Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/806 E. 2022/888 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/806 Esas
KARAR NO : 2022/888

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09.12.2021
KARAR TARİHİ : 01.12.2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin —— forması verileceğine dair ifadeler kullanıldığını, kampanyalarında görsel olarak—–ait—–ve—— tescilli renklerinin kullanıldığını, söz konusu ihlalin giderilmesi için davalı şirkete ihtarname gönderilmesine rağmen reklam kampanyalarının kullanılmaya devam edildiğini, davalının reklam kampanyası ile sponsorluk ücreti ödemeden sponsorluk hizmetinden yararlandığını iddia ederek, davalı tarafından yapılan ve haksız rekabet teşkil eden reklam nedeniyle müvekkili —— zarar ve ziyanın tazmini için ıslah ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket tarafından herhangi bir şekilde —- verileceğine dair reklam kampanyası yapılmadığını savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava haksız rekabet nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat talepli eda davasıdır.
Davalının yetki ilk itirazının, davanın TTK’nun 54 vd maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerinden kaynaklanan tazminat davası olması, haksız rekabete ilişkin fiillerin haksız fiilin bir türü olması ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca zarar görenin yerleşim yerinin de yetkili olması ve davacının yerleşim yerinin ——- olması nedenleriyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. Maddesi uyarınca “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesi uyarınca “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; (——-) c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; (——)”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 56 Maddesi uyarınca “(1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 58. Maddesi uyarınca “(1) Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, ancak, basında yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir; ancak; a) Yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik, görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa, b) Yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa, c) Başka sebepler dolayısıyla yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir——- mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa, yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir. (2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında, aynı fıkrada sayılan kişilerden birinin kusuru hâlinde sıraya bakılmaksızın dava açılabilir. (3) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalarda Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. (4) Haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, bu maddenin birinci fıkrasındaki davalar hizmet sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir.”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın yukarıda atıf yapılan TTK 56 vd düzenlenen haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası olduğu, TTK 58/3 maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat davasının TBK hükümlerine göre çözüleceği, buna göre maddi ve manevi tazminat talep eden davacının davalı tarafın fiili ve kusurunu ve kendisinin zarara uğradığını ve kusurlu fiille zarar arasındaki nedensellik bağını ispatlamakla mükellef olduğu, davacı tarafından haksız fiil teşkil eden fiilin iletişim ve bilişim sistemi ile işlendiğinin iddia edildiği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede, dosyada mevcut —– yazı cevabı incelendiğinde haksız fiil teşkil ettiği iddia edilen ——-kampanyanın düzenleyicisinin —— ait olduğunun sabit olduğu, davalının ise hizmet sağlayıcısı olduğunun sabit olduğu, yine kampanyanın başlama tarihinin 11/06/2021, bitiş tarihinin ise 26/06/2021 günü olduğu, kampanya içeriğinin dava konusu teşkil ettiği, ancak —— sunduğu dilekçe ile kampanya içeriğinin değiştirilmesini ve (davaya konu haksız fiil teşkil ettiği iddia edilen) ikramiyelerin kampanyadan çıkartılmasını talep ettiği, idarece de bu talebin “kampanya duyurularının herhangi bir yerde yapılmamış olması da dikkate alınarak” uygun bulunduğu, bu sebeple davaya konu haksız fiil teşkil ettiği iddia edilen ikramiyelerin davalı tarafından yayınlanmadığının, yani TTK 58/4 kapsamında iletimine başlanmadığının kabulünün gerektiği, bu hususta davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan ekran görüntülerinin belge niteliğinde ve takdiri delil olduğu, bu görüntülerin de hangi tarihte yayınlandığı, yayınlanıp yayınlanmadığı hususlarının resmi bir şekilde (noter aracılığı veya mahkeme aracılığı ile delil tespitiyle vb) tespit edilmemiş (ettirilmemiş) olması nedeniyle mahkememizce takdiren güvenilir delil olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varıldığı, bu sebeple bu delile itibar edilemeyeceği, tüm bu sebeplerle davalının haksız rekabet teşkil eden bir fiilinin (hizmet sağlayıcısı olarak haksız rekabet teşkil eden bir iletim gerçekleştirilmiş olmasının) davacı tarafça kanıtlanamadığı kanaatine varılmış, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının maddi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat davasının REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 260,85 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 11,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Maddi tazminat davası yönünden davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (10.000,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan——-vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Manevi tazminat davası yönünden davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (10.000,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– 10/1 uyarınca hesaplanan ——- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —–Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.