Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/753 E. 2022/162 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

ESAS NO : 2021/753 Esas
KARAR NO : 2022/162

DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16.11.2021
KARAR TARİHİ : 02.03.2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, — insanı olduğunu, yatırım alanlarından birininde– olduğunu, bu kapsamda– nitelikli —- satın aldığını ve üretim ile elde ettiği —- — bulunan — sattığını, bu kapsamda sahibi olduğu nitelikli —— değerlendirmek ve yatırımını büyütmek istediğini, — bahsi geçen nitelikli —, bunun yanında –kurulacağı alan için de bahsi geçen ham madde alanlarının yanında — — ve hazırlıkları tamamladıktan sonra da sermaye ihtiyacını karşılamak —-, bu süreçte bir tanıdığı vasıtasıyla davalı— tanıştığını ve bahsi geçen ——– — üzerinde incelemeler yaptırdığını —- olmasıyla da taraflar arasında önce sözlü olarak, sonrasında ise ortak olarak— ortaklık ilişkisi kurulduğunu, taraflar arasındaki ortaklık –. şirketinin %15 oranındaki hissesinin müvekkil — adına, %3 oranındaki hissesi dava dışı– adına ve geri kalan %82 oranındaki hisse ise — adına tescil edildiğini, bahsi geçen — arazilerinin de davacı tarafından— yılları arasında —- beraber– yatırımların planlanması, –büyütülmesi ve benzer konularda– davalı — ilgilenmeye başladığını, davalı — baskıları—– şirketlerinden biri olduğuna güvenerek ve de inandırılıp güvenmesi sağlanarak ne olduğunu dahi algılamadığı — tarafından hazırlanan gün, — hisselerin alıcısı tarafından da imzalanarak usul ve yasaya aykırı şekilde– yasaya aykırı hisse devrinin yapıldığı—. — faaliyetlerine ortak/hisse sahibi sıfatıyla devam ettiğini ancak şirket ——– bildirdiğini, müvekkilinin,– kendisi tarafından ortaklığa konulması ——. şirketinin değerlenmesine herhangi bir katkısının olmaması sebebiyle satışa karşı çıktığını ancak davacının tüm — müvekkile ait olan %15 oranındaki hissesi müvekkiline geri devredilmediği gibi şirket satışı sonrasında müvekkiline– tarafından %15 oranındaki hisse bedeli karşılığının da ödenmediğini, müvekkilinin,– hisse bedellerinin ödeneceği vaadiyle yakın zamana kadar oyalandığını ve hisse bedellerinin ödenmemesinin kesin olarak müvekkil tarafından anlaşılması ile de huzurdaki davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu iddia ederek; müvekkiline ait olup— yasaya aykırı olarak devredilen — %15 oranındaki hisse devir işleminin iptali ile –. şirketinin %15 oranındaki hissesinin davacı adına tesciline, –%15 oranındaki hissesinin müvekkile devri imkansız ise Mahkemece yürütülecek yargılama sürecinde tespit olunacak belirsiz alacağa ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.000 TL hisse bedelinin işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalılar—- dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davalılar —-başlangıcında— sonradan davacı dışındaki ortaklardan–, hisse devrinin davacı ile davalı—- yapıldığını ve davalı — sözleşmeye devralan—- attığını, davalı— aşamasında yer almadığını, sözleşmede imzasının olmadığını, bu nedenle davalılar ——azlarının bulunduğunu, — tarihli hisse devir sözleşmesi ile kararlaştırılan 7.500 TL bedelin davacıya ödendiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan BK’nin 182., yeni TBK’nin 207/2. Maddeleri uyarınca edimlerin aynı anda ifası gerektiğini ve HMK’nin 190. Maddesi uyarınca bu karinenin aksinin yazılı delille ispatlanması gerektiğini, hisselerin 10.8.2011 tarihinde devredildiğini, bu nedenle dava tarihine kadar TBK’nin 125. Maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin de geçtiğini, sözleşmede vade belirlenmediğinden TBK’nin 207/2. Maddesi uyarınca borcun aynı tarihte muaccel olduğunu, — zamanaşımının dolduğunu, asıl talep yönünden zorunlu arabuluculuk dava şartının olmadığını, taraflar arasında inanç sözleşmesinin olmadığını, davalıların paylarını 3. Kişilere devrettiklerini, davanın 3. Kişilere açılmamış olması nedeniyle hisselerin iadesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın usulden, olmazsa zamanaşımı nedeniyle, olmazsa husumet yokluğu nedeniyle, o da olmazsa esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — tarihli cevap dilekçesinde, davalı müvekkili şirketin hisselerinin— sözleşmeler ile eski — —– davalı şirketin 10 yıldan önceki vuku bulduğu iddia edilen hususların davalı şirkete yöneltilemeyeceğini, — davanın 1 ve 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zamanaşımı defiinde bulunduklarını, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın hisselerin devredildiği kişilere açılmadığını, tasarrufun iptali davasının şartlarının oluşmadığını, davanın, davalı şirketin hisselerini devreden—– talep ettiklerini, davacının hisse devri sırasında bedeli ödenmemişse bunun TBK’nin 173. Maddesindeki borcun — olduğunu ve bu durumda davanın devir alana yönlendirilmesi gerektiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın usulden, olmazsa esastan reddini talep etmiştir.
Davalı—–dava dilekçesi——davalı davaya cevap vermemiştir. Davalı vekilini—– tarihli dilekçesi ile müvekkilinin adresinin tebligat yapılan adres olmadığını belirterek davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davalı —- pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
İhbar olunanlar——— dilekçesinde, ihbar olunan — vekilinin—- cevap dilekçesinde,
ihbar olunan — vekilinin —tarihli ihbara cevap dilekçesinde, ihbar olunan — ihbara cevap dilekçesinde, davanın usulden reddine, aksi halde husumet, zamanaşımı ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep ettikleri, dilekçelerin içeriğinden kendileri hakkında hüküm kurulmasını istemedikleri, feri müdahale talebinde de bulunmadıklarının anlaşıldığı,
3-Davanın ve yetkili mahkemenin tespiti, hukuki nedenler ve sonuç: Dava, — sözleşmesine dayalı olarak davalıya devredilen—— hissesinin davacıya iadesi ve davacı adına tescili,—talep hisse bedellerinin davalıdan tahsili istemlerine ilişkindir.
HMK’nin —– davalarda ——– başlıklı HMK’nin 14. Maddesinin 2. fıkrasında “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileri ile sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın —— bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı, davalı —- hisselerini devrettiği———– açtığı işbu davada devrettiği davalı—— devrinin iptali ile davacı adına tescilini talep etmektedir.
Bu nedenle HMK’nin 14. Maddesinin— davalı —— Mahkemesi kesin yetkilidir.
HMK 114/1-ç maddesi uyarınca kesin yetki dava şartıdır.
“Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK 115.md.).
HMK’nin 138. maddesi ile öncelikle dava şartları ile ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, gerektiği takdirde karar vermeden önce bu konuda tarafların ön inceleme duruşmasında dinlenebileceği hükme bağlanmıştır.
Tüm bu nedenlerle mahkememizin kesin yetkisizliğine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-HMK’nin 14/2. Maddesi uyarınca davaya bakmakla yetkili mahkeme—-Mahkemesi olduğundan Mahkememizin kesin yetkisizliği nedeniyle HMK’nin 114(1)/ç maddesinin yollamasıyla HMK’nin 115(2). maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nin 19(1)-(3). maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın kesin yetkili ——— GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nin 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili Mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK’nin 333. maddesi uyarınca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
5-HMK’nin 20 (1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair, davacı vekili————– yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.