Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/83 E. 2021/463 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/83 Esas
KARAR NO: 2021/463
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 05/02/2021
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacının, davalı şirketin hissedarı olduğunu, davalı tarafça, davacı aleyhine —- dosyasında sorumluluk davası açıldığını, bu davaya verdikleri cevap dilekçesinde —– olmadan sorumluluk davası açılamayacağını savunmaları üzerine işbu davanın konusunu oluşturan —- düzenlendiğini, bu toplantının davet mektubunun davacıya —tarihinde tebliğ edildiğini, TTK’nin 414. Maddesi uyarınca tebligatın en az iki hafta önce yapılmasının zorunlu olduğunu, davacının başka şehirde ikamet ettiğini ve sürelere uyulmaması nedeniyle ——- katılamadığını, bu şekilde davacıya söz hakkı tanınmasının önüne geçildiğini, bu nedenlerle usulsüz olarak yapılan toplantıda alınan genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, sorumluluk davası açılması için —-olmasına gerek bulunmadığını, — gündemi ihtiva eden yönetim kurulu kararının — alındığını, bu kararın —- ilan edildiğini, ilan tarihi ile toplantı günü arasında —– kaldığını, toplantı tarihinin davacıya ayrıca iadeli taahhütlü mektupla bildirildiğini, yani çağrı usulünde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, ayrıca davacının genel kurul kararı alınmasına etki edecek pay oranına sahip olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
3-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, —— kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin ortağı olduğunu, — tarihli—– toplantısına usulüne uygun davet edilmediğini, toplantı ilanının süreye uygun olarak ilan edilmediğini, toplantıya katılamaması nedeniyle söz hakkını kullanamadığını ve bu nedenle davacı aleyhine karar alındığını” ileri sürerek söz konusu genel kurulda alınan kararların iptalini istemektedir.
Davalı, toplantının usulüne uygun ilan edildiğini, ayrıca tebligat usulsüz olsa bile davacının toplantıya katılmasının sonuca etkili olmadığını savunmaktadır.
TTK’nin 381. maddesi uyarınca iptal davası açma süresi genel kurul tarihinden itibaren üç ay olup, işbu dava süresinde açılmıştır.
Buna göre, taraflar arasında “davacının, davalı şirketin hissedarı olduğu, — tarihli toplantı kararının — tarihinde alındığı, bu kararın —- ilan edildiği, toplantı tarihinin davacıya ayrıca iadeli taahhütlü mektupla toplantıdan bir gün önce—- tarihinde bildirildiği, davaya konu —— yapıldığı” hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davacıya yapılan —— usulsüz olup olmadığı,
b-Toplantı ilanının TTK 414. Madde hükmüne uygun yapılıp yapılmadığı,
c-Toplantı ilanı ve tebligat usülsüz ise ve davacı bu nedenle toplantıya katılamamış ise genel kurulda alınan kararların sadece bu nedenle iptali gerekip gerekmediği,
ç-Toplantıda alınan kararların yeterli nisapla alınıp alınmadığı,
d-Davacının toplantıya katılamamasının, toplantıda alınan kararlara etkili olup olmadığı,
e-Toplantıda alınan kararların iptali gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı tespit olundu.
4-Davaya konu genel kurul tutanağı: Davaya konu ——başlıklı tutanağın incelenmesinde; toplantıya —- yazılı paya ayrılan şirket sermayesinin—- temsil edilmediği, gündemin —– dönemleri arasında yönetim kurulu üyeliği yapmış—– yaptığı işler sebebiyle TTK md.555 aleyhine sorumluluk davası açılmasına onay verilmesi” başlıklı olduğu, devamında —- dönemleri arasında yönetim kurulu üyeliği yapmış olan —-hakkında yönetim kurulu üyeliği sırasında gerçekleştirdiği iş ve işlemlere ilişkin şirket tarafından TTK md.555 uyarınca açılmış olan—- sayılı davaya onay verilmesi oya sunulmuştur. Toplantıda hazır bulunan ortak —- olumlu oyu ile kabul edilmiş ve onay verilmiştir.” şeklinde olduğu anlaşılmıştır.
