Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/776 E. 2023/949 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/776
KARAR NO : 2023/949

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 23/10/2020
KARAR TARİHİ : 02/11/2023

—-. Asliye Hukuk Mahkemesi—– Esas, —–sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilen Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı ile davalının dava konusu ödemelerin yapıldığı tarihte dava dışı—– eşit paylı ortakları olduğunu ve şirketin 300.000 TL olan sermaye bedelinin 1/4’nün kuruluş aşamasında bankaya bloke edilmesinin zorunlu olduğunu, davalının ödemekle yükümlü olduğu 37.500,00 TL sermaye borcunun, davalının talebi üzerine müvekkilince ödendiğini, davalının nakit ihtiyacı bulunması nedeniyle müvekkilince 21.07.2015 tarihinde banka aracılığıyla 4.900,00 TL daha borç verildiğini, toplamda 42.400,00 TL verildiğini, borçların ödenmemesi üzerine —–İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyasında toplamda 57.400,00 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, alacağın rehinle temin edilmediğini, başka borçları nedeniyle davalı aleyhine başlatılan takiplerin satış aşamasına geldiğinden müvekkilinin hükmedilecek alacağını tahsil edemeyeceğini ileri sürerek, itirazın iptaliyle takibin devamına, davalının mal varlığının ihtiyaten haczine ve borca yetecek miktarda mal varlığına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davanın kötü niyetli olarak açıldığını, taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığını, ayrıca davacıdan 400.000 TL alacaklı da olduğunu, davalı ile davacı——08.12.2014 tarihinde kurduklarını, şirketin müdürler kurulu başkanı olarak görev aldıklarını, davacı ilgili şirketle ilgili muhasebe ve tüm banka işlerini tek başına yürüttüğünü, davalı davacı tarafın banka hesaplarının yönetimini üstlenmesi sebebiyle 37.500 sermaye taahhüdü bedelini davacıya elden teslim ettiğini, davalının ortak oldukları süre içinde banka ve muhasebe işlemlerine karışmadığını, davacının bu işleri hep kendisinin yürüttüğünü, aralarında yapılan hesap mutabakatında davacının 3.000 TL alacağının çıktığını, davalının da bunu ödediğini, davalı tarafın, davacının şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra normalde onun ödemesi gereken birçok ödemeyi davacı adına yaptığını, yine davacının kötü niyetli olarak şirket adına tapuda kayıtlı olan —- bulunan apartmanda —- ve —– numaralı daireleri davalının bilgisi ve rızası olmadan kendi şahsı adına devir yaptığını, borçlu değil alacaklı konumda olduğunu, davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İNCELEME:
Mahkememizce alınan 19/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”Sayın Mahkeme’nin kararı doğrultusunda, dava konusu şirketin ticari defterleri ve dosya üzerinde yapılan inceleme neticesindeDava konusu şirketin dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu ticari defterlerin delil olarak kabul edilebileceği,Davacının davalı adına 37.500,00 TL sermaye taahhüt bedelini dava konusu şirket banka hesabına ödediği banka dekont açıklamasında bu şekilde beyan olduğu , bu ödemenin ticari defterlere kayıt edildiği Davacının … ADINA YATAN PARA açıklaması ile 4.900,00 TL davalı banka hesabına para gönderdiği , davalının sunduğu 24.05.2018 tarihli kartsız para işleminde davacı hesabına 3.000,00 TL yatırıldığı bu işlemin kim tarafından yapıldığının tespit edilemeyeceği bu miktarın davacı alacağından mahsup edileceğinin ve davalının elden ödeme iddiasının takdirinin Sayın Mahkeme de olduğu
Davacının haklı haksız ya da dava konusu alacağa hak kazandığı konusundaki takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacının dava konusu alacağa hak kazandığı kanaatine varılmışsa davacı alacağının 37.500,00 * 4.900,00 TL kabul edilebileceği
Taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığından temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu, davacının takipten itibaren yasal faiz talep edebileceği” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, tarafların kurucu ortakları oldukları ——davalının sorumluluğundaki 37.500,00 TL sermaye taahhüt bedelinin borç olmak üzere davalı adına davacı tarafından yatırılması ve davacının davalıya 4.900,00 TL borç vermiş olmasından kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan —–. İcra Dairesi’nin—– Esas sayılı takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Anılan takip dosyası incelendiğinde davacının 37.500,00 TL —– SERMAYE TAAHHÜT BEDEL … payı Ortaklık) ve 4.900,00 TL (borç verme) asıl alacağını ve bunların 12.000,00 TL ve 3.000,00 TL işlemiş faizini talep ettiği görülmüştür.19/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda aşağıdaki tespit ve değerlendirmelerin yapıldığı görülmüştür:
