Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/780 E. 2023/149 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/780 Esas
KARAR NO : 2023/149

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

ASIL DAVA DOSYASINDA :
Asıl ve birleşen davalar davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden ….—- sahibi olduğunu, ….— ise ilgili firmalarda yönetici sıfatı ile görev yaptığını, 08.06.2017 tarihinden önce kanser teşhisi konulan müvekkili ..—- hastalığı nedeniyle ilgili şirketteki hisselerini …— devrettiğini, bunun üzerine mevcut şirketler bakımından finansal anlamda zorluklar çıkmaya başladığını, müvekkili ….— ağabeyi ve davalıların babası olan — firma alacaklılarına ödeme yapacağı taahhüdünde bulunarak 09.07.2018 tarihinde müvekkillerine, menfi tespit davasına konu bonoları da kapsayan protokol, sözleşmeler ve emre yazılı senetler imzalatıldığını, müvekkillerine, bonolara ilişkin 09.07.2018 tarihinde bir de sözleşme imzalatıldığını, ödendiği iddia edilen senetlerin, müvekkillerinden …— tarafından —- meblağ ile ilk senedin borcunun ödendiğini,—– vade tarihli 1.000.000 TL tutarındaki bir dizi bononun ilk ikisinin ödendiğini, dolayısıyla müvekkillerinin ilgili bonolar kapsamında herhangi bir borcunun bulunmadığını, —–Esas sayılı dosyası kapsamında müvekkilleri aleyhine takibe konu mezkur bono ve dizideki diğer senet metinlerinde yer alan “İşbu emre yazılı senet vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların da muacceliyet kesbedeceği” ibaresinin geçersiz olduğunu, “muacceliyet şartı” olarak adlandırılan işbu kaydın bono üzerine konulduğu durumlarda kaydın geçersiz olduğunun —- içtihatları ile öğretide yazarların büyük çoğunluğu tarafından kabul edildiğini, bir’an için müvekkillerinin davalıların iddia ettiği miktarda davalılara borçlu olduğu düşünülse dahi takibe konu——-ödenmediğinden mezkur bonoyu takip eden vadesi gelmemiş bonoların da muaccel hale gelmeyeceğini, sözleşmede bahsi geçen borçların ödeneceği sözleşmenin tarafları olan davalılar tarafından değil dava dışı —-tarafından taahhüt edildiğini, dolayısıyla alacak hakkının mevcut olduğuna dair bir iddia var ise bu iddianın sözleşmede belirtilen mezkur borç ile herhangi bir ilgisi olmayan davalılar tarafından değil dava dışı şahıs tarafından ileri sürülmesi ve talep edilmesi gerektiğini, yine taahhüt edilen ödemelerin dava dışı şahıs tarafından gerçekleştirilmediğini, müvekkili ..— borçlu sıfatına haiz olduğu sözleşmede ismi geçen kişi ve firmalar tarafından aleyhine açılmış 100’den fazla davasının mevcut olduğunu, yine sözleşmede yer alan —– borcu ve cari hesap borcu olmak üzere ödeme yapıldığını, müvekkillerinin davalılar ile herhangi bir borcu da bulunmadığını, dolayısıyla davalının kötü niyetle söz konusu icra takibini başlatması sonucunda müvekkillerinin borçlu olmadığı bir meblağı ilgili icra takibinin kesinleşmesi üzerine cebri icra tehdidi ile ödemek zorunda kalmaması amacıyla huzurdaki davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, TTK 776/1-b maddesinde kanun koyucu bono için kayıtsız – şartsız bir bedel ödeme vaadini içeren taahhüt olduğunu ifade ettiğini, bononun temel olarak TBK 18. maddesi anlamında borç tanıması içeren bir kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senedinin taraflar arasında temel bir ilişkiye dayandığını, dava konusu olayda borç ilişkisine girilen kişinin müvekkili …— abisi ——olduğunu, taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığı bir durumda bile bu ilişkinin hatır ilişkisi olduğunun kabul edildiğini iddia ederek, müvekkillerinin alacaklılar ile hukuki bir ilişkisi bulunmadığından ve bu sebeple kambiyo vasfını haiz olmayan——- dolayı borçlu olmadığının tespitine, akabinde ilgili bononun iptaline, müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılması halinde ihtiyati tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava ettiğini, Davacı vekilinin,— davanın dava dilekçesinde özetle, asıl davadaki iddialarını tekrarlayarak kambiyo vasfını haiz olmayan —– bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, akabinde