Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/745 E. 2023/62 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/745 Esas
KARAR NO: 2023/62
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/11/2021
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı bankanın, müvekkilleri aleyhine ——— paraya çevrilmesi yoluyla ve —– sayılı dosyasıyla ilamsız icra takipleri başlatmasının akabinde, taraflarınca, kanuni süreler içerisinde, bu takiplere itiraz edildiğini, itirazı takiben —– sayılı dosyasıyla itirazın iptali davasının ikame edildiğini, taraflar arasında, tahsilde tekerrüre düşmemek kaydıyla,— tarihinde, Sulh ve İbra Protokolünün imzalandığını, Protokole ile, alacaklı ve borçlular anlaşmış olmakla, alacaklı tarafından, rehin hakkı bulunan ve —– plakalı araçların satışının icra kanalıyla yapılabilmesi için borçlu ——- İcra Müdürlüğünün taşınır rehinin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibine yapmış olduğu itirazdan iki iş günü içinde feragat edeceği, feragatin yapılmasını ve araçların icra kanalıyla satılmasını müteakıp alacaklı tarafından icra takibinin infaz ile kapatılacağı, satış işlemi sonucunda icra dosyasına yatacak bedelin içerisinde icra dosyası kapsamında talep edilen her türlü alacaklar ile faiz, icra vekalet ücrcti, masraf ve harçların dahil olduğu, alacaklının satış işlemleri sonrasında borçlulardan her nam altında olursa olsun başkaca bir talebinin olmayacağı ve dosyaların alacaklı vekilince infaz edileceğini, borçlunun takip dosyasına yapılan itirazdan feragat etmesi durumunda alacaklının alacağını anılan plaka numaralarının ait olduğu araçların satışından gelecek bedelle karşılamış olacağı ve yine alacaklının —–esas sayılı dasyası ile—— aleyhinde başlatmış olduğu takibini işlemsiz bırakacağını, aynı şekilde ——- esas sayılı dosyası ile ikame edilen itirazın iptali davasından feragat ederek dava kapsamındaki, ilam ve vekalet ücreti, yargılama gideri, icra inkar tazminatı vb. hukuki haklarından imtina edeceği, bu feragat nedeniyle de davacı tarafından, masrat, ilam ve vekalet ücreti vs. her nam adı altında olursa olsun bir alacak talebinin olmayacağının taraflar arasında kabul, beyan ve taahhüt edildiğini, müvekkillerinin protokolden doğan yükümlülüklerinin tamamını yerine getirdiğini, ancak davalı bankanın itirazın iptali davasından feragat etmediği gibi protokole konu icra takibine de devam ederek müvekkillerini zor durumda bırakmak adına ne gerekiyorsa yaptığını, davalı bankanın kötü niyetli bir şekilde hareket ettiğinin izahtan vareste olduğunu, zira hem müvekkillerinin itirazından feragat etmelerine sebep olduğunu, hem takibe konu menkullerin satışından gelen parayı bünyesine geçirdiğini, hem de itirazın iptali davasından feragat etmediğini, itirazın iptali davasının, müvekkillerinin hali hazırda protokole uyarak icra takibindeki itirazlarından feragat etmesinin üzerine davalı tarafın lehine ve müvekkillerinin aleyhine olacak şekilde kabul edildiğini, bu karara müteakip taraflarınca istinaf kanun yoluna da başvurularak mevcut durumun izah edildiğini, davalı bankanın müvekkillerini aldattığını, anlaşma sağlanacağından bahisle, müvekkillerinin kanundan doğan haklarını kullanmasının önüne geçtiğini, müvekkillerinin kendi aleyhine olacak şekilde takibe konu itirazdan feragat etmesine sebep olduğunu, Protokolde, araçların icra kanalıyla satılmasının ardından davalının, müvekkillerinden hiçbir hak ve alacak talep etmeyeceğinin açık bir şekilde belirtildiğini, her ne surette olursa olsun protokolün imzalanmasıyla beraber müvekkillerinin araçlarının icra kanalıyla satılacağını ve alacaklının da bu takiplere ve itirazın iptaline ilişkin başka hiçbir hak ve alacagını talep etmeyecegini, bu hususların