Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/863 E. 2022/257 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/863
KARAR NO : 2022/257

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30.12.2021
KARAR TARİHİ : 23.03.2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların, dava dışı —–yöneticisi olduklarını, davacı şirketin, davalıların— dava dışı —- davaılardan TTK’nin 549-561. Maddeleri arasında düzenlenen yöneticinin sorumluluğu hükümlerinden kaynaklanan tazminat alacaklarının tamamını temlik aldığı, davalıların yıllarca —yıllarına —- ise ibra edilmediklerini ve haklarında sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, işbu karara istinaden ——- dosyası üzerinden dava ikame edildiğini, mahkemenin yetkisizlik kararının bozulması üzerine yargılamanın — dosyası ile derdest olduğunu, işbu davaya konu edilen ve HMK m.109 uyarınca ilk davada kısmi dava olarak talep edilen bazı— huzurdaki ek davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, işbu davanın daha önce açılan ve halen derdest olan—- sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, müvekkili —- yukarıda açıklanan sebepler ile doğmuş tazminat alacaklarını temlik aldığını, huzurdaki davayı temlik alan sıfatı ile açtığını, bu temlik neticesinde müvekkili — sebep olan eski yöneticilere karşı olan tazminat alacaklarını ve bu alacakları talep ve dava etme yetkisini de devralarak, sahip olduğu aktif husumet ehliyetiyle tazminatın kendisine ödenmesini talep ettiğini,—– tarihte davalılara ait bir —-altında—- davalıların,———- aldıkları ayıplı makinalar yoluyla şirketi zarara uğrattıklarını, her iki şirketteki yönetici pozisyonlarını kullanarak böyle bir ihtiyaç olmamasına rağmen—– alt kiracısı haline getirip, kendi şirketlerine milyonlarca TL haksız kazanç aktardıklarını, taşıma faaliyetlerinin basiretsiz yönetimi nedeniyle şirketin zarara uğradığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, öncelikle aynı hukuki ve fiili gerekçeler ile davalılar aleyhine ikame edilen—- sayılı dosyası ile HMK m.166 uyarınca huzurdaki dava açısından birleştirme kararı verilmesine, haklı davalarının kabulü ile, davalı — birlikte gerçekleştirdikleri hileli, suiistimal içeren, özen ve sadakat borcuna aykırı işlem ve eylemleri nedeni ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile,—- kısmının dava tarihinden itibaren işleyerecek ticari avans faizi ile birlikte, farklılaştırılmış teselsül hükümleri uyarınca davalıların kusuru oranında sorumluluk tavanı ile sınırlı olmak üzere, sorumluluk tavanları örtüştüğü kadarıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile, sorumluluk tavanlarının farklılaştığı miktarlar için ise, şahsi sorumluluk tavanlarına kadar davalılardan tahsile ve temlik alan müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların —-davacı şirketin davaya konu —— ortağı olduğunu ve ibra edilmeme kararının davacının temsilcisi tarafından tek başına verildiğini, ibra edilmeme sebebinin davacı— yetkililerinin davalılara şahsi husumetleri nedeniyle olduğunu, davanın—esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine itiraz ettiklerini, davanın,——– talep ettiklerini, tazminat isteme hakkının sadece şirket ve pay sahiplerine verildiğini, temlik alan sıfatı ile bu davanın açılamayacağını, TTK’nin 555/1. Maddesi uyarınca tazminatın sadece şirkete ödenmesinin istenebileceğini, bu nedenle alacağın temlikinin geçerli olmadığını, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetine haiz olmadığını, davalıların TTK’nin 369. Maddesi kapsamında tedbirli bir yönetici özeniyle karar aldıklarını, kusurlarının bulunmadığını, olduğu söylenen zararların TTK’nin 560. Maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, davacının tüm iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın usulden, aktif husumet yokluğundan, zamanaşımı nedeniyle esastan, olmazsa tümüyle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN, TARAFLAR ARASINDA ANLAŞMAZLIK KONUSU OLAN VE OLMAYAN HUSUSLARIN TESPİTİ, DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ GEREKİP GEREKMEDİĞİ HUSUSUNUN İNCELENMESİ, DEĞERLENDİRMESİ VE SONUÇ:
1-Davanın tespiti: Dava, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
2-Taraflar arasında anlaşmazlık konusu olmayan hususlar: Ön inceleme duruşmasında taraflar arasında; davalıların dava dışı — tarihinde — toplantısında ibra edilmedikleri, aynı davacı tarafından aynı davalılara karşı yine — davalılar tarafından zarara uğratılması nedeniyle — dosyasında tazminat davası açıldığı, bu davada verilen yetkisizlik kararının —– karar sayılı ilâmıyla kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın aynı mahkemenin— sayılı sırasına kaydolunarak yargılamaya devam olunduğu” hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı tespit edilmiştir.