ilgili bononun iptaline, müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılması halinde ihtiyati tedbiren durdurulmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davalar davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalılar vekilinin, asıl ve birleşen davalara ilişkin sunduğu — tarihli cevap dilekçesinde, davacıların daha önce —–sayılı dosyasında menfi tespit davası açtıklarını, bu davanın zorunlu arabuluculuk şartı sağlanmadığından usülden reddine karar verildiği, davacıların yine —- yoluna başvurmaksızın işbu davaları açtıklarını, TTK’nin 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğundan tüm davaların usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak da, bonoların sebepten —-olduğunu, davacı ..—- davalıların amcası, davacı ….—– davalıların kuzeninin eşi olduğunu, davacılar ve dava dışı ortakları ———– davalı ve davalıların babası —-firmalarının borcunun ödenmesi konusunda yardım istediklerini, daha önce de olduğu gibi davalıların babası — davacıların borcunun ödemek için nakit parası olmadığından davacıların borcunu ödemek için gayrimenküllerini davacıların alacaklarına sattığını, bir kısım davacıların alacaklarına da kendi ve yetkilisi olduğu şirket adına senet verdiğini, davacıların istemi üzerine, işbu davalara konu bonoların alacaklıları olarak davalıların isimlerinin yazıldığını, bu bulunduğunu, davaya konu bonoların düzenlenmesinden çok önce davalıların babasının davacıların borcunu ödediğini, davacıların —-hiçbir ödeme yapmadıklarını, yaklaşık üç yıldır bu dosyadan herhangi bir tahsilat yapılamadığını, davacıların tacir olduğunu, — gibi firmalara çok daha büyük miktarlarda çek, bono verdiklerini yani davacıların koru ile herhangi bir sözleşme veya metin imzalamalarının söz konusu olamayacağını, protokollerin haftalarca davacılarla müzakere edildiğini, davacıların protokol üzerinde yapmak istedileri değişiklikleri ——— gönderdiklerini, bu isteklerinin protokollere eklendiğini, senetlerin imzalanmasından bir —–davalıların babası ile davacılar ve davacı ..—- dakvalıların babasının masraflarını üstlendiği — bir arada yer aldıklarını, bu durumun oluşturulan çalışma düzenini gösterdiğini, senetlerin davacıların şirketlerinin borcuna karşılık olduğunu davacıların mesajlarında ve telefon görüşmelerinde belir netlerin dayanağı olmasa bu şekilde detaylı protokol imzalanmayacağını, senetlerin imzalanmasından birkaç gün sonra————- gidilerek, davacıların şahsi senetlerinin bedeline karşılık davalıların babasının şirketi adına kayıtlı taşınmazın devrinin gerçekleştiğini, bu toplantıda davacıların bizzat hazır bulunarak —– sözleşmeyi imzaladıklarını, sonrasında —- yönünden de uzlaşma sağlandığını, protokolde taşınmaz devirlerinde sorun çıkması halinde borcun yi —- alındığını, davalıların babasının senet bedellerinden çok daha yüksek meblağlarda borcu ödemek zorunda kaldıklarını, davacıların herhangi bir mal varlığının bulunamadığını, davacıların borçlu olduğu —– borç ödenmiş olup, davacıların şirketinin pek—- daha borcu olduğunu, dolayısıyla alacaklı tarafından dava edilen çek bedelinin başkaca borçlara ait olduğunu, davaya konu bonoların yalnızca bir tanesinin icra takibine konulduğunu, senetlerle ilgili—– dosyasındaki davanın senetlerin korkuyla imzalatıldığı iddiasından —- açıldığını, davacıların şikayette bulunduğu—– dosyaların —- sonuçlandığını, kararın 20.03.2019 tarihinde kesinleştiğini, senetlerin tehdit ve korku ile mi yoksa serbest irade ile mi imzalandığının — tarafından tespit edilebileceğini, davacıların —- markasının değeri ile ilgili iddialarının gerçeği yansıtmadığını, bu markanın devredileceği hükmünün sözleşmeye konulmasının nedeninin senetlerin ödenmesini sağlamak olduğunu, markanın birtakım sınıflarındaki— yılından beri davalıların babasına ait olduğunu, senetlerin bedelsiz olduğunu ispat yükünün davacıların üzerinde olduğunu, bu nedenle davanın reddini, kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizin —- dosyasının işbu dosyayla birleştirildiği görülmüştür.