Protokolde çok açık bir şekilde belirtilmesine rağmen davalı şirketin protokolden doğan hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kötü niyetli olarak hareket ettiği şüphesiz olan davalı bankanın bu eylemlerinin göz ardı edilmemesi ve müvekkillerine verdiği zararların tazmin edildiğinin gerekmekte olduğunu, taratlar arasında imzalanan Suih ve İbra Protokolü gereğince müvekkillerinin borçlu olmadığının açık ve net olduğunu, hüzürdaki davanin kötü niyet tazminatı talep edebilmeleri için gereken tüm şartları taşımakta olduğunu, davalı tarafın protokole rağmen hem icra takibine hem de itirazın iptali davasına devam ettiğini, haricen yaptıkları tüm ihtarlara rağmen de kötü niyetli eylemlerine devam ettiğini, davalının bu eylemlerinin hukuken korunmaması ve bir yaptırımının olmasının gerektiğini, —— beyanlarını destekler mahiyette olduğumu, müvekkillerinin icra takiplerinde borçlu olmadığı gibi davalı taraf ile imzalanan sulh protokolüne güvendiğini ve araçlarını sattığını, ancak davalı tarafın kötü niyetli davranışı ile mağdur edildiğini iddia ederek, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, telafisi mümkün olmayan zararları önlemek adına ihtiyati tedbir karart verilmesine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, taraflar arasında imzalanan Sulh Protokolü uyarınca, ——– sayılı dosyası nezdinde başlatılmış olan menkul rehininin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takipte üç adet aracın satışının gerçekleştirildiğini ve —- tarihinde dosyanın infaz edilerek kapatıldığını, ancak araç satış bedellerinin kıymet takdiri ile belirlenen miktarın çok altında kalmış olması sebebi ile davacıların borcunun tamamını kapatmaya yetmediğini, bu sebeple taraflarınca kalan alacağın tahsili amacı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile—-dosyası ile takibe devam edildiğini,—– kredisinden kaynaklanan ödemelerini kanuni süreler içerisinde ödemediğinden bahisle, davacı şirket aleyhine —- dosyası nezdinde menkul rehininin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takibin başlatıldığını, davacı şirketin, icra takibine, tamamen alacağı tahsil etme sürecim sekleye uğratmak adına kötü itiycili olarak Iütraz ollğimı, âyıicâ ——– tutarındaki borçtan kefil — müşterek ve mütcselsil olarak sorumlu olduğu ayrı bir icra takibinin başlatıldığını, — sayılı dosyası nezdinde devam edilen bu icra takibine de her iki borçlu tarafından, alacağın tahsili sürecini sekteye uğratmak adına, haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunulduğunu,—- Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali amacı ile—- sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının açıldığını, dava neticesinde —– müvekkili bankaya borçlu olduğuna ve borçluların itirazının iptaline karar verildiğini, bu süreçte davacı taraf ile yapılan görüşmelerde, her iki tarafında daha fazla mağdur edilmemesi amacı ile, menkul rehinin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takibe yapılan itirazdan feragat edilerek, dosya borcunun bu dosya nezdinde yapılacak satış bedellerinden karşılanmasının teklif edildiğini, itirazın iptali davasının açılması durumunda davacı şirkete ait müvekkili banka lehine rehinli olan araçların eninde sonunda satılacağını, dava süresince işleyecek faiz, yargılama giderleri, icra inkar tazminalı, vekalet ücretinin de dosya borcuna ekleneceğini, ayrıca bu süre zarfında araçların değorinin düşeceğimi ve satışlarının zorlaşacağını, bu nedenlerle taraflar arasında Sulh Protokolünün imzalandığını ve müvekkili bankanın alacaklı olduğu icra dosyalarının her ikisini de karşılayacak miktarda bir bedelle satışın gerçekleşmesi durumunda taraflar arasındaki borcun sona ereceğinin kararlaştırıldığını, bu