Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1024 E. 2023/1096 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/1024 Esas
KARAR NO: 2023/1096
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/12/2022
KARAR TARİHİ: 07/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilin Kadıköy 16. Noterliği, 17.11.2020 tarih 15601 yevmiye numaralı işlemi ile 34 RZ 9571 plaka sayılı 2016 model BMW markalı aracı 410.000,00 TL bedel karşılığında İstanbul’da faaliyet gösteren Kosifler Oto Servis Ve Tic .A.Ş’den satın aldığını, Kosifler aracın sorunsuz olduğunu garanti ettiğini ve Oto Experim Ataşehir ekspertiz firmasından alınan bir raporla bu garantiyi desteklediğini, ancak araçta performans sorunları yaşandığı ve yağ eksiltme problemleri olduğu ortaya çıktığını, aracın satın alındıktan kısa bir süre sonra motor yağı seviyesinin minimumda olduğu uyarısı verdiğini, Kosifler’in davacı müvekkile yağ markası sağlamış ve sürekli yağ takviyesi yapması gerektiğini belirtiği, davacının bu durumu kabul etmediği ve araçta yaşadığı sorunları dile getirdiğini, aracın performansı düşük olduğunu, ani hız kayıpları yaşandığını, araçtaki sorun sadece yağ eksiltme ile sınırlı olmadığını, aracın trafik sıkışıklığı sırasında birdenbire motorunun durması gibi daha ciddi sorunlar yaşadığını, Bu durumun davacı için tehlikeli bir durum oluşturduğunu ve araç kullanımını olumsuz etkilediğini, davalı Kosifler’in aracın motoru ile ilgili sorun olduğunu ve yaklaşık 10.000 TL maliyeti olacağını belirttiğini, davacının bu durumu kabul etmediği ve aracın detaylı bilgilerini talep ettiğini, bu talep sonucunda aracın daha önce motoruna müdahale edildiği ve ciddi parça değişiklikleri yapıldığı ortaya çıktığını, sonuç olarak, müvekkil aracın gizli ayıplı olduğunu öğrendiğini, satış öncesinde bu ayıpla ilgili ve motora daha öncesinde müdahale edildiğine dair müvekkile herhangi bir bilgi verilmediğini, aksine özellikle gizlendiğini, aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini veya rayiç bedelinin iadesini talep ettikleirni, ayrıca davacı müvekkilin araçla ilgili yaşadığı sorunlar nedeniyle 15.150,5 TL masraf yaptığını ve bu masrafların karşılanmasını gerektiğini, davalılar arasında organik bağ olduğunu ve müvekkil aracı Kosifler Oto Servis Ve Tic .A.Ş. güvencesiyle aldığı için Kosifler Oto Servis Ve Tic .A.Ş. ve Kosifler Araç Kiralama A.Ş. ile Borusan Oto Servis Ve Ticaret A.Ş. sorumlu tuttuklarını, davacının tüketicinin korunması hakkında kanun, Borçlar Kanunu, TTK, HMK ve İİK Kanunu gibi hukuki sebepleri ileri sürerek taleplerini desteklediğini, sonuç olarak, davacı müvekkilin aracının gizli ayıplı olması nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek aracın değiştirilmesini veya bedelinin iadesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı Kosifler Oto vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, Davacı tarafın dava dilekçesinde dava konusu aracın ayıplı olduğunu iddia ettiğini, malın ayıplı sayılması halinde malın bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım şeklinde seçimlik hakların mevcut olduğunu, böylesi durumlarda alıcı bu haklardan birini satıcıdan talep edebileceğini, ancak, Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere bu hak bozucu yenilik doğuran haklardan olup bir kez kullanıldıkları takdirde sonuç doğurup ve geri alınamadıklarını ( “ Yasanın davacı tüketiciye tanıdığı seçimlik haklar inşai nitelikte olup ikinci fıkrada izah edilen bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi hakları bozucu nitelikli inşai haklardan olup kullanılmakla son bulduğundan bundan rücu edilemez.” (YARGITAY 13.HD E.2004/8617 K.2004/10239 T. 29.06.2004)), bu sebeple davacı tarafın öncelikle misli ile değişimini, bunun olmaması ihtimalinde ise araç bedelini talep etmesinin mümkün olmadığını, zira aracın misli ile değişimi halinde tüm işlemler İ.