—-göre davalı —- tarihinde yapılacağına dair ilanın ——- tarihinde yapılan —— alınan kararların tescil edilmediğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
5-Bilirkişi raporu: Mali müşavir bilirkişi —- tarafından düzenlenen— tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde; —- Yönünden: davacının davalı şirketin münferit imza yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu,—- çalışmalarından, eylem ve işlemlerinden dolayı iptale uğramamış geçerli genel kurul kararları ile ibra edildiği, —mali yılı çalışma, eylem ve işlemlerine ilişkin olarak ibra kararının bulunmadığı, davacının davalı şirketin—- oranında ortağı olduğu, davalı şirket tarafından davacı aleyhine ——- Sayılı dosyasında davacı sorumluluğu nedeniyle tazminat davası ikame ettiği, mahkeme ara kararında taraflar arasında tebligat tarihleri hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, bilirkişi tarafından tebligat hususunun incelenmesine gerek bulunmadığı belirtildiğinden işbu hususta inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, işbu tespitler kapsamında dava konusu—– toplantısında alınan kararların iptali gerekip gerekmediği hususunda takdirin —- ait olduğu kanaatlerine varılmıştır.—- şeklinde görüş bildirilmiştir.
6-Davalı —– tutanağı: Tutanağın ilgili bölümlerinin incelenmesinde:; “Hazır bulunanların listesinin tetkikinden, şirketin toplam —– sermayeye tekabül eden —adet hissesinin tamamının toplantıda asaleten temsil edildiği ve toplantı nisabının teşkil edildiği anlaşıldı. TTK 416.maddesi uyarınca itiraz eden olmadığı görülerek bu toplantının ilansız ve davetsiz yapılabileceği tespit edildi. Toplantı —– açılarak toplantı gündeminin görüşülmesine geçildi.
3-)——yıllarına ait bilançolar ve kar/zarar hesapları okundu ve müzakere edildi. Yapılan oylama sonucunda bilançolar ve kar/zarar hesapları katılanların oybirliği ile tasdik edildi.
6-) Yönetim kurulu üyelerinin ——- mali yılları için çalışmalarından, eylem ve işlemlerinden dolayı ibra edilmelerine oybirliği ile karar verildi…” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
7-Davalı —— tutanağı: Tutanağın ilgili bölümlerinin incelenmesinde; “Hazır bulunanlar listesinin tetkikinden, şirketin toplam —- sermayeye tekabül eden —- adet hissesinin —- adedinin asaleten, —- adedinin vekaleten temsil edildiği ve böylece gerek kanun ve gerekse ana sözleşmede öngörülen—–nisabının mevcut olduğunun anlaşılması üzerine toplantı —— açılarak toplantı gündem maddelerinin görüşülmesine geçildi.
3—— yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu okunarak müzakere edildi ve yapılan oylama sonucunda yönetim kurulu faaliyet raporu oybirliği ile tasdik edildi.
4——- yılına ait bilançolar okundu, müzakere edildi. Oybirliği ile tasdik edildi.
5-)—– yılına ait kar/zarar hesapları okundu ve müzakere edildi. Yapılan oylama sonucunda kar/zarar hesapları katılanların oybirliği ile tasdik edildi.
7-) —- çalışmalarından, eylem ve işlemlerinden dolayı ibra edilmelerine oybirliği ile karar verildi.
9-)—- tarihinde yönetim kurulu üyeliği süresi sona eren ve tekrar yönetim kurulu üyeliğine aday olmayan ——görevinden azline ve tüm imza yetkilerinin iptaline, “yönetim kurulu üyeliklerine, üç yıl süre için görev yapmak üzere aşağıdaki kişilerin;
——- temsilcisi olarak,
—–olarak,
—– olarak seçilmiştir…” şeklinde
belirtildiği görülmüştür.
8—– yönetim kurulu kararının incelemesinde, ilgili bölümlerinde;—- toplanarak; —aşağıda yazılı gündem maddelerini görüşüp karara bağlamak üzere— tarihinde —– adresinden gerçekleştirilecek —— davet edilmesine karar verdi.
Sonuçta;
1. Türk Ticaret Kanunu’nun 414.maddesi uyarınca, şirketimiz pay sahiplerinin aşağıda yazılı gündem maddelerini görüşüp karara bağlamak üzere —– adresinde gerçekleştirilecek —- edilmesine; ve
2. Diğer yasal işlemlerin ikmal edilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
——– imza yetkisi verilmesi,
3. — dönemleri arasında —- — yaptığı işlerle şirketi zarara uğratması sebebiyle TTK m.555 uyarınca aleyhine sorumluluk davası açılmasına onay verilmesi——şeklinde belirtildiği, ilgili kararın —- yayımlandığı görülmüştür.
9-Davalı şirketin ortaklık yapısı: Davalı şirketin —-tarihli — sermayesinin — artırılmasına karar verildiği, işbu artırılma kararı sonrası şirket ortaklık yapısının aşağıdaki tablodaki gibi olduğu görülmüştür.