Tanık …”Tarafları tanırım, … üçüncü dereceden akrabam olur, bir gün … bana inşaat işine gireceğiz, bana yardımcı ol dedi, bu iş içinde onun ortağı da vardı, ortağın adı … bu ikisinin kurmuş olduğu—–adlı şirket vardır, ——parayı hep ben vereceğim dedi, kat bölünmesi olunca … ortadan kayboldu, kendisine bir süre ulaşamadık, daha sonra konuştuğumuzda benden alacağınız vereceğiniz yok dedi, … … herhangi bir borç aldığına dair bir bilgim yoktur, yine şirket kurulurken … yerine sermayeyi … ödediğine dair bir bilgim yoktur, bu şirketin inşaat işinin tüm borçlarını, malzeme masraflarını, … kendi şahsi hesabından ödedi, … şirkete ve inşaat işine herhangi bir katkısı olmadı,” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tanık …”Ben —– ikamet ederim, inşaat sektöründe çalışıyorum, ara ara —–Bey ile iş yapıyorum, bu sebeple kendisini tanıyorum, 2014 yılı Aralık ayında—– Bankası aracılığı ile … şirketin sermayesi için 37.500,00 TL para gönderdi, bu şirket —- bu para gönderilirken ben —– Beyin yanındaydım, hatta bankaya birlikte götürdük, şu an bu şirket faaliyetine devam etmiyor, nedenini bilmiyorum, bu borç … tarafından geri ödenmemiştir, davacının davalıya sermaye parası dışında herhangi bir borç verip vermediğini bilmiyorum, bildiklerim bu kadardır” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın tarafların kurucu ortakları oldukları ——davalının sorumluluğundaki 37.500,00 TL sermaye taahhüt bedelinin borç olmak üzere davalı adına davacı tarafından yatırılması ve davacının davalıya 4.900,00 TL borç vermiş olmasından kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan—–. İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, davacının iddia ettiği alacağının hukuki nitelendirilmesi yapılacak olursa taraflar arasında sözlü olarak akdedilmiş bulunan tüketim ödüncü sözleşmelerine dayalı olduğu, somut olayda iki ayrı tüketim ödüncü sözleşmesinin bulunduğunun kabul edilebileceği, ilkinin tarafların kurucu ortakları oldukları —— davalının sorumluluğundaki 37.500,00 TL sermaye taahhüt bedelinin borç olmak üzere davalı adına davacı tarafından yatırılmasına ilişkin olduğu, diğerinin ise 4.900,00 TL borç verme işlemine ilişkin olduğu, davacının taraflar arasında tüketim ödüncü sözleşmesi bulunduğu ve bu kapsamda davalıya borç verdiğini ispatlamakla, davalının ise bunu geri ödediğini ispatlamakla mükellef olduğu, bu kapsamda mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının davalıya —– davalının sorumluluğundaki 37.500,00 TL sermaye taahhüt bedelinin borç olmak üzere davalı adına ödediği hususunun sabit olduğu, davalının bu borcunu geri ödediğine dair bir delil bulunmadığı, bu sebeple bu alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği, yine takip tarihinden önce davalının temerrüte düşürüldüğüne dair bir delil (ihtarname vs) bulunmaması ve hatta iddia edilmemesi nedeniyle davalının u alacak yönünden takip tarihinde temerrüte düştüğü, takip öncesi temerrüt faiz talebinin yerinde olmadığı, yine 4.900,00 TL borç verme iddiasına dayalı iddianın ayrı bir hukuki işleme dayanması nedeniyle bu alacağın miktar itibariyle tanıkla ispat sınırında kaldığı, alacağın ispatının tanık deliliyle mümkün olduğu, ancak mahkememizce dinlenen tanık beyanlarına göre davacının davalıya 4.900,00 TL borç verdiğine ilişkin herhangi bir somut beyan bulunmadığı, davacının bu paranın borç verildiğine dair herhangi bir delil de sunamadığı, ödeme dekontunun bu kapsamda taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi ve bu paranın ödünç sözleşmesi kapsamında gönderildiği hususunu ispatlamaya yeterli olmadığı, kabul edilen alacağın likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve borçlunun bu alacağa yönelik itirazında haksız çıkmış olması nedeniyle kabul edilen alacak yönünden davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı borçlunun —-. İcra Dairesi’nin—— Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 37.500,00 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin takip tarihi itibariyle 37.500,00 TL asıl alacak yönünden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Kabul edilen alacağın (37.500,00 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 7.500,00 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (37.500,00 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 2.561,62 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 980,25 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.581,37 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 1.042,45 TL dava açma masrafı, 31,50 TL vekalet harcı ve 1.933,50 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 3.007,45 TL yargılama giderinin kabul/dava değeri oranına (37.500,00/57.400,00) göre 1.964,79 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (37.500,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul/dava değeri oranına (37.500,00/57.400,00) göre 862,36 TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, bakiye 457,64 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile—-Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.