İ.K. ‘nun 24. Maddesi çerçevesinde yürütüleceğini, bu kapsamda davacı tarafın terditli talepte bulunmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu BMW marka aracın Türkiye distribütörünün Borusan Otomotiv İthalat ve Dağıtım A.Ş. olduğunu, davaya konu araç davacı tarafa satılmadan iki ay evvel, 25.09.2020 tarihinde müvekkil şirket tarafından aracın tüm bakımları tamamlanmış, motor yağı değişimi ve motor üzerinde gerekli bakım işlemleri gerçekleştirilmiş olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi motora ciddi müdahalelerde bulunulması gibi bir durum söz konusu olmadığınu, 17.11.2020 tarihinde ise aracın, ayıpsız bir şekilde davacıya satılmış olduğunu, davaya konu araç için bağımsız bir tescilli ekspertiz firmasından da rapor alındığını ve davacı tarafın raporu da inceleyerek aracı satın almış olduğunu, OTO EKSPERİM ATAŞEHİR firmasının Ekspertiz raporunda da davaya konu aracın motorunda veyahut başka aksamlarında ayıp olmadığının açıkça tespit edildiğini, satış tarihinden 1 ay sonra meydana gelen yağ eksik ikazı noktasında ise üretici firma BMW AG, performanslı kullanım profili sergileyen müşterilerin araçlarında 1.000 kilometrede 1 litreye kadar olan yağ tüketiminin normal olduğunu belirtmekte olduğunu, bir başka deyişle; davacı tarafından aracın performanslı kullanılması halinde (her ne kadar dava dilekçesinde bahse konu ikazın araç kaç kilometrede iken verildiği belirtilmemiş olsa da) 1 litre yağ eksiltmesi durumunda bu uyarının verilmesinin üretici standartlarında normal karşılanmakta olduğunu, araç bahse konu ikazı yüksek performanslı kullanım sonucunda da verebildiğini ,ortada böyle bir ihtimal söz konusu iken aracın bakım çizelgelerinde açıkça görülen ve müvekkil tarafından gerçekleştirilen yağ bakımlarının yaptırılmadığını iddia etmenin mümkün olmadığını, her ne kadar davacı taraf aracın yoğun ve aktif kullanılmadığı şeklinde beyanda bulunmuş olsa da delil dilekçeleri ekinde sunulmuş olunan servis kayıtlarından da görüleceği üzere, araç satıştan sonra müvekkil şirkete ilk kez 07.07.2021 tarihinde yağ bakımı için getirildiğini, servis girişinde aracın 59.590 km’de olduğu göz önünde bulundurulduğunda satış tarihinden sonra aracın 9 ay ve 14.099 km boyunca sorunsuzca kullanıldığını, davacının bu yağ değişim servisine aracı 2.800 km gecikmeli getirdiğini, Üretici firmanın, özellikle yüksek devirli turbo motorlu araçlarda motorda herhangi bir hasarın oluşmaması için periyodik yağ değişimlerinin zamanında yapılmasını tavsiye ettiğini, ancak davacı tarafın buna rağmen gösterge panelinde bakım zamanının geldiğine ilişkin uyarıya rağmen aracını gecikmeli olarak yağ bakımına getirdiğini ,davaya konu motor arızasına dek aracın diğer servis girişleri ise aşağıdaki şekilde olduğunu;
24.08.2021 – 62.111 km (Kaza nedeniyle aracın onarımı gerçekleştirilmiştir.)
27.09.2021 – 64.759 km (Kontrol maksatlı diyagnoz yapılmıştır.)
26.10.2021 – 66.595 km (4 adet bujinin değişimi gerçekleştirilmiştir.)
18.01.2022 – 70.221 km (Yağ servisine 470 km gecikmeli getirilmiştir.)
28.04.2022 – 75.944 km (Ön fren disk ve balataları değiştirilmiştir.)
25.06.2022 – 81.123 km (Yağ servisine 500 km gecikmeli getirilmiştir.)
20.08.2022 – 85.674 km (Külbütör kapağı değişmiştir.)