10-Davacının davaya konu genel kuruldan önceki genel kurullarda ibra edilip edilmediği hususunda inceleme: Somut olayda, davacının davalı şirketin münferit imza yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu, mali müşavir bilirkişi tarafından davalı şirketin —- yıllarında yapılan olağan ve —- davacının ibrasına ilişkin karar olup olmadığı yönünde yapılan incelemede; — davacının da olduğu yönetim kurulu üyelerinin —- mali yılları için çalışmalarından, eylem ve işlemlerinden dolayı ibra edilmelerine oybirliği ile karar verildiği, —- tarihli—-yine davacının da olduğu —- için çalışmalarından, eylem ve işlemlerinden dolayı ibra edilmelerine oybirliği ile karar verildiği, ayrıca —- tarihinde — üyeliği süresi sona eren ve tekrar —- üyeliğine aday olmayan —— görevinden azline ve tüm imza yetkilerinin iptaline karar verildiği, davalı şirket genel kurullarında—- üyelerinin ibrasına ilişkin karar bulunmadığı, özetle, davacı şirket ortağı eski yönetim kurulu üyesinin —- faaliyetlerinden dolayı ibra edildiği, ancak—- faaliyetlerinin ibra edilmediği tespit edilmiştir.
11—– sayılı ilâmının ilgili bölümünde; —-Dava, anonim şirket —– kararlarının iptali istemine ilişkin olup, davalı şirketin ortağı olan davacı, —- tarihli ——- usulüne uygun davet edilmediği, toplantı ilanının süreye uygun olarak ilan edilmediği ve toplantı gündemine TTK 369. maddedeki hususların alınmadığını ileri sürerek söz konusu genel kurulda alınan kararların iptalini istemiştir.
Usulsüz çağrı toplantıda hazır bulunmayan ortağa genel kurul kararının iptali davası açma hakkı sağlar ve alınan kararların Yasaya, ana sözleşmeye, iyiniyet kaidelerine aykırı alındığının ayrıca ispatı gerekir. Tek başına usulsüz çağrı genel kurul kararının iptalini gerektirmez.
—- tarihli ——–amacı organsız kalan şirkete yönetim kurulu üye seçimi ve organ teşkilinin sağlanması olup, mahkeme kararıyla atanan murakıp tarafından bu yönde gündem maddeleri oluşturulmuş ve toplantıda gündemde yer alan konulara dair kararlar yeterli nisapla alınmıştır. TTK 369. maddesindeki hususların toplantı gündeminde yer almaması en fazla çağrıda eksiklik olarak nitelendirilebilecek olup gündem maddeleri içinde yer almayan hususlara dair toplantıda karar alınmamış olması, söz konusu genel kurul kararlarının iptali için gerekçe olamayacağı gibi alınan kararların bu nedenle iyiniyete aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılarak yönetim kurulunun seçimine dair usulune uygun alınmış kararların iptali cihetine gidilemez. Mahkemece bu hususlar gözetilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” görüşlerine yer verilmiştir.
—–sayılı ilâmının ilgili bölümünde; “Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali veya butlanının tespiti istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 538/2’inci maddesinde şirketin önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurul kararının gerekli olduğu ve bu karar hakkında 421’inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarının uygulanacağı belirtilmiş, aynı Kanunun 421’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında bu tür kararların sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınacağı, 4’üncü fıkrasında ise üçüncü fıkralarda öngörülen nisaplara ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisabın aranacağı, ayrıca nisabın sağlanması bakımından oyda imtiyazın dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir. İptali istenen genel kurul kararının 9. maddesinde beş kısımda mütalaa edilen şirket mallarının gerek pazarlık suretiyle gerek toptan veya perakende satılabilmesi için tasfiye yetkilisi ——– tek başına yetkili kılınmasına karar verilmiştir. Dava konusu genel kurulun —-oranında hissedarın katılımı ile gerçekleştirildiği anlaşıldığından şirket aktifinin toptan satılabilmesi için kanunda aranan ve tasfiyede de uygulanması gerekli nisabın sağlanamadığı, bu durumda anılan maddenin yoklukla malul olduğu nazara alınmaksızın yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