MAHKEMEMİZİN — DOSYASINDA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinden ….—-olduğunu, ….—- ilgili firmalarda yönetici sıfatı ile görev yaptığını, —- tarihinden önce kanser teşhisi konulan müvekkili ..— hastalığı nedeniyle ilgili şirketteki hisselerini —- devrettiğini, bunun üzerine mevcut şirketler bakımından finansal anlamda zorluklar çıkmaya başladığını, müvekkili …— ağabeyi ve davalıların babası olan —– alacaklılarına ödeme yapacağı taahhüdünde bulunarak 09.07.2018 tarihinde müvekkillerine, menfi tespit davasına konu bonoları da kapsayan protokol, sözleşmeler ve emre yazılı senetler imzalatıldığını, müvekkillerine, bonolara ilişkin — sözleşme imzalatıldığını, ödendi,ği iddia edilen senetlerin, müvekkillerinden …— gönderildiğini ve gönderilen meblağ ile ilk senedin borcunun ödendiğini, ——- tutarındaki bir dizi bononun ilk ikisinin ödendiğini, dolayısıyla müvekkillerinin ilgili bonolar kapsamında herhangi bir borcunun bulunmadığını, — Esas sayılı dosyası kapsamında müvekkilleri aleyhine takibe konu mezkur bono ve dizideki diğer senet metinlerinde yer alan —-vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların da muacceliyet kesbedeceği”—- olduğunu, — adlandırılan işbu kaydın bono üzerine konulduğu durumlarda kaydın geçersiz olduğunun — içtihatları ile öğretide yazarların büyük çoğunluğu tarafından kabul edildiğini, bir an için müvekkillerinin davalıların iddia ettiği miktarda davalılara borçlu olduğu düşünülse dahi takibe konu— ödenmediğinden mezkur bonoyu takip eden vadesi gelmemiş bonoların da muaccel hale gelmeyeceğini, sözleşmede bahsi geçen borçların ödeneceği sözleşmenin tarafları olan davalılar tarafından değil dava dışı —- tarafından taahhüt edildiğini, dolayısıyla alacak hakkının mevcut olduğuna dair bir iddia var ise bu iddianın sözleşmede belirtilen mezkur borç ile herhangi bir ilgisi olmayan davalılar tarafından değil dava dışı şahıs tarafından ileri sürülmesi ve talep edilmesi gerektiğini, yine taahhüt edilen ödemelerin dava dışı şahıs tarafından gerçekleştirilmediğini, müvekkili —- borçlu sıfatına haiz olduğu sözleşmede ismi geçen kişi ve firmalar tarafından aleyhine açılmış 100’den fazla davasının mevcut olduğunu, yine sözleşmede yer alan ———— çok borcu ve cari hesap borcu olmak üzere ödeme yapıldığını,
müvekkillerinin davalılar ile herhangi bir borcu da bulunmadığını, dolayısıyla davalının kötüniyetle söz konusu icra takibini başlatması sonucunda müvekkillerinin borçlu olmadığı bir meblağı ilgili icra takibinin kesinleşmesi üzerine cebri icra tehdidi ile ödemek zorunda kalmaması amacıyla huzurdaki davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, TTK 776/1-b maddesinde kanun koyucu bono için kayıtsız – şartsız bir bedel ödeme vaadini içeren taahhüt olduğunu ifade ettiğini, bononun temel olarak TBK 18. maddesi anlamında borç tanıması içeren bir kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senedinin taraflar arasında temel bir ilişkiye dayandığını, dava konusu olayda borç ilişkisine girilen kişinin müvekkili ..— olduğunu, taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığı bir durumda bile bu ilişkinin hatır ilişkisi olduğunun kabul edildiğini iddia ederek, müvekkillerinin alacaklılar ile hukuki bir ilişkisi bulunmadığından ve bu sebeple kambiyo vasfını haiz olmayan—– ilişkin borçlu olmadığının tespitine, akabinde ilgili bononun iptaline, müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılması halinde ihtiyati tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yine mahkememizin — dosyasının işbu dosyayla birleştirildiği görülmüştür.