Servis kayıtlarından da açıkça görüldüğü üzere davaya konu araç satış tarihinden davaya konu arızaya dek 2 yıl boyunca davacı tarafından sorunsuz bir biçimde kullanıldığını, son servis girişine dek toplam 46.658 km yol kat ettiğini ve rutin bakımlar dışında servise girmemiş olduğun, ancak bu 2 yıllık süre zarfında davacının 3 kez yağ bakımını öngörülen km ve tarih aralığında gerçekleştirmediğini ve bakımları gecikmeli olarak yaptırdığını, aracın son olarak 21.09.2022 tarihinde müvekkil şirkete getirilmiş ve detaylı inceleme için silindir kapağının sökülmesi gerektiği bilgisi davacıya verilmiş olmasına rağmen kendisi buna onay vermeyip ve aracı servisten aldırdığını, bu noktada motorda bir ayıp bulunduğuna ilişkin iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, araç sahibinin bakımlarını zamanında yaptırmaması gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda bundan dolayı meydana gelen zararlardan ve bugüne dek periyodik bakımlar için harcanan 15.150,50 TL’lik masraftan müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağını, aktarılan tüm hususlardan görüldüğü üzere; davaya konu arıza hallerine bakım yükümlülüklerine uymayarak davacı kullanıcının sebebiyet vermiş olduğunu, aracın satın alınma tarihinden davaya konu arıza tarihine dek davacı tarafça yaklaşık 2 yıl boyunca sorunsuz şekilde kullanılmış ve kilometrelerce yol kat etmiş olduğunu, üretimden kaynaklı bir ayıp bulunan aracın bunca sene boyunca sorunsuzca kullanılamayacağını, her ne kadar tüketici seçimlik haklarını kullanmakta serbest olsa da TKHK m. 11/3’e göre, tüketicinin talepleri satıcı için orantısız güçlükleri de beraberinde getirerek hak ve menfaatler dengesini bir taraf aleyhine bozarsa tüketicinin diğer seçimlik hakları kullanması gerekmekte olduğunu, sayın Mahkeme tarafından dava sonunda, aracın müvekkil şirkete iadesine ve aracın misli ile değiştirilmesine hükmedilirse aracın aynı modeli müvekkilin elinde bulunmadığı için İ.İ.K. ‘nun 24. Maddesi kapsamında satış bedelinin davacıya iadesi söz konusu olacağını ve bu halde, müvekkil şirket bahse konu aracı davanın sonunda davacıdan iade alacağını ve ancak dava sonunda aracı iade aldıktan sonra 2. el olarak 3. şahıslara satışını gerçekleştirebileceğini, huzurdaki davanın en iyi ihtimalle 1-2 sene daha süreceği göz önünde bulundurulursa; davacı taraf aracı satın aldığı tarihten davanın sona ereceği tarihe kadar hem aracını sorunsuzca kullanmış olacağını hem de davanın sonunda aracının bedelini eksiksiz olarak müvekkil şirketten iade alacağını, müvekkil şirketin ise dava sona erene kadar belki 4-5 sene kullanılmış olacak olan aracı dava sonunda davacıdan iade aldıktan sonra, 2. El piyasasında çok düşük fiyatlara 3. şahıslara satabilecek ve büyük oranda zarara uğrayacak olduğunu, bunun yanında ağır yargı masrafları da müvekkil şirket tarafından ödendiğinde toplamda yüklü miktarda bir bedel müvekkilin hesabından zarar olarak çıkacağını, davacı taraf açısından bakılacak olursa hali hazırda sorunsuzca kullanmış olduğu aracın bedelinin tamamını iade alarak uzun süre aracı kullanmış olmasının yanına kar kalacağını, bunun hakkanyete aykırılık teşkil edeceğini, ifade ederek, davanın hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerine riayet edilmemesi nedeniyle öncelikle usulden REDDİNE, davanın esasına girişilmesi durumunda esas yönünden haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın REDDİNE karar verilmesini talep ve beyan ettiği anlaşılmıştır.Davalı ——– şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu araçta üretimden kaynaklı herhangi bir ayıp söz konusu olmadığını, “ayıptan sorumluluk” hususunun 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. Maddesinde ele alındığını, Madde 219’da tanımlandığını, kanun hükmünün satıcının ayıptan sorumluluğu kapsamını ifade ederken “ayıplı mal”ın tanımı da yaptığını, tanım ve somut olay incelendiğinde, dava konusu aracın üretimi ile alıcıya satışı esnasında niteliğini doğrudan veya dolaylı olarak azaltan herhangi bir durum söz konusu olmadığı gibi, alıcının kullanım amacını azaltan ve araçtan beklediği faydalara zeval getiren herhangi bir durumun da bulunmadığını, dava konusu aracın, davacı tarafından 17.11.2020 tarihinde satın alınmış olup, arızanın meydana geldiği ileri sürülen tarih olan 31.10.2022 tarihine kadar 2 yıldan fazla süre boyunca tam verimle çalışmış ve davacı tarafa fayda sağlamış olduğunu, bu süre zarfında aracın üretimine yönelik herhangi bir hasar ve ayıptan da söz edilmemiş olduğunu, her ne kadar dava konusu