————-Dava, —— iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılmaması için alınan genel kurul kararında yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksunluk hallerinin bulunmadığı gerekçesiyle ——- numaralı maddesinin iptali talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa, yönetim kurulu üyeleri için —- maddesinde öngörülen oydan yoksunluk halinin, sorumluluğa ilişkin davanın açılması hakkındaki kararın oylanması halinde de uygulanması gerekir. Şöyle ki, TTK’nın 436/2 maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacaklarına göre, ibra edilmemenin tamamlayıcısı niteliğinde olan ve ibraya oranla daha ağır bir durumu ifade eden sorumluluk davasının oylamasında da bu hakka sahip olamazlar. Somut olayda, genel kurul gündeminin —-maddesinde yer alan, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılması hususu görüşülerek yönetim kurulu üyelerinin kullandıkları oylar neticesinde sorumluluk davası açılması talebi reddedilmiştir. Bu durumda, mahkemece, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılması hususunda da TTK’nın 436/2 maddesinde öngörülen oydan yoksunluk halinin aranması gerektiği ve somut olayda yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmasının sonuca etkili olduğu gözetilerek genel kurulda alınan—— numaralı kararın iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
—— karar sayılı ilâmında ——Dava, davalı şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacılar tarafından düzenlenen vekaletnamenin usulüne uygun olmadığından bahisle davacıların vekili dava konusu genel kurul toplantısına katılamamış, aynı genel kurul toplantısına katılan dava dışı ———–maddesinde yer alan —yılına ait bilanço ve kâr/zarar hesaplarının müzakere ve oylanmasının TTK’nın 377’nci maddesi uyarınca bir ay süre ile ertelenmesini talep etmiş, ortağın bu talebi 1/10 azınlık payının sağlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkemece de, davacıların toplantıya katılmalarının engellendiği, buna bağlı olarak dava açma haklarının bulunduğu kabul edildiğine göre, toplantı tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 377’nci maddesi uyarınca bir değerlendirme yapılarak dava konusu toplantıda alınan bilanço ve kâr/zarar hesaplarının tasdikine ilişkin —-nolu karar ve buna bağlı olan yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin ibrasına ilişkin— nolu kararın davacıların azınlık haklarını kullanmasına engel olup olmadığının belirlenmesi gerekirken bu hususta bir gerekçeye yer verilmeksizin davacıların oylarının karar yeter sayısını etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
—–Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, 6102 sayılı TTK’nın 446/1-b maddesi uyarınca davacılara usulüne uygun çağrı yapılmadığı ve bu usulsüzlüğün genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunun anlaşılması nedeniyle genel kurulda alınan kararların iptalinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca —- esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından —-Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde görüş bildirilmiştir. Bu ilâma konu —– ilâmının gerekçe kısmında; “GEREKÇE: Davalı şirketin, ana sözleşmesinin 7. maddesinde; “Şirkete ait ilanların TTK nun 37. Madde hükümleri saklı kalmak şartıyla şirket merkezinin bulunduğu yerde en az bir gazete ile asgari —– gün evvel yapılır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Mahkemece toplantı için çıkartılan tebligatlara ilişkin bir araştırma yapılmadan salt sunulan —-nüshası esas alınarak ana sözleşme gereği şirket merkezinin bulunduğu yerde yayınlanan gazetede ilan yapılmaması çağrıdaki usulsüzlük olduğu kabul edilerek istinafa konu karar verilmiş olmakla birlikte esas olarak salt çağrıdaki usulsüzlük yapılan toplantıda alınan kararların iptalini gerektirmemektedir. Esas olan alınan kararın mahiyeti ve çağrı usulüne uygun yapılsaydı ve davacılar toplantıya katılsaydı karar alma nisabının değişip değişmeyeceğidir. Davacıların davalı şirkette—- sahibi olduğu anlaşıldığına göre davacılar toplantıya katılmış olsaydı karar alma nisabı değişecek durumdadır. Davacılar usule uygun toplantı çağrısı yapılmadan toplanan ——- katılsaydı bu durumun karar alma nisabını etkileyecek olması göz önüne alındığında, mahkemece verilen iptal kararı sonuç olarak yerinde bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK 620 ye göre kanun veya esas sözleşmede aksi öngörülmediği takdirde seçim kararları dahil tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır. şirkete müdür atanması TTK 621 de önemli kararlar arasında gösterilmemiştir.
Şirketin —-tarihinde yapıldığı anlaşılan —- davacıların katılması durumunda karar nisabı temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınacağı için en az —- oyla karar alınabilecekken davacıların — toplantıya katılmaması nedeniyle davalı şirketin toplantıya katılan —–pay sahibinin katıldığı toplantıda katılan pay sahibinin oy oranıyla alınan kararın geçerli olmadığı kabul edilmek durumundadır. Sonuç olarak ilk derece mahkemesi kararı varılan sonuç itibariyle usul ve yasaya uygun olup istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden başvurunun reddi doğrultusunda aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde hüküm kurulmuştur.
12- Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Müsnet davada, davalı şirket, davacı aleyhine —- dosyasında sorumluluk davası açmış, Mahkemece sorumluluk davası açılması için genel kurul kararı olmaması nedeniyle o davada davacı olan işbu davanın davalısı şirkete özel dava şartı olan bu eksikliği tamamlaması için süre verilmiş, davalı şirket de, sorumluluk davasındaki bu eksikliği tamamlamak için işbu davaya konu — toplantıyı yapmış ve davacımız —– sorumluluk davası açılmasına onay verilmiştir.
Davaya konu toplantı — tarihinde yapılmış, davalı şirket, toplantı yapılacağına ilişkin tebligatı —- tarihinde postaya vermiş, tebligat toplantıdan bir gün önce — tarihinde davacıya tebliğ olunmuştur.
Davaya konu ———-, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve —yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun 11 inci maddesinin altıncı fıkrası hükmü saklıdır.” hükmünü haizdir.
Müsnet davada, davalı şirket, makul süre içinde sayılabilecek şekilde —– tarihli ilândan üç gün sonra davacıya tebligat gönderdiği, tebligatın da davacıya toplantıdan bir gün önce tebliğ olunduğu anlaşılmaktadır.
Eğer tebligat davacıya hiç yapılmasaydı, bu taktirde toplantıda alınan kararların butlanı gündeme gelebilirdi. Ancak davacıya tebligat toplantıdan önce yapıldığı için olayımızda toplantıda alınan kararların butlanın söz konusu olmadığı kanaatine varılmıştır.
Ancak, tebligat, toplantıdan bir gün önce davacıya tebliğ edilmiş olup, tebligatın davalı tarafça bilerek geciktirildiği yani davalının kötü niyetli olduğu hususu da davacı tarafından kanıtlanamadığından, bu durumda davacıya tebligatın TTK’nin 414. Maddesine aykırı şekilde yapıldığı kanaatine varılmıştır. Ama bu durumda toplantıda alınan kararların butlanı değil iptal edilebilirliği gündeme gelecektir.
Bu bakımdan TTK’nin “İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446. Maddesinin birinci fıkrasının b bendi “…b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay ——– açabilir.” hükmünü haizdir.
İlgili madde uyarınca esas olarak salt çağrıdaki usulsüzlük yapılan toplantıda alınan kararların iptalini gerektirmemektedir. Esas olan alınan kararın mahiyeti ve çağrı usulüne uygun yapılsaydı ve davacı toplantıya katılsaydı karar alma nisabının değişip değişmeyeceğidir.
Bu hususla ilgili olarak, davalı şirketin — adet nama yazılı payı olduğu, şirketin büyük ortağı —- davacının payının ise—adet olduğu, buna göre davacının payının —- olduğu anlaşılmaktadır.
Keza, TTK’nin “Oydan yoksunluk” başlıklı 436. Maddesi “(1) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.
(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” hükmünü haizdir.
Buna göre, davacı toplantıya katılsa bile oy kullanamayacak olması ve toplantıda alınan kararın —- üzerinde oyla alındığı anlaşıldığından davacının iptalini istediği toplantıya katılmasının hiç bir önemi olmadığı kanaatine varılmıştır.
Üçüncü olarak, davacı, daha önceki toplantılarda ibra edildiğinden alınan kararın iptalini talep etmiş ise de, bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda, davacının daha önceki dönemler için ibra edildiği ancak —- dönemi için ibra edilmediği, ibra edilmemiş olan sürenin kısıtlı olmasının ancak sorumluluk davasındaki miktarı etkileyeceği, davacının bir gün için dahi olsa ibra edilmemesi halinde hakkında sorumluluk davası açılabileceği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, yukarıda anlatılan nedenlerle, davacıya yapılan toplantıya çağrı tebligatının usulsüz olduğu, ancak toplantıdan bir gün önce olsa bile toplantıdan önce tebligat yapıldığı, bu nedenle genel kurul kararının butlanı şartının oluşmadığı, genel kurul kararının iptali yönünden ise, davacı toplantıya katılsa bile sonucun değişmeyeceği ve davacının —- dönemi için ibra edilmemiş olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarf edilen 1.106,50 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———– Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2021