MAHKEMEMİZİN —– DOSYASINDA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden …——– sahibi olduğunu, …— ilgili firmalarda yönetici sıfatı ile görev yaptığını, —-tarihinden önce kanser teşhisi konulan müvekkili …—- nedeniyle ilgili şirketteki hisselerini …— devrettiğini, bunun üzerine mevcut şirketler bakımından —- anlamda zorluklar çıkmaya başladığını, müvekkili …— ağabeyi ve davalıların babası olan —— ödeme yapacağı taahhüdünde bulunarak —– tarihinde müvekkillerine, menfi tespit davasına konu bonoları da kapsayan protokol, sözleşmeler ve emre yazılı senetler imzalatıldığını, müvekkillerine, bonolara ilişkin —–imzalatıldığını, ödendi,ği iddia edilen senetlerin, müvekkillerinden ..—- tarafından —– gönderildiğini ve gönderilen meblağ ile ilk senedin borcunun ödendiğini, —-bononun ilk ikisinin ödendiğini, dolayısıyla müvekkillerinin ilgili bonolar kapsamında herhangi bir borcunun bulunmadığını, —– Esas sayılı dosyası kapsamında müvekkilleri aleyhine takibe konu mezkur bono ve — metinlerinde yer alan —– ödenmediği takdirde müteakip bonoların da muacceliyet kesbedeceği” ibaresinin geçersiz olduğunu, “muacceliyet şartı” olarak adlandırılan işbu kaydın bono üzerine konulduğu durumlarda kaydın geçersiz olduğunun — içtihatları ile öğretide yazarların —- kabul edildiğini, bir an için müvekkillerinin davalıların iddia ettiği miktarda davalılara borçlu olduğu düşünülse dahi takibe konu —– bono ödenmediğinden mezkur bonoyu takip eden vadesi gelmemiş bonoların da muaccel hale gelmeyeceğini, sözleşmede bahsi geçen borçların ödeneceği sözleşmenin tarafları olan davalılar tarafından değil dava dışı —-tarafından taahhüt edildiğini, dolayısıyla alacak hakkının mevcut olduğuna dair bir iddia var ise bu iddianın sözleşmede belirtilen mezkur borç ile herhangi bir ilgisi olmayan davalılar tarafından değil dava dışı şahıs tarafından ileri sürülmesi ve talep edilmesi gerektiğini, yine taahhüt edilen ödemelerin dava dışı şahıs tarafından gerçekleştirilmediğini, müvekkili .—- borçlu sıfatına haiz olduğu sözleşmede ismi geçen kişi ve firmalar tarafından aleyhine açılmış 100’den fazla davasının mevcut olduğunu, yine sözleşmede yer—— borcu ve cari hesap borcu olmak üzere ödeme yapıldığını,
müvekkillerinin davalılar ile herhangi bir borcu da bulunmadığını, dolayısıyla davalının kötüniyetle söz konusu icra takibini başlatması sonucunda müvekkillerinin borçlu olmadığı bir meblağı ilgili icra takibinin kesinleşmesi üzerine cebri icra tehdidi ile ödemek zorunda kalmaması amacıyla huzurdaki davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, TTK 776/1-b maddesinde kanun koyucu bono için kayıtsız – şartsız bir bedel ödeme vaadini içeren taahhüt olduğunu ifade ettiğini, bononun temel olarak TBK 18. maddesi anlamında borç tanıması içeren bir kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senedinin taraflar arasında temel bir ilişkiye dayandığını, dava konusu olayda borç ilişkisine girilen kişinin müvekkili ..——-olduğunu, taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığı bir durumda bile bu ilişkinin hatır ilişkisi olduğunun kabul edildiğini iddia ederek, müvekkillerinin alacaklılar ile hukuki bir ilişkisi bulunmadığından ve bu sebeple kambiyo vasfını haiz olmayan—-bonoya ilişkin borçlu olmadığının tespitine, akabinde ilgili bononun iptaline, müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılması halinde ihtiyati tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yine mahkememizin—-Esas sayılı dosyasının işbu dosyayla birleştirildiği görülmüştür.

