Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1025 E. 2023/739 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1025
KARAR NO : 2023/739

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 19/12/2022
KARAR TARİHİ : 07/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili … davalı şirketin kurucusu ve ilk imza yetkilisi olduğunu, diğer davacının da şirketin diğer kurucusu olduğunu, müvekkilinin kuruluş aşamasında oğlunu şirketin ortağı olduğunu ve oğluna da küçük bir hisse verildiğini, müvekkillerinin davalı şirketten ayrılmak adına şirketteki hisselerini devrettiklerini ancak noterdeki devir işleminin alıcıdan kaynaklı sebeplerle gerçekleştirilemediğini, müvekkillerin şirket hisselerinin farklı 3.kişilere devredildiğini öğrendiklerini, şirketin hali hazırdaki imza yetkilisi —–olduğunu, müvekkillerin bu şahsı tanımadıklarını, ilgili kişiye ulaşamadıklarını, uzun yıllardan beri müvekkillerinin şirketle hiçbir bağlantısı bulunmadığını, hiçbir gelir elde etmediklerini, davalı şirketin devlete karşı ciddi vergi borcunun oluştuğunu, müvekkillerinin bu borcu ödediğini, davalı şirket imza yetkilisinin müvekkillerini muhatap almadığını, müvekkillerinin yönetime hiçbir şekilde katılmadıklarını ancak davalı şirketin devlete karşı borçlanması halinde müvekkillerinin de haksız bir şekilde muzdarip olacağını, müvekkillerinin şirket ortağı olarak gözükse de hisselerini devretmiş olduğu tarihten bu yana şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan hiçbir şekilde bilgi alamadığını, müvekkilleri adına kar dağıtımı yapılmadığını, şirket bilançoları gösterilmediğini, müvekkillerinin uzun yıllardan beri davalı şirketle hiçbir bağlantısının bulunmadığını iddia ederek; müvekkillerinin haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Daval dilekçesi ve tensip zaptının davalı tarafa tebliğ olduğu, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldı.

DELLİLER:
—-Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı görüldü.
Davacı tanığı —- 07/09/2023 tarihli celsede “Davacılar eşim ve oğlum olur, şirket onlar tarafından 2009 yılında —-kuruldu, 1-1,5 sene kadar fiilen faaliyet gösterdi, ancak başarılı olamadığı için biz şirketi devretmek istedik, şirket 2010 yılında ismini hatırlamadığım kişilere devredildi, yani hisse devri oldu, bu kişiler faaliyet gösterdiler, bu süreden sonra eşim ve oğlum şirket adına ve yararına hiçbir şekilde faaliyet göstermedi, kar payı almadı, hiçbir kazancı olmadı, duyduğuma göre hisselerin devredildiği ortaklar da hisseleri daha sonra başkasına devretmiş, bize haber dahi verilmedi, davacılar şirketten ayrılmak istedi ancak muhatap bulamadılar, ortaları arayıp bulamadık, bir ara birisiyle—- buluştuk ancak sonuç çıkmadı, daha sonra defalarca aradık ancak ulaşamadık, bu sebeple davacıların ortaklıktan ayrılması mümkün olmadı, davacılar —- olan borçlarını ödemiştir, zaman zaman bu borçlar da geliyordu, —-, —- ve—–isimlerini hiç duymadım, tanımıyorum, hali hazırda davacıların şirketle herhangi bir bağlantısı yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin ortağı olan davacıların TTK’nun 638/2 maddesi uyarınca haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılmalarına ilişkin davadır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 638/2 maddesi uyarınca “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”
“Limited şirketlerde ortakların ortaklıktan doğan şahsi ve mali hakları söz konusudur. Ortakların pay hakkı, şirket kârına katılma hakkı gibi mali haklarının yanı sıra, oy kullanma hakkı, ortaklığı yönetim ve idare hakkı gibi şahsi hakları mevcuttur. Limited şirketlerde ortağın şahsi haklarından biri de 6102 sayılı Kanun’un 638 inci maddesinde düzenlenen, ortağın ortaklıktan çıkma hakkıdır. Çıkma hakkı, ortağın özgür iradesi ile ortaklıktan çıkma istemini içerir. Çıkma hakkını kullanarak ortaklıktan ayrılan ortağın, ortaklığa ait bütün hak ve mükellefiyetleri sona ererek şirketle arasındaki bütün ilişkisi kesilmiş olacaktır.
Limited şirketlerde ortakların tek yanlı iradeleriyle şirketten ayrılmaları kural olarak mümkün değildir. Bunun için ortağın çıkma iradesinin bir hukuki temele dayanması gereklidir. Bu temel 6102 sayılı Kanun’un 638 inci maddesi gereğince ya esas sözleşmesel ya da kanuni olabilir. Başka bir deyişle bu temel, ya şirket sözleşmesinin ortağa şirketten tek yanlı irade ile çıkma hakkı veren bir hükmü ya da kanunun ortaklara belirli koşullarda çıkma hakkı tanıyan düzenlemesidir.