aracın üretim hatası nedeniyle gizli ayıplı olduğu iddia edilmekteyse de, bu iddiaları ispatlayıcı bir delil ya da bulgu bulunmadığını, dolayısıyla araçta meydana gelen motor arızasının kullanım hatası ve/veya dış etken kaynaklı olarak meydana gelmiş olma ihtimalinin değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu aracın satın alındığı 2020 yılından itibaren 2 yıldan fazla süre boyunca davacı tarafından sorunsuz şekilde kullanılmış olduğunu, aracın bu süreç içerisinde hangi şartlarda ve ne şekilde kullanıldığı belirsiz olduğunu, şayet davacının iddia ettiği sorunlar araçtaki üretim hatasından kaynaklansa idi aracın ilk malikinin aracı 2 yıldan fazla süre boyunca kullanmasının mümkün olmayacağını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME:——— Noterliği, ——- şirketi, ———, ———- Noterliği, ———–Başkanlığına müzekkereler yazıldığı ve cevap verildiği görüldü. Mahkememizce 08/10/2023 tarihli bilirkişi heyet raporu alındığı görüldü.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:Dava, davacı ile davalı ——— Şirketi arasındaki ——— plaka sayılı ——– model ——– markalı aracın satışına ilişkin ——– Noterliği, 17.11.2020 tarih ———- yevmiye numaralı satış sözleşmesi kapsamında, satılanın satım anında ayıplı olması nedeniyle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve satıma konu malın ayıbı ve ayıplı servis hizmeti nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 15.150,50 TL maddi zararın tazminine ilişkin eda davasıdır.Davacının dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinine konu alacak hakkının TBK 231 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, buna göre “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı”, satılanın davacıya teslim tarihinin 17/11/2020 olduğu, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 16/2 maddesi uyarınca zamanaşımının 14/11/2022 ilâ 19/12/2022 tarihleri arasındaki arabuluculuk sürecinde durduğu, 19/12/2022 tarihinde davanın açılmasıyla TBK 154/1-b.2 uyarınca zamanaşımının kesildiği, bu sebeplerle dava tarihi itibariyle zamanaşımının gerçekleşmediği kanaatine varıldığından tüm davalıların zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir. Eldeki davada, hem satış sözleşmesinden kaynaklı olarak ayıplı ifa nedeniyle aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi davası, hem de satış sözleşmesi ve eser sözleşmesine dayalı ayıplı ifa nedeniyle tazminat davası olmak üzere tüm davalılara karşı açılmış iki ayrı dava söz konusudur. Bu tespit dikkate alındığında eldeki davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri’nin 110. maddesi kapsamında davaların yığılması söz konusudur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri’nin 110. maddesi uyarınca “(1) Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.”Dava yığılmasında görünüşte tek dava var iken gerçekte talep sayısınca dava mevcuttur ve söz konusu birden fazla talepler birbirinden bağımsızdır. Taleplerin birbirinden bağımsız olması diğer bir deyişle mahkemenin önünde birden çok talep sonucu bulunması sebebiyle mahkemenin her bir talebi ayrı ayrı incelemesi ve her biri için ayrı ayrı hüküm kurması gerekir. Bu gereklilik çerçevesinde varılan önemli sonuçlardan biri de kendisini vekalet ücretinin, her bir talep için ayrı ayrı takdir edilmesi noktasında gösterir. Gerçekten de dava yığılmasında her bir talebin tek başına dava edilme olanağı bulunduğuna göre, her bir talep bakımından da ilgilisi yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, yukarıda da ortaya konulduğu gibi eldeki davada davaların yığılmasının söz konusu olduğu, aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi ve tazminat davası olmak üzere iki ayrı dava bulunduğu, bunlardan yalnızca tazminat davasının -konusu bir miktar para olması nedeniyle- 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca arabuluculuğa tabi olduğu, bu sebeple arabuluculuk ücreti yönünden yalnızca bu davaya ilişkin hüküm kurulması gerektiği, yine vekalet ücreti yönünden de yukarıda açıklanan esaslar dikkate alınarak her bir dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmış, mahkememizce bu gerekçeler ve esaslara uygun olarak arabuluculuk ücreti ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.Davacının aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi davasının esası yönünden;Dava konusu aracın satımına ilişkin sözleşme aşağıdaki gibidir:Dava konusu aracın hüküm tarihindeki takyidat kaydı aşağıdaki gibidir:——- Noterliği’nin 31/10/2022 tarihli ——— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacının tüm davalılara yönelik gizli ayıp nedeniyle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi seçimlik hakkını kullandığı görülmüştür. Mahkememizce dosya ———- makine yüksek mühendislerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından aşağıdaki tespit ve değerlendirmelerin yapıldığı görülmüştür:Dava konusu ——- plakalı ——- Marka ——– model ——- tipli OTOMOBİL 08.08.2023 tarihinde getirildiği ——– laboratuvarında yapılan teknik incelemesinde, aracın 107.251 km’de olduğu görülmüş olup dava konusu sorunlarla ilgili olarak ayrıca ——— kampüs içi yollarda farklı hız ve viteslerde farklı muhtelif yol koşullarında (eğimli, düz, viralı ve setli) yaklaşık 8 km kullanıldığı,Dava konusu araçla yapılan yol testlerinde aracın çalışır olduğu fakat ara sıra teklediği ve ——— renkli motor arıza ışığının yandığı,Aracın davalı taraftan satın alınmadan önce, özellikle 40.000 km civarında, motor problemi yaşadığı, silindirlerde kompresyon değerlerinin sağlanmadığı, bu durumun düzeltilmesi için 1. silindir pistonunun ve sübaplarının değişimine gidildiği hususunun servis kayıtlarından anlaşıldığı,Bu durumun, aracın motorunda, önceki kullanımlar ya da imalat kaynaklı bir kusurun olduğunu gösterdiği,Ayrıca bu bilginin satış esnasında davacı satın alan tarafa bildirilmemiş olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı,Aracın elektronik kontrol ünitesinde yer alan son uyarılarında ani yağ eksiltmelerin baş gösterdiği, bu durumun, piston-silindir sızdırmazlığının sağlanmadığını ve aracın yağ yaktığını gösterdiği, her ne kadar davalı vekili: ” …. bu 2 yıllık süre zarfında davacının 3 kez yağ bakımını öngörülen km ve tarih aralığında gerçekleştirmediğini…” ( 470 km ve 500 km lik bakım zamanını geçirme) ifade etse de, 470 ve 500 km lik bakım zamanını geçirmenin bu zarara yol açmasının mümkün olmayacağı,Dava konusu aracın hali hazırda arızasının devam ettiğini gösteren motor arıza lambasının yanmasının sebepleri arasında hava akış sensörü arızaları , ——— arızası oksijen sensörü arızası, katalitik konvertör arızası, yakıt enjektörleri arızası buji ve buji kablosu arızası, akü bitmesi / arızası vb. olabilmekte olduğu,Bu tespitler doğrultusunda, dava konusu aracın satım anında ayıplı olduğu, ayıbın normal bir kullanıcı tarafından gözle muayenede anlaşılamayacağı, buna göre gizli ayıplı sayılacağı, ayıbın satın alma sonrası ilk 5.000 km’de baş gösterdiği, davacının bu ayıp sebebiyle ilk 27.09.2021 tarihinde servise başvurduğu Ayıbın giderilmesi ile ilgili maliyet, külbütör kapağının değişimi maliyeti dahil, mümkünse motorun onarım masrafı, mümkün değilse sandık motor ile değişimi miktarınca olacağı, bu maliyetlerin ne kadar olacağının, yetkili servis tarafından yapılacak tetkik neticesi ortaya çıkacağı,Bu sebeple, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği kapsamda zarara uğradığı, uğramış olduğu zarar miktarının külbütör kapağı değişimi için sarf edilmiş olan 10.052,31 TL ve motorun onarım masrafı, onarım mümkün değilse sandık motor ile değişimi miktarınca olacağı6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 207. maddesi uyarınca “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesi uyarınca “(1)Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. (2)Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesi uyarınca “(…) c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesi uyarınca “(1)Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. (2)Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. (3) Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. (4)Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. (5)Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacı ile davalı ——— Şirketi arasındaki ——– plaka sayılı ——– model ———- markalı aracın satışına ilişkin ——— Noterliği, 17.11.2020 tarih ——— yevmiye numaralı satış sözleşmesi kapsamında, satılanın satım anında ayıplı olması nedeniyle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi davası olduğu, satış sözleşmesi ile satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği, satış sözleşmesinin yukarıda da ortaya konulduğu gibi satıcıya satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcıya ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu yüklediği, her iki borcun da niteliği itibariyle alacak hakkı niteliğinde olduğu, alacak haklarının ise kural olarak nispi hak niteliğinde olduğu, yani yalnızca borç ilişkisinin tarafları arasında hüküm ve sonuç doğurduğu, bir şahıs aleyhine tarafı olmadığı sözleşme ile borç