MAHKEMEMİZİN —— ESAS SAYILI DOSYASINDA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden …—— olduğunu, .—- ilgili firmalarda yönetici sıfatı ile görev yaptığını, —– tarihinden önce kanser teşhisi konulan müvekkili ….——hastalığı nedeniyle ilgili şirketteki hisselerini ….— devrettiğini, bunun üzerine mevcut şirketler bakımından — anlamda zorluklar çıkmaya başladığını, müvekkili ….—–ağabeyi ve davalıların babası olan —-, firma alacaklılarına ödeme yapacağı taahhüdünde bulunarak 09.07.2018 tarihinde müvekkillerine, menfi tespit davasına konu bonoları da kapsayan protokol, sözleşmeler ve emre yazılı senetler imzalatıldığını, müvekkillerine, bonolara ilişkin —- tarihinde bir de sözleşme imzalatıldığını, ödendi,ği iddia edilen senetlerin, müvekkillerinden .———–gönderildiğini ve gönderilen meblağ ile ilk senedin borcunun ödendiğini,——- tutarındaki bir —— ilk ikisinin ödendiğini, dolayısıyla müvekkillerinin ilgili——- kapsamında herhangi bir borcunun bulunmadığını,—- dosyası kapsamında müvekkilleri aleyhine takibe konu mezkur — diğer senet metinlerinde yer alan —-vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların da muacceliyet kesbedeceği” ibaresinin geçersiz olduğunu, —- olarak adlandırılan işbu kaydın bono üzerine konulduğu durumlarda kaydın geçersiz olduğunun —- içtihatları ile öğretide yazarların büyük çoğunluğu tarafından kabul edildiğini, bir an için müvekkillerinin davalıların iddia ettiği miktarda davalılara borçlu olduğu düşünülse dahi takibe konu——bono ödenmediğinden mezkur bonoyu takip eden vadesi gelmemiş bonoların da muaccel hale gelmeyeceğini, sözleşmede bahsi geçen borçların ödeneceği sözleşmenin tarafları olan davalılar tarafından değil dava dışı —-tarafından taahhüt edildiğini, dolayısıyla alacak hakkının mevcut olduğuna dair bir iddia var ise bu iddianın sözleşmede belirtilen mezkur borç ile herhangi bir ilgisi olmayan davalılar tarafından değil dava dışı şahıs tarafından ileri sürülmesi ve talep edilmesi gerektiğini, yine taahhüt edilen ödemelerin dava dışı şahıs tarafından gerçekleştirilmediğini, müvekkili ..— borçlu sıfatına haiz olduğu sözleşmede ismi geçen kişi ve firmalar tarafından aleyhine açılmış 100’den fazla davasının mevcut olduğunu, yine sözleşmede yer alan —- borcu ve cari hesap borcu olmak üzere ödeme yapıldığını,
müvekkillerinin davalılar ile herhangi bir borcu da bulunmadığını, dolayısıyla davalının kötüniyetle söz konusu icra takibini başlatması sonucunda müvekkillerinin borçlu olmadığı bir meblağı ilgili icra takibinin kesinleşmesi üzerine cebri icra tehdidi ile ödemek zorunda kalmaması amacıyla huzurdaki davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, TTK 776/1-b maddesinde kanun koyucu bono için kayıtsız – şartsız bir bedel ödeme vaadini içeren taahhüt olduğunu ifade ettiğini, bononun temel olarak TBK 18. maddesi anlamında borç tanıması içeren bir kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senedinin taraflar arasında temel bir ilişkiye dayandığını, dava konusu olayda borç ilişkisine girilen kişinin müvekkili .—- olduğunu, taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığı bir durumda bile bu ilişkinin hatır ilişkisi olduğunun kabul edildiğini iddia ederek, müvekkillerinin alacaklılar ile hukuki bir ilişkisi bulunmadığından ve bu sebeple kambiyo vasfını haiz olmayan —- bonoya ilişkin borçlu olmadığının tespitine, akabinde ilgili bononun iptaline, müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılması halinde ihtiyati tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yine mahkememizin —- dosyasının işbu dosyayla birleştirildiği görülmüştür.