doğrultuda icra dosyası kapsamında alınan—- tarihli kıymet takdir raporuna göre, —- nlakalı araç —-plakalı araç — olmak üzere, tehinli araçların toplam satış bedelinin —– olarak tespit edildiğini, kıymet takdir raporuna göre tespit edilen toplam satış bedelinin, borçlular aleyhine başlatılmış olan her iki icra dosyası kapsamında davacıların müvekkili bankaya olan borç tutarlarını karşılaması sebebiyle müvekkili bankanın her iki icra dosyası kapsamında haklı alacağına kavuşacak olduğunun düşünüldüğünü ve bu doğrultuda —– tarihli Sulh Protokolünün imzalandığını, ancak—- tarihinde icra dosyası nezdinde yapılan satışlar kapsamında her üç aracın satış bedelinin, kıymet takdir raporu ile tespit edilen tutarın çok daha altında kaldığını, bahsi geçen araçların, —-olmak üzere toplam —- bedel ile satıldığını, müvekkili bankanın taraflarca imzalanmış sözleşmeler kapsamında talep edebileceği alacak miktarından çok daha düşük bir bedel ile her iki icra dosyasını kapatmasının haklı olarak kendisinden beklenemeyeceğini, —- tarihli Sulh Protokolünün 4. maddesine göre, araç satışları neticesinde alacaklı bankanın her iki icra dosyası kapsamında talep etmiş olduğu alacağını satış ile gelecek bedeller üzerinden karşılayacağından, tahsilde tekerrür olmamak üzere başlatılan —- sayılı dosyası nezdinde başlatılanı ilamsız takibini işlemsiz bırakacak ve —–sayılı dosyası nezdinde görülmekte olan itirazın iptali davasından feragat edeceğini, bu maddenin gerçekleşme şartının, alacaklının tüm alacağını üç adet aracın satılması ile elde edilen satış bedeli ile tahsil etmiş olma ihtimali olduğunu, bir başka deyişle, alacaklı bankanın, araçların satışı ile alacağın tümüne kavuşarak, icra takipleri ile talep edilen alacağımı tahsil elmesi durumunda —- dosyası nozdinde başlanlan ilamsız takibi işlemsiz bırakacak ve—- sayılı dosyası nezdinde görülmekte olan itirazın iptali davasından feragat edeceğini, ancak satış bedellerinin davacıların borç miktarını karşılamaya yetmediğinden —- belirtilen şartın gerçekleşmediğini, gerçekleştirilen satış işlemi ile müvekkili bankanın haklı alacağına kavuşamadığını ve bu nedenle—-dosyası nezdinde başlatılan ilamsız takibin işlemsiz bırakılmadığını,—–dosyası nezdinde görülmekte olan itirazın iptali davasından feragat edilmediğini, tarallar arasında imzalanan Sulh Protokolünün müvekkili bankanın haklı alacağının tümüne kavuşması ihtimalinde geçerli olacak şekilde imzalandığını, davacı tarafın yapmış olduğu protokol ile borçlarını ikrar ettiklerini ve yapılan satış neticesinde borçlarının bir kısmından kurtulduklarını, ancak ödenmeyen bakiye tutar üzerinden müvekkili bankanın kalan alacağını tahsil etme hakkının saklı olduğunu, davacı tarafın müvekkili bankaya borçlu olduğunu bilmesine ve kabul gimesine rağmen müvekkili banka tarafından başlatılan icra takiplerine itiraz —– haklı alacağına kavuşma sürecini sekteye uğratarak kanun ile kendisine tanınmış hakkın kötüye kullanılmasına sebebiyet verdiğini, müvekkili bankanın alacaklı olduğunu kabul eden davacı tarafın, itiraz haklarından feragat etmelerine sebep olunması nedeni ile huzurdaki davayı ikame ctmesinin tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacıların müvekkili bankaya olan borçları henüz tamamen ödenmemişken, müvekkili bankanın alacaklı olarak bulunduğu icra takibinden ve davacı alacaklı sıfatı ile yer aldığı itirazın iptali davasından feragat etmesinin beklenemeyeceğini, bu şekilde hareket edilmesi ihtimalinde de, müvekkili bankanın haklı alacağını tahsil etme ihtimalinin kalmayacağını, bu nedenle davacı şirketin sahibi olduğu üç adet aracın satılması ile karşılanmayan borç tutarı üzerinden işlemlere devam edilmekte olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca davacı şirket ve müşterek, müteselsil kefil sıfatındaki davacı şahsın müvekkili bankaya borçlu olduğunu, bu nedenle borçlu olmadıklarından bahisle ikame edilen menfi tespit davasının muhakkak reddinin gerekmekte olduğunu, dava dilekçesi ile iddia edildiği üzere —– dosyası ile görülmekte olan itirazın iptali davasının davacı tarafın a aleyhine sonuçlanmış olmasının nedeninin, davacıların icra dosyasına yapmış olduğukları itirazdan feragat etmelerinin olmadığını, zira davacıların —-sayılı dosyası nezdinde başlatılan menkul rehininin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takibe olan itirazlarından feragat ettiklerini ve müvekkili bankaya rehinli araçların satışının gerçekleştirildiğini, —- dasyası nezdinde gârülmekte alan itirazın intali davasının —–sayılı dosyası nezdinde başlatılan ilamsız takibe yapılan itirazın iptali amacı ile ikame edilmiş olduğunu ve bu dosyanın davacılar aleyhine sonuçlanmasının nedeninin, yapılan yargılama neticesinde davacıların müvekkili bankaya borçlu olduğunun tespit edilmesi olduğunu, tüm bu sebeplerle davacılar tarafından sunulan dava dilekçesinde ver alan haksız ve mesnetsiz iddiaları kabul etmediklerini savunarak, öncelikle müvekkili bankanın haklı alacağını sürüncemede bırakmak maksadıyla açılmış haksiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötü niyetli olan davacılar aleyhine İİK 72/4. maddesi uyarınca alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
——Amirliğine, —- Müdürlüğüne,—- Müdürlüğüne, —- Mahkemesine, ——-İcra Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü. ,
Mahkememizce aldırılan 27/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“1- Davalı ——takip tarihi itibariyle,
A) Davacı ——-;
a- —- numaralı taksitli ticari (taşıt) kredisinden kaynaklanmış,— asıl alacak, 238,25 TL faiz ve 11,91 1L faizin %5 gider vergisi olmak üzere; toplam 21.830,79 TL alacağının bulunduğu,
B- Davacı ——
b) —- numaralı taksitli ticari krediden kaynaklanmış, 39.117,71 TL asıl alacak ve 431,63 TL faiz ve 21,58 TL faizin %5 gider vergisi olmak üzere; toplam 39.570,92 TL alacağının bulunduğu,
c) —- numaralı ticari kredili mevduat hesabı kredisinden kaynaklanmış, 21.983 TL asıl alacak, 167,25 TL faiz, 8,36 TL faizin %5 gider vergisi olmak üzere; toplam 22.158,61 TL alacağının bulunduğu,
2- Davalı——sayılı, 12.11.2021 dava tarihi itibariyle,
A- Davacı —- ve davacı ——,
a) —–numaralı taksitli ticari (taşıt) kredisinden kaynaklanmış, alacağının bulunmadığı,
B- Davacı ——-;
b) — numaralı taksitli ticari krediden kaynaklanmış, 17.749,76 TL asıl alacak, 23.764,67 TL temerrüt faizi ve 1.188,23 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi olmak üzere; toplam 42.702,66 TL alacağının bulunduğu,
c) —–numaralı t. kredili mevduat hesabı kredisinden kaynaklanmış, 7.695.28 TL asıl alacak, 7.226,79 TL temerrüt faizi ve 361,34 TL temerrüt faizinin%5 gider vergisi olmak üzere, toplam 15.283,41 TL alacağının bulunduğu,
– Davalının hesaplanan alacağının, imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi. Ticari Tasıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’nin kapsamına uygun olduğu ve Banka kayıtlarının yerinde incelenmesi suretiyle tespit edildiği,
– Taraflar arasında imzalanan —- tarihli Sulh Protokolü uyarınca, davacı —– esas sayılı dosyası kapsamında takibe yapmış olduğu itirazından feragat ettiği,
—–sayılı dosyasından alınan 21.02.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre,—–plakalı araçların kıymet takdirinin; toplam 153.000 TL olduğu, icra dosyasından yapılan ihale sonucunda araçların 105,760 TI. brüt satış bedeli ile satılabildiği,