yüklenemeyeceği, yine satıcının borcunu ayıplı ifa etmesi durumunda alıcının satım konusunun ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi seçimlik hakkını kullanması ve tazminat talep etmesi durumunda da bu hakların alacak hakkı niteliğinde olduğu, neticede bu hakların yalnızca sözleşmenin (borç ilişkisinin) tarafı olan ve bu sözleşme ile ifa yükümlülüğü altına giren tarafa karşı ileri sürülebileceği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, yukarıda da ortaya konulduğu gibi dava konusu araca ilişkin satış sözleşmesinin davalı ——— Şirketi ve davacı arasında akdedildiği bu sebeple sözleşmeden doğan hak ve borçların yalnızca sözleşmenin tarafları arasında hüküm doğurduğu ve ileri sürülebileceği, diğer davalıların belirtilen satış sözleşmesi nedeniyle garanti veren (TBK 128) veya başka bir konumda bulunmadığı, iki şirket arasında organik bağ bulunmasının veya aracın üreticisi/ithalatçısı olunmasının da somut olayda sözleşmeler hukuku anlamında sözleşmeye taraf olmayan davalıyı sözleşmeden kaynaklanan (üçüncü kişinin borçlu olmadığı) edimin sözleşmeye taraf olan borçlu tarafından ayıplı ifa edilmesi nedeniyle borçlu haline getirmeyeceği, bu sebeplerle davalılar ——— Şirketi ve ——— Şirketi yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, davalı ——— Şirketi yönünden ise, yukarıda atıf yapılan bilirkişi heyet raporu dikkate alındığında dava konusu aracın satım anında gizli ayıplı olduğunun ve bunun davalı tarafından bilindiği hususunun tespit edildiği, ayıbın gizli ayıplı olduğu dikkate alındığında ayıp ihbarının süresinde yapıldığının da kabulünün gerektiği, bundan dolayı davalının ayıptan sorumlu olduğu, davacının ayıp nedeniyle seçimlik haklarını kullanma hak ve yetkisinin bulunduğu, bu hakkın değiştirici yenilik doğuran hak ve davacının bunu aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi yönünde kullandığına ilişkin beyanının değiştirici yenilik doğuran beyan niteliğinde olduğu, yöneltilmekle hüküm ve sonuçlarını doğurduğu, bu sebeple davaya konu ——–model, ——- marka ——— şasi numaralı ——— plakalı aracın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesine karar verilmesi gerektiği, ancak aracın UYAP WEB üzerinden incelenen takyidat kayıtları incelendiğinde ——– Vergi Dairesi’nin aktif haciz kaydının bulunduğu, bu sebeple aracın üzerindeki tüm takyidatlardan arî şekilde davalıya iadesi halinde ayıpsız benzeri ile değiştirilmesine karar verilmesi gerektiği , yine aynı marka, model ve özellikte ayıpsız misli ile değiştirilmesi mümkün olmaz ise İİK’nin 24. maddesine göre işlem yapılması gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davacının aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi talebi yönünden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacının tazminat davasının esası yönünden;Dava, satıma konu malın ayıbı ve ayıplı servis hizmeti nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 15.150,50 TL maddi zararın tazminine ilişkin eda davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227/2. maddesi uyarınca “Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesi uyarınca “(1)Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde (…) (2) İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.(…)”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacının tazminat talebinin davalı ——– Şirketi’ne karşı yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan satış sözleşmesine, davalı ——— Şirketi’ne karşı ise eser sözleşmesi hükümlerine (zira davacı tarafça dava konusu arıza nedeniyle araç davalı ——— Şirketi’ne servis hizmeti için teslim edilmiş ve araç davalı tarafından kabul edilerek servis hizmeti verilmiştir. Bu sebeple taraflar arasında yerleşik yargı içtihatları da dikkate alındığında yazılı olmayan bir eser sözleşmesi kurulmuştur) dayandığı, yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davalı——- Şirketi’nin satım sözleşmesindeki ayıplı ifası nedeniyle ayıptan kaynaklanan zararı genel hükümlere göre tazmin etmekle yükümlü olduğu, yine davalı ——– Şirketi’nin de kurulan eser sözleşmesini ayıplı ifa etmesi durumunda (ayıplı servis hizmeti vermesi durumunda) bundan doğan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu, yine tarafların anılan zarardan dolayı TBK 227/2 ve 475 maddesinin TBK 114 maddesine, bu maddenin de TBK 61 maddesine atfıyla davalıların bu zarardan müteselsil sorumluluklarının olacağı, yukarıda atıf yapılan heyet raporunda da tespit edildiği üzere, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği kapsamda zarara