MAHKEMEMİZİN —- DOSYASINDA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden —– olduğunu, .—- ilgili —- sıfatı ile görev yaptığını, 08.06.2017 tarihinden önce kanser teşhisi konulan müvekkili ….— hastalığı nedeniyle ilgili şirketteki hisselerini .—- devrettiğini, bunun üzerine mevcut şirketler bakımından finansal anlamda zorluklar çıkmaya başladığını, müvekkili ..—- ağabeyi ve davalıların babası olan — alacaklılarına ödeme yapacağı taahhüdünde bulunarak 09.07.2018 tarihinde müvekkillerine, menfi tespit davasına konu —- ve emre yazılı senetler imzalatıldığını, müvekkillerine, bonolara ilişkin—- tarihinde bir de sözleşme imzalatıldığını, ödendi,ği iddia edilen senetlerin, müvekkillerinden ..—-gönderildiğini ve gönderilen meblağ ile ilk senedin borcunun ödendiğini,—– tutarındaki bir dizi bononun ilk ikisinin ödendiğini, dolayısıyla müvekkillerinin ilgili bonolar kapsamında herhangi bir borcunun bulunmadığını, —- dosyası kapsamında müvekkilleri aleyhine takibe konu mezkur bono ve dizideki diğer senet metinlerinde yer alan “İşbu emre yazılı senet vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların da muacceliyet kesbedeceği”—— geçersiz olduğunu, “muacceliyet şartı” olarak adlandırılan işbu kaydın bono üzerine konulduğu durumlarda kaydın geçersiz olduğunun —-yerleşmiş içtihatları ile öğretide yazarların büyük çoğunluğu tarafından kabul edildiğini, bir an için müvekkillerinin davalıların iddia ettiği miktarda davalılara borçlu olduğu düşünülse dahi takibe konu—— ödenmediğinden mezkur bonoyu takip eden vadesi gelmemiş bonoların da muaccel hale gelmeyeceğini, sözleşmede bahsi geçen borçların ödeneceği sözleşmenin tarafları olan davalılar tarafından değil dava dışı —– tarafından taahhüt edildiğini, dolayısıyla alacak hakkının mevcut olduğuna dair bir iddia var ise bu iddianın sözleşmede belirtilen mezkur borç ile herhangi bir ilgisi olmayan davalılar tarafından değil dava dışı şahıs tarafından ileri sürülmesi ve talep edilmesi gerektiğini, yine taahhüt edilen ödemelerin dava dışı şahıs tarafından gerçekleştirilmediğini, müvekkili — borçlu sıfatına haiz olduğu sözleşmede ismi geçen kişi ve firmalar tarafından aleyhine açılmış 100’den fazla davasının mevcut olduğunu, yine sözleşmede —borcu ve cari hesap borcu olmak üzere ödeme yapıldığını,
müvekkillerinin davalılar ile herhangi bir borcu da bulunmadığını, dolayısıyla davalının kötüniyetle söz konusu icra takibini başlatması sonucunda müvekkillerinin borçlu olmadığı bir meblağı ilgili icra takibinin kesinleşmesi üzerine cebri icra tehdidi ile ödemek zorunda kalmaması amacıyla huzurdaki davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, TTK 776/1-b maddesinde kanun koyucu bono için kayıtsız – şartsız bir bedel ödeme vaadini içeren taahhüt olduğunu ifade ettiğini, bononun temel olarak TBK 18. maddesi anlamında borç tanıması içeren bir kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senedinin taraflar arasında temel bir ilişkiye dayandığını, dava konusu olayda borç ilişkisine girilen kişinin müvekkili ..—- olduğunu, taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığı bir durumda bile bu ilişkinin hatır ilişkisi olduğunun kabul edildiğini iddia ederek, müvekkillerinin alacaklılar ile hukuki bir ilişkisi bulunmadığından ve bu sebeple kambiyo vasfını haiz olmayan —-bonoya ilişkin borçlu olmadığının tespitine, akabinde ilgili bononun iptaline, müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılması halinde ihtiyati tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
—- esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklılarının …——-alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek yıllık %9 yasal faiz ve değişen oranlardaki faizi ile, icra giderleri, avukatlık ücreti ile birlikte Borçlar Kanunun 100. maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubuyla tahsili istemli olduğu anlaşılmıştır.
— Soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde; müştekisinin …, şüphelilerin ——— suçlarından yürütülen— kararı verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür.
Taraflar arasında 09/07/2018 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmenin birinci maddesinde davacıların borçlu olarak anılarak ödenmiş olan — istinaden alacaklı olarak anılan davalılara sekiz adet senet verildiği, senetlerden son beş tanesinin davamıza konu senetler olduğu, senetlere konu yapılan ödemeler ve verilen tapuların listesinin yer aldığı görülmüştür.