Kanun’da çıkma davası açılabilmesi için mevcut olması gereken haklı sebeplerin ne olduğu örnekseme yoluyla dahi olsa sayılmamıştır. Haklı sebepler somut olayın niteliğine göre belirlenecek olup bu sebepler şahsi yahut maddi nitelikte olabilir. Önemli arz eden husus, haklı sebeplerden dolayı ortaklık ilişkisinin çıkma isteyen ortak yönünden çekilmez hâle gelmiş olmasıdır. Zira hiç bir ortaktan haklı nedenlerle çekilmez hâle gelen bir ortaklık ilişkisini devam ettirmesi beklenemez (—– Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, —- 2015, s. 561). Aksi hâlde, ortak, onu ortak olmaya yönelten şartlar ortadan kalktığında şirkette kalmaya mahkum edildikten başka, şirketten ayrılmasını gerektiren sebepler doğduğu hâllerde de şirketten ayrılamaz duruma düşürülür (madde gerekçesi).Haklı sebep şirketin yönetimine, ticari faaliyetlere, şirketin ekonomik durumuna, ortağın diğer ortaklarla kişisel ilişkilerine ilişkin olabilir. Ayrıca haklı sebep ortağın kendisi yanında şirket tüzel kişiliğinden yahut diğer ortaklardan da kaynaklanmış olabilir. Ancak burada önemle belirtilmelidir ki; çıkma davası açan ortağın haklı sebeplerin oluşumuna bilerek ve isteyerek yahut ihmal suretiyle katkı sağlamış olması durumunda bu sebeplere dayalı çıkma davası açması 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesine aykırılık teşkil eder. Burada önemli olan husus; ortaklık ilişkisinin ve şirket sözleşmesinin dürüstlük kuralına göre devam edebilmesinin çıkma isteyen ortak bakımından imkânsız hâle gelmesidir (—–, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt II, ——- Şirketler Hukuku Şerhi, Editör —- Cilt IV,——Limited şirket ortağı tarafından açılan haklı sebebe dayalı çıkma davası ileriye etkili hüküm ifade eden bozucu yenilik doğuran bir dava olup, bu davada çıkmayı gerçekleştiren irade mahkeme kararıdır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı şirketle ortak arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdirir ve sonuçlarını dava tarihinden değil kararın kesinleştiği tarihte doğurur. Hemen belirtilmelidir ki, ortak tarafından açılan haklı sebebe dayalı çıkma davasında davacının ortaklık sıfatının kararın kesinleştiği tarihe kadar devam etmesi gerekmektedir. Zira haklı sebebe dayalı çıkma davasında verilen çıkma kararı, sonuçlarını kararın kesinleştiği tarih itibariyle doğuracağından davacının bu tarihte ortak olması gerekmektedir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu—– Esas ve —- Karar)Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın davalı şirketin ortağı olan davacıların TTK’nun 638/2 maddesi uyarınca haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılmalarına ilişkin eda davası olduğu, davacıların davalı şirketin faaliyetinin bulunmadığını, şirkette fiilen görev almadıkları, herhangi bir gelir elde etmedikleri ve ortaklıktan çıkma hususunda herhangi bir muhatap bulamadıkları iddiasında bulunduğu, davalı şirketin —-Gazetesi kayıtları incelendiğinde şirketin 04/05/2017 tarihli ilanla şirketin merkezini—- – taşıdığı, şirketin en son faaliyetinin —Noterliği’nin 20/03/2020 tarih —yevmiye sayı ile tasdikli 19/03/2020 tarihli —- sayılı genel kurul kararı ile pay devrine ilişkin olduğu, içeriği incelendiğinde davacılar dışındaki ortak —- payını —–devrettiği, bu işlemden sonra şirketin herhangi bir faaliyetinin olmadığı, tanık beyanı dikkate alındığında davacıların şirketin faaliyeti ile ilgili herhangi bir muhatap bulamadığı, şirketin faaliyetinde herhangi bir müdahaleleri olmadığı ve şirketten herhangi bir menfaat elde etmedikleri hususunun kabul edilmesi gerektiği, limited şirketlerde ortaklar arasındaki güven, yakınlık ve işbirliğinin yukarıda da belirtildiği gibi önem arz ettiği, davacıların şirkette muhatap bulamamasının ve güven duygularının sarsılmasının davacılar yönünden şirketin devamını çekilmez kıldığı hususunun kabul edilmesi gerektiği, bu sebeple davacılar yönünden şirket ortaklığından çıkarılma hususunda haklı sebep bulunduğu kanaatine varılmış, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davacılar … (TCKN: …) ve …’in (TCKN: …) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 638/2 maddesi uyarınca davalı … (—–Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne kayıtlı, Ticaret Sicil No: ——) ortaklığından haklı sebeple ÇIKARILMALARINA,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 172,90 TL dava açma masrafı ve 120,00 TL posta masrafından ibaret 292,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
5-Davacılar yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —- Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.