmen itiraz etmekteyiz. (…)” şeklinde beyanı olduğu ve her halükarda birinci haciz ihbarnamesin——–tarihinde öğrenmiş (tebliğ almış) olduğunun, tebliğin amacının hasıl olduğunun kabulünün gerektiği, davalının açıklanan tüm bu sebeplerle ödeme yaptığı anda alacağın temlikini bilmediği ve bilebilecek durumda da olmadığı, davacının haciz ihbarnamesinden haberdar olduğunu ——- tarihinde icra dosyasına ödeme yaptığı hususu ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi hükmü dikkate alınarak ödeme yaptığı anda artık haciz ihbarnamesi tebligatının usulsüz olup olmamasının bir öneminin bulunmadığı, neticede davalının alacağın temlikinden haberinin bulunmadığı devrede haciz ihbarnamesine dayalı ödemeyi yapmış olduğu, tüm bu sebeplerle davalının birinci haciz ihbarnamesini öğrendiği ve haciz ihbarnamesine dayalı olarak —– Esas sayılı dosyasına (yani alacağın temlikinden önceki alacaklısı dava dışı —–yaptığı ödemenin iyiniyetli olduğu ve borçtan kurtulduğu kanaatine varılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 2.586,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.506,25 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 136,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri —– üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 23.722,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.15/12/2022