Bilirkişiler— tarafından sunulan 08/08/2022 tarihli raporda özetle; Taraflar arasında 09.07.2018 tarihli sözleşme düzenlendiği, bu sözleşmenin 1.maddesinde davacılara ait — borcun davalılar tarafından ödenmiş olduğunun yazılı olduğunu, ayrıca raporun 3.bölümünde yapılan detaylı şekilde belirtildiği gibi, dava dışı şirket kayıtlarında ve davalı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu protokoller çerçevesinde davacıların/davacıların şirketlerinin 3. Şahıslara olan borçlarına karşılık tapu devirlerinin tamamın yapıldığını, başka bir anlatımla protokol çerçevesinde davalıların tapu devir yükümlülüklerine yerine getirdiklerini, davalılar tarafından yapılan bu borç ödemesine karşılık davacıların— bono tanzim ederek davalılara verdiğini, asıl ve birleşen dava konusu edilen bonoların tamamında bedeli nakden arz olunduğu ibaresinin yer aldığını, davacıların ise huzurdaki davalarla, davalılara borcu olmadığını yani bono metninde yer alan bedeli nakden ahzolunmuştur/bedel kaydının aksini iddia ettiği, davacıların bonoların borç karşılığı verilmediği iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, buna ilişkin dosyada (borcun davacılarca ödendiğine ilişkin) yazılı bir belgeye rastlanılmadığını, taraflar arasında imzalanan 09.07.2018 tarihli sözleşmede davacılara ait borcun, davalılarca ödendiği olgusunun davacılarca imzalanarak kabul edildiğini, sözleşmede yer alan imzalara davacıların bir itirazı olmamakla HMK.md.205 uyarınca borç verme olgusunun davalılar lehine ispatlanmış olduğunu, bu durumda hem asıl, hem de birleşen davalar yönünden davacıların menfii tespit isteminin-rapor içerisinde yer alan emsal kararlar uyarınca – ispata muhtaç olduğu değerlendirmesinin mahkemenin taktirinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen davalar, İİK’nın 72/2 maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacılar, davacı ..—- devrettiği şirketlerin borçlarını davalıların babası—-ödemeyi üstlendiğini, bunun karşılığında da söz konusu protokolün yapıldığını, davalılarla bir hukuki münasebetleri olmadığından bahisle işbu dava konusu bonolardan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep etmişlerdir.
Davalılar, uzun müzakereler sonucu protokolün düzenlendiğini, davacıların ortak ve yöneticisi olduğu şirketlerin borçlarının babaları —- tarafından ödendiğini, davacı …—- talebi üzerine bono lehtarı olarak kendilerinin gözüktüğünü, davacıların tacir olup yıllardır ticarette uğraştıklarından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacıların ortağı ve yöneticisi olduğu şirketlerin borçlarının üstlenilmesi/ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığı ve taraflar arasında —- yapıldığı, davalıların babası tarafından davacıların alacaklılarına protokol öncesinde taşınmaz devri olarak yapılan ödemeler sonucu toplam 12.729.069,00 TL ödeme yapıldığı, davacıların da protokolde bu durumu kabul ettikleri ve yapılan ödemelere karşılık dava konusu bonoları verdikleri ancak işbu menfi tespit davalarının açıldığı görülmüştür. Bono, sebepten mücerrettir. Bonolar yapılan ödemelere istinaden verildiğinden ihdas nedeni olarak nakden kaydı bulunmaktadır. Davalıların beyanlarında talil anlamında açıklama bulunmamaktadır. İspat yükümlülüğü davacılarda olup, bonoların ödeme karşılığında verilmediğini iddia eden davacıların bu iddialarını usulüne uygun delillerle ispat etmeleri gerekir. Davacıların iddialarını ispat edemedikleri anlaşıldığından asıl ve birleşen davaların reddine, menfi tespit davasında tedbir kararı verilmediğinden İİK 72/4 maddesi uyarınca davalıların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hükümler kurulmuştur.

HÜ K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1——–Esas sayılı Asıl Davanın REDDİNE,
a)Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın davacılar tarafından peşin yatırılan 34.155,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan —— harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b)Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—–vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
2——sayılı Birleşen Davanın REDDİNE,
a)Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın davacılar tarafından peşin yatırılan 31.235,93 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 31.056,03‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b)Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
3———– Esas sayılı Birleşen Davanın REDDİNE,
a)Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın davacılar tarafından peşin yatırılan 34.155,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 33.975,1‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b)Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
4—–Esas sayılı Birleşen Davanın REDDİNE,
a)Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın davacılar tarafından peşin yatırılan 34.155,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 33.975,1‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b)Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5—– Esas sayılı Birleşen Davanın REDDİNE,
a)Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın davacılar tarafından peşin yatırılan 34.155,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 33.975,1‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b)Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından asıl ve birleşen davada sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
7-Dosyada arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.