Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/840 E. 2022/425 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/840 Esas
KARAR NO: 2022/425
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 24/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — tarihinde sürücü — sevk ve idaresinde olan —-plaka sayılı aracın seyir halinde iken müvekkiline çarpması neticesinde müvekkilinin yaralanması suretiyle yaramalı trafik kazasının meydana geldiğini, aracın davalı şirket tarafından sigortalandığını fakat yaşanan kaza neticesinde sigorta şirketi tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin söz konusu trafik kazası nedeniyle yaralanması sonucu—- tarihinde alınan maluliyet raporuna göre %12 oranında malul kaldığını beyanla müvekkilinin bu maluliyetinin giderilmesi için alacağı olan maluliyet tazminat miktarının sigorta şirketinden — kapsamında bilirkişi marifeti ile hesaplanarak müvekkiline ödenmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. Maddesi “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” şeklinde olduğundan huzurdaki davayı ikame açısından mahkememizin yetkisiz olduğunu, davaya konu olan trafik kazası —- tarihinde gerçekleşmekle; Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesi gereğince kaza tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde dava yoluna gidilmesi gerekirken, bu süre aşılmak suretiyle huzurdaki davanın zaman aşımına ugradığını, 6704-2918 sayılı karayolları trafik kanunu’nun 97. Maddesinin ” dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuru yapılması” şartı ile çelişir şekilde müvekkil şirkete söz konusu zararın bedelinin ödenilmesi açısından herhangi bir yazılı başvuruda da bulunulmadığını, dosyada mübrez kaza tespit tutanağında söz konusu araç sürücüsünün karayolları trafik kanununun herhangi bir kuralını ihlal ettiğine dair bir tespit bulunmadığını, kazaya dair kusurun davacı yana ait olduğunun tespit edildiğini, KTK ve Genel Şartlar mucibince, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre bu kazada araç işleteninin sorumlu bulunması gerektiğini, ayrıca geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve bakıcı giderlerinin poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu, dolayısıyla müvekkil şirketin bu sayılan kalemleri ödemesi gibi bir sorumluluğunun bulunmadığını, —- trafik kazasına bağlı olarak gerçekleşen tüm sağlık hizmeti bedellerinin —– şeklinde olduğundan ve ——ilgili kanunun geçici maddesi kararın çıkış tarihinden önce gerçekleşen kazaları da kapsadığından iş görmezlik ve bakıcı giderleri bakımından asıl başvurulması gereken kurumun — olduğunu, söz konusu kazaya ilişkin; dosyaya mübrez—- sayılı dosyası kapsamında yürütülen soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildigini, alınan bilirkişi raporu ve tahkikat evrakında da davacı —– asli kusurlu olduğunu, sigortalı—- ise herhangi bir kural ihlalinde bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin tazminat bedelini ödeme yükümlülüğü dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu sebeple —–ilamı ve yerleşmiş — gereğince davanın kabulü gibi bir durumda hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olması gerektiğini beyanla davanın usulden ve esastan reddine, davanın kabulü ile faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faizin, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olmasına,
vekalet ücretlerinin ve her türlü yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen cismani zararın tazminine ilişkindir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde huzurdaki davayı ikame açısından mahkememizin yetkisiz olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuştur.
HMK’nun 6.maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
HMK’nun 16. Meddesinde ise “haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir” hükmünü ihtiva etmektedir. Dosya üzerinden yapılan incelemede, davacının yerleşim yerinin —-olduğu, davalının yerleşim yerinin —-olduğu, kazanın da — sınırları içerisinde meydana geldiği anlaşılmakta olup, bu kapsamda mahkememizin yetkisiz olduğu, yetkili mahkemenin —- Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla davanın yetki nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- DAVANIN YETKİ NEDENİYLE DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE
2- HMK.’ nın 20. Maddesi uyarınca iş bu karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın görevli —– NÖBETÇİ ASLİYE MAHKEMESİ’ ne gönderilmesine,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davalı tarafın yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/05/2022