– İcra satışına konu araçların, davalı – alacaklı —–, taraflarca imzalanmış kredi sözleşmeleri kapsamında talep edebileceği alacak miktarından daha düşük bir bedel ile satılması üzerine, davalı — tarafından, —– sayılı, menkul rehinin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılmış olan icra takibi dosyasının infaz edilerek kapatıldığı, ancak—- saydlı dosyasından, davacılar; ———– olan ilamsız icra takibine devam edildiği,
– Davacıların dava dilekçesindeki iddia ve talepleri ve davalı banka vekilinin savunmaları ile davalı – alacaklı —- davacı – borçlular; —— arasında imzalanan Suülh Protokolündeki hükümlerin hukuki değerlendirmesi ve takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere,
– Son derece titiz iç ve dış denetimlere tabi davalı bankanın, davacı – borçlu —- kredi borcunu, —–esas sayıh dosyasından alınan 21.02.2018 tarihli bilirkişi (kıymet takdir raporunda öngörülen 153.000 TL’den daha düşük bir bedelle Banka kayıtlarından tasfiye etmesinin mümkün olmadığı” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki 17/04/2018 tarihli sulh protokolüne dayalı olarak açılan —– (yenilemeden sonra ——) sayılı takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine dair menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki 17/04/2018 tarihli protokolün 3 ve 4. maddeleri aşağıdaki gibidir:¸
İcra ve İflas Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacıların davalının taraflar arasındaki —- tarihli sulh protokolüne aykırı olarak—- sayılı takibinden feragat etmemiş olması nedeniyle eldeki menfi tespit davasını açtıkları, dava konusu alacağın taşınır rehni ile temin edildiği, bu hususta taraflar arasında bir çekişme bulunmadığı, bu sebeple öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasının yasal bir zorunluluk olduğu, ancak rehnin tutarının borcu ödemeye yetmemesi halinden sonradır ki alacaklının iflas ya da haciz yoluyla takip yapabileceği, bu kapsamda alacaklı tarafından somut olayda —- sayılı dosyası kapsamında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip, rehne konu alacak yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davaya konu —-Esas (yenilemeden sonra—-Esas) sayılı takibin yapıldığı, bu maddi vakıalar ve atıf yapılan yasal zorunluluklar dikkate alındığında, yukarıda hükümleri gösterilen taraflar arasındaki protokolün —– sayılı dosyası kapsamında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe konu rehinlerin alacağı karşılaması halinde davalının davaya konu —- Esas (yenilemeden sonra—— Esas) sayılı takibinden feragat edeceğini amaçladığı, zira hiç kimsenin (özellikle bir banka olan davalının) herhangi bir menfaat temin etmeden sözleşmesel ilişki içine girmesinin düşünülemeyeceği, bu haliyle protokolün asıl alacağın sona erdirilmesine yönelik ibra sözleşmesi niteliğinde olmadığı, yalnızca davalıya belirtilen şartlar altında taraflar arasında devam eden takip ve davalarda bazı usul işlemlerini yapma yükümlülüğünü getirdiği, bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde dahi sözleşmenin —- (yenilemeden sonra ——- Esas) sayılı takibine konu alacağı sona erdirecek nitelikte olmadığı, yine takibin durdurulmamış olması nedeniyle davacının inkar tazminatına mahkum edilmesinin İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca mümkün olmadığı kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının, davacı tarafın İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca tazminata mahkum edilmesi talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 3.369,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.189,72 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 8,50 TL yargılama giderinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (197.313,40 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 30.597,01 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/01/2023