3-Tarafların anlaşamadıkları hususlar: Ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
a-Davayı temlik alan sıfatıyla açan davacının temlik alan sıfatıyla işbu davayı açıp açamayacağı, bu nedene dayalı olarak davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı,
b-Davadaki taleplerin kısmen veya tamamen zamanaşımına uğrayıp uğramadığı,
c-Davalıların— oldukları dönemde dava dışı — üyeliğini yaptıkları dönemde görevlerini TTK’nin 369. Maddesi kapsamında layıkıyla yerine getirip getirmedikleri,
ç-Davalılar, dava dışı — bu zararın doğrudan zarar mı yoksa dolaylı zarar mı olduğu, buna bağlı olarak davalı eski yöneticilere karşı açılan işbu yöneticinin sorumluluğuna dayalı tazminat davasında davacının bu nedene dayalı olarak aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı,
d-Davalılar, davacı şirketi zarara uğratmışlarsa zarar miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
4-Davaların birleştirilmesi gerekip gerekmediği hususunun incelenmesi, değerlendirmesi ve sonuç:
Davacı vekili,—– dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 166. maddesi;
“(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.
(2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.
(3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.
(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.
(5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.” düzenlemesini içermektedir.
Davaların birleştirilmesi usul ekonomisi bakımından önemli olup, anılan madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere davaların birleştirilmesi, davalar arasında bağlantı bulunması durumunda söz konusu olabilecektir.
Davalar arasında bazı ortak hususların bulunması veya salt görünüşteki benzerlikler bağlantının varlığı için yeterli değildir. Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda aralarında bağlantı var sayılacaktır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nun 448. maddesi uyarınca usul kuralları derhal uygulanacağından somut olaya HMK’nun 166. maddesi uygulanacaktır. Bu durumda aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir.
Bu itibarla, aynı yargı çevresinde yer alan, aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış olan davalarda birleştirme kararı, talep üzerine veya kendiliğinden davanın her aşamasında verilebilecektir. Fakat vurgulamakta yarar vardır ki, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılan davalarda re’sen birleştirme kararı verilemez.
Buradaki aynı düzey ve aynı sıfattaki mahkemelerden anlaşılması gereken; her iki davanın da görüldüğü mahkemenin, asliye hukuk mahkemesi veya sulh hukuk mahkemesi yahut iş mahkemesi yahut aile mahkemesi olmasıdır. Aynı düzey ve sıfatta olmayan mahkemeler arasında bu şekilde davaların birleştirilmesi söz konusu olmayacaktır —-
Davacı tarafından açılan ve yine davacı tarafından birleştirilmesi talep edilen —— sayılı dosyasının incelenmesinde; Mahkememizdeki davanın davacısı tarafından —dava dilekçesi ile Mahkememizdeki davanın davalılarına karşı yine —- davalılar tarafından zarara uğratılması nedeniyle tazminat davası açıldığı, bu davada verilen yetkisizlik kararının — ilâmıyla kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın aynı mahkemenin — sayılı sırasına kaydolunarak yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizde dava 30/12/2021 tarihinde açılmıştır.
Buna göre, her iki davanın tarafları, davanın nedeni aynı olup tek fark davacı tarafından davalıların başka eylemlerinden doğan zararın tazminini talep etmeleridir.
Bu nedenle davalar arasında çok yoğun bağlantı bulunmakta olup, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılacağından taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi, bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkün olacağında—– davacı vekilinin birleştirme talebinin kabulü ile —- esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın—- yürütülmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İşbu —esas sayılı dosyasının HMK’nin 166/2. Maddesi uyarınca— sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
Mahkememiz esasının bu nedenle kapatılmasına,
2-Birleşen Mahkememizin işbu dosyasının,— esas sayılı dosyasının içine gönderilmesine ve yargılamanın o dosya ile birlikte sürdürülmesine,
3-HMK’nin 166/3. Maddesi uyarınca birleştirme kararının derhal — esas sayılı dosyasına bildirilmesine,
4-Yargılama harçları, yargılama masrafları ve vekalet ücretlerinin tayin ve takdirinin birleşen davada nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
5-Davalılar vekilinin zamanaşamı definin—- sayılı dosyasında değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, HMK’nin 345. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.