uğradığı, uğramış olduğu zarar miktarının külbütör kapağı değişimi için sarf edilmiş olan 10.052,31 TL ve motorun onarım masrafı, onarım mümkün değilse sandık motor ile değişimi miktarınca olacağı, her ne kadar bilirkişi raporunda diğer zararlar açıkça yazılmamış olsa da bunun yeniden incelemeyi gerektirmediği, dava dilekçesi ekinde sunulan servis hizmetine ilişkin belgeler, faturalar, fişler ve araçtaki hasarın giderilmesi için davacı tarafından yapılan masraflar dikkate alındığında davacının 15.150,50 TL zarara uğramış olduğunun kabulünün gerektiği, araçtaki hasarın servis hizmeti ile giderilememiş olduğu da dikkate alındığında davalı ——– Şirketi’nin de servis hizmetine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ayıplı ifa ettiğinin kabulünün gerektiği, yine davalı ——— Şirketi’nin ne satım sözleşmesine ne de eser sözleşmesine garanti veren sıfatında olmaması ve bu sözleşmelere taraf olmaması nedeniyle tazminat sorumluluğunun bulunmadığı (pasif husumetinin bulunmadığı) kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının dava konusu aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi ve tazminat taleplerinin davalı——— Şirketi yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının dava konusu aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi talebinin ——– Şirketi yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Davacının dava konusu aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi talebinin davalı ——- Şirketi yönünden KABULÜ ile,
a)Davaya konu ——- model, ——– marka——– şasi numaralı ——- plakalı aracın; üzerindeki tüm takyidatlardan arî şekilde davalıya iadesi halinde ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesine,
b)Aynı marka, model ve özellikte ayıpsız misli ile değiştirilmesi mümkün olmaz ise İİK’nin 24. maddesine göre işlem yapılmasına,
4-Davacının maddi tazminat talebinin davalılar ——— Şirketi ve ——— Şirketi yönünden KABULÜ ile, 15.150,50 TL maddi tazminatın davalılar ——- Şirketi ve ——- Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 29.042,03 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 7.260,51 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 21.781,52 TL harcın davalı ——– Şirketi’nden alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yapılan 7.352,71 TL dava açma masrafı ve 2.657,22 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 10.009,93 TL yargılama giderinin davalılar ——- Şirketi ve ——– Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı——- Şirketitarafından yapılan vekalet harcına ilişkin 51,20 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ——-Şirketi’ne verilmesine,
8-Davalı ——– Şirketi tarafından yapılan vekalet harcına ilişkin 25,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ——– Şirketi’ne verilmesine,
9-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
10-Davacının aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi davası yönünden; davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (410.000,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 63.400,00 TL vekalet ücretinin davalı ——– Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacının maddi tazminat davası yönünden; davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (15.150,50 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 15.150,50 TL vekalet ücretinin davalılar ——– Şirketi ve ——– Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacının aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi davası yönünden; davalılar ——- Şirketi ve ——– Şirketi yapılan yargılamada kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden ve ret sebebi ortak olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 3/2 ve 7/2 uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak her biri eşit hak sahibi olmak üzere davalılar ——– Şirketi ve ——– Şirketi’ne verilmesine,
13-Davacının maddi tazminat davası yönünden; davalı ——– Şirketi yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (15.150,50 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 15.150,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——–Şirketi’ne verilmesine,
14-Davacının yalnızca maddi tazminat davasının 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuğa tabi olması nedeniyle, 6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 3.200,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılar ——— Şirketi ve ——— Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı ——- Oto ve İhbar Olunan ——– İthalat vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/12/2023